
İTÜ Doç. Dr. İdil Arslan Alaton; "MEDAWARE, Tarımsal Üretimde Atıksu Arıtım ve Geri Kazanım Projesi'dir"![]()
MEDAWARE Projesi; Akdeniz Ülkelerinde Tarımsal Üretimde Sürdürülebilir Kentsel Atıksu Arıtımı ve Geri Kazanımının Desteklenmesi için Araç, Kılavuz ve Rehberlerin geliştirilmesi amacıyla Avrupa Birliği tarafından koordine edilen bir projedir. "MEDAWARE" kısaltması, Avrupa Birliği’nde projelerin yürütülmesi sırasında yazışmalarda kolaylık sağlamak amacıyla oluşturulan kısaltma yaklaşımından yola çıkılarak verilmiştir. Bu şekilde Avrupa Birliği’nde her projenin bir kısa adı, yani "akronimi" vardır. Tüm yazışmalar bu akronim üzerinden yapılır. "MEDA" kısaltması, Avrupa Birliği ülkelerinin Akdeniz ülkeleriyle yaptığı işbirliği projelerinin genel adıdır. Bu projenin akronimi olan "MEDAWARE" de "WATER" ve "REUSE" kelimelerinin kısaltmalarından oluşturulmuştur. MEDA projelerinin, Avrupa Birliği ülkesi olsun ya da olmasın Akdeniz ülkelerini kapsaması ve MEDA projelerinde yer alabilmesi için bu ülkelerin başvurusunun olması gereklidir. Örneğin Akdeniz’de kıyısı olan her ülke; Cezayir gibi, bu grupta yer alamıyor. Ancak her projede koordinatörlüğün AB üyesi olan bir ülke tarafından yapılması gereklidir. Projenin amacı, sürdürülebilir su yönetimidir Çoğunluğu tarım ülkesi olan Akdeniz ülkelerinde kuraklık ciddi su sıkıntılarına yol açmaya başlayınca, Avrupa Birliği, çözüme destek vermek amacıyla MEDA projelerini başlatmıştır. MEDAWARE Projesi kapsamında, Türkiye için ortaya koyduğumuz ve çalışmalarını yürüttüğümüz projenin temel amaçlarını birkaç başlık etrafında toplayabiliriz: Türkiye’de kentsel atıksu arıtma tesislerinin mevcut durumunu araştırmak, Türkiye’deki sürdürülebilir atıksu yönetiminin hangi aşamada olduğunu incelemek, Sürdürülebilir atıksu yönetimini geliştirmek için güvenilir bir veri tabanı ve araçlarını oluşturmak, Mevcut ulusal çevre kanunlarının yeterliliğini incelemek, proje konusu çerçevesinde önerilerde bulunmak, Mevcut kentsel atıksu arıtma tesisi çıkış sularının tarımsal sulamada yeniden kullanılabilirliğini incelemek, İlgili kurumlar tarafından kullanılmak üzere atıksu arıtma tesislerinin etkin bir şekilde işletilmesi için en uygun çözümlerin önerildiği, üretildiği teknik kılavuzlar hazırlamak, Çiftçinin bu konularda bilgilendirilmesi ve eğitilmesini sağlamaktır. İTÜ ve ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümleri olarak katıldığımız projede bizim dışımızda; Fas Teknik Üniversitesi, Filistin Çevre İşleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs Rum kesiminden bir araştırma enstitüsü, Ürdün Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, İspanya’dan projenin uygulama yazılımını geliştiren bir enstitü ve Beyrut Amerikan Üniversitesi yer alıyor. Projenin koordinatörlüğünü de Atina Teknik Üniversitesi yapıyor. 2003 yılının Mayıs ayında başlayan projenin 2006 yılının Kasım ayında bitirilmesi gerekiyordu. Ancak proje tümüyle tamamlanamadığı için 9 ay daha uzatıldı. Bu yıl, 2007’nin Temmuz ayında bitmesi gerekiyor. Proje hakkındaki tüm bilgilerin ve çalışmaların yer aldığı bir web sayfamız var (http://www.uest.gr/medaware/) ve tüm katılımcı ülkelerin, site üzerinden her altı ayda bir raporlama yapması gerekiyor. Şimdiye kadar yapılan raporlamalardan da hangi ülkenin hangi aşamada olduğunu ve neleri ortaya koyduğunu görebiliyoruz. Aslında proje ile ilgili yapılması gerekenler, iş paketleri halinde baştan bize verilmiş durumda. 