BIODESULF
HANASU
SAKA ARITIM
WAVIN

İstanbul Atıktan Enerji Üretimi Sempozyumu, Bonn İklim Değişikliği Toplantısı (COP23) ve Prof. Dr. Gülerman Sürücü'nün Ardından

İstanbul Atıktan Enerji Üretimi Sempozyumu, Bonn İklim Değişikliği Toplantısı (COP23) ve Prof. Dr. Gülerman Sürücü'nün Ardından

20 Aralık 2017 | YORUM
113. Sayı (Aralık 2017)
2.520 kez okundu

Prof. Dr. Ahmet Samsunlu
İTÜ Ä°nÅŸaat Fak. Çevre Müh. Böl. ÖÄŸretim Üyesi
44. Hükümet İmar ve İskân Bakanı

Bu yazımda, katılmış olduÄŸum bir sempozyum ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi toplantısından bahsedeceÄŸim. Ayrıca çevre mühendislerinin yakından tanıdığı sevgili arkadaşım Prof. Dr. Gülerman Sürücü’nün kaybı hakkındaki düÅŸüncelerimi sizlerle paylaÅŸacağım.

İSTANBUL ATIKTAN ENERJİ ÜRETİMİ SEMPOZYUMU

6-7 Kasım 2017 tarihlerinde Shangri La Bosphorus Otel’de İSTAÇ A.Åž. tarafından tertiplenen İstanbul Atıktan Enerji Üretimi Sempozyumu’na katıldım (1).

Oturumlarda, kendi alanlarında uzman 14 konuÅŸmacı, yakmadan gazlaÅŸtırmaya, biyometanizasyondan (arıtma çamurları ve organik katı atıkların birlikte anaerobik arıtımı) çöp gazı yönetimine kadar pek çok farklı konuda sunumlar gerçekleÅŸtirdi. Organizasyona Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı’nın, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluÅŸlarının ve yerli-yabancı sektör firmalarının önemli temsilcileri katıldı. 

Termal atık bertarafında alternatif teknolojilerin deÄŸerlendirilmesi, atık yakma tesisleri (mevcut en iyi teknolojiler), yakma tesislerinde inÅŸaat ve iÅŸletme deneyimleri, yakma küllerinin bertarafı ve tehlikeli atık bertaraf yöntemleri Sempozyum’un ana konularını teÅŸkil etti.

Bu toplantıda sunulanların tümünü burada deÄŸerlendirmem mümkün olmayacağından, not aldığım bazı önemli hususları sizlerle paylaÅŸacağım. 

BilindiÄŸi gibi Türkiye’de genellikle katı atıklar düzenli depolama yöntemi ile bertaraf edilmektedir. Dünyada artarak uygulanan bir yöntem termal bertaraf etmedir. Burada her türlü atık yakılarak enerji (elektrik) ve buhar üretilmektedir. İstanbul BüyükÅŸehir Belediyesi ve İSTAÇ A.Åž. bu teknolojiyi Türkiye’de ilk defa uygulama hazırlığındadır. Bu sempozyumun bir gayesi de bu teknolojinin Türkiye’de doÄŸru bir biçimde uygulamasını saÄŸlamaya katkıda bulunmak olarak belirlenmiÅŸtir.

İSTAÇ’tan Fatih HoÅŸoÄŸlu’nun sunumundaki katı atık yönetiminde dünya, Avrupa, Türkiye ve İstanbul’da genel durumu ve perspektifleri ortaya koyan tabloları sizlerle de paylaşıyorum (Åžekil 1, 2, 3, 4).

Mevcut durumda, Türkiye ve Ä°stanbul’da katı atık yönetiminde düzenli depolama etkin bir durumdadır. Ä°stanbul’un 2023 hedefinde çöp gazından 54 MWh gaz üretilmekte ve bununla 1.2 milyon insanın enerji ihtiyacı karşılanmaktadır.

Bu dönemde İstanbul’daki katı atık yönetiminde yakma ve anaerobik çürütmenin yer aldığı ve AB deÄŸerlerine uyum saÄŸladığı görülmektedir. 

Atıktan enerji üretimi tesislerinin sayısı dünyada giderek artmakta olup, geliÅŸimi aÅŸağıda verilmiÅŸtir. 

