BIODESULF
HANASU
SAKA ARITIM
WAVIN

Temiz Su Arıtma Sistemlerinde Üniteler ve Projelendirme Esasları

TEKNİK MAKALE
4. Sayı (Eylül Ekim 2005)

Hızlı teknolojik ve endüstriyel gelişme, çarpık kentleşme, geleneksel yaşam tarzının değişmesi gibi faktörler birçok çevresel problemi oluşturmasının yanında kullanılabilir ve yenilenebilir su kaynaklarının da azalmasına neden olmaktadır.
Sınırlı olan bu su kaynaklarından kaliteli içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla arıtma işleminden geçirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada kullanma ve içme suyu sağlanması amacıyla kullanılan su arıtma sistemlerinin filtrasyon, su yumuşatma, kimyasal ve ultraviyole dezenfeksiyon üniteleri ile bu ünitelerin projelendirme esasları incelenmiştir.

1. GİRİŞ

İçme amaçlı kullanımlarda suyun bulanık oluşu muhtemel bir kirlenmenin olması ile bağdaştırılır ve sağlık, hijyen yönünden bir tehlike olduğu düşünülebilir. Bulanıklığın ortadan kaldırılabilmesi için suyun filtre edilmesi önemlidir.

Bulanıklığın nedeni su içinde askıda bulunan kil, silis, organik maddeler, mikroskobik organizmalar, çökelmiş haldeki kalsiyum karbonat, alüminyum hidroksit, demir hidroksit veya benzer maddelerdir.

Bunlar kolloid büyüklüğünden iri taneciklere kadar değişik tane iriliklerinde olabilirler. Bu irilik dağılımı ve tanecik miktarı bulanıklığın az veya çok olması şeklinde izlenir.

Genellikle göllerde ve durgun sularda bulanıklık kolloidal haldeki maddelerden; nehirlerde ise akım şartlarından dolayı iri taneciklerden oluşur. Yüzey sularında bulanıklık daha çok kum, kil, toprak parçalarından ileri gelir.

Bunlara karşılık evsel ve endüstriyel atıklarla kirletilmiş sularda, kısmen inorganik, büyük oranda da organik maddeler mevcuttur. Bu organik maddeler özellikle su kaynaklarında mikroorganizmalar için besin kaynağını oluşturduğu için, bu sularda bakterilerin ve diğer mikroorganizmaların gelişimine neden olur. Bu durumda bu organizmalardan kaynaklanan ilave bir bulanıklık meydana gelir. Bulanıklık şu üç açıdan önemlidir;

Esneklik
Filtre edilebilirlik
Dezenfeksiyon

Bulanıklığın seviyesine göre uygulanacak filtrasyon ünitelerinin kademeleri ve yöntemi değişir. Çok bulanık sularda doğrudan filtrasyon cihazlarının veya ünitelerinin kullanılması yeterli olmaz. Bu nedenle filtrasyon öncesinde kimyasal floklaştırma ile kirlilik yükünün azaltılması gerekebilir. Ancak bu şekilde filtrasyon ünitelerinin verimli ve uzun ömürlü çalışması temin edilebilir ve istenilen çıkış suyu kalitesine ulaşılabilir. Özellikle içme sularında dezenfeksiyon; klor, UV, ozon kullanılarak yapılır. Dezenfeksiyonun başarılı olabilmesi için bu kimyasalların veya UV ışınlarının tüm patojenlere, mikroorganizmalara temas etmesi gerekir. Ancak bulanık sularda floklar içerisinde bulunan zararlı mikroorganizmalara dezenfektanların tesir etmesi güçleşir veya daha fazla dezenfektan kullanılması gerekir. Bu nedenle dezenfekte edilecek suyun mümkün olduğunca berrak olması gerekir. Bulanıklık ölçüsü olarak bulanıklık birimi kullanılır. 1 bulanıklık birimi = 1mgSiO2/lt, bu değer 1mgSiO2’nin, 1 lt damıtık suda meydana getirdiği bulanıklık olup, bu bulanıklığa 1 birim bulanıklık denir. Bulanıklık birimi enstrümantal veya gözle mukayese metotları ile tayin edilirler. Enstrümantal yöntemle elde edilen değerler NTU (Nefalometrik Bulanıklık Birimi), gözle mukayese yöntemi ile elde edilen değerler JTU (Jacksen Bulanıklık Birimi) ile ifade edilirler.

