BIODESULF
HANASU
SAKA ARITIM

İSTAÇ Genel Müdürü H. Osman Akgül; 'Odayeri depo sahamızda 40 milyon ton çöp depolanmış durumda'

İSTAÇ Genel Müdürü H. Osman Akgül; 'Odayeri depo sahamızda 40 milyon ton çöp depolanmış durumda'

TEKNİK MAKALE
22. Sayı (Eylül-Ekim 2008)

Dünyada bir başka kentte bu kadar çöp depolanıyor mu kestiremiyorum diyerek İstanbul’da günde 14 bin ton çöp topladıklarını anlatan İstanbul Çevre Koruma ve Atık Maddeler Değerlendirme Sanayi Ticaret A.Ş. (İSTAÇ) Genel Müdürü H. Osman Akgül depoladıkları çöp miktarının 40 milyon tona ulaştığını söylüyor. İstanbul’daki iki ayrı depolama sahasında depolanan bu çöpler için son dönemde yaptıkları çalışmaları anlatan Akgül, en son Eylül ayında dünyanın en büyük çöp sızıntı suyu arıtma tesisini açtıklarını söylüyor. Sayın Akgül’le, İstaç’ın, yeni çalışmaları, yeni projeleri hakkında konuşuyoruz...
Su ve Çevre Teknolojileri: Eyüp Odayeri katı atık düzenli depolama sahasına gelen çöp miktarı ve nitelikleri hakkında bilgi alabilir miyiz? 
H. Osman Akgül: İstanbul genelinde günlük yaklaşık 14 bin ton çöp toplanıyor. Bunun yaklaşık 9 bin tonu Avrupa yakasında 5 bin ton civarında da Anadolu yakasında toplanıp Odayeri düzenli depolama sahamıza geliyor. Ayrıca Anadolu yakasında da Şile’de Kömürcüoda diye tanımladığımız bir depolama sahamız daha var. Her iki sahada da düzenli depolama yapılarak bertaraf işlemi yapıyoruz. İstanbul genelindeki çöp toplama işini ilçe belediyelerimiz yapıyor. Bize ait 7 tane aktarma istasyonumuz var. İlçe belediyeleri çöplerini bu aktarma istasyonlarına getiriyor ondan sonra da bizim kontrolümüze geçiyor. Aktarma istasyonlarımızdan taşıyarak bu iki depolama sahamızda bertaraf ediyoruz. Bu çöpler, evlerden toplanan çöplerdir. 
Su ve Çevre Teknolojileri: Söz konusu bu depolama sahalarının kapasiteleri nedir?
H. Osman Akgül: Eyüp’teki Odayeri depolama sahamız ormandan tahsis edilen bir alandır. Büyüklük olarak 65 hektarlık bir alan. Zaten iki tane çöp sahamız var ve Odayeri İstanbul’un en büyük çöp depolama alanıdır. Günde 14 bin ton çöp depoluyoruz ve dünyada bir başka kentte bu kadar çöp depolanıyor mu kestiremiyorum. Depolama sahamızda bizim 1000 ton/gün kapasiteli bir kompost tesisimiz de var. Bu tesisimiz için önce çöpümüzü ayrıştırıyoruz. Organik atıkları kompost, ambalaj atıklarını granür hale getiriyoruz. Ayrıca diğer kaba çöp olarak tanımladığımız atıkları da çimento fabrikaları için yakıt haline dönüştürüyoruz. Yani tesise 1000 ton çöpümüz giriyor ve biz tamamını değerlendirip, sıfır atıkla çıkıyoruz. 
Ancak bize gelen bu 14 bin ton çöpün sadece 1000 tonunu bu şekilde değerlendirebiliyoruz kalan 13 bin tonunu depoluyoruz. Önümüzdeki dönemde kapasitemizi daha da artırmayı amaçlıyoruz.
Su ve Çevre Teknolojileri: Geçen 
yıllarla birlikte kapasite sorunları olmuyor mu?
H. Osman Akgül: Tabi ki her şeyin bir kapasitesi var. Belirli bir kota kadar depolama yapabiliyorsunuz ondan sonra yeni alanlara ihtiyacınız oluyor. O yeni alanları katıp, devam ediyorsunuz. 