8 tane iş paketi var;. Örneğin 1. iş paketinde, ülkelerin genel olarak tanıtımları yapıldı. 2. iş paketi, geri kazanımı dikkate alarak mevcut kentsel atıksu arıtma tesislerinin envanterini çıkarılmasını kapsıyor. 3. iş paketinde, tarımsal sulamada dünyadan başarılı örnekler araştırıldı. 4. iş paketinde; mevcut kentsel atıksu arıtma tesisi çıkış sularının tarımsal sulamada yeniden kullanılabilirliğinin incelenmesi gerçekleştirildi. 5. iş paketinde, tesis ekipmanlarının da detaylı olarak incelenmesi gerekiyordu. Hangi teknoloji uygulanıyor, hangi aşamaları var, üniteleri, kapasiteleri ve giriş çıkış kayıtları gibi. 6. iş paketinde, saptanan en uygun geri kazanım yöntemleri ve mevcut tesislerin durumunu dikkate alarak bir anketin geliştirilmesi ve yazılım için veri toplamak amacıyla uygulanması söz konusu oldu. 7. iş paketi, şu an devam etmekte ve taslağı hala geliştirilen "yazılım"ın proje ekipleri tarafından denenmesi ve öneriler dikkate alınarak kullanılabilirliğinin kolaylaştırması çalışmaları yürütülüyor. Öte yandan 8. iş paketi, son paket olarak tanıtım faaliyetlerini içerdiği için 7 iş paketi var da denilebilir. Verilerin toplanmasında sıkıntı çektik Su kullanımına ve arıtma tesislerine ait tüm kayıtların tek bir veri tabanında toplandığı bir koordinasyon merkezi, bugün bile hala yok. Dolayısıyla sağlıklı veri toplamada çok fazla zorlandık. Geçenlerde gazetede görmüştüm; İngiltere’de, 347 yılın en sıcak kışı yaşanıyormuş. Demek ki İngiltere’de 347 yıllık veri kayıt altında tutuluyor. Bu olağanüstü bir durumdur. Bizde ise en fazla 60 yıllık veri var ve bu veriler, çoğu zaman birbirini tutmadığı gibi farklı farklı yerlerde kayıt altındadırlar.. Yani her yerde farklı sayılarla karşılaştık. Çevre ve Orman Bakanlığı’nda, Devlet İstatistik Enstitüsü’nde (DİE; Türkiye İstatistik Kurumu), DPT’de, İller Bankası’nda, belediyelerde hep farklı kayıtlarla karşılaştık. Oysa ülkemizdeki tüm kentsel arıtma tesislerine ait bilgilerin; adları, nerede oldukları, ne kadar atıksu arıttıkları bilinmesi ve kayıtlarının Çevre ve Orman Bakanlığı’nda tutuluyor olması lazım. Böyle olmadığı gibi bakanlıktan alınan veriler ile DİE’den alınan veriler birbirini tutmuyor. Örneğin bir arıtma tesisi çalışır durumda görünmesine rağmen biz arayıp kontrol ettiğimizde daha inşaat halinde olduğunu gördük. Birçok arıtma tesisi de çalıştırılmıyor zaten. Belediyeler işletme masraflarından kaçındıkları için tesisleri çalıştırmıyorlar dolayısıyla çalıştırılmayan tesisler de çürümeye bırakılıyor. Yeni dönemde Avrupa Birliği müktesebatına uyumdaki en büyük sorunlarımızın arasında bu konunun gündeme geleceği açıktır. 8 Ocak 2006’da çıkan Kentsel Atıksu Arıtma Tesisi (AAT) Yönetmeliği bu nedenle önemli bir yönetmeliktir. Böylece inceleme ve denetime ait bütün kayıtların, hem arıtma tesislerinde hem de Çevre ve Orman Bakanlığı’nda tutulması gerekiyor. Bakanlık da bu sayede denetim mekanizmasını daha iyi çalıştırılabilecek. 