27 Şubat 2015 | TESİS 79. Sayı (Şubat 2015)

Faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkileri kontrol altına almak, azaltmak ve kaynağında önlemek için yoğun çaba sarf eden Brisa’da üretim süreçlerinde birim üretim başına düşen hammadde ve enerji kullanımı ile oluşan atık miktarı da performans göstergeleri olarak takip ediliyor.Sabancı Holding ile Bridgestone Corporation’ın ortaklığında 26 yıl önce kurulan Brisa, bugün Türk lastik sektörünün lider firmalarından biri olarak faaliyet gösteriyor. Brisa; Bridgestone, Lassa, Bandag, Dayton, tarım grubunda Firestone lastik markalarıyla ve lastik dışı ürünlerde Energizer markasıyla Türkiye’de ürün ve hizmetlerini sunarken, uluslararası pazarlarda 60’ın üzerinde ülkeye Lassa markası ile ihracat yapıyor. 
Brisa’da çevre, sürdürülebilirlik yaklaşımının üç unsurundan birini oluşturuyor. Dünyadaki doğal kaynakların hızla azaldığının, küresel ısınmanın insanoğlunu yakın gelecekte tehdit eden ciddi problemler listesinin en başında yer aldığının bilincinde olan Brisa, bu farkındalıkla, faaliyetlerinden kaynaklanan çevresel etkileri kontrol altına almak, azaltmak ve kaynağında önlemek için yoğun çaba sarf ediyor ve ekonomik, toplumsal-çevresel boyutlarıyla sürdürülebilirliğe tüm operasyonel süreçlerinde büyük değer veriyor. 


Brisa’da üretim süreçlerinde birim üretim başına düşen hammadde ve enerji kullanımı ile oluşan atık miktarı, performans göstergeleri olarak takip ediliyor. Bu alanlardaki iyileştirmeler Çevre Yönetim çalışmaları dahilinde gerçekleştirilen projelerle hayata geçiriliyor. ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgesini alan Türkiye’deki ilk, Avrupa’daki ikinci firma olarak, bu kapsamda tedarikçi firmaların çevresel faaliyetleri yıllık programlarla denetleniyor. Enerjinin verimli olarak kullanılması, boşa harcanan enerjinin ortadan kaldırılması ise Brisa’da iş yapış biçiminin temel taşlarından birini oluşturuyor. Bu nedenle Brisa’da 2020 yılına gelindiğinde, üretim başına düşen karbon salımının, 2005’teki değerin yüzde 25 altına çekilmesi için hedef koyulmuş. 2005-2012 yılları arasındaki çalışmalarıyla 2020 yılı hedefi baz alındığında şimdiden %7’lik bir iyileşme oranına ulaşılmış. 
Brisa’da sadece üretim süreçleriyle değil, lojistik süreçlerde de daha az çevresel etki yaratan yöntemler hayata geçiriliyor. Bu anlayışla, ürünlerinin taşınmasında çevresel etkisi daha az olan denizyolu taşımacılığı tercih ediliyor. Son üç yıl içinde karayolu ile ürün taşınması oranı yüzde 65’ten yüzde 40’a indirilerek karbon salımı açısından çevreye katkıda bulunulmuş. Bununla beraber aynı dönemde lojistik faaliyetlerden kaynaklanan emisyon miktarı yüzde 7 azaltılmış. Şirket içinde çalışanlarla da bu konuda duyarlı çalışmalar yapılıyor. IT departmanının desteğiyle onay prosedürleri satın alma, ödeme, masraf bildirimi gibi süreçlerdeki belge akışını mümkün olduğunca elektronik ortamda yürüterek tasarruf sağlanıyor, basılı işlerdeyse geri dönüşümlü kağıt kullanımına özen gösteriliyor. Tüm ofislerde geri dönüşümlü atık kutularına yer veriliyor. Çalışanların bu konudaki eğilimini artırmak üzere eğitimler düzenleniyor; fabrikanın kapalı ortamlarında elektrikli forkliftlerin/elektrikli araçların kullanımıyla yakıt tasarrufu sağlanıyor. Üstelik sadece kendi içinde sınırlı kalmayarak, aktif ve tam katılımlı bir yaklaşımla tedarikçilerden müşterilere kadar uzanan zincir içinde herkesle çevrenin korunması konusunda işbirliği yapılıyor. 