Su ve Çevre Teknolojileri: Burada kendi etrafında mı gelişerek devam 
ediyor?
H. Osman Akgül: Tabi. Çünkü sabit yatırım anlamında birçok yatırım yapıyorsunuz. Sahanın aynı ortamda olması çok önemli. Böylelikle o yatırımları tekrar bir daha yapmamış oluyorsunuz. Yani idari binasından, tamir bakım atölyesinden çöp suyu arıtma tesislerine kadar bunların hepsi o işletme içindeki yatırımlardır. Aksi şekilde bir başka yerde mecburen o yatırımları yeniden yapmak zorunda kalıyorsunuz. Onun için mümkün olduğunca aynı sahada devam etmeniz gerekiyor. 
Su ve Çevre Teknolojileri: Çöpün değerlendirilmesi konusunda düşündüğünüz yeni boyutlar var mı?


H. Osman Akgül: Çöpün bertarafı ile ilgili üç tane yöntem vardır. Birincisi düzenli depolama, bu ilçelerin coğrafi şartlarına göre de en ekonomiğidir. Ama eğer bugün Japonya’da depoluyorsanız en maliyetli depolama yöntemi düzenli depolamadır. Türkiye’de de Avrupa’da olduğu gibi en ekonomik bertaraf yöntemi düzenli depolamadır. Diğer bir yöntem de termal sistemle bertaraf etmektir. Yani yakarak ya da gazlaştırarak bertaraf edilir. Bu yöntem yatırım açısından da işletme açısından da en pahalı yöntemdir. 
Biz İstanbul genelinde 2023 yılına kadar atık yönetim strateji planımızı, katı atık mastır planına ve AB çevre mevzuatına uygun bir şekilde hazırladık. İlgili bakanlıklardan onaylarımızı da aldık. Dolayısıyla hangi aşamada neyi nerden nereye yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Önümüzdeki dönem de bizim termal sisteme geçiş dönemimizdir. Ancak bu konuda önemli bir noktanın da altını çizmemiz gerekiyor. Her ülkenin çöpü farklıdır. Bizim çöpümüzün kalorifik değeri düşük. Dolayısıyla karışık çöpün, termal sistemle bertarafı zor. İlave yakıt kullanmanız gerekiyor. Bu da işletme maliyetlerinizi artırıyor. Bunun için biz önce entegre bir sistemle çöpü ayrıştırıp bir kısmını kompost, ambalaj atıklarını ayrı değerlendirme ve diğer bir kısmını da yakıt olarak yakıp enerji üretme şeklinde bir sistem daha tasarlıyoruz. Yılsonuna kadar bunun projelendirme safhasını bitirip 2009 yılında ihale sürecini başlatıp yapımına geçeceğiz. 
Su ve Çevre Teknolojileri: Yeni bir yakma tesisi mi planlıyorsunuz? 


H. Osman Akgül: Termal sistemde çöpleri yakarak ya da gazlaştırarak bertaraf edebiliyorsunuz. Burada önemli olan uygun çöpe uyun teknolojiyi bulup kurabilmek. Bizim şu anda düşündüğümüz ve 2009 yılı için planladığımız konu yakma, yani çöpümüzü ayrıştırıp yakarak bertaraf etme konusudur. Bu şekilde de elektrik enerjisi üretmeyi planlıyoruz. Ama asıl amacımız, çevreye en az zarar verecek şekilde çöpü bertaraf etmek. Tabi bunu gerçekleştirirken maksimum fayda sağlamaya da uğraşıyoruz. Yılsonuna kadar 2000 ton/gün kapasiteli bir tesisin projelendirilmesi ve 2009’la beraber de yatırımına başlamayı planlıyoruz.
Su ve Çevre Teknolojileri: Böylesine büyük bir çöp depolama sahasının sızıntı suyu konusuna gelirsek, son kurulan sızıntı suyu arıtma tesisi öncesinde bu sular ne oluyordu? Ne kadar bir sudan bahsediyoruz?