2012’ye kadar da tüm verilerin toplanması gerekiyor. Türkiye’nin su durumunu araştırdık Su kaynaklarımız da sınırsız değil. Bir yerlerden başlanması gerekiyor. Bir şeyi yapabilmek için önce durumun ne olduğunu bilmek gerekir. Dolayısıyla ilk etapta mevcut durumun ortaya konması önemliydi. Yani bilgi sağlamak için acaba ne kadar su kullanılıyor, ne kadar atıksu oluşuyor, biz de bunu ortaya çıkarmaya çalıştık..... Türkiye’deki su kullanımına baktığımızda, DSİ kayıtlarına göre Türkiye’de suyun % 65’i sulama amaçlı kullanılıyor. Dolayısıyla sulama suyu bizim için önemli. Su kaynaklarımız ve su potansiyelimiz fazla olduğu için şu an Türkiye, su kıtlığı olan bir ülke olarak gözükmüyor. Ama 2025’li yıllarda ciddi su sıkıntısı çekecek ülkeler arasında gösteriliyor. Nüfus artışına karşın su kaynakları potansiyel olarak artmadığı için kişi başına düşen su miktarları sürekli azalıyor . Türkiye, 2020-2025’li yıllarda bazı uygulamalara mecbur da kalabilir. Örneğin Ürdün şu anda mecburi uygulamalar içinde. Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen su miktarı yılda 20 bin metreküp civarında. Bizde bu oran 1/3’ü kadar. Biz su zengini bir ülke gibi görünsek de su kullanımında oldukça gerideyiz. Biz de potansiyel var ama yararlandığımız kısım çok az. Bir başka nokta da atıksuyun bizde hiç değerlendirilmemesidir. Ama bu proje ile atıksuyun kendi içinde bir potansiyeli olduğunu ve tekrar kullanılabilirliği olduğu ortaya konuluyor. Sonuçta atıksuya uzaklaştırılması gereken bir şey değil de, potansiyeli olan, yararlanabileceğimiz, tekrar kullanabileceğimiz bir kaynak olarak bakmak önemli. Türkiye’de Su Temini (Genel Bilgiler Ğ 2000) Türkiye’de 3227 belediye bulunmaktadır. Bu belediyelerden 2359’unda su şebekesi mevcuttur. Sadece 143 belediyenin su arıtma tesisi vardır. Altyapı eksiklikleri, su arıtım tesis sayılarındaki yetersizlik ve su iletim hatlarından kaynaklanan su kayıpları (toplam suyun % 32’si) en önemli sorunları teşkil etmektedir. Yasa dışı (kayıtsız) su tüketimi ise (toplam suyun %37’si) etkin su kullanımını engellemektedir. Kentsel atıksu arıtma tesislerinin envanterini oluşturduk Türkiye’nin 81 ilinden 43’ünde atıksu arıtma tesisi var ve bunlardan bazıları çeşitli nedenlerden (ekonomik, teknik) dolayı çalıştırılamıyor. Tesisler çoğunlukla ülkenin güney ve batı kesimlerinde yer alıyor. Ülkemizin nüfusu 70 milyonu geçiyor ama mevcut atıksu arıtma tesisleri 30 milyon nüfusa ancak hizmet verebiliyor. Yani söz konusu olan oran % 45. Evsel nitelikli atıksular için uygulanan alternatif arıtma ve deşarj yöntemleri ise daha çok; foseptik, doğrudan alıcı ortamlara deşarj, doğal ve yapay sulak alanlarda arıtma şeklindedir. Envanter çalışmasını yaparken esas aldığımız temel amaçlarımızı da belirtmek istiyorum. çİller ve havzalar bazında belediyelerimizce hizmet götürülen nüfusun tespit edilmesi. Ülkemizin kentsel atıksu arıtma tesislerinde uygulanan (fiziksel, kimyasal ve biyolojik) teknolojilerin belirlenmesi ve verimlerinin incelenmesi. Türkiye’de uygulanan veya en uygulanabilir atıksu arıtma ve alıcı ortamlara deşarj tekniklerinin araştırılması. Türkiye’de kentsel atıksu arıtma tesisleri çıkış sularının geri kazanımı ve sulama