BIODESULF
HANASU
SAKA ARITIM
WAVIN

Türkiye'nin Çevre Politikası Alanında Mevcut Durum Analizi(*)

Türkiye'nin Çevre Politikası Alanında Mevcut Durum Analizi(*)

22 Haziran 2016 | DOSYA
94. Sayı (Mayıs 2016)

Politika ve Sosyo-Ekonomik Analizler
Türkiye’de sosyal ve ekonomik değişimler diğer gelişmekte olan ülkelerle benzerlikler göstermektedir. Hızlı nüfus artışı ve şehirleşmeye paralel olarak çevresel ve doğal kaynaklarının kullanım hızı artmaktadır. 2007 yılında ülke nüfusunun yüzde 67,5’i kentlerde yaşarken bu oran 2012 yılında yüzde 72,3 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin sahip olduğu 112 milyar m3 hacmindeki kullanılabilir su kaynaklarının kullanabildiği yüzde 36’lık kısmının yüzde 74’ü sulama, yüzde 11’i sanayi ve yüzde 15’i kentsel ihtiyaçlar için tüketilmektedir. Gelecekte artacak şehirleşmeyle birlikte su tüketim miktarı ve çeşitliliğindeki değişim ile hedeflenen çevre kalitesine paralel olarak atıksu oluşumu ve arıtma ihtiyaçları da değişecektir.
İhtiyaçların karşılanması için su tüketimi ile ortaya çıkan atıksu ve ortaya çıkan diğer çevre sorunları, bireylerin ve kentlerin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Kalkınma hedeflerini gerçekleştirmek ve vatandaşlarının yaşam kalitesini artırmak isteyen Türkiye, ulusal politika ve stratejilerinde çevrenin bütüncül korunması ve etkin atıksu yönetimine yer vermektedir. Ayrıca Türkiye, üyesi olduğu uluslararası kuruluşlar ve aday ülke statüsünde yer aldığı Avrupa Birliği’nin çevre ve atıksu yönetimi ile ilgili politikalarıyla ulusal mevzuatını uyumlu hale getirmek için çalışmaları devam ettirmektedir.

Ulusal Düzeyde Çevre Politikasındaki İlerlemeler
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56. maddesi, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirtirken çevreyi geliştirme, çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesinin önlenmesinin devlet ile vatandaşların ortak sorumluluğunda olduğunu belirtmektedir. 1983 yılında yürürlüğe giren 2872 sayılı Çevre Kanunu ile başlayan ulusal çevre politikası, Türkiye’nin üyesi olduğu uluslararası kuruluşlarının çevre politikalarıyla uyum sağlayarak gelişmektedir. Birleşmiş Milletler, OECD, G20 ve AB gibi uluslararası kuruluşların çevre politikaları ve sözleşmeleriyle ulusal politika ve yasaları uyumlaştırma çalışmalarına devam edilmektedir.
Ulusal çevre politikalarını belirlemek ve uygulamaları gerçekleştirmek amacıyla idari yapılanma 1991 yılında Çevre Bakanlığı’nın kurulması ile başlamış, 2003 yılında ise Çevre Bakanlığı ile Orman Bakanlığı’nın birleşmesinden sonra Çevre ve Orman Bakanlığı olarak faaliyetlerine devam etmiştir. 2011 yılında yapılan idari düzenleme ile ulusal çevre politikalarının belirlenmesi ve çevresel altyapı faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilmiştir.
Türkiye’nin sürdürülebilir ekonomik ve sosyal gelişmesini gerçekleştirirken ulusal çevre mevzuatının AB çevre müktesebatı ile uyumlaştırılarak uygulanması, izlenmesi ve denetlenmesini sağlamak amacıyla 2007-2023 yıllarını kapsayan AB Entegre Çevre Uyum Stratejisi (UÇES) hazırlanmıştır. UÇES stratejilerin gerçekleştirilebilmesi için ihtiyaç duyulacak teknik ve kurumsal altyapı ile yapılması zorunlu çevresel iyileştirmeler ve düzenlemelerin neler olacağına ilişkin detaylı bilgileri içermektedir. Çevre koruma faaliyetlerinin kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve akademik çevrelerin yakın işbirliği içinde gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Bu çalışmalara tüm toplumun aktif katılımını sağlamak için kamuoyunun bilgilendirilmesi ve karar mekanizmalarına dahil edilmesi gerektiği, bir ilke olarak kabul edilmiştir.
Kalkınma planları Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinin gerektirdiği politikaların, stratejilerin, planların ve programların temel dayanağını teşkil etmektedir ve ulusal ölçekteki bütün çalışmaları yönlendirici bir işleve sahiptir. 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı da bir önceki planda olduğu gibi ulusal ekonomik ve sosyal gelişmeyi gerçekleştirirken, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını esas olarak kabul etmektedir. Planda sürdürülebilir gelişmeyi sağlamak için çevresel kaynaklar üzerindeki olumsuz baskıların azaltılması temel hedef olarak belirtilmiştir. Dört ana bölümden oluşan planın üçüncü bölümünde yaşanabilir mekânlar ve sürdürülebilir çevreyi gerçekleştirmek için yapılması gerekenler detaylı olarak açıklanmaktadır. Planda ayrıca çevre yönetiminde görev, yetki ve sorumluluklardaki belirsizlik ve yetersizliklerin giderileceği, denetim mekanizmaları güçlendirilerek özel sektörün, yerel yönetimlerin ve STK’ların rolünün artırılacağı vurgulanmaktadır. Kentlerin çevre kalitesini iyileştirmek amacıyla atıksu yönetimi ile ilgili durum tespiti yapılmış ve hedefler belirlenmiştir. Kentsel altyapıya ilişkin hedefler kısmında kanalizasyon şebekesiyle hizmet verilme oranının 2012 yılında yüzde 88 olduğu ve 2018 yılında bu oranın yüzde 95’e çıkartılacağı belirtilmektedir. Ayrıca, atıksu arıtma tesisiyle hizmet edilen nüfus değeri 2012’de yüzde 62 iken 2018 yılında yüzde 80 olması hedeflenmektedir.

