
Prof. Dr. Günay Kocasoy: "En İdeali Düzenli Depolama Alanları Oluşturmak"![]()
Su ve Çevre: Katı atık yönetimi konusunda Türkiye'de devletin politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Durum nedir ve ne tür sıkıntılar var? Prof. Dr. Günay Kocasoy: Son yıllarda AB'ye girme sürecinde olmamız nedeniyle çevre konusunda birçok yönetmelik çıkartıldı. Fakat bunların birçoğu uygulanamıyor, kağıt üzerinde kalıyor. Türkiye genelinde 3000'i aşkın vahşi depolama alanı var ve buralara atıklar hiçbir ayrım yapılmadan atılıyordu. Bunların içinde enfekte tıbbi atıklar, tehlikeli atıklar, piller vs. aklınıza ne gelirse var ve halk sağlığını ciddi derecede tehdit ediyor. Fakat buna rağmen Katı Atık Kontrolü Yönetmeliği'nin yayınlanmasından sonra bu vahşi depolama alanları yavaş yavaş düzenli ve uluslararası standartlarla uyumlu depolama alanlarına dönüşmeye başladı. Yer seçimleri yapılıyor ve çıkan sızıntı suyunu toplayacak, arıtacak, enerji üretecek sistemler kuruluyor. Bu tip çalışmaların yapılması lazım. Fakat bunlar pahalı sistemler. Türkiye gibi gelişmekte olan ve ekonomik olarak güçlü olmayan ülkelerde katı atıkların bertarafı için en uygun yöntem düzenli depolama alanlarıdır... Yakma fırınlarını ise tehlikeli atıkların bertarafı dışındaki atıklar için pek önermiyoruz. O da her şehirde değil de ancak bölgesel olursa yararlı olur. Çünkü yakma fırınların hem yatırım hem işletme maliyetleri oldukça yüksek. Öncelikle vahşi depolama alanlarımızın düzenli depolama alanlarına dönüştürülmesi gerektiğine inanıyoruz. Büyükşehirler buna başladı... Onun haricinde Tıbbi Atık Kontrolü Yönetmeliği de 2005 yılındaki revizyonunun ardından hastanelerde olması gerektiği gibi uygulanmaya başladı. Hastaneler genelde istenildiği gibi Yönetmeliği uygulamaya başladılar, bütçelerini ayarladılar. Hastanelerin personelleri de bilinçlenmeye başladı. Fakat oradaki sorun da, yerel yönetimlerin işin devamını tam getirememesi. Belediyelerin bu atıkları doğru şekilde ve sıklıkta alması/toplaması ve doğru şekilde bertaraf etmesi gerekiyor. Bu konuda eksiklikler var. Yönetmelik, bu atıkların yakma fırınlarında, sterilazöterlerde veya düzenli depolama alanlarında bertaraf edilmesini şart koşuyor. Avrupa Birliği ise yakma fırınlarında bertaraf edilmesi konusunda baskı yapıyor. Türkiye, herhangi bir Avrupa ülkesi gibi küçük değil, yönetmeliklerde öngörülenleri hemen uygulamak mümkün olmuyor. Belediyelerin yeterli finans güçleri yok. Çoğu belediye de zaten bu nedenle bu atıkları rastgele atıyorlar. Biz ise geçiş dönemi olması nedeniyle bu atıkların bir süre daha düzenli depolama alanlarında bertaraf edilmesini istiyoruz. Ayrıca küçük belediyeler için en uygun yöntemin sterilazötör olduğuna inanıyoruz.