2. FİLTRASYON ÜNİTELERİ

1- Manuel veya otomatik filtreler
2- Kuyubaşı separatör filtreler
3- Mekanik filtreler
2.1 ÇOK KATMANLI TAM OTOMATİK KUM FİLTRELERİ (MULTİ MEDYA FİLTRELER)

Sudaki mevcut tortu, bulanıklık, askıda katı maddelerin giderilmesinde etkili bir biçimde kullanılmaktadır. Bu filtreler manuel veya tam otomatik olarak dizayn edilebilirler. Ancak burada manuel sistemlere, artık eskimiş bir teknoloji olmaları ve işletme sıkıntıları nedeniyle yerlerini tam otomatik sistemlere bırakmasından dolayı çok fazla değinilmeyecektir.

Filtreler tank içerisinde kullanılan filtre malzemelerine göre adlandırılırlar. Sınıflandırma şu şekilde yapılmaktadır;

Kum filtreleri ile Multi Medya filtreler arasındaki temel fark antrasittir (Tablo1). Kum filtrelerinde ortalama 70 mikron hassasiyetinde filtrasyon kalitesi yakalanırken, multi-medya filtrelerde 20 mikron hassasiyetinde filtrasyon yapılabilmektedir.

2.1.1 KULLANIM ALANLARI

- Kuyu sularında
- Göl, nehir sularında
- Ters Ozmoz Üniteleri ön arıtım ünitesi olarak
- Genel olarak bulanıklığın en az 6-7 NTU olduğu durumlarda etkili bir şekilde kullanılmaktadır.

Bir tam otomatik multi medya filtre aşağıdaki materyallerden oluşmaktadır;

- Filtre Tankı (FRP-Fiberglass Katkılı Polipropilen, Galvaniz, Epoksi Boyalı Karbon Çelik Tank, Paslanmaz Çelik Tank)
- Filtre malzemesi
- Otomasyon valfi veya valfleri
- Su dağıtım ve toplama yapısı (Distribütör sistemi)

Su dağıtım ve toplama yapıları suyun tank içinde üniform bir şekilde toplanmasını ve dağıtılması sağlar.

Otomasyon valfleri tam otomatik kontrol valflerinden veya PLC kontrollü valf gruplarından oluşmaktadır. Tam otomatik kontrol valfleri, zaman veya debiye bağlı olarak ters yıkama işlemlerini yaparlar. PLC kontrollü ünitelerde ise zaman, debi ve servis giriş-çıkış basınç farklarına göre yıkama işlemleri yaparlar.

Filtre tanklarında filtre malzemeleri aşağıdan yukarıya doğru: Kaba çakıl, orta çakıl, ince çakıl, kuvars kumu ve antrasit olarak yerleştirilir. Filtre tanklarında üstten giren suyun, içermiş olduğu katı partiküllerden daha iri olanlar, antrasit tarafından tutulur ki alt katmanda bulunan kuvars kumu daha etkili bir filtrasyon yapabilsin. Filtrelerde asıl filtreleme işleminin gerçekleştiği bölüm kuvars kumunun bulunduğu bölümdür. Antrasit üst katmanda büyük çaplı partiküllerin tutularak, kuvars kumunun etkin filtre yüzey alanının azalmasını önlerler.

Tabakalı çakılın görevi ise filtrasyon değil daha çok üzerinde bulunan filtre malzemelerine yataklık etmek, suyun tank içinde üniform bir şekilde toplanıp-dağılmasını sağlamaktır.

Multi medya filtrelerde, tutulan partiküller neticesinde basınç kayıpları görülür. Bu basınç kaybının artması halinde filtre yatağının su içindeki partiküllerle tıkanmaya başladığını düşünebiliriz. Tutulan bu partiküller, filtre malzemeleri arasındaki boşlukları doldurarak su geçişini zorlaştırırlar ve basınç kaybına neden olurlar.

