29 Mayıs 2012 | SÖYLEŞİ 46. Sayı (Mayıs 2012)

Rockwell Otomasyon Tic. A.Ş., 1993 yılından bu yana Rockwell Automation’ın Türkiye ofisi olarak faaliyet gösteriyor. Firma, endüstriyel otomasyon, kontrol ve yazılım konularında geniş bir ürün ve hizmet yelpazesine sahip Rockwell Automation ve Allen-Bradley gibi konusunda lider markaları bünyesinde biraraya getiriyor. Rockwell Automation Türkiye Genel Müdürü Cenk Ceylan’dan şirket hakkında detaylı bilgi aldık, çevre sektörüyle ilgili çalışmalarını ve yorumlarını özetlemesini istedik...
Su ve Çevre: Rockwell hakkında bilgi alabilir miyiz? Ve Türkiye’de nasıl bir organizasyon yapınız var?..

Cenk Ceylan: Uzay mekiği, denizaltı, uçak gemileri ve yazılım gibi birçok alanda faaliyet gösteren Rockwell Holding, 1985 yılında 1,651 milyar dolar ile dönemin en büyük satın alımını gerçekleştirerek, temeli 1903 yılına dayanan ve dünyada ilk kontaktörünü ve PLC’yi icat eden Allen-Bradley şirketini Rockwell Software ile birleştirdi ve Rockwell Automation adıyla otomasyon pazarında da faaliyetlerine başladı. Rockwell Holding, Rockwell Automation firmasını kurmasına rağmen, donanım pazarında halen Allen Bradley ismiyle faaliyetlerini sürdürüyor. Dolayısıyla ismi Rockwell Automation olan şirketimizin ürünlerine bakıldığında Allen Bradley markası görülüyor. Rockwell Automation, müşterilerinin talepleri doğrultusunda en küçük komponentten, komple bir bilgi ve otomasyon sistemi sunabilecek kadar sağlam bir pozisyonda bulunuyor. Sistemlerimizin genişletilebilir yetenekleri sayesinde müşterilerimizin maliyetlerini düşürerek pazardaki faaliyetlerine daha çok vakit ayırabilmelerini sağlıyoruz. Partnerlerimizle olan kuvvetli ilişkilerimiz, yerel servis ağımız ve global desteğimiz sayesinde ürün ve hizmetlerimizi müşterimizin ihtiyacı doğrultusunda şekillendirebiliyoruz.

Komple bir tesis otomasyonundan yönetim bilgi sistemlerine kadar geniş bir yelpazeye sahip olan ürün ve sistem çözümlerimiz sayesinde, tüketici ürünleri imalatı ve ağır sanayi alanlarında hemen her tür endüstriye çözümler sunuyoruz. Ana başlıklarıyla ürün gruplarımızda PLC (programlanabilir lojik kontrol üniteleri), LV AC/DC motor sürücüleri, MV AC motor sürücüleri, servo motor sürücüleri, soft starter ve akıllı motor kontrol üniteleri, operatör panelleri ve mesaj göstergeleri, motion kontrolörleri ve servomotorlar, kontrol, izleme ve SCADA yazılımları, kontaktör, röle, sensör ve benzeri kontrol komponentleri, emniyet ve vibrasyon kontrol izleme sistemleri bulunuyor.

Rockwell Otomasyon Tic. A.Ş. ise 1993 yılından bu yana Rockwell Automation’ın Türkiye ofisi olarak faaliyet gösteriyor. Endüstriyel otomasyon, kontrol ve yazılım konularında geniş bir ürün ve hizmet yelpazesine sahip Rockwell Automation ve Allen-Bradley gibi konusunda lider markaları bünyesinde biraraya getiriyor. Asırlık deneyimleri ile son kullanıcılara, mühendislik ve taahhüt firmalarına, makine ve teçhizat üreticilerine çözüm sunuyor, tüm sanayi alanlarında kullanılan endüstriyel otomasyon ve kontrol ekipmanlarını/sistemlerini; yazılım, mühendislik, devreye alma ve eğitim hizmetleriyle birlikte veriyor. Rockwell Automation Türkiye olarak biz EMEA bölge yönetimine bağlı çalışıyoruz. Ancak projelerimizde ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına küresel organizasyonumuzla çözümler sunuyoruz. Türkiye’de İstanbul ve Ankara’da bulunan ofislerimiz ve yine İstanbul’da bulunan depomuzla hizmet veriyoruz.