H. Osman Akgül: Her çöpte olduğu gibi bizim çöpümüzde de su var. Ayrıca yağmur suları da çöpün içinden sızarak bir süre sonra çöp suyu olarak toplanıyor. Bizim Avrupa yakasında yaklaşık 2000 ton/gün, Anadolu yakasında da 1500 ton/gün civarında çöp sızıntı suyumuz oluşuyor. Bu sular çok aşırı kirli sulardır. Kanallardaki atıksudan 40-50 kat daha fazla kirlidir. Bu suların da mutlaka arıtılması gerekiyordu ve biz bunları şu ana kadar tankerlerle İSKİ’nin Paşaköy’deki arıtma tesislerine taşıyorduk. Orada arıtılıp, derin deşarjla denize veriliyordu. Tabi ki bu en ideal çözüm değildi. Neticede geçen sene yapımına başladığımız ve yeni açılışını yaptığımız çöp sızıntı suyu arıtma tesisiyle bu suyu arıtıp dere deşarj kriterlerine getirip, dereye veriyoruz. Böylece kurumakta olan derelerimizi canlanıyor, vatandaşlarımız da sulama için su bulabiliyorlar. 
Su ve Çevre Teknolojileri: Aşırı yağışlarda sızıntı suyu konusunda sıkıntılar oluyor mu?
H. Osman Akgül: Yağmur hemen sızıntıyı yapıp ta çöp suyu toplama havuzumuza gelmiyor. Yağmur bir süreç gerektiriyor. Bizim orada 60-70 metre çöpün içinden tabana inerek geliyor. Yüzeyden akarak gelmiyor. Onun içinde orada bir problem olmuyor. 
Su ve Çevre Teknolojileri: Bu yeni açtığınız çöp suyu arıtma tesisinde ne tür arıtma teknikleri kullanılıyor? 
H. Osman Akgül: Burada membran teknolojisi kullanılarak arıtılan bir sistem var. Yani iki filtrasyon sistemi söz konusu. Suyu önce ultrafiltrasyon sisteminde belli bir aşamaya getirdikten sonra, nano filtrasyon sisteminden geçirerek tam olarak arıtmış oluyorsunuz. Bu dünyada da kullanılan bir teknolojidir, yeni keşfedilmiş bir çözüm değildir. Yapımcı firmamız da Hollanda kökenli bir firmaydı. Türkiye’de çöp sızıntı suyu konusunda bu teknolojiler kullanılarak yapılan ilk tesistir ve aynı zamanda dünyanın da en büyük çöp suyu arıtma tesisidir. Su ve Çevre Teknolojileri: Büyüklük açısından dünyada ilk oluşu gerçekten doğru mu?


H. Osman Akgül: Elbette doğru. Eğer bir kentte bir günde 14 bin ton çöp toplanıyorsa, orada kurulacak tesisin de dünyanın en büyük tesisi olması çok anormal bir şey değildir. Dolayısıyla böyle bir kapasite var ve ona göre de bir tesis olacaktır. Ama burada en son teknolojiyi, tekniği kullanmak daha önemlidir. Tabi her şeyde bir risk vardır. Biz bu teknolojileri Türkiye’ye getirmeye karar verdik ve Türkiye’de çöp sızıntı suyunun arıtılması konusunda bir ilktir. Şu anda Trabzon’da da bizim kurmuş olduğumuz tesis yine aynı teknoloji ile çalışıyor. Daha önceden Türkiye’de çöp suyunu arıtmak, bertaraf etmek gibi bir şey yoktu, salınıp gidiyordu, nereye ne kadar gidiyorduysa. Ama inanıyorum ki bizim bu girişimimizden sonra tüm belediyeler bunları yapmak zorunda kalacaklar, zaten de yapmaları gereken şeyler.
Su ve Çevre Teknolojileri: Tesisin işletme kısmı hakkında da bilgi alabilir miyiz?


H. Osman Akgül: Biz tesisin yapımı için bir ihale düzenledik ve ihalede 3 yıl da işletme zorunluluğu getirdik. İhaleyi Hollandalı bir firma ile yerli ortağından oluşan bir konsorsiyum kazandı. Yapım işi yaklaşık 1.5 yılda bitti ve yapımcı firma 3 yıl kadar da işletecek. Şu anda da işletmesi devam ediyor. 
Yapım maliyetleri yaklaşık 3 yıllık işletmeyle beraber 10.5 milyon eurodur. Mülkiyeti bizim ama istersek 3 yıl sonra yeni bir işletme ihalesi de düzenleyebiliriz. Yapımcı firma devam da edebilir etmeyebilir de o bizim memnun olmamıza bağlı. Sonuçta işletmesini biz kendimiz de yapabiliriz hizmet olarak bir başkasına da yaptırabiliriz. Ama firmanın hizmetinden memnun olursak onunla da devam edebiliriz. 
Su ve Çevre Teknolojileri: Çöp suyu arıtma tesisi kapasitesi nasıl planlandı?


H. Osman Akgül: Bizim tesisimizin kapasitesi mevcut durumdan daha fazla olarak planlandı. Çünkü çöp depolama hacmimiz artıyor. Kapasiteyi de ona göre istediğimiz gibi değiştirebiliyoruz.
Su ve Çevre Teknolojileri: Hala çöp suyunu, Paşalimanı’na taşıyor musunuz?