Tam otomatik filtrelerde ters yıkama işlemleri, kullanılan otomasyon valflerine veya otomasyon sistemine göre zaman, debi ve basınç farkına göre otomatik olarak yapılır. Zamana göre yıkamada kirlilik yüküne göre günlük veya haftalık periyotlarla yıkama işlemi yapılır. Basınç farkına göre yıkama işleminde ise servis giriş-çıkışları arasındaki basınç farkı 1 bar’a ulaşınca otomatik olarak ters yıkama işlemi yapılır. Ters yıkama süresi yine kirlilik yüküne ve yıkama sıklığına bağlı olarak 15-20 dakika arasında sürer.

Geri yıkama debisi filtre yatağındaki filtre malzemesini kaldıracak ve buradaki tutulan kirlilikleri drenaja sürükleyebilecek debide ve basınçta olmalıdır. İyi bir geri yıkama yaptırılabilmesi için geri yıkama filtre hızı 25-35 m/h arasında tutulmalıdır. (Ref 2)

Filtre yatağının yeteri kadar kaldırılıp, partiküllerin su ile sürüklenmesi için filtre tankında gerekli boşluğun bulunması gereklidir. Genelde %40’lık bir kabarma payı bırakmak, tanklarda etkili bir geri yıkama işlemi sağlar.

İyi bir filtrasyon yapabilmek için, su kalitesine göre filtrasyon hızlarını uygun seçmek gerekir. Ortalama filtrasyon hızları 20 m/h civarındadır. Bulanıklığı ve tortusu yüksek olan sularda filtrasyon hızlarını 5-10 m/h hızlarına çekmek gerekebilir. (Ref 3)

Cihazların kapasitelerini değerlendirirken, otomasyon valflerinin kapasiteleri üzerinden değil, filtrasyon hızları düşünülerek cihaz kapasitelerini belirtmek daha gerçekçi bir yaklaşım olur. Cihazların ne kadar fazla su verdiği değil, ne kadar kaliteli çıkış suyu verdiği önemlidir.

2.1.2 PROJELENDİRMEDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

- İşletme ve kullanım kolaylığı açısından sistem tam otomatik olarak çalışmalıdır.
- Filtre tankları sistem besleme basıncına uygun olarak seçilmelidir.
- Giriş suyu debisi ters yıkama suyu debisini karşılayacak miktarda olmalıdır.
- Filtre tanklarında yeteri kadar kabarma payı bırakılmalıdır.
- Filtrasyon hızları su kalitesine göre belirlenmelidir ve kesinlikle yüksek tutulmamalıdır. Filtrasyon hızı yükseldikçe filtrasyon hassasiyetinin düştüğü unutulmamalıdır.
- Filtrasyon hassasiyeti filtre malzemesinin özellikleri ile birebir ilişkilidir. Filtre malzemesi belirlenirken dikkat edilmelidir.

2.2 SEPERATÖR FİLTRELER

Özellikle kuyu suyu ile beslenen konvansiyonel su arıtma sistemleri öncesinde sistemin yükünü azaltmak, ham su iletim hatlarının tıkanmasını ve su depolarında tortu birikmesini önlemek amacıyla kullanılır.

İçerisinde partikül bulunan su, seperatör filtreye teğetsel olarak girer. Santrifüj etkisi nedeniyle partiküllerin yanlara doğru savrularak aşağıya doğru inmesi sağlanır. Böylelikle seperatör filtresi altında toplanan partiküller (kum, çakıl vs.) istenen zaman aralığına bağlı olarak blöf edilirler.

Genellikle seperatör filtreler kuyu pompalarından gelen hat üzerine konularak 70-100 mikron hassasiyetinde filtrasyon sağlarlar.

2.3 MEKANİK FİLTRELER

Mekanik filtreler özellikle içerisinde büyük çaplı katı partikülleri bulunan sularda kullanılırlar. Mekanik filtrelerin tutmuş olduğu kirlilikler zamana veya basınç farkına göre blöf edilebilirler. Özellikle depo öncesi hat üzerinde veya arıtma sistemlerinde ön arıtma ekipmanı olarak büyük çaplı partiküllerin tutulmasında kullanılırlar. Filtrasyon hassasiyetleri 20-200 mikron arasında değişebilmektedir.