suyu olarak kullanım potansiyelinin belirlenmesi. Günümüzün ve gelecekteki deşarj standartlarının sağlanabilmesi için Türkiye’deki kentsel atıksu arıtma tesislerini iyileştirme çalışmalarının tanıtılması. Biz ilk envanteri Aralık 2003’te yaptık. Verileri de ilk kez 2003 yılında toplamaya başladık. O zaman resmi kayıtlara göre Türkiye’de 129 adet çalışır durumda kentsel atıksu arıtma tesisi vardı. Mayıs 2006’da, aradan 3 sene geçtikten sonra bilgileri tekrar güncelledik. Bu sefer biraz daha detaylı ve kapsamlı bir anket çalışması yaptık. Aldığımız sonuçlara göre aslında bu 131 adet çalışır durumda görünen arıtma tesisinin çoğunun hala verimli çalışmadığını gördük. 131 arıtma tesisi yerinde duruyor fakat bu tesisler ya ileri arıtmaya gitmek zorunda ya da ekipmanlarının yenilenmesi gerekiyor. 2002 yılında öngörülen atıksu arıtma tesisi sayısı da ancak 2004 yılında tamamlanabildi. Öte yandan, özellikle Ege Bölgesi’ndekilerin yenilenmesi gerekiyor. Çünkü zaten kullanılan mekanik ekipmanların ve teçhisatın 25 yıllık ömrü vardır, 25 yıl önce yapılan bir tesiste doğal olarak bunların yenilenmesi gerekiyor. Şimdi bu yenileme çalışmalarına başlandığı için tesis sayısında bir artış olmuyor, sadece var olanların revizyonları yapılıyor. Elbette çok iyi çalışan birkaç arıtma tesisi de var. Önümüzdeki süreçte arıtma tesisi anlayışımızın değişmesi de gerekecek. Artık ters ozmoz, elektrodializ ve membran teknolojileri geleceğin ileri arıtma üniteleri olarak gündeme geliyor. Kentsel atıksu arıtma tesisine (129 adet, 2003 verilerine göre) bakarsak veriler şöyle; % 40’ında (51 adet tesis) fiziksel arıtma, % 55’inde (71 adet tesis) biyolojik arıtma % 5’inde (7 adet tesis) ise ileri arıtma uygulanmaktadır. Büyükşehir atıksu arıtma tesislerinde arıtılan sular en fazla derin deniz deşarjı ile alıcı ortama veriliyor. Başlıca büyük şehirlerimizdeki kentsel arıtma tesisleri ise şöyle; Adana (6), Ankara (2), Antalya (14), Bursa (7), İstanbul (13), İzmir (3), Kocaeli (6) ve Trabzon (3) olmak üzere toplam 52 tanedir. Bu rakam Türkiye genelindeki kentsel atıksu arıtma tesislerinin %44’ünü oluşturmaktadır. Kentsel atıksu arıtma tesislerinin verimlerine bakıldığında; KOİ, AKM, Fekal Koliform gibi parametreler için giderim verimleri % 50’nin altında kalan bazı tesisler mevcut (Nazilli, Alaşehir, Manisa, Akhisar Atıksu Arıtma Tesisi gibi). Belediyelerden temin edilen analiz raporları ile proje kapsamında yapılan analizlerin sonuçları arasında önemli farklar olabiliyor. Bazı tesisler kapasitelerinin üzerinde çalışıyorlar (Akhisar, Alaşehir AAT gibi). Azot ve Fosfor değerleri hala yüksek olan bu atıksular en yakın dereye deşarj ediliyor. Çiftçiler dere suyunu tarım arazilerinin sulamasında kullandıklarından dolayı "dolaylı" yollarla evsel nitelikli atıksu tarımsal faaliyetlerde kullanılıyor. Fekal koliform gibi suyun bakteriyolojik ve patojen özelliğini temsil eden parametre değerlerinin giderimi için genellikle dezenfeksiyon yapılamıyor veya yeterli değil. ![]() Alıcı ortam deşarj parametreleri 31 Aralık 2004’te Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği’nde (SKKY) evsel nitelikli atıksular için alıcı ortam deşarj parametrelerinde bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerle daha fazla ilçe bazında (bölgesel) yönetime ve denetime yer veriliyor. Kurumlar arası daha fazla koordinasyon ve işbirliği, devamlılık sağlamaya önem veriliyor. Örneğin, arıtılmış atıksuların tarımsal faaliyetlerde kullanılabilirliğine karar veren mevkiler Çevre ve Orman Bakanlığı ve İller Bankası temsilcileri iken, yeni düzenlemelere göre Çevre ve Orman Bakanlığı İl Müdürlüğü, Tarım Bakanlığı İl Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri Bölge Müdürlüğü temsilcileri Belediye Başkanı etrafında toplanıp karar verebiliyorlar. Öte yandan biz bu çalışmada otuzun üzerinde parametreye baktık. İnsan sağlığı açısından, bitki sağlığı açısından, toprağın kirlenmemesi açısından parametreleri incelemek zorundasınız. Örneğin bitkiler için bor ve iletkenlik parametresine, insan sağlığı için fekal koliform parametresine bakmak zorundasınız. Bir AAT’nin çıkış suyunun sulama suyu olarak kullanılıp kullanılmayacağını değerlendirmek için deşarj parametrelerinin yanı sıra başka birçok parametreye de bakmak ve değerlendirmek durumundasınız. Dolayısıyla tesislerin böyle bir düşünceleri varsa, standart rutin olarak yaptıkları analizlerin yanında diğer parametreleri de düzenli olarak inceleyip, değerlendirmeleri gerekiyor. Son kullanımda neyi hedefliyorsanız o parametreleri ölçmek gerekiyor. Tarımsal amaçlı ise ona göre, yüzme amaçlı ise ona göre parametrelere bakmak gerekiyor. Avrupa Birliği’nin ve Türkiye’nin evsel atıksu deşarj parametreleri ve alıcı ortam standartlarını karşılaştırdığımızda. Bizden çok farklı değil. Sadece onlar standart koyuyor ve işliyor. Bizde de var standart ama denetim yok. Avrupa Birliği’nde standartları alıp kopya ediyoruz ama onların yaptığı izleme ve denetimleri yapmıyoruz. Avrupa Birliği’nin ve Türkiye’nin evsel atıksu deşarj parametreleri ve alıcı ortam standartları (Tablo 1) de gösterilmektedir. Türkiye’deki Kentsel Atıksu Arıtma Tesisleri İle İlgili Alıcı Ortam Deşarj Bilgileri (Tablo 2) de yer alıyor. Atıksuların tarımda kullanılması gerekiyor Projedeki en önemli amaçlarımızdan birini oluşturan ve 4. iş paketinde yer alan; "Mevcut kentsel atıksu arıtma tesisi çıkış sularının tarımsal sulamada yeniden kullanılabilirliğinin incelenmesi"nde kapsamlı çalışmalar yürüttük. Ancak yine deneme amaçlı ya da pilot tesis dışında Türkiye’de kapsamlı bir uygulama yok. Yani arazi sulanarak bitki yetiştirilmesi şeklinde ticari amaçlı bir uygulama yok. Çiftçilerin bu konularda bilgilendirilmesi ve eğitilmesi isteniyordu. Ancak biz eğitimde üst düzeyde kaldık, mühendisleri ve üst düzey yöneticileri eğittik. Öte yandan Türkiye’de eğitmek için, geri kazanım uygulayan çiftçi de bulamıyorsunuz. Fakat her şeyden önce bunlarla birlikte maalesef ülkemizde öncelikle arıtma tesislerinin doğru düzgün işletilmesi gerekiyor. Ancak yine de Türkiye’de atıksu geri kazanımının dolaylı uygulamaları yapılıyor. Örneğin, atıksu arıtma tesisinin suyu bir nehre deşarj ediliyor, 500 m sonra bir çiftçi nehirden su alıp, tarlasını suluyor. Dolaylı olarak atıksu arıtma tesisinden çıkan su bir miktar seyreltmiş olmakla birlikte kullanılmış oluyor. Bu uygulama Türkiye’de bilinçli veya bilinçsiz olarak yapılıyor. Hatta bazı su sıkıntısı çekilen bölgelerde, kanalizasyon sistemi kırılarak, su çekilmek suretiyle kullandığı da söyleniyor. Arıtma tesisinden çıkan suyu illa tarımda kullanmak gerekmiyor. Endüstrilerde veya yer altı suyu beslemesi olarak da kullanılabilir. Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği (SKKY) Teknik Usuller Tebliği Tablo 4’te sulama sularının sınıflandırılmasında esas alınan sulama suyu kalite kriterleri yer almaktadır. Sınıflandırmada 5 sınıf yer almaktadır. Bunlar; (I. sınıf su: çok iyi; II. sınıf su: iyi; III. sınıf su: kullanılabilir; IV. Sınıf su: ihtiyatla kullanılmalı; V. sınıf: zararlı, uygun değil). Kalite kriterleri ise; elektriksel iletkenlik, sodyum yüzdesi, SAR, sodyum karbonat kalıntısı, klorür, sülfat, toplam tuz konsantrasyonu, bor konsantrasyonu, nitrat veya amonyum iyonu, fekal koliform, BOİ5, AKM, pH, sıcaklık. Esas olarak evsel nitelikli atıksu arıtma tesislerinin çıkış sularında ağır metal ve toksik element beklenmemektedir. Ancak endüstriyel atıksuların kısmen karıştığı kentsel atıksu arıtma tesisleri de mevcuttur (İstanbul, Bursa tesisleri gibi). Atıksuların tarımsal faaliyetlerde yeniden kullanım potansiyeline baktığımızda aslında birçok ülkede yokken bizde varmış. Atıksuyun tarımda yeniden kullanımı Ulusal Yönetmeliklerimiz’de 1991’dan beri yer almasına rağmen, bu konudaki faaliyetler ve çabalar henüz yetersizdir. Uygulamalar, atıksuyun orman, park ve bahçe alanlarının sulanmasında kullanıldığı birkaç örnekten ibarettir. Ankara Merkez Atıksu Arıtma Tesisi çıkış suyu ile tarımsal arazilerin sulanması, Konya Atıksu Arıtma Tesisi çıkış suyunun sulama suyu olarak tarım bitkilerine uygulanması ile ilgili pilot çalışmalar devam etmektedir. Çok kapsamlı bir proje olan GAP faaliyetleri çerçevesinde tarımsal arazilerin atıksu ile sulanması konusundaki çalışmalar bölgesel olarak devam etmektedir. Ancak gerçek bir ticari uygulama yok. Atıksu arıtma tesisi çıkış suyu ile sulamada "Tarım Türü" ve "Teknik Sınırlamalar" dikkate alınmalıdır. Meyvecilik ve Bağcılık: Yağmurlama metodu ile sulama yasaktır. Yere düşen meyveler yenmemelidir. Fekal koliform sayısı 1000/100 mL’den küçük olmalıdır. Elyaflı Bitki ve Tohum Üretimi: Salma veya yağmurlama sulama yapılabilir. Yağmurlama sulamada biyolojik olarak arıtılmış ve klorlanmış atıksular kullanılabilir. Fekal koliform sayısı 1000/100 mL’den küçük olmalıdır. Yem Bitkileri, Yağ Bitkileri, Çiğ Yenmeyen Bitkiler ve Çiçekçilik: Salma sulama, mekanik arıtılmış atıksu. Atıksu arıtma tesisi çıkış suyu analiz sonuçları ve sulama suyu kriterleri ile karşılaştırma (Tablo 3) de yer alıyor. Atıksu arıtma tesisi çıkış sularının kalitesine göre kendi yaptığımız sınıflandırma sonucu çok dağınık olduğunu görüyoruz. Mesela SAR parametresine baktığımızda "4. sınıf"a da, "1.sınıf"a da giriyor. Ama biz hep en kötüsünü esas alarak çalışmak zorundayız. Bu şekilde baktığımızda, çoğu atıksuyun arıtıldıktan sonra sulamaya uygun olmadığını görüyoruz. Örneğin ilginç bir konu da şudur. Bize suya karışan "bor"un çok miktarda olduğu söylendi ama biz böyle bir durum görmedik. Tesadüfen seçtiğimiz tesislerde bor "1" veya "2. sınıfa" giriyordu. İstanbul ve Bursa’daki tesislerin