
Modern Kentlilik Kavramı, Katı Atıkların Tümünün Geri Dönüştürülmesiyle Hayata Geçirilebilir!..![]()
Cam Geri Dönüşüm Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (CAMSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Anadolu Cam Sanayi A.Ş. Cam Geri Dönüşüm Yöneticisi Mustafa Özcan ile ülkemizdeki cam ambalaj geri dönüşümünde yaşanan süreci ve sorunları konuştuk... Özcan, Batı Avrupa ülkelerinin ancak yarısı kadar geri dönüşüm sağlayabildiğimizi söylüyor. Su ve Çevre Teknolojileri: Türkiye’de katı atıkların geri dönüşüm hikayesinden kısaca bahsedebilir misiniz? Mustafa Özcan: Türkiye’de katı atıkların geri dönüşümü veya ambalaj atıklarının geri dönüştürülmesinin tarihi oldukça eskidir. Türkiye’de bulunmuş, bir ticaret gemisi olan Serçe Koyu Batığı’nda çok eski tarihlere dayanan cam kırığı taşıması görülmüştür. Demek ki başka bir yerde kullanılan, kırılan, cam ambalaj ürünlerini tekrar kırık haline getirerek, başka bir yere, yeniden cam imalatında kullanmak üzere götürdüklerini anlıyoruz. Dünyanın en eski cam kırığı ticaretinin yapıldığı yer olarak Doğu Akdeniz, Ege kıyıları ve Anadolu’yu gösterebiliriz. 2. Dünya Savaşı sonrası insanlık gördü ki çok büyük miktarda bir değer savaş nedeniyle kaybolup gitti. O değer, insanoğlunun kendi eliyle yaratmış olduğu değerin dörtte biriydi. Bu kaçınılmaz olarak, insanoğlunun doğal kaynakları nasıl tükettiğini konusunu gündeme getirdi. 2. Dünya Savaşı’yla birlikte ortaya çıkan bu durum, doğal kaynakların aşırı şekilde tüketilmesi, yani başka bir deyişle insanoğlunun geleceğinin bir şekilde kaybı anlamına geliyor. O bakımdan başta Birleşmiş Milletler olmak üzere o dönemden itibaren, kaynakların korunmasını nasıl sağlarız şeklindeki bir düşünce gelişmeye başladı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği ve konuyla ilgili kişiler, doğal kaynaklar konusunda bilgilenmek amacıyla uzmanlara başvurdular ve 1972 yılında ilk nüfus ve çevre konferansı Stockholm’de yapılarak dünyanın durumu raporlandı. O yıllarda ayrıca Roma kulübü tarafından ‘Büyümenin Limitleri’ adı altında bir rapor hazırladı. Sonuç olarak, her iki raporun değerlendirmesinde yeryüzü kaynakların kısıtlı ve hızla tükenmekte olduğunu ortaya konuldu. Su ve Çevre Teknolojileri: Dünyada bu gelişmeler yaşanırken Türkiye’ye bu durum nasıl yansıdı? Mustafa Özcan: Dünyada yaşanan bu gelişmeler Türkiye’yi de etkiledi. Örneğin,1980’lerin başından itibaren önemli bir petrol kullanıcısı olarak Şişecam, üretiminde yalıtımlı fırınlara geçti. Böylece büyük miktarlarda yakıt tasarrufu sağlandı.Yakıt tasarrufları ile ton başına tüketim neredeyse yarı yarıya indi. Bunun yanı sıra cam kırığının kullanılmasının da en azından yüzde yirmilik bir oranda yakıt tasarrufuna neden olduğu görüldüğü için cam kırığı kullanımını artırmaya yönelik olarak 1980’lerin başından itibaren dışarıdan bol miktarda dış cam kırığı girdisinin sağlanması talep edildi. 