Bu gruba da girebilecek kartuş filtrasyon üniteleri, daha çok düşük debili evsel ve endüstriyel uygulamalar ile daha yüksek filtrasyon ihtiyacının (0.5-50 mikron) olduğu durumlarda kullanılırlar.

3. RENK, TAT VE KOKU GİDERİMİ

Su, içinde bulunan çözünmüş veya askıda katı maddelerin çeşitliliğine bağlı olarak az veya çok renkli olabilir. Örneğin humikasit ve humatlar, tanin, lignin, ferikhumat halinde suda bulunan demir bileşikleri, suya renk verirler. Sudaki doğal renk çoğunlukla kolloidal partiküllerden ileri gelir. Demir ve mangan içeren sular, kullanım noktalarında lekeler bırakırlar. Demir kahverengimsi, mangan ise gri-siyah, organik maddeler ise sarımsı bir leke bırakırlar. Demir, mangan klor ile okside edilerek çöktürülür ve sudan uzaklaştırılır.

Renk Pt-Co (Platin-Kobalt) birimi ile ölçülür.

Suda tat ve kokuya sebebiyet veren en önemli maddeler organik maddelerdir. Bu organik maddeler ise özellikle, su ortamında meydana gelen mikrobiyolojik yaşam sonucunda, organizmaların parçalanması sonucunda oluşur.

Bunun yanı sıra dezenfeksiyon amaçlı kullanılan klor, koku oluşumuna sebebiyet verebilir. Klor, suya oksidan veya dezenfektan amaçlı olarak dozlanır, suda bakiye olarak bir miktar klor kalır. Sonuçta kendine has kokusunu hissettirir. Eğer ortamda organik maddeler bulunuyorsa, bu maddelerle zararlı olarak bilinen bileşikleri (kloraminler vb.) oluşturabilirler.

3.1 TAM OTOMATİK AKTİF KARBON FİLTRELERİ

Aktif karbon filtreler renk, tat, koku, organik maddeler ve fazla klorun giderilmesi amacıyla kullanılır. Filtrelerde kullanılan karbon granül veya toz halde uygulanmaktadır. Granül karbonun yaş yoğunluğu 0.55 gr/ml’den daha azdır ve çoğunlukla 0.4 gr/ml’dir. İyi bir aktif karbon %8’ den daha az yanmayan kül içermelidir. (Ref 4)

Granül aktif karbonun suyla temas ettiğinde hidrate olması, tam ıslanması için birkaç saat süre gereklidir. Hidrate olan karbon koroziftir. Bu nedenle filtre tanklarında FRP, paslanmaz çelik, epoksi polivinilklorür gibi kaplama maddeleri ile kaplanmış tanklar kullanılmalıdır.

Kullanılan karbonun gözenekleri bir süre sonra dolmaktadır. Gözeneklerin tamamen dolması durumunda medya malzemesinin değişmesi gerekecektir. Değiştirme süresi ham suyun kirlilik yüküne göre 6-12 ay arasında değişmektedir.

Tam otomatik aktif karbon filtrelerin projelendirme esasları, multi medya filtrelerin projelendirme esasları ile aşağı yukarı aynıdır.

Filtrasyon hızları, giderilecek olan maddeye göre değişiklik göstermekle beraber genel olarak hızlı kum filtrelerine yakın veya biraz daha büyük seçilebilir. Filtre hızı 20-25 m/saat civarında alınmaktadır. (Ref 5)

4. SERTLİK

Sertlik esas itibariyle sudaki Ca+2 ve Mg+2 iyonlarından ileri gelmektedir. Demir, mangan, çinko, kurşun gibi iki değerlikli metal iyonları da suya sertlik verir. Ancak bunlar sularda yeteri kadar bulunmazlar.