Rockwell Automation’ın gücünün bir nedeni de ortaklıklarından kaynaklanıyor. Rockwell Automation Türkiye olarak biz de Rockwell Automation’ın küresel stratejisi olan resmi ortaklık programlarını uyguluyoruz. Bu program çerçevesinde Market Elektrik, Ratek Otomasyon ve Botek Otomasyon yetkili distribütörlerimiz; Pakpro ve Quadplus resmi sistem entegratörlerimiz olarak faaliyet gösteriyor. Bunların haricinde çok sayıda bağımsız çalışan sistem entegretörü ve partnerlerimiz var. Distribütörlerimizle, ürünlerimizin hızlı bir şekilde tedarik edilmesi sağlıyoruz. Resmi ve bağımsız sistem entegratörlerimiz kanalıyla da değişik uzmanlık ve uygulama alanlarında farklı endüstrilere, anahtar teslimi çözümler ve satış sonrası hizmetler sunuyoruz.

Su ve Çevre: Su ve çevre sektöründeki çalışmalarınızı özetleyebilir misiniz?

Cenk Ceylan: Kurulduğumuz günden bugüne kadar kalite anlayışımızın başında gelen güvenlik ve performans kriterlerini doğru uygulamamız, bizi dünya çapındaki birçok büyük firmanın ilk tercihi yapıyor. Rockwell su sektöründe Brüksel’in, Milano’nun ve Güney Paris’in tüm su arıtma sistemini kontrol ediyor. İki yıl önce İzmir Aliağa’da Aquamatch firmasıyla beraber bir firmanın 1200 MW’lık elektrik santrali için kazan sularını deniz suyundan elde eden bir tesis kurduk. Aliağa için çok kritik projeydi. Tesis kurulmadan önce sularını Tüpraş’tan temin eden firma, Tüpraş’ın kapasite artışıyla su temin edemez duruma gelmişti.  Yaptığımız tesisle artık kullandığı suyu deniz suyundan temin ediyor. Rockwell Türkiye olarak Türk bir inşaat firması işbirliğiyle, Ürdün’ün Mudavara ve Amman kentleri arasına 350 km uzunluğuyla dünyanın en uzun su taşıma projesine devam ediyoruz. Özellikle Akdeniz’e kıyısı olup çöl ağırlıklı olan ülkelerde, yeraltı su kaynakları, deniz kıyılarında az, çölün orta kısımlarında çok fazla yer alıyor. Bu bölgelerde yaşayan insanlar çölün orta bölgelerinde sondaj yaparak çıkardıkları suyu, boru hatlarıyla sahil kıyılarında yer alan yerleşimlere taşıyor. Ürdün’deki projemizle de 350 km uzunluğundaki boru hattıyla çeşitli kuyulardan toplanan suyu Amman kentine ulaştıracağız.

Çevre sektöründe sadece su ve su arıtma değil, bunun yanında biyomateryalle çalışan atık çöpten enerji üretilmesi gibi dönüşüm tesislerinde de sistemlerimiz kullanılıyor. Bunlardan bir tanesi, İstanbul’da hurdadan tekrar alüminyum üretimi faaliyeti yapan DT Metal tesisidir. Bu faaliyetlerin çevre için daha önemli olduğunu düşünüyoruz.; çünkü cevheri ne kadar tüketirsek ya da tükettiğimiz cevheri ne kadar çevre içerisine sokabilirsek o kadar az kaynak tüketildiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla hurdadan demir imal eden fabrikalara da önem veriyoruz. Çolakoğlu’nun son derece iyi filtrelerle yenilenen çelikhanesi de bu tesislere çok güzel bir örnektir. Rockwell bunun dışında, dünya genelinde rüzgar ve güneş enerjisi konusunda çok ciddi çalışmalar gerçekleştiriyor. Örneğin partnerimiz olan VESTAS’ın türbinlerinin içindeki invertörleri ve santrallerindeki otomasyon sistemlerini de biz üretiyoruz. Alibeyköy’deki çöp yakma tesisinde de bizim kontrolörlerimiz kullanılıyor.

Bunların dışında çevre konusunda pil toplama çalışmalarını yürütüyoruz. Tedariğini yaptığımız kadar pil toplayıp, imha edilmesi için yetkililere teslim ediyoruz. Küçük olarak görünen bu çalışmaların aslında çevre için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Yeni çıkan kompakt PLC’lerde bilgilerin kaydının tutulması için SD hafıza kartlarını kullanarak pil uygulamasını kaldırdık. Bu sayede PLC’nin enerjisi kesilse dahi o kondansatör vasıtasıyla son durum hafızaya kaydediliyor ve tekrar enerji geldiğinde kaydedilen durum bilgisi okunarak faaliyet devam ediyor. Rockwell olarak Türkiye’deki teknik eğitimin kalitesine de önem veriyoruz. Bu nedenle endüstriyel otomasyon, motion kontrolü ve safety konularında laboratuvar kurulumu için İTÜ’de 600 bin dolarlık Rockwell Automation sistemlerimizin bağışı ile başlayan yatırım ve işbirliğimizi 2012 yılında da diğer üniversitelerle sürdüreceğiz.