Uluslararası Düzeyde Çevre Politikasındaki İlerlemeler
Türkiye, üyesi olduğu Birleşmiş Milletler, OECD, G20 ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlar tarafından uygulanan çevre politikalarını yakından takip etmekte ve taraf olduğu anlaşmaların gerekleriyle ulusal çevre politikasını ve mevzuatını uyumlu hale getirmektedir. TC Anayasası’nın 90. maddesinde belirtildiği gibi Türkiye’nin taraf olduğu diğer antlaşmalarda olduğu gibi çevre konusunda imzaladığı sözleşmelerde birer kanun değerindedir.
Türkiye’nin ulusal çevre yönetimi en çok Avrupa Birliği çevre politikalarından etkilemektedir. 21 Aralık 2009 tarihinde Brüksel’de gerçekleşen Türkiye-AB Hükümetlerarası Katılım Konferansı’nda alınan kararla Çevre ve İklim Değişikliği faslı müzakereye açılmıştır. AB çevre müktesebatı çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) ve stratejik çevresel değerlendirme (STÇD)’den oluşan yatay mevzuatıyla birlikte çevresel sorumluluk ve çevresel bilgiye erişim yanında, hava kalitesi, su kalitesi, atık yönetimi, doğa koruma, endüstriyel kirliliğin kontrolü, kimyasallar, iklim değişikliği ve gürültü alanındaki düzenlemeleri kapsamaktadır.

Bölgesel Düzeyde Çevre Politikasındaki İlerlemeler
1950’li yıllardan itibaren gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde uygulanmaya başlanan bölgesel gelişme politikalarının Türkiye’deki gelişimi Avrupa Birliği adaylık süreciyle hız kazanmıştır. 2002 yılında, Avrupa Birliği’nin bölgesel kalkınma politikalarına uyum sağlamak için istatistik bölge sınıflandırmasına geçilmiştir. Avrupa Birliği, üye ülkeler arasındaki ve ülkelerin kendi bölgeleri arasındaki dengesizliklerin azaltılarak sosyo-ekonomik entegrasyon ve uyumun kolaylaşması için bölgesel politikalar uygulanmasını teşvik etmektedir. Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki üyelik görüşmelerinde Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu faslı 2013 Kasım ayında müzakerelere açılmıştır.
Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) Avrupa Birliği’nin, birliğe aday ülkelere sağladığı mali yardımları tek bir çatı altında topladığı bir finansal mekanizmasıdır. IPA toplam beş bileşenden oluşmaktadır ve üçüncü bileşeni (Bölgesel Kalkınma) ve dördüncü bileşeni (İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi) bu fasıl kapsamında değerlendirilmektedir. IPA’nın 2007-2013 mali döneminde Türkiye’ye bölgesel kalkınma ve insan kaynaklarının geliştirilmesine yönelik yaklaşık 2,2 milyar Euro kaynak tahsis edilmiştir. Bu kaynaklar, bölgesel rekabet edebilirlik, çevre, ulaştırma ve insan kaynaklarının geliştirilmesi programları kapsamında hazırlanan projeler aracılığıyla kullanılmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen ve emisyon kontrolünün geliştirilmesi, su kalitesi izleme kapasitesinin geliştirilmesi ve yüzme suyunun izlenmesi gibi çevre alanında birçok farklı konuda 14 adet proje devam etmektedir.
Kentsel atıksu yönetimi konusunda Avrupa Birliği müktesebatına uyum çalışmaları sonucunda 91/271/EEC sayılı Kentsel Atıksu Artımı Direktifinin ülkemiz mevzuatına uyumlaştırılması amacıyla Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği ile Hassas ve Az Hassas Su Alanları Tebliği yürürlüğe girmiştir. Ayrıca ülke genelindeki hassas ve az hassas alanların güncellenmesi çalışması devam etmektedir.

(*) T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Atıksu Arıtımı Eylem Planı (2014–2023)” adlı çalışmadan derlenmiştir.

 

R E K L A M

İlginizi çekebilir...

İklim Kriziyle Yüzleşmek: İklim Eylemi için Bir Kaldıraç Olarak Su

İklim etkilerinin geri döndürülemez hale gelebileceği kritik dönüm noktalarına hızla yaklaşıyoruz....
15 Ocak 2025

VEGA Türkiye, Yağmur Suyu Depolama Sistemini Hayata Geçirdi

Sürdürülebilirlik odaklı bu sosyal sorumluluk projesi, çevreye duyarlı bir gelecek için adım atıyor. Doğal kaynakları koruyan sistem, su israfının önl...
15 Ocak 2025

Konteyner Tip Atık Su Geri Kazanım Sistemleri

Bu proje, bir ilaç firmasının günlük 110m3 kapasiteli atık suyunun %90+ oranında geri kazanılması için kullanılan membran teknolojilerinin kullanı...
6 Kasım 2024

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Enerji & DoÄŸalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeÅŸilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü KataloÄŸu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü KataloÄŸu
  • Yalıtım Sektörü KataloÄŸu
  • Su ve Çevre Sektörü KataloÄŸu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.