1980’lerin başında yüzde yirmi civarında cam kırığı kullanılıyordu. Bunun yüzde onu iç kırık, yüzde onu da dış kırık şeklinde oluyordu. Şimdilerde ise Anadolu Cam’ın ambalaj fırınlarında kullanılan kırık oranı ortalama % 40’lara yaklaşmıştır. Su ve Çevre Teknolojileri: Üretimde Dış Cam Kırığı Kullanımı İle Ne Kazanılmıştır? Diğer Kullanım Yerleri Nelerdir? Mustafa Özcan: 1970’lerden bu yana bir milyon tonun üzerinde cam ambalaj atığı toplanarak; yenilenemeyen doğal kaynaklardan 1.5 milyon ton hammadde ve 30 bin tonun üzerinde de fosil yakıt tasarrufu ve dolayısıyla sera gazı emisyonunda önemli azalma sağlanmıştır. KAKY kapsamında 2003 yılında ülke ekonomisine kazandırılan 120 bin ton ambalaj atığın 80.000 tonu camdır. 2003 yılı sonuna kadar geçen sürede kumbaralarla geri kazanılan CAA miktarı 65.000 tonun üzerindedir. Ayrıca, belediyeler ile yapılan protokoller çerçevesinde, toplanan cam ambalaj atığı miktarına bağlı olarak hayır ve yardım kurumlarına bugünkü değerlerle 200 milyar TL’yi aşan tutarda bağışta bulunulmuştur. Cam kırığı yeni cam ambalaj üretiminin yanı sıra, cam mozaik ve cam kürecik imalatında girdi olarak kullanılır. Ayrıca büyük miktarlarda olmamakla birlikte cam kırığı uygun şekilde işlenerek sınai yüzey temizleyicisi cam kumu, filtre ajanı cam tozu, katkı ve dolgu malzemesi şeklinde bir çok alanda kullanılır. Cam mozaik, bina dış cephelerinde izolasyon, iç mekanlarda ise dekorasyon amaçlı olarak kullanılır. Cam kürecik ise katma değeri yüksek ve oldukça da teknolojik bir üründür. Trafik ve yol işaretleri ile yol çizgi, şerit ve kaplamalarında kullanılan boyalara katılarak işaretlerin ışığı geri yansıtması ve gece ışıldaması sağlanır. Su ve Çevre Teknolojileri: Derneğin yapılanmasından bahsedebilir misiniz? Mustafa Özcan: CAMSİAD, Cam Geri Dönüşüm Sanayicileri ve İş Adamları Derneği, Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin çıkarılmasından önce Yetkilendirilmiş Kuruluş adayı olması düşünülerek 2003 yılının başında kurulmuştur. Bu yıl içinde Yetkilendirilmiş Kuruluş olan Dernek, 12 Ocak 2005 tarihi itibari ile de Dernek tüzel kişiliğine bağlı CAMSİAD İktisadi İşletmesini oluşturdu. CAMSİAD İktisadi İşletmesi esas olarak, Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, (AvAAKY) kapsamındaki işlevleri yürütmek için ambalaj üreticileri ve piyasaya sürenler ile yaptığı yetki devir sözleşmeleri üzerinden üstlendiği geri kazanım hedeflerini gerçekleştirmek yönünde faaliyet göstermek için kuruldu. Böylece CAMSİAD İktisadi İşletmesi Cİİ, Yönetmelik kapsamında Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı yetki ile kazanmış olduğu Yetkilendirilmiş Kuruluş vasfına uygun olarak Yönetmelik hükümlerince verilen görev ve sorumlulukları yerine getirmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede İktisadi İşletme’nin temel işlevleri, gerekli yasal, politik, ekonomik, stratejik ve uygulanabilen hedefler doğrultusunda kaynak tahsisatı eşliğinde atıkların geri kazanılmasının yönetimi için yönlendirme, planlama ve düzenlemeler yapmaktır. Yapılanmamız Şişecam’ın himayesinde gerçekleşti. Çünkü bu alanda en büyük üreticilerden biri Şişecam’dır ve böyle bir yapılanmanın zeminini hazırlamaları oldukça doğaldır. Cam yükte ağır, pahada hafif bir malzemedir. Bu da şu anlama gelir, camın haricindeki aynı fonksiyonu gören bazı malzemeler örneğin aluminyum kutuların ağırlıkları hafif olmakla birlikte, değerleri çok yüksektir. Cam kırığına oranla en az on-yirmi kat daha değerlidir. Siz herhangi bir geri