Diğer önemli bir konu da katı atıkların rastgele atılması... Aslında atıkların hepsi değerli doğal kaynaklar olarak görülmeli. Onları mümkün olduğunca geri dönüştürmek gerekiyor. Buna da ambalaj atıklarından başlamak lazım. Burada toplumun tüm kesimlerinin bilinçlendirilmesi şart. Bu tüm halk, işyerleri, resmi kurumlar, evler vs bütün toplumu kapsıyor. Arkasından da belediyenin hazır olması ve devletin de bu atıkları değerlendirecek geri dönüşüm merkezlerinin kurulmasına ön ayak olması, destek ve teşvik vermesi gerekiyor. Bu geri dönüşüm merkezleri olmadan yapılan çalışmaların pek bir anlamı kalmıyor. Başka problemler de var. Atıkları toplanan firmalara, geri dönüştürülecek atıklarından dolayı bir ücret ödenmesi gerekiyor. Evlere ödenmeyebilir fakat otellere, iş yerlerine bir ücretin ödenmesi şart. Çöplerin evlerden ayrıştırılmış olarak toplanması lazım. Fakat bu, bilinçle olabilecek bir şey. Ayrıca evlerimizde mimari olarak tek bir çöp kovasının koyulacağı yerler bile olmayabiliyor. Sadece bilincin yetmediği durumlar da oluyor. Bir de yakın zamanda AB?de elektronik atıklarla ilgili bir düzenleme için çalışmalar devam ediyor. Şu anda elektronik atıklarla ilgili bir yönetmelik hazırlanıyor, yakında da yayınlanacak. Bu Yönetmelik, tüketicinin yanında özellikle üretici firmalara ciddi sorumluluklar getirecek. Firmalar artık elektronik ürünlerinin kolay ve ucuz tamir edilebilecek dizaynlar/tasarımlar yapmak zorunda kalacaklar. Bozulan cihazların kolayca atılmasının önüne geçmeyi planlayan Yönetmelik, ürünlerin kolayca atılmasından ziyade tamir edilip yeniden kullanılması yönünde maddeler içerecek. Yerel yönetimler geri kazanma birimlerini oluşturacaklar. Su ve Çevre: Yerel yönetimlerin çevre konusundaki çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Prof. Dr. Günay Kocasoy: Bütün şehirler hakkında bilgim olmadığından böyle bir şey söyleyemem. Hepsinin incelenmesi gerekli. Ayrıca bu incelemeyi yaparken bir de maddi olanaklara bakmak lazım. Zamanında İstanbul'da kongre organize ederken düzenli depolama alanlarımız yoktu. Yabancı kongre katılımcılarını vahşi depolama alanlarına götürmüştük. Müthiş bir koku olmasına rağmen, delegelere maske dağıtmamıza rağmen onları otobüslere bindiremezdik. Çöplerin için için yanması çok ilginç gelirdi. Artık bu tip manzaralar İstanbul'da pek yok. İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir gibi kentler vahşi depolama alanlarını rehabilite ettiler. Büyükşehir belediyeleri artık düzenli depolama alanlarına ağırlık veriyorlar. Ama bu toplama işlemlerinin daha verimli yapılması lazım. Geri kazanma birimleri için Türkiye genelinde çok eksiğimiz var. O ünitelerin kurulması şart. Belediyeler geçmişe oranla çevre konusunda daha iyi çalışmaya başladılar. Bu iyi çalışmalarının çevre açısından mı, AB'ye uyum açısından mı, finansman açısından mı olduğu çok da önemli değil. Su ve Çevre: Geçtiğimiz aylarda İzmir?de düzenlenen Arıtma Çamurları Sempozyumu'na katılmıştınız... Arıtma çamurlarının bertarafı konusundaki yorumlarınız nelerdir? Bu konudaki çalışmalar hangi yönde ilerliyor?.. Ve Türkiye'nin bu konudaki politikası ne olmalı? Prof. Dr. Günay Kocasoy: Arıtma çamurlarının bertarafı sadece Türkiye için değil tüm dünya için bir sorun. Çevre bilinci arttıkça, yönetmelikler uygulandıkça, insanlar önemini anladıkça su ve atıksu arıtma tesislerinin da