
Atık Sektörüne Girişimci İlgisi![]()
Çevreciliğin ve atık yönetiminin, plajlarda pet şişe toplanmasından ibaret sayıldığı yıllardan bugüne çok zaman geçti. Modern dünyada daha eski, bizde de yaklaşık 20 yıllık yasal mazisi olan atık yönetimi sektörü, bugün itibariyle konu ile doğrudan ilgili olamayan girişimcilerin de dikkatini çekmektedir. Sektörü takip edenler bilmektedirler ki, geleneksel olarak bu işin içinde olanların yanı sıra girişimcilerimiz, iş tecrübelerine dayalı “bildiğin işten şaşma” anlayışından yeni ve yükselen sektörlerle ilgi duymaya ve yatırım yapmaya çoktan başladılar. “Atığa hücum” adı altında yapılan tüm tartışmaları geride bırakarak, sırf atık yönetimi sektörünün hedef çıtasının her yıl daha da yükseltilmesinden ve ilgi görmesinden memnun olunmalıdır. Bununla birlikte bir sektörün, salt fiilen yapılan iş hacminin artmasıyla değil, bunun yanında sektörü destekleyici unsuların da desteğiyle pozitif algısı yükselebilecektir. Atık sektörü resmiyetten uzak değilse de, ona tabii olmadan, ondan bağımsız düşünüp hareket edebilme kabiliyetine ulaştığında önemli bir aşamayı geride bırakmış olacaktır. Ayrıca “atık” ve “çevre sorunsalı” denilince aklımıza bir duruşu, tavrı ve söylemi olan birçok kişinin gelmesi gerekmektedir. Kişi, kurumlar, sosyal faaliyetler, toplumsal destek unsurları, prime time’da TV ve radyo programları, konu hakkında çekilmiş filmler, tiyatrolar, daha gelişmiş ve yüksek tirajlı sektörel yayınlar, büyümenin ve dahası sektörleşmenin işaretleridir. Yine güncel olduğu üzere, her çevre yatırımında alıştığımız ve dikkate alınması gerektiğini düşündüğümüz toplumsal muhalefet olduğu kadar, gerçekçi paylaşımlarla yatırımlar başta olmak üzere çevre-sanayi ilişkisine destek de bulunabilir. Şüphesiz bunun yolu, tarafsız, ancak sektörü bilen kuruluşlar ve akil insanlarla genel olarak çevre, özelde de adındaki nitelemeden korkulan, adeta sektörün günah keçisi ilan edilen “tehlikeli atık” kavramını, bu kavramın hayatımızda zaten işgal ettiği yeri ve sürecin doğru tanımlanıp yönetilebilirliğinin toplumla paylaşılmasından geçmektedir. ![]() Rakamsal verilerin, en belirsiz ve birbirini tutmayan farklı kaynaklardan beslendiği bir sektörde bu cesur girişimciliğin takdir edilmesi gerektiği kadar, öncelik sıralaması ve gelecek projeksiyonları dahilinde, en nazik tanımıyla tavsiyeye ihtiyaç duyduğu açıktır. Burada nispeten sektörde okumuş-alaylı, dünkü-bugünkü veya yatırım miktarı ayrıştırmalarına girmeden, genel olarak piyasalarda, özelde de atık sektöründeki tecrübelerin ortaklaşa rekabet anlayışıyla paylaşılması zarureti vardır. Şüphesiz serbest piyasa koşulları herkes için geçerli olmakla birlikte, ülkemizin sınırlı kaynaklarının maceralaya atılmasına da göz yumulmamalıdır. 2015’e gireceğimiz bugünlerde ve 2023 vizyonu ile AB uyum süreci gibi pozitif yaklaşımların atık yönetimi ile ilgili rakamsal hedefleri ortaya koyarken de, onlara ulaşırken de, elimizde hangi veriler bulunduğu ve bunların ne kadar doğru rakamlar olduğundan şüphe etmekte haklı olduğumuzu gösteren ve hepimizin bildiğini anlattığı sempozyumlara, panellere ve toplantılara doymuş olmalıyız. Diğer taraftan, kamu otoritelerinin sıklıkla çıkardığı, yenilediği, birleştirdiği veya kaldırdığı mevzuat çalışmalarıyla adeta firmaları yönetmelik avcısı haline getirmemesi, artık oturmuş, uygulanabilir, ülke gerçeklerinden uzak olmayan ve taraflarca farklı anlaşılmayacak mevzuat ile işleyişi kolay denetleyebilecek mekanizmaları, sivil toplum örgütleri, meslek mensupları ve kamuoyunun da