dönüşüm sistemi kurmuş olmanıza gerek kalmadan, birileri onları yerden kaldırıp toplar ve birilerine satar. Cam ambalaj atığının geri dönüşümünü, olduğunca mekanik unsurlar ve insanların bu konudan bir beklentisi olmadan yapacak şekilde organize etmek zorundayız. Diğerl ambalaj atıklarında hurdacılık karakteriyle bu işler yürütülüyor. Camın hurda değeri çok düşüktür, hatta yoktur. Bu nedenle camı farklı sistemle geri dönüştürmeliyiz. Su ve Çevre Teknolojileri: Yetkilendirilmiş Kuruluş kavramı hakkında bilgi verebilir misiniz? Mustafa Özcan: Yetkilendirilmiş kuruluş, ekonomik işletmeler diye tarif edilen ve piyasaya herhangi bir ambalajlı ürünü sürenlerle ambalajı üretenlerin temsil edildikleri sivil toplum kuruluşlarıdır. Bu sivil toplum kuruluşları tabii ki kar amacı gütmezler. Sivil toplum kuruluşları olarak vakıflar ve dernekler şeklideki tüzel kişilikte olabilirler. Dernekler sivil toplum karakteri itibariyle her zaman yeni üye alırlar ve demokratik bir yapılanmaları vardır. Bizim dışımızda başka bir Yetkilendirilmiş Kuruluş olan ÇEVKO bir vakıftır; onların yapısı Türkiye’deki dolumcuların ağırlıklı olduğu bir yapıdır. Biz şu anda başta Anadolu Cam Sanayii olmak üzere Şişecam kuruluşları ile diğer bazı işletmeler tarafından temsil edilen bir yapıya sahibiz. Ama yakın bir zamanda yapısal içerik yönü ile önemli değişikler yaşayacağız diye düşünüyorum. Yetkilendirilmiş Kuruluşların, ekonomik işletmeler tarafından kurulması gerekliliği, onun haricindeki aktörlerin temsil edilmemesi gerektiği şeklinde genel bir yorum vardır. Bu nedenle Yetkilendirilmiş Kuruluş olmamızın ardından kuruluşumuzu yapan içerisinde sözleşmeli tedarikçilerimiz derneğimizden ayrıldı. Şimdi Şişecam’ın üretici ve piyasaya süren şirketleri ve bazı işletmelere ilaveten başta piyasaya sürenler olmak üzere diğer ekonomik işletmeleri de üye olarak kabul ediyoruz. Yirmi civarında üyemiz var ama muhtemelen bunu otuza çıkarsak daha uygun olur diye düşünüyoruz. Üyelerimizi ağırlıklı olarak cam üreticileri oluşturuyor ancak, karton ambalaj üretici ve tüketicileri de Derneğimize üyedir. Biz Dernek olarak, Türkiye’deki geri dönüşüm sektörünün gelişmesine katkı sağlayıcı bir yapının oluşmasına imkan vererek hareket edeceğiz. Burası bir kitle örgütü değil bir sektör örgütüdür. Derneğimiz, yarı kamu görevi görüyor diyebiliriz; çünkü yasalar tarafından kendisine bazı hak ve sorumluluklar verilmektedir. Su ve Çevre Teknolojileri: Yasalar oluşturulurken Dernek olarak ne tür bir faaliyette bulundunuz? Mustafa Özcan: Ambalaj ve ambalaj atıkları kontrolü yönetmeliğinin hazırlanması sırasında biz önemli aktörlerden biriydik. Bizim taleplerimizin ve önerilerimizin bir çoğunun yerine geldiğini söyleyebiliriz. Kabul edilmeyen hususlar var ise de bunlar azınlıktadır. Her bir yönetmelik çıktığı zamanki gibi kalabilecek yetkinlikte çıkmaz. Hiçbir yasal düzenleme çıktığı gibi kalmamıştır, her şey değişir. O bakımdan Yönetmelikte değişecek şeylerin olduğunu şimdiden görebiliyoruz. Su ve Çevre Teknolojileri: Geri dönüşüm faaliyetleri ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin bir göstergesidir. Bu açıdan değerlendirirsek, Türkiye dünyanın neresinde duruyor? Mustafa Özcan: Batı