Sertlik, geçici sertlik (karbonat sertliği) ve kalıcı sertlik (karbonat olmayan) olarak iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Suyun sertliği Alman, Fransız ve İngiliz sertlik dereceleri ile ifade edilmektedir. (Ref 6)

1 Alman Sertliği Derecesi: 17,8 mg CaCO2/lt

1 Fransız Sertliği Derecesi: 10,0 mg CaCO2/lt

1 İngiliz Sertliği Derecesi: 14,3 mg CaCO2/lt

Sudaki sertlik büyük ölçüde suyun toprak ile ve kaya oluşumları ile temas etmesi sonucu meydana gelir. Ülkemizde yaygın olarak kullanılan sertlik birimi Fr sertlik birimidir.

Sular genel olarak sertlik derecelerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılır:
v Sulardaki sertlik özellikle su iletim hatlarında, sıcak su ve buhar sistemlerinde Ca+2 ve Mg+2 iyonlarının bileşikleri şeklinde çökerek birikintiler oluştururlar. Zamanla birikintilerin sertleşerek kireçtaşı oluşumuna sebebiyet verirler. Kireçtaşı boru cidarlarının daralmasına, tıkanmalara ısı transferinin güçlenmesine, fazla yakıt sarfiyatına, tesisatın ve ekipmanların zarar görerek, verimli kullanım ömürlerinin kısalmasına sebebiyet verir.

Sertlik aynı zamanda sektörel değişiklik göstermekle beraber, üretim kalitesini etkilemektedir. (Tekstil, boyama, gıda vb. sektörler.)

Sertlik Giderme Yöntemleri:

Kireç - Soda Yöntemi
Kostik - Soda Yöntemi
Sodyum - Fosfat Yöntemi
İyon Değiştirme Yöntemi

Bu çalışmada konumuz, tam otomatik su yumuşatma üniteleri olduğu için sadece iyon değiştirme metoduna değinilecektir

İyon değiştirme projesi adından da anlaşılacağı gibi bir iyonun diğer bir iyonla yer değiştirmesidir.

Katyon Değiştirme;

Pozitif bir iyonun yani katyonun diğer bir pozitif iyonla yer değiştirmesi olup, tabi sularda katyonlar genel olarak Ca+2, Mg+2, N+, H+ , Fe+2 ve Mn+2 gibi maddelerdir.

Anyon Değiştirme;

Negatif bir iyonun yani anyonun, diğer bir negatif iyonla yer değiştirmesi olup, tabi sularda anyonlar genel olarak Cl-, SO4-2, NO3- vs. gibi maddelerdir.

Reçine Katyon Değiştiriciler

Sentetik reçineler, sülfanatlara çevrilmiş polistrenlerin sentetik organik polimerleridir. Bunlar daneli ve boncuğa benzer şekilde imal edilirler. Bu reçineler katyonik veya anyonik karakterdedirler. Su yumuşatma ünitelerinde katyonik reçineler kullanılır. Ve bu reçineler bünyesinde Na+ iyonları taşırlar. Reçine değişimini sağlayan maddeler alüminyum silikatlar, zeolit, sentetik reçineler ve sülfanlanmış karbonlu maddelerdir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanları sentetik reçinelerdir.

Yumuşatma ünitelerinde, servis pozisyonunda reçineler, bünyelerindeki Na+ iyonunu suya vererek, suda sertliğe sebebiyet veren Ca+2 ve Mg+2 iyonları alınmış, su yumuşatılmış olur.

- İyon değiştirme kapasitesi, birim iyon değiştirici madde hacmi başına ağırlık cinsinden bağlanan iyonların miktarıdır. Kapasite eşdeğer gr/lt reçine şeklinde ifade edilir.

- Toplam kapasite, verilen bir reçine için değiştirilebilecek maksimum iyon miktarıdır.

- Yararlanılabilir kapasite, hidrolik ve kimyasal koşullara bağlı olarak kullanılabilen toplam kapasitedir.

- Servis süresi, birim iyon değiştirici hacminin, yumuşatma kapasitesi dolana kadar geçen süredir.

- Yatak hacmi, arıtılan sıvı hacmi/saat/reçine hacmi şeklinde tanımlanır.