katılımıyla hayata geçirmesi beklenmelidir. Artık sektörün rakamsal değerlerinin, potansiyelinin, daha ne kadar su kaldırabileceğinin, yasallığa direnme sınırının, kamusal ve toplumsal sorumlulukların, sektörü hangi araçlarla ne kadar tahrik edebileceğinin açık yüreklilikle belirlenmesi gerekliliği vardır. Zira en gerçekçi belirleyici olan para kaynağının temin edilmesi, yatırılması, geri ödenmesi ve kâr elde edilmesi süreçlerinin, girişimcilerin temel parametresi olduğuna kim itiraz edebilir ki? Sektördeki kamusal yatırımların güncel temsilcileri olan KİT’ler, belediyeler üzerinden siyaset kurumuna yaslanmaları nedeniyle gerçekçi rekabete ne kadar katkı verdikleriyle, kamusal bazı sorumlulukları arasındaki denklemle hep gündemde kalmaya devam edeceklerdir. Bu kurumların evsel atık haricindeki atıklarla olan ilişkilerinin bir an önce sonlandırılması, atık sektöründe gerçekçi bir rekabet piyasasının kurulabilmesi için önemlidir. ![]() Yatırımcılar, kısa vadeli pastayı değilse de, hiç olmazsa uzun vadeli potansiyeli görmek istemekte haklıdır. Girişimciler aşağıda yaklaşık miktarları verilen atıkları olduğu kadar, bu atıkların yılda yüzde kaçının toplanabildiğini ilgili derneklerden veya resmi kurumlardan öğrenmelidirler. Ülkemizde yasal zeminde yönetilen atık miktarının, çıkması gereken atığa oranının yüzde kaç olduğuna dair herkes farklı şeyler söyleyebilirse de sektörel yayınlarda her bir atık grubunun toplanan miktarı ile potansiyeli arasındaki makasın yüzde 50 ile 10 arasında olduğunu görüyoruz. Yangın, su basması, çevre kazaları, ömrünü tamamlamış araçlar ve hatta gemi uçak vb. asitler, kimyasal ve biyolojik arıtma çamurları, sanayi siteleri, hafriyat vb. atıkları ise daha saymadık bile... Yılda 28 milyon ton çıktığı iddia edilen evsel atık mezarlıklarının içeriği konusunda emin olan kimse var mı acaba? Sektöre ilgi duyan girişimcilerin bugün ve en az 20 yıl içerisinde oluşabilecek toplam atık miktarı, oluşturulan yeni kapasiteler, iç ve dış atık piyasalarının durumu, atık fiyatları, yeni ihtiyaçlar, yeni yaklaşımlar ve teknolojilerle, atıktan katma değer yaratılması felsefesi üzerinden düşünerek yatırımın alan ve miktarına karar vermeleri yararlı olacaktır. Diğer taraftan potansiyel atık, kayıt altına alındıkça gerçek ve sürekli yükselen atık miktarı, girişimcilerin ilgisine cesaret katacak ve daha fazla atık değer üretilip, daha fazla istihdam, daha fazla vergi, daha fazla “Knowhow” yaratılabilecektir. Zira, ülkemiz geldiği büyüme değerleriyle ciddi bir atık yönetimi kalitesine ve yüzdesine sahip olmayı hak edecek her türlü alt ve üst yapıya sahiptir. Türkiye’deki Bazı Atık Miktarları Evsel atık: 28.000.000 ton/yıl, Tehlikeli atık: 1.500.000 2.500.000 ton/yıl Elektronik atık:550.000 ton/yıl Atık madeniyağ:300.000 ton/yıl Atık bitkisel yağ:350.000 ton/yıl Tıbbi atık:100.000 ton/yıl Akü :80.000 ton/yıl Pil:8.500 ton/yıl ÖTL (Oto Lastik):250.000 ton/yıl Ambalaja atığı:5.000.000 ton/yıl Döküm kumu:500.000 ton/yıl İlginizi çekebilir... Çevre Mühendisleri Odası SemineriErzurum DSİ teşkilatında çevre mühendisi olarak çalışan Hayati Ayık, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde 7.12.2019 tarihinde başlatılan Y... İstanbul Dereleri ve Sorunlarıİstanbul'da derelerin sahibinin kim olduğu kesin olarak belli değildir.... İstanbul Dereleri ve SorunlarıDünya Araştırma Enstitüsü, 2030 yılında dünya nüfusunun yarısının su sıkıntısı yaşayacağını; sellerin etkisinin 3 kat artacağını, 54 milyon insanın et... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.