arıtılmış atıksularını sulamada kullanılmasına yönelik test ettiğimizde, endüstriyel atıkların yüksek oranda karışıyor olması, bazı değerlerin yüksek çıkmasına neden oluyor. Hepsinde fekal koliform var ama bizim arıtma ünitelerimizde dezenfeksiyon üniteleri yok. Görüyoruz ki hedef arıtılan suyu kullanmak değil. Sorunlar ve çözüm önerileri Türkiye’deki kentsel atıksu arıtma tesisleri ile ilgili gerek verim, gerekse çıkış suların yeniden kullanımı ile ilgili güvenilir ve güncel bir veritabanının oluşturulması gereklidir. Bilgilerin çok dağınık ve farklı kurumlarda olması yerine bir koordinasyon biriminde toplanmasında yarar vardır. Bazı yıllara ait kayıtlarda dönem dönem kopukluklar mevcuttur. Bu nedenle sistematik bir veri tabanını oluşturmak kolay olmayacaktır, ancak yapılmalıdır ve sürekli güncellenmelidir. Ülkemizdeki su kullanımının % 60’tan fazlası sulama amaçlıdır. Azalmakta olan su kaynaklarını dikkate alarak yeniden kullanım teşvik edilmelidir. Avrupa Birliği’ne giriş sürecinde atıksu arıtma tesisleri ile ilgili envanterin çıkarılması, güncellenmesi ve veritabanlarının oluşturulması gerekmektedir. Çıkış sularının istenilen kalitede olduğunun kontrolü ve izlenmesi sağlanmalıdır. Resmi gazete 26047 sayı ile 8 Ocak 2006 tarihinde yayınlanan Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği uyum sürecinde ülkemizde ilk defa yayınlanmıştır. Bu yönetmeliğin getirdiği en önemli yenilik, hassas ve az hassas su alanlarını tanımlamasıdır, ayrıca atıksu deşarjlarının izlenmesi ve raporlanmasına yönelik hükümler getirilmesidir. Ülkemizin mevcut durumun sistematik bir veri tabanına dayanmaması, sürdürülebilir su ve atıksu yönetimini zorlaştırmaktadır. Sürdürülebilir bir atıksu yönetiminin sağlanabilmesi ve bu konuda sağlıklı stratejilerin oluşturulabilmesi için ulusal bazda çevresel denetimin etkinleştirilmesi, ayrıca yeni, bütünleşik su ve atıksu yasalarının uygulanması gerekmektedir. Oluşan atıksuların arıtma sonrası tarımda yeniden kullanımı sağlanmalıdır. Bu konuda pilot seçilecek tesislerin çıkış suları sulama suyu kriterlerini sağlayacak şekilde iyileştirilmeli, gerekirse ek üniteler ilave edilmelidir. Arıtılmış atıksuların tarımsal sulamada yeniden kullanımı konusunda özellikle çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi gereklidir. n MEDAWARE- İTÜ Proje Ekibi Doç. Dr. İdil Arslan Alaton, Doç. Dr. Gülen İskender, Yrd. Doç. Dr. Melike Gürel, Dr. Süleyman Övez, Prof. Dr. Ayşegül Tanık ve Prof. Dr. Derin Orhon. İlginizi çekebilir... Marmara Denizi'nde Deniz Taşımacılığında Müsilaj TehlikesiTürk Boğazları Deniz Alanı, İstanbul, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'ni kapsar. Alan, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan en önemli d... Tuzla Deride Anaerobik Çamur Reaktörünün Çökme NedenleriTuzla deri anaerobik reaktörü ile ilgili videolar incelendiği zaman olayın gaz patlaması olmadığı görülüyor. Gaz basıncından kaynaklı üstünde gaz balo... Yeni Delhi Okhla Atık Su Arıtma TesisiDünya nüfusu artmaya devam etmekte ve tahminlere göre 2030 yılına kadar 8,5 milyara ulaşması beklenmektedir. Bu nedenle modern tarımın karşı karşıya o... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.