Atıktan Enerji Üretimi Tesislerinin GeliÅŸimi (3)

  • Günümüzde dünya ölçeÄŸinde 2200’den fazla “Atıktan Enerji Üretimi (WtE)” tesisi faaliyettedir.
  • Bu tesislerin kapasitesi 300 milyon ton atık/yıl’dır.
  • 2011-2015 yılları arasında 80 milyon ton atık/yıl kapasiteli toplam 280 WtE tesisi faaliyete geçirilmiÅŸtir.
  • 2025 yılına kadar kapasiteleri 170 milyon ton atık/yıl olacak 600 yeni WtE tesisinin yapımının gerçekleÅŸtirileceÄŸi tahmin edilmektedir.

Dünyada oluÅŸan kentsel katı atık miktarı giderek arttığı gibi, depolama sahalarında oluÅŸan ve küresel ısınma nedenlerinden olan sera gazlarının miktarı da Åžekil 5’te görüldüÄŸü gibi artmaktadır (4). 

BaÅŸarılı geçen bu sempozyumu tertipleyen İSTAÇ yetkililerine ülkemiz için önemli olan bir konuyu gündeme getirdikleri için teÅŸekkür ediyorum. 

Kaynaklar
(1) https://istacconference.istanbul/

(2) https://istacconference.istanbul/wp-content/uploads/2017/11/Fatih-HO%C5%9EO%C4%9ELUAt%C4%B1k-Y%C3%B6netiminde-%C4%B0stanbul-Modeli-Rev-B.pdf

(3) https://istacconference.istanbul/wp-content/uploads/2017/11/Prof.Dr_.-Kadir-ALP-Baca-Gaz%C4%B1-Ar%C4%B1tma-Teknolojileri-Mevcut-En-%C4%B0yi-Teknolojiler.pdf

(4) https://istacconference.istanbul/wp-content/uploads/2017/11/Carsten-KAISER-At%C4%B1k-Yakma-Tesisleri-Mevcut-En-%C4%B0yi-Teknolojiler.pdf

BONN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TOPLANTISI

İklim deÄŸiÅŸikliÄŸi üzerinde BirleÅŸmiÅŸ Milletler çevresel sözleÅŸmesi kapsamında 1995’ten beri her yıl düzenlenen Taraflar Konferansı’nın 23.’sü (COP23), 6-17 Kasım 2017 tarihlerinde 195 ülkenin katılımıyla Almanya’nın Bonn ÅŸehrinde yapıldı. Bu yıl düzenlenen İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi Konferansı’nın ana maddesi, Paris Ä°klim AnlaÅŸması kurallarının tartışılması ve küresel ısınma deÄŸerleri oldu.

BilindiÄŸi gibi fosil yakıtların terk edilerek rüzgar, güneÅŸ ve diÄŸer temiz enerjilere geçilmesini amaçlayan Paris AnlaÅŸması, küresel sıcaklık artışının sanayi devri öncesine kıyasla 2 °C’nin altında tutulmasını öngörmektedir. 

19. yüzyılın sonlarında sanayi devrimi ile birlikte enerji üretimi için kömür gibi fosil yakıtların kullanımı önemli ölçüde arttı. Bunun neticesinde yanma ürünü olarak çıkan CO2, SO2 ve partikül gibi kirleticilerin atmosferdeki konsantrasyonları da ormanların yok edilmesi nedeniyle giderek artış gösterdi. 1950- 2010 yılları arasındaki küresel CO2 deÄŸiÅŸimi Åžekil 6’da görülmektedir. Bu süre içinde CO2 miktarı 320 ppm’den 400 ppm’e yükselmiÅŸtir (ppm, parts per million/milyonda bir birimine verilen isimdir).

Bu durum dünyanın ısınmasına neden olmuÅŸtur. Sera gazları atmosferde doÄŸal olarak bulunuyorsa da, bu gazların oranının artması sera etkisine yol açmakta ve küresel ısınmaya sebep olmaktadır. Sera gazları olarak tanımlanan ve en önemlisi olan karbondioksit (CO2), metan (CH4), kloroflorokarbonlar (CFC) ve azotoksit (N2O)’teki bu artışa paralel olarak dünyanın ortalama sıcaklığı Åžekil 7’de görüldüÄŸü gibi 1950 yılından günümüze kadar 0.9?C artmıştır. 