sayısı gittikçe artıyor. Arıtma tesislerinde atıksuların arıtılması, arıtılan suların geri dönüşümünün sağlanarak tekrar kullanılması olumlu bir adım. Ama suları arıttıkça başka bir sorunla karşılaşıyoruz; o da çamur... Bu çamurların bazıları da oldukça tehlikeli olabiliyor. Toprak alanı az olan ülkelerde bu çamuru gömme durumu da olmuyor. Ayrıca düzenli depolama alanına yollanmadan önce bu çamurun susuzlaştırılması lazım. Bu durumda başka yöntemlere başvurmak gerekiyor. Burada yapılacak şey bu çamurları faydalı ürünlere dönüştürmek. Arıtma çamurlarında çalışmalar da bu yönde ilerliyor. İnşaat malzemesi olarak kullanılabilir, gübre olarak kullanılabilir, beton elde edilebilir. Bu konuda bizim Yüksek Lisans öğrencileri ile tamamladığımız üç Yüksek Lisans Tezi var. Bu tezlerde, araştırmalarda evsel ve endüstriyel atıksu arıtma tesislerinden oluşan çamurları doğal ürünlerle katılaştırarak bina yapımında, ara duvarların inşasında kullanılabilecek inşaat malzemelerine dönüştürdük. Su ve Çevre: Katı Atık Kirlenmesi Araştırma ve Denetimi Türk Milli Komitesi hakkında kısa bir bilgi alabilir miyiz? Bugünlerdeki gündeminiz nedir? Prof. Dr. Günay Kocasoy: Merkezi Boğaziçi Üniversitesinde olan Katı Atık Kirlenmesi Araştırma ve Denetimi Türk Milli Komitesi (KAKAD) Türkiye'de katı atıklarla ilgili araştırmaları ve denetimi alanında yapılan çalışmaları teşvik etmek, yürütmek ve desteklemek, bilimsel toplantılar düzenlemek, bilimsel yayınlar yapma; Türkiye'de katı atıklardan kaynaklanan kirlenmeyi denetleyip, asgariye indirmek için resmi ve özel kuruluşlarla işbirliği yapmak; evsel, ticari ve endüstriyel katı atıklar ile arıtmadan çıkan çamurların toplanması, zararsız hale getirilerek uzaklaştırılması, geri kazanılması ile şehirsel ve kırsal alanlara giren konularda bilgi ve tecrübe alışverişinde bulunmak; çalışma alanına giren konularda ulusal teknolojiyi geliştirmek için endüstri ile işbirliği yapmak; Türkiye'den üye kuruluş olarak "International Solid Wastes and Public Cleansing Association-ISWA"ya katılmak ve Türkiye'yi bu birlik nezdinde temsil etmek; Birliğe üye diğer ülkelerle kişi, kurum ve kuruluşlarla temas ve ilişkiler kurmak ve bunlarla, amaç ve imkanları içinde işbirliği yapmak üzere hocamız Prof. Dr. Kriton Curi tarafından 1989 yılında kurulmuştu. Prof. Dr. Kriton Curi vefatına kadar KAKAD Başkanlığını yürütmüştü. Prof. Dr. Kriton Curi'nin 1996 yılındaki vefatının ardından da başkanlık görevini devraldım. KAKAD'a katı atık kirlenmesi araştırma ve denetimi konusunda tamamı ile çevre bilimleri ve çevre teknolojisinde ilgili bütün alanları kapsayan faaliyetlerde bulunan kişi ve kuruluşlar, üye olabiliyorlar. Aynı zamanda Uluslararası Katı Atık Birliği'ne de (ISWA) üye olan KAKAD, adından da anlaşılacağı üzere katı atık konusunda çalışan bir milli komite. ISWA'nın tüm dünya ülkelerinden 3000'i aşkın üyesi var ve Türkiye'deki ayağı da KAKAD. ISWA'nın çok başarılı geçen 2002 yılındaki uluslararası dünya kongresini İstanbul'da KAKAD organize etmişti. "2002 Kongresinde 2002 Delege" sloganıyla gerçekleştirilen Dünya Kongresi çok başarılı olmuştu. Tıbbi atıkların kontrolü ve yönetimi konusunda AB destekli bir projeyi tamamladık. Katı atıkların değişik konularında çok sayıda eğitim kursları düzenlendik, halen de düzenlenmesine devam ediliyor. Bu kurslar ulusal ve/veya uluslararası nitelikte. Ayrıca