Brisa Akademi LEED Gold Sertifikası Aldı 
Brisa’nın çevre konusundaki duyarlılığını gösteren son çalışması ise LEED Gold sertifikası hedefiyle inşa edilen Brisa Akademi olmuş. Sürdürülebilir-akıllı bina konseptine uygun olarak tasarlanan Brisa Akademi, Brisa’nın İzmit tesislerinde yer alıyor. Brisa Akademi binasında yönetim ofisinin yanı sıra toplamda 96 kişi kapasiteli dört adet derslik ve bir kafeterya mevcut. Üst katında ise Türkiye’nin ilk lastik müzesi olma özelliğini taşıyan Brisa Müze bulunuyor. Brisa Akademi toplam 1150 m2 kapalı alanı olan iki bloktan oluşuyor. Eğitim sınıflarının bulunduğu birinci blok, tek katlı ve toplam 300 metrekare olan yuvarlak bir yapıda. İki katlı kare şeklinde olan ikinci blok ise toplam 850 metrekare.  


Binanın inşaatı esnasında inşaat kirliliğinin dışarıya taşınması ve en değerli doğal kaynaklardan biri olan toprağın erozyonla yok olmasını engellemek üzere gerekli önlemler alınmış. Hafriyat kamyonlarının lastiklerinin şantiye çıkışında yıkanması, yağmurla toprak kaybının engellenmesi için inşaat çevresinin kapatılması, rüzgarla toprak kaybının önlenmesi için toprağın ıslatılması ve şantiye içinde hafriyat araçlarının gezindiği bölgelere çakıl serilmesi gibi unsurlara dikkat edilmiş. İnşaat alanında bulunan üç adet ağaç, başarılı bir şekilde Brisa kampüsü içinde uygun yerlere nakledilerek yeniden dikilmiş. Bir yandan doğal doku korunmaya çalışılırken bir yanda da kullanılan ahşap malzemelerle ilgili özenli seçimler yapılmış. Binada sürdürülebilir orman tarımından elde edilen FSC sertifikalı ahşap tercih edilmiş. İnşaat esnasında ortaya çıkan geri dönüşümlü atıklar ayrıştırılarak toplanmış ve geri dönüşüm firmalarına teslim edilmiş. Bununla beraber, bina inşaatında geri dönüştürülmüş içeriğe sahip ve bölgesel malzemeler kullanılmış. Geri dönüştürülmüş malzeme içeriği sayesinde doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunulurken, bölgesel malzeme kullanımıyla da malzeme nakliyatından kaynaklanan karbon emisyonunun ve fosil yakıt kullanımının azaltılması hedeflenmiş. Binanın çeşitli yerlerine geri dönüşüm kutuları konulmuş. Bu şekilde geri dönüştürülebilen atıkların kaynağında ayrıştırılması ve geri dönüşümle tekrar kazanılması sağlanıyor. 
Bina içinde tasarruflu su armatürlerinin kullanılmasıyla yüzde 53 su tasarrufu elde edilmiş. Peyzaj sulamasında ise şebeke suyu yerine arıtılmış atıksu kullanılıyor. Bina çatısının bir bölümünde güneş enerjisinden elektrik üreten 7.5 kW gücünde fotovoltaik paneller ve güneş enerjisiyle evsel sıcak su sağlayan 3.5 kW gücünde solar termal paneller bulunuyor. Çatının kalan kısmı ise yeşil çatı olarak düzenlenmiş.

İnsan Kaynakları ve Kurumsal Gelişim Direktörü Nilgün Özkan

“Yeşil Ofis Programını Başlattık”


“Bu sene WWF-Türkiye işbirliğiyle ‘Yeşil Ofis’ programını da çalışanlarımızla başlattık. Diğer bir yandan ise sektör olarak, ürün konusunda da çevreci yaklaşımları benimsiyoruz. 2012 yılı Kasım ayında uygulamaya konan yönetmelik ile Avrupa Birliği ile aynı zamanda, çevre sorumluluğu ve sürüş emniyeti bilinciyle, lastik üzerindeki etiketlerde, o ürüne ait karbon salımı ve sera (gazı) etkisinin azaltılması amacıyla yakıt verimliliği; sürüş emniyetinin artırılması amacıyla ıslak zemin performansı ve trafikteki gürültü kirliliğinin azaltılması için de dış ses parametreleri belirtiliyor. Bununla beraber, lastiklerin ömürleri boyunca neden oldukları karbon salımının yüzde 87’si, lastiklerin araç altında kullanımda olduğu dönemden kaynaklanıyor. Dolayısıyla araç kullanım alışkanlıkları konusundaki farkındalığın artırılması  da çok önemli. Bu konuda katkı sağlamaya çalışıyoruz.”