30 Haziran 2014 | SÖYLEŞİ 71. Sayı (Haziran 2014)

Lejyonella ile mücadelede farklı yöntemler mevcut. Bu yöntemlerden birisini de Aqualink firması sunuyor. Konuyla ilgili bilgi aldığımız Aqualink Kimya Genel Müdürü Paşa Civantürk, özellikle otel ve hastanelerin lejyonella ile mücadeleye çok özen göstermesi gerektiğini vurguluyor.Lejyoner hastalıklarının yüzde 90’ından fazlasına sebep olan Legionella Pneumophila, Legionellaceae ailesine mensup çubuk şeklinde bir bakteri... Ticari uygulamalarda kullanılan suda genellikle Legionella Pneumophila bulunuyor ve bakterinin vereceği zararı önlemek için özel önlemler almak gerekiyor. Bakteri, öldürücü ilaçlara karşı da oldukça dayanıklı. Az miktardaki Lejyonella nehirlerde, göllerde ve yeraltı sularında da bulunuyor. Buralarda bakterilerin yoğunluğu az olduğundan genellikle hastalıkla bağı yok; fakat elverişli büyüme koşulları meydana geldiğinde bakteriler sağlık için tehlike oluşturacak kadar çoğalabiliyor. Lejyonella, yüzey ve içme suyu ağlarının giriş ağızlarından geçerek binaların su sistemlerine ulaşıyor. Sıcak su sistemlerindeki bazı durumlar (düşük debi, düşük sıcaklıklar vb.) durgun sular ve bakımı düzgün yapılmamış su tankları Lejyonellaların büyümesi için elverişli koşulları sunuyor. Lejyonella, 25 ve 46 °C arasındaki sıcaklıklarda bol miktarda ürüyor ve birçok kimyasal dezenfektandan ve dezenfeksiyon teknolojisinden korunduğu biyofilmlerde yaşıyor. Biyolfilm genellikle biraraya gelmiş çeşitli mikroorganizmalardan oluşuyor. Bu mikroorganizmalar birbirine ve aynı zamanda tek bir substrata bağlı ya da organizmalar tarafından oluşturulmuş polimerik özellikteki organik bir parçaya tamamen veya kısmen birleşik halde bulunuyor. Jele benzeyen bu biyofilm mikroorganizmalar için ideal büyüme koşullarını barındırıyor ve bakterilere en güvenilir korumayı sağlıyor. Ticari binalarda Lejyonella bakterisinin yayılma fırsatı bulabileceği çok sayıda uygulama mevcut. Sıcak su sistemleri, soğuk su sistemleri, soğutma kuleleri, kaplıcalar ve su çeşmeleri potansiyel risk barındıran kaynaklardan bazıları...





Lejyonella bugün toplum tarafından da pek bilinmiyor. Türkiye’de genelde zatürre zannediliyor ve birçok insan hayatını kaybediyor. Yani konu aslında oldukça önemli ve hassas. Mücadelede ise farklı yöntemler mevcut. Bu yöntemlerden birisini de Aqulink firması sunuyor. Konuyla ilgili bilgi aldığımız Aqualink Kimya Genel Müdürü Paşa Civantürk, özellikle otel ve hastanelerde çok özen gösterilmesi, sağlıklı bir yaşam isteniyorsa içilen ve yıkanılan suyun temiz olması gerektiğini vurguluyor. Civantürk, “Bu bakteri son derece dayanıklı. Genellikle düşük debili sıcak su sistemlerinde, durgun sularda veya bakımı düzgün yapılmamış sıcak su tanklarında geliş biyofilm tabakası, Lejyonella ve diğer mikroorganizmalar için koruyucu bir yaşam ortamı sağlıyor. Bakteriler 25 ile 46 °C arasındaki biyofilm ortamında ürüyor ve yaşamını sürdürüyor. Bu bakteriler sağlık açısından büyük bir risk teşkil ediyor. Suyun dezenfeksiyonu, içme suyunun tüketildiği binalar ile özellikle duş ve banyo suyunun kullanıldığı yerler açısından büyük bir önem taşıyor. Su dezenfeksiyonun önemli olduğu bir diğer alan ise soğutma kuleleri ve evaporatif kondensörler gibi su sisinin havaya püskürtüldüğü uygulamalar...” diyor.  