ISWA Çalışma Grupları tarafından Singapur, Lizbon, Sırbistan ve Arjantin gibi ülkelerde düzenlenen eğitim kurslarına da eğitmen olarak katılıyoruz. Bunların yanında ISWA bünyesinde kurulmuş olan bölgesel faaliyet ağlarından Balkan, Akdeniz ve Ortadoğu Ülkeleri Bölgesel Gelişim Ağı'nın merkezi olarak Türkiye-Katı Atık Kirlenmesi Araştırma ve Denetimi Türk Milli Komitesi seçidi. Bu kapsamda bölgede katı atıklarla ilgili birimlerin oluşturulmasını sağlayarak, stratejilerin belirlenmesine yardımcı olup, gerekli eğitim programları hazırlayarak bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Bu Bölgesel ağda Türkiye'nin Milli Komiteler kurduğu Bulgaristan, Bosna Hersek ve Romanya'dan başka Yunanistan, Sırbistan ve İsrail de var. Bu seneki ağırlığımız ise Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri olacak. Ayrıca üyelerimiz ISWA'daki çalışma gruplarına katılıyor. Ağırlıklı olarak tıbbi atıklar ve düzenli depolama gruplarında faaliyet gösteriyoruz. ISWA bünyesinde "Düzenli Depolama Alanlarını İşletme Kriterleri" başlıklı kitabın hazırlanmasında büyük katkımız oldu. Tüm bunlardan başka 60 senelik mazisi olan ve ekonomik olarak gelişmiş ülkelerin üye oldukları ISWA'nın Yönetim Kurulunda hiç bayan üye bulunmaması ve ilk bayan üyenin Türkiye'den seçilmiş olması gurur verici olduğu kadar KAKAD'ın faaliyetlerinin de bir göstergesi. Bu görev altı senedir tarafımdan yürütülüyor. Su ve Çevre: KAKAD olarak ne tür sıkıntılar yaşıyorsunuz? Prof. Dr. Günay Kocasoy: Avrupa ülkelerindeki Katı Atık Milli Komiteleri ile her konuda yarışabilecek bir konumdayız. Hatta birçok konuda onlardan öndeyiz. Sadece ekonomik açıdan bizden çok ilerdeler. Finansman olarak çok rahatlar. Devletin ve özel sektörün desteğini sürekli olarak alıyorlar. Biz ise tamamen kendi olanaklarımızla birçok faaliyeti gerçekleştirmek durumundayız. ISWA'nın uluslararası çalışma gruplarına katılımı bile sınırlı oranda yapabiliyoruz. Sadece yıllık kongrelere veya genel kurullara katılabiliyoruz. Şu andaki en zayıf olan durumumuz ekonomik sıkıntı.. Su ve Çevre: Özel sektörle ilişkileriniz nasıl?.. Prof. Dr. Günay Kocasoy: Kongrelerimizde ve eğitim kurslarımızda özel sektör firmaları oldukça destek veriyorlar. Fakat biraz önce de söylediğim gibi özellikle ISWA ve benzeri örgütlerin toplantılarına, çalışma gruplarına akademisyenlerin veya KAKAD üyelerinin katılımı için bir takım destekler sağlamaları gerektiğine inanıyorum. Bu tip uluslararası etkinliklerde gelişmeleri çok yakından takip etme fırsatı yakalıyoruz.
İlginizi çekebilir... ETA Ekipman Genel Müdürü İbrahim Yazıcı: "Yarının Beklentilerini Karşılayacak Teknolojiler için çalışıyoruz"Dergimizin sorularını yanıtlayan ETA Ekipman Genel Müdürü İbrahim Yazıcı, firma olarak yalnızca bugünün ihtiyaçlarına değil, yarının beklentilerine de... AKATED Yönetim Kurulu Başkanı Yasın Torun: "Avrasya Su Fuarı: Suyun Geleceği için Teknoloji ve Bilgi Buluşması"Altyapı ve kazısız teknolojiler derneği (AKATED) Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Torun, 5-6 kasım 2025 tarihlerinde düzenlenecek Avrasya Su Fuarı'nın... Su ve Atık Suya Yaklaşımda Ökotek ile Yeni PerspektiflerÖkotek Yönetim Kurulu Başkanı Şebnem Aybige Barlas, döngüsellik ve değer artırımının kendileri için büyük önem taşıdığını belirterek, upcycling kavram... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.