Dünya Meteoroloji Örgütü son 70 yılda atmosferde görülen karbondioksit artışının Buzul Çağı’nın bitimindeki orandan 100 kat fazla olduÄŸunu belirtiyor ve insanlığı acilen fosil yakıt kullanımını bırakmaya ve Paris AnlaÅŸması’nda yer alan hükümleri uygulamaya çağırıyor. 

Bonn’daki toplantıda Paris AnlaÅŸması’nın uygulanabilmesine olanak saÄŸlayacak bir yol haritası oluÅŸturmak için gerçekten büyük bir çaba harcandı. İngiltere ve Kanada’nın başını çektiÄŸi 25 ülke, eyalet ve ÅŸehir, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle mücadele için kömür tüketimine karşı bir ittifak oluÅŸturduklarını duyurdu. Bu ittifakın yayımladığı bildiride, dünya genelinde elektrik üretiminin yüzde 40’ının çalışan santrallerden elde edildiÄŸi ve küresel ısınmanın baÅŸ sorunlarından birinin kömür olduÄŸu belirtildi. Kömürün yanmasıyla oluÅŸan hava kirliliÄŸinin solunum yolu hastalıklarına ve ölümlere sebep olduÄŸu vurgulanan bildiride, kömür kullanımının hem saÄŸlık hem de ekonomik açıdan yüksek bir faturaya yol açtığı ifade edildi. 

Bu noktada İngiltere’nin aÅŸağıda, Åžekil 8’de görüldüÄŸü gibi kömür kullanımının azalması, ülkede 2015 yılı sera gazı üretimindeki yüzde 4’lük azalmanın esas nedenidir. Ayrıca İngiltere’nin, enerji sektörü için oluÅŸturduÄŸu yeni politika planları kapsamında kömür ve fosil yakıtların kullanımını azaltmayı ve 2025 yılına kadar kömür üretimini tamamen sıfıra indirmeyi hedeflediÄŸini belirtmeyi faydalı görüyorum. 

Bu ittifakta yer almayan Almanya Çevre Bakanı Hendricks, kömürle ilgili kararı bir sonraki hükümete bıraktı ve “Kömürden vazgeçeceÄŸimiz kesin ve bu konu geçen yıl karara baÄŸladığımız iklim planının bir parçası” dedi. 

ABD, 2016’da 150 kadar ülkeyle birlikte imzalayarak taraf olduÄŸu Paris AnlaÅŸması’ndan çekileceÄŸini AÄŸustos ayında BirleÅŸmiÅŸ Milletler’e bildirmiÅŸti. ABD resmi heyeti yanında toplantıya katılan çeÅŸitli kent ve eyaletleriyle (14 eyalet ve Porto Riko) birlikte önemli isimler Trump ile aksi görüÅŸte olduklarını ortaya koydu ve Paris AnlaÅŸması uyarınca kendi paylarına düÅŸen sera gazı hedeflerini tutturma niyetlerinde olduklarını açıkladılar. 

Bonn’daki bu iklim zirvesine kömür ve kömürden elde edilen enerjiden vazgeçme hedefi damgasını vurdu. 

Ülkemiz, söz konusu müzakerelerde, Çevre ve Åžehircilik Bakanlığı MüsteÅŸar Yardımcısı ve İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi BaÅŸmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar baÅŸkanlığında, ilgili kurum ve kuruluÅŸların temsilcilerinden oluÅŸan bir heyet ile temsil edildi ve müzakereler süresince ülkemizin iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile mücadele kapsamında finans kaynaklarına
eriÅŸimi hususunda yoÄŸun görüÅŸmeler gerçekleÅŸtirildi. Prof. Birpınar, yürüttükleri müzakerelerden sonuç alınamaması konusundaki hayal kırıklığını toplantıda oldukça diplomatik bir dille ifade etti. Ancak geliÅŸmekte olan ülkelerce oluÅŸturulan G77-Çin grubu ülkemizin talebini uygun görmediÄŸini belirtmiÅŸ; Gana, Maldivler, Güney Afrika, Suudi Arabistan gibi ülkeler tarafından da bu görüÅŸ desteklenmiÅŸtir. En son güne kadar sürdürülen müzakereler neticesinde, geliÅŸmekte olan ülkeler talebimizle ilgili ikna olmadığından 23. Taraflar Konferansı’nda lehimize bir karar çıkmamıştır. 