Su&Çevre: Türkiye çevre sektörü hakkındaki yorumlarınız nelerdir?

Cenk Ceylan: Su sektöründe, özellikle şehir suyu arıtma tesisleri projelerinde müteahhitler, fiyata dayalı rekabet içerisinde belirleniyor. Bu fiyata dayalı rekabet içerisinde faaliyet göstermeye çalışan müteahhitler de maliyetlerini azaltmak amacıyla işin en kritik tarafı olan otomasyon kısmında kısıtlamalara gidiyor. Çökertme havuzu, borulama projeleri her inşaat firmasının yapabileceği faaliyetler... Fakat prosesi kontrol etmek, arıtmayı doğru dozajlamayla yapmak, mühendisliğin öne çıktığı işlerdir. Fiyata dayalı rekabet nedeniyle mühendislik gerektiren bu işlerin doğru yapılamaması, tesisin doğru arıtma yapamamasına ve atıl olmasına neden oluyor. Dolayısıyla büyük ölçekteki bu işleri alan müteahhit firmaların otomasyon konusunda çok daha fazla bütçe kısıtlamalarına giderek işlerini küçük firmalara yaptırmaları büyük bir risk taşıyor. Buradaki risk, işin bilinmemesinden dolayı değil, belli bir sürede tesisin faaliyete alınması durumundan dolayı ortaya çıkabilecek gecikme bedelleri ve cezalardır. Otomasyon işini yapan küçük firmada yaşanacak personel sıkıntısı, işin aksamasına ve projenin tamamlanamamasına neden olacaktır. Müteahhitler, gecikme bedelleri ve cezalar nedeniyle kazandıkları paralardan daha fazlasını geri ödemek zorunda kalabiliyor.
Bir diğer önemli konu, tesis devreye alındıktan sonra hizmeti, servisi, bakımı ve idamesi için arkasında durabilecek firmaların da bulunması durumudur. Küçük firmalar işlerinin arkasında duramadıkları için tesis devreye alındıktan sonra çıkan arızalarda ulaşılacak bilirkişiye ulaşılamıyor. Tesislerin yapılması kadar işletme tarafını da düşünmek gerekiyor. Bulunduğumuz projelerde, işin yapım aşamasından işletilmesine kadar her türlü desteği veriyoruz. Otomasyon sistemi kurduğumuz bir tesiste, kontrat süresi ne kadar isteniyorsa o süre boyunca yedek parça stoğunu faturalandırmadan sahamızda tutuyoruz. Hizmetimiz karşılığında bazı yıllık aidatlar istiyoruz fakat ihtiyaç durumunda hazır, tesis durmadan bakımı yapılabilecek bir çözüm sunuyoruz. Bu hizmet müşterilerimize kullanmadıkları parçaları almadan, günün her saatinde ellerinde bulabilmelerine imkan sağlıyor. Kamu, bu tür hizmetleri kriter olarak işletme tarafına koyarsa, projelerin kalitesinin çok daha iyi seviyelere çıkacağına inanıyoruz.

Su&Çevre: Uluslararası bir uygulamanız hakkında detaylı bir bilgi verebilir misiniz?

Cenk Ceylan: Avusturya’nın Villach kasabasında, ülkenin en büyük atıksu arıtma tesislerinden biri 200 bin toplam nüfus için suyu arıtıyor. Viyana merkezli IAS şirketi, geçtiğimiz yıllarda Rockwell Otomasyon’un kontrol ve görüntüleme sistemlerini kullanarak bu tesisi modernize etti.  IAS (Internationale Automationssysteme), arıtma tesisleri, içme suyu işleme tesisleri ve çöp sahaları planlama ve elektroteknik ekipman mühendisliğinde uzmanlaşmış. IAS GmbH yıllardır Rockwell Automation ile yakın bir işbirliği içinde çalışıyor. Bu proje de bu ilişkiden doğmuş. IAS, 35 yerel pompa istasyonunun, yerel atıksu arıtma tesisi gibi tamamen bir otomasyon içinde modernizasyonunu talep etmiş. Proje zorluklarından biri, modernizasyon çalışmalarının tesis çalışırken tamamlanması; diğer bir sıkıntı ise son teslim tarihiydi.
IAS, Villach projesinde işe 30’dan fazla pompalama ve kaldırma istasyonlarını tutarlı bir otomasyon standardına yükselterek başladı. Bu istasyonlar, çevredeki araziden atıksu arıtma tesisine atıksu pompalıyor. Her istasyon, çalışma koşullarının tüm grafik özelliklerini metin biçiminde kolay okunur görüntüyle gösteren bir Allen-Bradley ® PanelView ™ Plus 400 ekran ile donatıldı. Bu bilgiler eş zamanlı olarak, radyo ve GSM modemler tarafından sağlanan kablosuz iletişimle kontrol odasında görüntülenebiliyor. Yaklaşık 20 saniyelik periyotlarla radyo üzerinden bağlanan istasyonlar, kendi çalışma koşullarını sorguluyor. İstasyonlar GSM bağlantısıyla kontrol merkezinden günde iki kez kontrol ediliyor. Hataları, daha sonra gün içinde analiz edilmesi için her 15 dakikada bir kontrol odasına raporlayabiliyor.