Reçinenin iyon değiştirme kapasitesi sabit ise yumuşatılan su hacmi ile sertlik ters orantılıdır. Belirli hacimde kullanılan reçineden sert su geçtiğinde daha az yumuşak su, sertliği düşük ise daha fazla yumuşak su alınır.

Rejenerasyon, bünyesindeki tüm Na+ iyonlarını tüketen, dolayısıyla artık su yumuşatma özelliği kalmayan reçineye, tekrar bu özelliği kazandırma işlemine denir. Bunun için reçine yatağı tuz (NaCl) ile yıkanarak, reçinelere Na+ yüklemesi yapılır.

4.1 TAM OTOMATİK SU YUMUŞATMA ÜNİTELERİ

Tam otomatik su yumuşatma üniteleri şu materyallerden oluşmaktadır;

- Yumuşatma tankı
- Yumuşatma reçinesi
- Otomasyon valfi veya valfleri
- Su dağıtım ve toplama yapıları
- Tuz tankı
- Su yumuşatma ünitelerinin otomatik rejenerasyon kontrolü; zaman, debi ve çıkış suyu sertlik değerine göre otomasyon valfli veya PLC (Programmable Logic Controller) kontrollü olarak yapılmaktadır.

Zaman kontrollü sistemlerde rejenerasyon işlemi bir zaman saati yardımıyla, zamana bağlı olarak yapılır. Bu tarzdaki sistemler daha çok düşük kapasiteli ihtiyaçlarda kullanılır.

Debi kontrollü sistemler, hattan geçen su miktarını ölçen bir sayaçtan gelen sinyale bağlı olarak çalışır. Ayarlanan debi aralıklarında cihaz otomatik olarak rejenerasyon işlemini başlatır.

Sertlik kontrollü sistemlerde, istenen çıkış suyu sertlik değeri aşıldığında rejenerasyon işlemi başlar.

Rejenerasyon işlemi şu basamaklardan oluşur;

- Geri yıkama
- Tuzlu su solüsyonu ile yıkama
- Yavaş durulama
- Hızlı durulama
- Tuz tankına su doldurma
- Dinlenme

Tam otomatik su yumuşatma cihazları kullanım ihtiyacına göre tek tanklı (Single) veya çift tanklı (Tandem) olarak kullanılmaktadır. Single su yumuşatma cihazları özellikle düşük debili ve sertlikli uygulamalarda kullanılır. Tandem sistemler ise 24 saat kesintisiz yumuşak su ihtiyacının olduğu uygulamalarda kullanılır. Tandem sistemlerde tankın bir tanesi servis pozisyonunda iken diğer tank rejenerasyon işlemini yapar. İşlemi bittikten sonra servise geçeceği anı bekler. Kapasitesi dolan tank rejenerasyona girerken yedekte bekleyen tank servise geçer ve yumuşak su kesintisiz olarak verilir.

4.1.1 PROJELENDİRMEDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

- Ham suyun sertlik değeri mutlaka bilinmelidir.

- İhtiyaca göre tandem veya single sistem seçilmelidir.

- Yumuşatma cihazına girecek olan suda tortu, bulanıklık ve bakteri olmamalıdır. Bu maddeler reçinenin aktif yüzey alanını azaltması yönünden sakınca teşkil eder.

- Yumuşatma tankları sistem besleme basıncına uygun seçilmelidir.

- Geri yıkama işleminin uygun şekilde yapılabilmesi için yeteri kadar kabarma payı bırakılmalıdır. Bu değer ortalama % 40’ dır.

- Yatak yükünün 40 m/saat’ten az olması gerekir. (Ref 7)

- Filtrasyon hızı; su kalitesine göre 20-40 m/saat arasında alınabilir. (Ref 8)

- Yumuşatma sistemi için gerekli yer hesabı yapılırken tuz tankları da değerlendirilmelidir.

- Cihaz, tuz (NaCl) ile rejenere edildiğinden korozif etkisi düşünülerek, reçine tankları uygun malzemelerden imal edilmelidir.