H. Osman Akgül: Tabi bir adaptasyon süreci de var. Şu an da yüzde 75 kapasitelerdeyiz. Yüzde yüz kapasiteye ulaştığımızda artık taşımayacağız. Halen yüzde 25’lik bir kısmını taşımaya devam ediyoruz. 
Su ve Çevre Teknolojileri: Çöp gazından enerji üretmek istediğinizi söylüyorsunuz. Bu konu da ayrıntılı bilgi alabilir miyiz?


H. Osman Akgül: Depolama sahalarında bildiğiniz gibi belirli bir süreçten sonra metan gazı oluşuyor. Bu oluşan metan gazını toplayıp elektrik enerjisi üretiminde kullanmak üzere Avrupa ve Asya yakasındaki depolama sahalarımızda iki projemiz var. Bunlardan Avrupa yakasındaki tesisimizin yapımı yaklaşık bir yıldır devam ediyordu, şu anda kuyuların yapımı tamamlandı ve ekim ayının sonuna kadar faaliyete geçecek. İhalesini yap, işlet modeliyle yaptık ve Kanadalı bir firmayla yerli ortağı tarafından yapılıyor.
Bizim şu anda orada 40 milyon ton çöpümüz depolanmış durumda. Bu çöp içinde gaz oluşuyor. Kuyularla bu gazı alıyorsunuz ve bu gazı yakarak ısı elde edip ısıyı da enerjiye dönüştürüyorsunuz. Sistem basit tanımıyla böyle çalışıyor. Biz her iki sahamızda yaklaşık 35 megavat/saate kadar bir enerji kapasitemiz olduğunu düşünüyoruz ve bunu değerlendirmeye çalışıyoruz. Öte yandan burada oluşan metan gazının atmosferde yapmış olduğu kirlilik miktarı karbondioksitten 21 kat daha fazladır. Bu gazı enerjiye dönüştürürken kirliliği de azaltmış oluyoruz. Öte yandan bildiğiniz gibi dünyada bir gönüllü karbon piyasası var. Biz bu konuda da satışımızı gerçekleştirdik ve bu da Türkiye’de bir ilktir. Atmosfere salımını engellediğimiz karbon miktarından dolayı bir kazanç elde edeceğiz. 2009’un sonuna kadar bu iki projemiz dolayısıyla karbon piyasasından 10.5 milyon euro gibi bir gelir elde edeceğiz.
Su ve Çevre Teknolojileri: Yine mutfak çöplerinden biyoenerji üretim tesisi yapmayı düşündüğünüzü söylüyorsunuz...
H. Osman Akgül: Tabi dünyada enerji savaşları yaşanıyor. Dolayısıyla biyoenerji de önümüzdeki süreçte önem kazan bir sektör. Yaz aylarında Almanya’ya yaptığımız bir seyahatte bilgi edinmiştik; onlar doğalgaz bağımlılığından kurtulmak için biyoenerji konusunda 2020 yılına kadar bir planlama yapmışlar. Yaklaşık 200’ün üzerinde biyoenerji tesisleri var. Biyoenerjiyi tabi ki çeşitli bitkilerden üretebildiğiniz gibi mutfak artıklarından üretmek de mümkün. İstanbul’daki büyük otellerin, askeri garnizonların, yemek fabrikalarının yemek atıklarını ayrıca alıp bunları gazlaştırıp enerjiye dönüştürmek istiyoruz. Şu anda proje aşamasında, 2009 yılı bunun da yatırım yılı olacak. 
Su ve Çevre Teknolojileri: Son olarak devam eden projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?