Ülkemizin talep ettiÄŸi konuyla ilgili Çevre ve Åžehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, 25 yıllık uluslararası iklim politikası sürecinde Türkiye’nin durumunu ÅŸöyle özetledi: “Türkiye, OECD ülkesi olduÄŸu için geliÅŸen ülkeler kategorisi olan Ek-1 ülkeleri arasına konuldu. O dönem toplantıya katılan Dış İşleri Bakanlığı yetkilileri buna itiraz etmedi. GeliÅŸmiÅŸ ülkeler kategorisinde olduÄŸunuzda 2 türlü yükümlülükle karşı karşıya kalıyorsunuz. Birincisi, 100 milyar dolarlık YeÅŸil İklim Fonu’na para aktarmak ve teknoloji yardımında bulunmak zorundasınız. İkincisi de mutlak karbon emisyonu azaltımı ile karşı karşıyayız. Bu olursa pek çok tesis maliyetten dolayı kurulamayacak, termik santrallerin de havayı zehirleme bahanesiyle önü kapanacak. Paris SözleÅŸmesi’ne göre bu iki yükümlülüÄŸü 2020’ye kadar yerine getirmemiz gerekiyor”. 

Paris toplantısında, BirleÅŸmiÅŸ Milletler TeÅŸkilatı’na Türkiye tarafından sunulan Ulusal Katkı Niyet Belgesi’ne göre Türkiye, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonunu yüzde 21 azaltmayı taahhüt etmiÅŸtir. 

Paris AnlaÅŸması’nın imzalanmasından dört gün sonra, Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan deÄŸiÅŸikliklerle yerli kömürden elektrik üretimi için ÅŸebekeye eriÅŸim önceliÄŸi ve alım garantisi getirilmesini hedefleyen maddeleri de içeren bir kanun teklifi TBMM BaÅŸkanlığı’na sunuldu ve söz konusu deÄŸiÅŸiklikler 17 Haziran 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. 2013 yılı verilerine göre küresel birincil enerji talebinin yüzde 29’unu karşılayan kömür, CO? emisyonlarının yüzde 46’sından sorumluydu. Uluslararası Enerji Ajansı (UEA)’na göre 2012-2013 arasındaki küresel CO? emisyonlarındaki artışın yüzde 70’i kömürden kaynaklandı.

Paris AnlaÅŸması’nda yer alan, yüzyılın ikinci yarısında net karbon emisyonlarının sıfırlanması hedefi ile kömür kullanımının ve kömüre dayalı elektrik üretiminde artış emellerinin çeliÅŸtiÄŸi ifade edilmektedir. Paris AnlaÅŸması sonrasında kömürün enerji sektöründeki rolü, Türkiye’de kömüre dayalı elektrik üretim projelerinin neden olabileceÄŸi ve maruz kalabileceÄŸi riskler, diÄŸer taraftan kömürün kullanılmasının ülke ekonomisi açısından yaratacağı olumlu katkı tartışılmalıdır. 

Bu yıl dünyamızda iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi baÄŸlantılı kasırgalar, sel baskınları, yangınlar yaÅŸandı ve bunların faturası ağır oldu. Bunlar bizi uyarmalı. GidiÅŸat kötü ve durumu deÄŸiÅŸtirmek bizim elimizde. Ä°ÅŸte bu nedenle gelecek yıl Polonya’da yapılacak COP24, gezegenimiz ve üzerinde yaÅŸayan canlıların geleceÄŸi açısından son derece önemli. Polonya konferansında somut sonuçlara varılması amaçlanıyor. İklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile mücadele tüm insanlığın görevidir. 

Kaynaklar
(1) Samsunlu, A., (2017), “Küresel Isınma ve 2015 BM Paris İklim Zirvesi (COP21)”, Su ve Çevre Teknolojisi Dergisi, Ocak 2016 Sayısı

(2) “İklim DeÄŸiÅŸikliÄŸi”, Çevre, Türkiye Çevre Vakfı Haber Bülteni, sayı: 136 – Ocak 2017

(3) https://www.donanimhaber.com/Birlesik-Krallikta-135-yil-sonra-bir-ilk-Komur-temelli-enerji-olmadan-24-saati-tamamladi-90661