Lejyonella bakterisiyle mücadelede birçok yöntemin olduğunu ifade eden Civantürk, kendi önerilerinin ise AQUALINK® Klordioksitle arıtma olduğunu söylüyor ve şu bilgileri veriyor: “AQUALINK® Klordioksit, canlı hücrelerde bulunan taşıyıcı proteinleri bir daha oluşmamak üzere yok ederek sudaki mikroorganizmaları öldürüyor. AQUALINK® Klordioksit, yüksek redoks potansiyelinden dolayı diğer böcek öldürücülerle karşılaştırıldığında virüs, bakteri, mantar ve tek hücreli gibi mikroorganizmaları ve bulaşıcı canlıları dezenfekte etmede çok daha etkili. Klor gibi maddelerle karşılaştırıldığında oksitlenme potansiyeli çok daha yüksek olduğundan az miktarda kimyasala ihtiyaç duyuluyor. Lejyonella gibi klora dayanıklı mikroorganizmalar klordioksit yöntemiyle tamamen yok edilebiliyor. Klor veya hipoklorit ile karşılaştırıldığında AQUALINK® Klordioksit’in en önemli avantajı, biyofilm üzerindeki etkisi. Biyofilmi düşük dozlarda yavaş yavaş ayrıştırıyor. 1 ppm yoğunluğundaki AQUALINK® Klordioksit biyofilmdeki hemen hemen tüm Lejyonella bakterilerini 18 saat içinde yok ediyor. 1,5 ppm yoğunluğunda AQUALINK® Klordioksit kullanımıyla aynı süre içinde biyofilmde önemli bir daralma elde edilebiliyor. Ayrıca AQUALINK® Klordioksit dezenfeksiyon işlevi pH değerinden neredeyse hiç etkilenmiyor...” 





Klordioksit, klora göre çok daha avantajlı
“Klordioksit aslında bir gaz. Yakın bir zamana kadar depolanıp, pazarlanması mümkün değildi. Çünkü jeneratörle üretilip, sonra kullanıldığı yerde üretilmesi gerekiyordu. Fakat klordioksidi artık patentli bir karışımla, depolanabilen sıvı bir formda pazara sunabiliyoruz. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’ndan ilk sıvı klordioksit ruhsatı alan firmayız. Bu kapsamdaki ürünümüzün adı DILIXIN® PRO. Ürün, soğutma sistemleri için etkin ve geniş spektrumlu bir biyosit. Kesintisiz olarak bakterilere, mantarlara, su yosunlarına ve virüslere karşı mücadele ediyor. Örneğin tehlikeli Lejyoner virüsüne karşı etkin bir şekilde müdahale ediyor ve bunun haricinde kullanıldığı ve uygulandığı yerlerde sayısız avantaj sağlıyor. Ürünün yüksek konsantrasyonu nedeniyle az miktarda klordioksit kullanılarak doğrudan işlenen suyun içerisinde yeterli miktarlarda üretilebiliyor. DILIXIN® PRO, klordioksitli anyonların anorganik sıvı karışımı ve suya kolayca ve kalıntısız şekilde karıştırılabiliyor. Dozaj pompasıyla basit şekilde eklenebiliyor. Çok etkili bir dezenfektan ve kullanım alanı çok geniş. İçme suyundan tutun yer yüzey dezenfeksiyonuna kadar Lejyonella mücadelesinde, hastanelerde, otellerde kullanılabilen bir ürün. Bunun yanı sıra hayvancılıkta tavukların içme suyunda kullanılıyor. Suyun olduğu, mikrobiyolojik problemlerin olduğu hastaneler ve daha birçok yerde tercih ediliyor. Gün geçtikçe Türkiye’de de kullanımı artan klordioksidin klora göre birçok avantajı var. Kat kat daha etkili. Oksidasyon gücüne sahip. Klordan daha zararsız, içme sularında klor koku yapıyor fakat klordioksit tat ve koku değişikliğine yol açmıyor...” 


Ruhsatlara dikkat
“Tesis yöneticileri eğer bir dezenfeksiyon ürünü kullanıyorlarsa kesinlikle Sağlık Bakanlığı ruhsatına baksınlar. Ayrıca kullandıkları dezenfektan ruhsatının o iş için uygun olup olmadığını kontrol etsinler. Mesela yüzey dezenfeksiyonu için ruhsat alınmış olabilir, fakat ürün içme suyunda kullanılacaktır. Bunun dışında su sistemlerinin kontrollerini sıkı yapmalarında büyük fayda var. Firma olarak su risk yönetimi de yapıyoruz. Tesislere gidip ayrıntılı olarak numuneler alıp, hatları inceleyip bir risk yönetimi yapıyor ve Almanya merkezimize onaylatıp, gerekli tedbirlerin alınmasını sağlıyoruz. Ayrıca yöneticilerin çoğunun sayaç olmadığından ne kadar su tüketildiğinden bile haberleri yok”.

 

---

R E K L A M