H. Osman Akgül: Bizim çok önem verdiğimiz yeni bir projemiz daha var. İstanbul büyük bir kentsel dönüşüm süreci yaşıyor ve bu önümüzdeki dönemde güçlenerek devam edecek. Bu süreçte inşaat yıkıntı atıklarının geri kazanımı ile ilgili tesisleşmek istiyoruz. Bu konuda Anadolu yakasında Şekerpınar’da tesisimizi kurduk. Ramazan sonrasında açılışını yapacağız. Aynı zamanda bunun yönetmeliğini de hazırlıyoruz. Bu konuda bir yapılanma içerisindeyiz. İstanbul genelinde her ilçede bir atık getirtme merkezi oluşturmaya çalışıyoruz. 
Burada ilçe belediyelerimizden de katkı bekliyoruz. Hatta, getirtme merkezleri ilçe belediyelerinin sorumluluğunda ama ilk davranan 5 ilçenin yatırımını biz üstleneceğiz dedik. Bu inşaat yıkıntı atıklarını geri kazanmak zorundayız. Çünkü biz taş ocaklarımızda mıcır yapmak ve taş üretmek için doğayı mahvediyoruz. Oysa yıkıntı atıklarını geri kazanıp kullanabiliriz. 
Ayrıca, Avrupa yakasında da böyle bir tesis yapmayı düşünüyoruz ve ilgili makina ekipmanımız geldi. Şu anda yer çalışmasındayız. Uygun bir alan bulursak biri Avrupa yakasında, biri Anadolu yakasında iki tesisimizi hizmete almış olacağız. Bu da Türkiye genelinde bir ilk olacak. İnanıyorum ki biz öncülük yapacağız, örnek olacağız ve özel sektör bu işe katkı sağlayarak daha geniş kapsamlı çalışmaları sürdürecektir. Çünkü sadece bu iki tesisle İstanbul’daki tüm yıkıntı atıklarını kontrol altına almamız çok zor. Ama biz öncülüğünü yapalım, sistemini oturtalım, özel sektör de devam etsin diye düşünüyoruz.
İkinci bir projemizde endüstriyel atıklar konusunda. Kamuoyunda tehlikeli atıklar olarak biliniyor ama her endüstriyel atık, tehlikeli atık değildir. Bunların bertarafına yönelik çalışmalarımız kapsamında Anadolu yakasında geçici depolama sahası yapıyoruz. Buraya her türlü endüstriyel atığı alacağız. İstanbul’daki endüstriyel atıkları burada depolayıp oradan da Almanya’ya gönderip bertarafını sağlayacağız.
Almanya’dan 4 firmayla görüşmelerimiz halen devam ediyor. Türkiye’de ayrıca endüstriye atıklar için böyle bir yatırım yapmayacağız. Örneğin Almanya’da daha önceden böyle tesisler kurulmuş, fakat artık yeterli atık bulamıyorlar. Boş kapasitelerini değerlendirmek istiyorlar. Onların böyle bir ihtiyaç içinde olması bize de ekonomik açıdan avantaj sağlıyor, yani rekabet ortamı oluşuyor. Şu anda bu 4 firmayla gerekli pazarlıkları yapıp sözleşmemizi imzalayacağız.
Şu anda İzaydaş ve Petkim’in kendi tesisinden başka bir tesis yok ama olması da gerekmiyor bence. Bu bahsettiğimiz yöntem daha az maliyetli. Yatırımını yapmıyorsunuz ve hazır bir yatırımı kullanıyorsunuz. Onların da ihtiyacı olduğu için size cazip teklifler sunmak zorunda kalıyorlar. 
Diğer bir projemiz de kaçak hafriyat dökümleri konusunda olacak. Çünkü hafriyat İstanbul’un en önemli sıkıntılarından biri. Şu anda projeyle ilgili çalışmalarımız bitmek üzere. Araçların uzaydan takibini sağlayan teknolojinin araçlara montajı aşamasına geldik. Yani bir yere kaçak döküm yapan arabanın hemen anında işlemini yapacağız. Piyasada hafriyat yapan araçların hepsi bu takip kitini takmak zorunda, yoksa trafiğe çıkamayacaklar. 
Bu araçları biz uzaydan izleyebileceğiz. Zaten hafriyatın boşaltılacağı alanlar belediye tarafından ruhsatlandırılmış alanlar. Bu alanlar dışında damperini kaldırdığı anda biz tespit edip kaçak döküm yapıyor diye belirleyeceğiz. Bu da yeni bir çalışmamız.

Odayeri Çöp Sızıntı Suyu Arıtma Tesisi


Sızıntı suyu katı atıkların içinden süzülerek bir takım kimyasal, biyolojik ve fiziksel olaylara maruz kalarak oluşur ve sızıntı suyu toplama sistemleri ile dışarıdan alınır. Katı atıkların içinden süzülen sızıntı suyu, katı atıkların muhtevasından kaynaklanan çok sayıdaki element ve bileşiği içerir. İSTAÇ A.Ş tarafından, İstanbul genelinde günlük 14.000 ton evsel atık, depolama sahalarında depolanmaktadır. Kemerburgaz/Odayeri Depolama Sahası’nda 2.200 m3/gün, Şile/Kömürcüoda Depolama Sahası’nda 1.000 m3/gün sızıntı suyu oluşmaktadır. Her iki depolama sahasında bulunan çöp sızıntı suyu artıma tesisleri, kapasiteleri bakımından Avrupa’daki birçok sızıntı suyu arıtma tesisinden daha yüksek kapasitede dizayn edilmiştir. 