- www.dw.com/tr/iklimdegisikligi-konferansına-komurdamgası/a-41433085

- http://www.kibrisgazetesi.com/yazarlar/dr-ismail-kemal/bonniklim-zirvesi/3657

- http://acikradyo.com.tr/ekonomi-ekoloji/cop23-iklim-degisikligi-konferansi

PROF. DR. GÜLERMAN SÜRÜCÜ’NÜN ARDINDAN

20.11.2017 tarihinde kaybetmiÅŸ olduÄŸumuz Gülerman Sürücü, ülkemizde çevre mühendisliÄŸinin kurulmasına büyük katkıları olmuÅŸ deÄŸerli bir bilim adamıdır. Kendisiyle 1971 yılında Orta DoÄŸu Teknik Üniversitesi İnÅŸaat Bölümü’nde 330 kodlu Kanalizasyon dersini verme aÅŸamasında tanıştım. DostluÄŸumuz devamlı oldu.

Gülerman 1941 yılında İzmir’de doÄŸdu. İlk ve Orta tahsilini Denizli’de bitirdi. Yüksek tahsilini Orta DoÄŸu Teknik Üniversitesi İnÅŸaat Bölümü’nde 1967 yılında tamamladı. Aynı üniversitede 1968 yılında yüksek lisansını bitirdi. 1968-1970 yılları arasında aynı bölümde Asistan, 1970-1971 yılları arasında ise ÖÄŸretim Görevlisi olarak çalıştı. 1971 yılından
1975 yılına kadar Illinois Üniversitesi Urbana-Champaing’de Prof. Dr. Richard S. Engelbrecht’in yönetiminde doktora çalışmasını, “Yüksek Dirençli Atıksuyun Aerobik Termofilik Arıtımı” (Aerobic Thermophilic Treatment of High Strength Wastewater) konusunda tamamladı. Bu esnada 1973-1975 yılları arasında aynı üniversitede Yarı Zamanlı AraÅŸtırma Görevlisi olarak da çalıştı. 1975 yılında ODTÜ’ye döndü ve çevre mühendisliÄŸi bölümünde Asistan Profesör olarak göreve baÅŸladı. 1982 yılında Doçent ve 1988 yılında Profesör oldu. Uzun yıllar ODTÜ Çevre MühendisliÄŸi Bölümü’nde Bölüm BaÅŸkanlığı yapan Gülerman Sürücü, yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda yayın yapmıştır.

Ayrıca çeÅŸitli projelerde yürütücü olarak görev almıştır. 

İzmir’de Ege Üniversitesi bünyesinde lisans seviyesinde Çevre MühendisliÄŸi Bölümü’nü kurduÄŸumda Gülerman Sürücü ile sık sık biraraya geldim ve kendisinin tecrübelerinden faydalandım. Bilhassa Amerika’daki Çevre MühendisliÄŸi eÄŸitimi hakkında verdiÄŸi bilgiler, bölümün eÄŸitim programını hazırlamama yardımcı oldu. 

ÖÄŸrencileri ve dostlarıyla olan sıcak iliÅŸkileri ve güler yüzlülüÄŸüyle hatırladığım arkadaşıma Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve öÄŸrencilerine baÅŸsaÄŸlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun.

Kendisinin 1989 yılında TÜBİTAK DoÄŸa Dergisi’nde yayınlamış olduÄŸu “Çevre Sorunlarının Çözümünde Yer Alan Mikroorganizmalar” baÅŸlıklı makalesini, doktora konusu ile ilgili olduÄŸu ve halen güncelliÄŸini koruduÄŸu için Su ve Çevre Dergisi’nin bu sayısında, kendisini bir defa daha anarak sizlerle paylaÅŸmayı istiyorum.

Yazıdaki grafik, tablo ve ÅŸekillere e-dergi üzerinden ulaÅŸmak için lütfen tıklayınız...


 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Çevre Mühendisleri Odası Semineri

Erzurum DSİ teşkilatında çevre mühendisi olarak çalışan Hayati Ayık, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde 7.12.2019 tarihinde başlatılan Y...
8 Aralık 2020

İstanbul Dereleri ve Sorunları

İstanbul'da derelerin sahibinin kim olduğu kesin olarak belli değildir....
7 AÄŸustos 2020

İstanbul Dereleri ve Sorunları

Dünya Araştırma Enstitüsü, 2030 yılında dünya nüfusunun yarısının su sıkıntısı yaşayacağını; sellerin etkisinin 3 kat artacağını, 54 milyon insanın et...
30 Haziran 2020

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Enerji & DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeÅŸilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.