Teknolojik Çevre Değil, Çevreci Teknoloji
Dünyada yaşamını sürdüren tüm canlıların, yani insan, hayvan, bitki ve mikroorganizmaların hava, su ve toprakla etkileşimde olduğu ortamın çevreyi, canlı ve cansız çevrenin tamamının da ekosistemi oluşturduğunu biliyoruz. Ekosistemde çok büyük bir kirlenme yaşanıyor. Başta biz insanların kontrolsüz, sınırsız, sorumsuz, doyumsuz faaliyetleriyle tükeniyor. Toprak, su ve havanın fiziksel, kimyasal, biyolojik özellikleri insan, hayvan ve bitki sağlığını tehdit ediyor, bozuyor. Şehirlerin havası zehir saçıyor. Bazı fabrikaların atıklarını hala akarsulara ve göllere boşalttığı, erozyon ile toprakların göl ve denizlere taşındığı açık ve net bir şekilde görülüyor. Deniz ve göller artık mavi değil, kahverengi. Sular kirli… Ağır metal çok… Kirleticiler hava, toprak ve suda yüksek oranda birikiyor. Yapılan araştırmalar dünyadaki çevre kirliliğinin yüzde 50’sinin son 35 yılda meydana geldiğini ortaya koyuyor. Çok açıktır ki hızlı nüfus artışına, göçlere, fosil yakıtlara, çarpık kentleşmeye, arazilerin talan edilmesine, her gün trafiğe katılan binlerce araca, dağ gibi çöp yığınlarına, kanalizasyon sularının arıtılmaksızın alıcı ortamlara verilmesine, doğal tarımı sakat bırakan aşırı gübreye, tarım ilaçlarına, doğal tarımı yok edecek olan Genetiği Değiştirilmiş Organizma’ya, kısaca GDO’ya, plansız endüstrileşmeye, gerekli çevresel önlemler alınmadan ve arıtma tesisleri kurulmadan yoğun üretime geçen sanayi tesislerine, filtresiz çalıştırılan termik santrallere, manyetik radyasyona, gürültüye, plansız tüketime dayanacak bir doğal kaynak yok, kalmadı… Gelişen teknolojinin yaşamımıza getirdiği rahatlık yanında, bu gelişmenin tabiata verdiği kirliliğin boyutu her geçen gün hızla artıyor. Örneğin hepimizin petrole bağlı iyi-kötü bir otomobili ve dolayısıyla akaryakıt talebi var. Bu talebi körükleyen, adeta gaza getiren tüketim toplumu modelleri, emperyalist, paragöz faktörler de yok değil. Peki Meksika Körfezi’nde petrol kuyusundan sızan milyonlarca varil petrol çevreyi öldürürken kaçımız “Ben artık otomobilimi daha az kullanacağım, daha az yakıt alacağım” dedi ve yaptı? “Daha az plastik, naylon içeren ürün alacağım” dedi ve yaptı? Kaç kişi “Enerji tasarrufuna başladım” dedi ve başardı? Kaçımız elektrikli otomobillerdeki yüksek vergilerden rahatsız oldu? Kaç kişi doğal tarım ürünleri arıyor, alıyor? Her şeyde seçici, bilinçli olmak gerekiyor. Yaşamı daha mükemmel hale getirmek, daha sağlıklı ve uzun bir ömür sağlayabilmek amacıyla endüstriyel, teknolojik gelişmelerin mutlaka olması gerektiğini, olacağını iddia edenlere sorunuz: O sektörün, üretimin, ürünün, hizmetin çevreye de faydası var mı? Nedir bu fayda? Yoksa zararı yararından çok mu dur? Kontrolden çıkmış olabilir mi? İnsanın çevreye verdiği zarar aslında kendine verdiği zarar mıdır? Berna Akın bernaakin@b2bmedya.com İlginizi çekebilir... Londra Düşük Emisyon BölgesiŞehir sakinlerinin hayatını doğrudan etkilemiyor gibi görünse de hava kirliliğinin kritik seviyelerde yer aldığı ve her sene yüzlerce insanın buna bağ... O Bize Değil, Biz Ona Aitiz...Merve Balta Yaşam iksiri ve iktisadi güç Su, Dünyayı Harekete GeçiriyorÖnümüzdeki yıllarda, üstesinden gelinmesi gereken en büyük zorluklar arasında, bütün dünyada temiz su sağlanması konusu bulunuyor. Tabii ki bu konuyla... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.