Avrupa ülkelerinin yarısı kadar geri dönüşüm yaptığımızı söyleyebilirim. Ama Doğu Avrupa ülkelerinin bazılarının iki katı kadar performans gösterdiğimizi söylemeliyim. Bu anlamda bakacak olursak; Türkiye’nin büyük bir gelişim ve geçiş yaşadığını söyleyebiliriz. Hatta halen Avrupa Birliği üyesi olan ülkelerin bazılarından çok daha öndeyiz. Türkiye’yi rahatlıkla İngiltere ile kıyaslayabiliriz. Batı Avrupa ülkesi olmasına rağmen Türkiye’nin yaptığı geri dönüşüm çalışmalarını bu ülke ile aynı kategori içerisinde değerlendirebiliriz. Avrupa’da insanlar bu konuya kendilerini adamış durumdalar.. Ülkemizde hala klasik kentlilik kavramı var. Modern kentlilik için tüm katı atıklarımızın geri dönüşümü şart... 21 yüzyılın en önemli toplumsal hareketlerinden birisi çevrenin korunmasına yönelik olarak gerçekleştirilmektedir. Ambalaj atıklarının geri dönüştürülmesi de bu yapılan çalışmaların önemli bir parçasıdır. Doğanın korunmasını ortamlar açısından ele almamız lazım. Bu faaliyet toprağın korunmasının önemli bir parçası olarak mümkün olduğunca daha az çöpün doğaya gitmesini sağlamaya yöneliktir. Çöpün içerisinde değerlendirilebilir malzemelerin kullanımı ve mümkün olduğu kadar daha az atık üretilmesi öncelikli kavramlardır. Teknolojideki gelişmeler ile eskiden belli bir hacmi oluşturmak için kullanılan cam miktarının neredeyse yarısı ile bugün ayni hacmi kapsayacak ürün yapabiliyoruz. Bu durumda ağırlıktan önemli oranda tasarruf sağlamış olduk. Buna atık önleme diyoruz. Gene bu zaman içinde yeniden kullanım amaçlı olarak geliştirilen şişelerde iade etme ve tekrar dolum yöntemi kullanılmaktadır. Ayrıca satılan herhangi bir cam ambalajın malzemesi başka bir yerde başka bir şişeye dönüştürülebiliyor. Şu anda Türkiye’de atığa dönüşmüş cam ambalaj miktarının 80 bin tonu kapsayan üçte birlik bölümü yeniden şişe ve kavanoz üretiminde kullanılmaktadır. Daha önce belirtildiği gibi bu oran Batı Avrupa ülkelerinde çok daha yüksek olmakla birlikte ABD’de Türkiye değerleri civarındadır. Türkiye’de çevre ülkelerin hepsinden daha fazla miktarda geri dönüşümlü camdan şişe ve kavanoz üretebiliyoruz. Su ve Çevre Teknolojileri: Türkiye’de geri dönüşüm bilinci ne düzeyde? Bu bilinci yerleştirmek için dernek olarak neler yapıyorsunuz? Mustafa Özcan: CAMSİAD olarak geri dönüşüm bilincinin yerleştirilmesinden ziyade, geri dönüşümün sağlanmasına yönelik çalışıyoruz. Bilincin oluşturulması, insanların zihninde o konuyu yapılması gereken bir alışkanlık haline getirmektir. Ama siz bunu uygulanacak yaptırımlarla da yapabilirsiniz. Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliği vatandaş için bunu bir zorunluluk haline getiriyor. Bilinçle ilgili kısa bir hikaye anlatmak isterim. Güneydeki bir tatil köyünde, ağırlıklı Türk olmak üzere çeşitli uluslarlardan çocuklar topla oyun oynuyorlar. O sırada top alçak bir duvarın kenarında durmakta olan boş bir şişeye çarpıyor ve şişe kırılıyor. Bizim Türk çocuklar ayaklarını kesmesin diye kırığı kenara doğru iterek oyunlarına devam ederken İsviçreli bir çocuk gidiyor ve cam kırıklarını bulduğu bir plastik torbanın içine doldurarak duvarın üstüne koyuyor. Merak edip niye böyle yaptığını sorana İsviçreli çocuk cevap olarak "Ben cam