- Reçine giderim kapasitesi belirlenirken suyun TDS (Toplam Çözünmüş Katılar) değeri hesaba katılmalıdır.

5. DEZENFEKSİYON

Bir suyun ihtiva ettiği sağlığa zararlı mikroorganizmaların elimine edilerek güvenle içilebilecek hale getirilmesi işlemine dezenfeksiyon denir. Suyun içerdiği tüm canlı organizmaların yok edilmesi işlemine ise sterilizasyon denir. Dezenfeksiyon ve sterilizasyon birbirine karıştırılmaktadır; oysa ki farklı kavramlardır. Sterilizasyon, dezenfeksiyonun bir ileri kademesidir.

İçme sularının dezenfekte edilmesinin amacı su yolu ile bulaşan hastalıkların önlenmesidir.

Dezenfeksiyon birkaç şekilde yapılabilir:

Kaynatma ve benzeri işlemler
Ultraviyole ışınları
Bakır gümüş gibi metal iyonları
Halojenler (klor, brom, iyot), ozon, potasyum permanganat gibi oksidanlar

Ancak dezenfektanın seçiminde şu hususlara dikkat edilmelidir:

Dezenfektanın cinsi ve dozu
Gerekli temas yüzeyi
Suyun sıcaklığı ve kimyasal özellikleri
Uzaklaştırılacak mikroorganizmaların cins ve özellikleri

UV Işını ile Dezenfeksiyon;

UV ışınları dezenfeksiyon yapıldığında suyun fiziksel ve kimyasal karakterine etki edilmez. Suda tat ve koku oluşmaz, amonyaktan etkilenmez, temas süresi kısadır.

6.SONUÇ

Arıtma sistemlerinin günümüzde daha çok kullanılmaya başlanması, beraberinde dizayn ve projelendirme eksikliklerinin de ortaya çıkmasını sağlamıştır. Henüz bir çok kişi ve kurumun arıtma kavramına uzak olduğu ülkemizde, temel arıtma kavramları ve projelendirme esaslarının doğru tespit edilmesi ve doğru uygulanması, bunun geniş kitlelere aktarılması, arıtma sektörünün menfaatine olduğu kadar ülkemiz ekonomisine de katkı sağlayacaktır.

Referanslar

Ref-1 Aquatechniek
Ref-2 US Army Corps of Engineers Internet Publishing Group
Ref-3 US Army Corps of Engineers Internet Publishing Group
Ref-4 19 Mayıs Üniversitesi Kimya Bölümü, Doç. Dr. Ahmet Uyanık
Ref-5 Doç Dr. Veysel Eroğlu., Su Tasfiyesi
Ref-6 Doç Dr. Veysel Eroğlu., Su Tasfiyesi
Ref-7 Doç Dr. Veysel Eroğlu., Su Tasfiyesi
Ref-8 Doç Dr. Veysel Eroğlu., Su Tasfiyesi n

Çevre Müh. Hakan KAPLAN - Çevre Müh. Oktay YURDAKUL
GPM Arıtma Sistemleri
 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

Tuzla Deride Anaerobik Çamur Reaktörünün Çökme Nedenleri

Tuzla deri anaerobik reaktörü ile ilgili videolar incelendiği zaman olayın gaz patlaması olmadığı görülüyor. Gaz basıncından kaynaklı üstünde gaz balo...
2 Mayıs 2025

Yeni Delhi Okhla Atık Su Arıtma Tesisi

Dünya nüfusu artmaya devam etmekte ve tahminlere göre 2030 yılına kadar 8,5 milyara ulaşması beklenmektedir. Bu nedenle modern tarımın karşı karşıya o...
10 Nisan 2025

Modern Atık Su Havalandırma Teknolojileri: Aerostrip® Şerit Difüzörler ve Neuros™ Hava Yataklı Turbo Blower Sistemlerinin Entegre Kullanımı

Atık su arıtma tesislerinde havalandırma, biyolojik arıtım süreçlerinin verimli işleyebilmesi açısından en kritik aşamalardan biridir. Oksijenin mikro...
10 Nisan 2025

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Enerji & DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeÅŸilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.