Özellikle Odayeri Çöp Sızıntı Suyu Arıtma Tesisi, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük Membran Biyoreaktör (MBR)+Nanofiltrasyon teknolojisi kullanılan çöp sızıntı suyu arıtma tesisidir.


Tesis Dizaynı 

Arıtma tesisleri çıkış suyu kalitesi, Odayeri Düzenli Depolama Sahası’nda kanala deşarj, Kömürcüoda Düzenli Depolama Sahası’nda dere deşarj standartlarına uygun olarak tasarlanmıştır.


Tesis Kapasitesi 

Odayeri Arıtma Tesisi: 3.000 m3/gün (Mevcut Durum 2.000 m3/gün)

Kömürcüoda Arıtma Tesisi: 2.000 m3/gün (Mevcut Durum 1.200 m3/gün)


Arıtma Prosesi

Arıtma Tesisleri, Ön Çöktürme, Membran Biyoreaktör (Nitrifikasyon-Denitrifikasyon-UF Membranları), Nanofiltrasyon Ünitesi ve Çamur Susuzlaştırma ünitelerinden oluşmaktadır. 

Depolama sahasından gelen sızıntı suyu, ilk olarak çöktürme işlemine tabi tutulmakta ve bir miktar askıda katı madde, KOİ ve sertlik giderimi elde edilmektedir.

Çöktürme işlemi sonrasında sızıntı suyu Biyoreaktör ünitesine iletilmektedir. Biyoreaktör ünitesi, Aerobik(Havalı) ve Anaerobik (Havasız) olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır.

Aerobik kısımda KOİ, oksijenle birlikte, CO2 ve çamura dönüştürülürken, organik azot oksijenin yardımıyla NH3 e dönüştürülür. Yeterli oksijen varlığında da amonyak NO2- ve NO3- ye dönüştürülmektedir. 

Anaerobik kısımda ise, NO2- (Nitrit) ve NO3- (Nitrat), BOİ yardımıyla N2, CO2 ve çamura dönüştürülmektedir.

Sızıntı suyu biyolojik arıtımdan sonra membran sitemine iletilmektedir. Membran sistemi iki kademeden oluşmaktadır. 

İlk kademe çıkış suyunda çamur ayrıştırmayı temin eden ultrafiltrasyon kademesidir. Bu kısımda, askıda katı madde giderilmektedir. Ultrafiltrasyonla elde edilen konsantre kısım, biyoreaktöre geri devrettirilmektedir. Çıkış suyu ise nanofiltrasyon ünitesine gönderilmektedir. Ultrafiltrasyon sistemi biyoreaktörün dışına yerleştirilmiş çapraz akış sistemli tüp membranlardan oluşmaktadır. Çapraz akış sistemiyle tıkanmanın önüne geçilmekte ve yüksek debi geçişine izin verilmektedir.


İkinci adım ise, geriye kalan KOİ’nin büyük bir kısmını, organik mikro kirleticileri, ağır metalleri ve diğer bileşikleri (hümik asitler, renk) giderecek olan nanofiltrasyon ünitesidir. Nanofiltrasyon sistemi kapiler membranlardan teşkil edilmiştir. Bu tür membranların özelliği, az konsantre bırakmalarıdır 

(% 10). Nanofiltrasyon sonrasında çıkış suyu deşarj edilmektedir.


   








   







 

İlginizi çekebilir...

Arıtılmış Atık Sularla Su Kıtlığı Önlenebilir

İklim değişikliği, kuraklık, buharlaşma ve aşırı su kullanımı su kaynaklarını tehdit ediyor. Su yoğun sektör olan tarım, küresel olarak tatlı su kayna...
8 Ekim 2025

Arıtılmış Atık Sularla Su Kıtlığı Önlenebilir

İklim değişikliği, kuraklık, buharlaşma ve aşırı su kullanımı su kaynaklarını tehdit ediyor....
9 Eylül 2025

Marmara Denizi'nde Deniz Taşımacılığında Müsilaj Tehlikesi

Türk Boğazları Deniz Alanı, İstanbul, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'ni kapsar. Alan, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan en önemli d...
12 Haziran 2025

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Enerji & Doğalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeşilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü Kataloğu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü Kataloğu
  • Yalıtım Sektörü Kataloğu
  • Su ve Çevre Sektörü Kataloğu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.