IAS mühendisleri de eski yıldız üçgen yol verici pompa sistemlerini Allen-Bradley statik yol vericiler ile değiştirdiler. Bu, pompaların harekete geçme sırasında üzerinde olan yükü en aza indirmeye yardımcı olurken, aynı zamanda ömürlerini artırmaya ve uzun vadede işletme maliyetlerini azaltmaya da yardımcı oluyor. Her pompa istasyonu bir Bradley MicroLogix™ 1400 kontrolörü ile donatıldı ve manuel operasyon için tüm vaviyen anahtarlar ve kontroller de Allen-Bradley bileşenleri ile değiştirildi.

IAS takımı için bir sonraki iş, kontrol teknolojisi mücadelesi oldu. Eski PLC5 denetleyiciler sistemde I/O seviyesinde tutuldu ama şimdi sadece fiili kontrol süreçleri yönetmekte yeni Allen-Bradley ControlLogix® cihazlar bir arayüz olarak kullanılıyor.

Süreç görselleştirme, Rockwell Automation’ın FactoryTalk View® SE yazılımı tarafından yönetiliyor. Tesis içinde kurulmuş 12 operatör konsol var; bunlardan beşi bir endüstriyel bilgisayar ve dokunmatik panelden oluşuyor. Proses kontrol sistemine kalan bağlantılar, IT bölümü tarafından sağlanan ofis bilgisayarları üzerinden gerçekleşiyor. Bu altı hektarlık büyük sahada çalışmayı kolaylaştırıyor. İşe hazır olarak bekleyen görevli personelin tesisi uzaktan izlemesini sağlayan iki tane daha mobil istasyon bulunuyor.
Yeni ağ üç seviyeden oluşuyor. Kontrol seviyesinde, tüm ControlLogix sistemleri bir sunucunun başarısızlığı durumunda fazlalık sağlayan, özdeş iki serverla biten bir fiber optik şebekeyle birbirine bağlı. İkinci seviyede, evlerin her biri operatör konsollarını ve gözlem istasyonlarını barındırıyor. Üçüncü seviyede, faaliyet verileri ve çeşitli analizler Villach kentinde SQL dataservera yönlendiriliyor. Oradan, trend verileri ve raporları herhangi bir zamanda, özel olarak geliştirilmiş programla atıksu arıtma tesisindeki bilgisayar işyerlerinden geri çağrılabiliyor.
Kalite ölçümü ve bağımsız güç kaynağı ünitesi olarak tesisin bir Profibus DP kartıyla sisteme bağlı olan parçaları da bulunuyor. Bina sistemleri de, Point I / O™ modülleri ve EtherNet / IP kullanılarak entegre edilmiş.
Yeni sistem, karmaşıklığa rağmen, projenin başlamasından sadece 18 ay sonra başarıyla hizmete girdi. Allen-Bradley bileşenleri kolayca programlanarak işleri hızlandırmak için yardımcı oldu.
IAS mühendisleri, bir sanal özel ağ (VPN) kullanarak dünyanın her yerinden gelen kontrol sistemine erişebiliyor. Erişim, IT departmanı içinde bulunan bir güvenlik duvarıyla güvenlik altına alınıyor. Bu işlevsellik onlara, bir arıza durumunda tesis içi operatörleri desteklemeye ve hızlı bir şekilde hatanın kaynağını bulmalarına yardımcı oluyor. Rockwell Automation ürünlerinin ölçeklenebilirliği aynı zamanda, şirketin herhangi bir zorluk olmadan tesisin gelecekteki değişiklikleri gerçekleştirmesini sağlıyor.
 

---

R E K L A M