kırıklarını İsviçre’ye götürüp bizim evimizin yakınındaki cam şişe kumbarasına atacağım" diyor. Bilincin oluşmasının aslında eğitim sistemimizle de ilgili olduğunu düşünüyorum. Su ve Çevre Teknolojileri: Cam geri dönüşüm süreci hakkında bilgi verebilir misiniz? Mustafa Özcan: Şişecam’da cam geri dönüşümü konusundaki ilk adımlar 1970’li yılların ilk yarısında Topkapı ve Mersin Fabrikaları’ndaki cam kırığı hazırlama ünitelerinin devreye alınması ile atıldı. Projeye başlangıçta, daha fazla cam kırığı kullanarak hammadde ve enerjiden tasarruf etmek, böylelikle maliyeti düşürmek amacıyla yaklaşıldı. 1991 yılından itibaren, Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, KAKY ’nin yürürlüğe girmesi, cam kırığının çevre koruma açısından da görülmesini sağladı, cam ambalaj atıklarının kota oranları doğrultusunda toplanmasıyla da çevreyi korumak, cam kırığı tedarik faaliyetinin esası haline geldi. Cam ambalaj atıkları Sözleşmeli Tedarikçi, ST tesislerinde, içindeki katışıklardan, belirlenmiş sınır standart spesifikasyonlar dahilinde manyetik ayırma, elle ayıklama, kırma, pnömatik ayırma, eleme, ızgaralama, yıkama, otomatik olarak seramik-taş-porselen ve manyetik olmayan metal ayırma işlemleri yoluyla ayrılarak renksiz, bal (kahverengi) ve yeşil renkte üç ayrı fırına hazır cam kırığı, FHCK ’ya dönüştürülür. Daha sonra ikincil hammadde FHCK, şişe ve kavanoz üretiminde kullanılmak üzere Anadolu Cam, AC ’nin fabrikalarına sevk edilir. Kalitesinden kaybetmeden %100 geri dönüşebilen ve sonsuz kez ikincil hammadde olarak tekrar üretime dahil edilebilen cam ambalaj atıklarının küçük bölümü, cadde ve sokaklara yerleştirilmiş kumbaralar ile kaynağından ve dolumcu tesisleri ile toplayıcılardan satın alımla toplanır. Kalan büyük bölüm ise, atık depolama alanlarında ambalaj atıklarını ayırma faaliyetinde bulunan çöplük işletmecileri ve diğer hurdacı tedarikçilerden temin edilir. Öte yandan, Türkiye’de de belediyelerce toplanmakta olan atıkların yaklaşık yedide birini oluşturan ambalaj atıkları, düzenli atık depolama alanları için önemli bir maliyet kalemidir. Çöp dağlarının tehdidi altındaki hava, su ve taş küreler, orman ve tarım arazileri ile deniz, göl ve akarsu ekosistemleri; her ne kadar teorik olarak yenilenebilir doğal kaynak olarak sayılsalar da, kaynaklar kapasitesinin üstündeki aşırı kullanımlarla oluşan yoğun kirlenme nedeni ile kendini yenileyemediğinden artık yok olmaya yüz tutmuşlardır. Su ve Çevre Teknolojileri: İlk cam kumbaraları fikri nasıl oluştu, ilk nereye kuruldu, ve ne oranda bir geri dönüşüm sağlandı? Mustafa Özcan: Cam şişe kumbaralarının ilki 1987 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önüne konuldu. İş birliği Şişecam ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan bir protokol çerçevesinde yürütüldü. İlk kumbara sonrası elli tane daha kumbara kuruldu. 1987’den 1995’e kadar tüm Türkiye’de toplam 600 adet kumbara yerleştirildi. O dönemde kumbara kaynaklı geri dönüştürülen cam ambalaj toplam miktarın içinde yüzde 1 ile 2 oranında bir pay tuttu. 1991 yılında çıkarılan Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği kapsamında olan faaliyetler neticesinde diğer malzemelerin de geri dönüşümü zorunlu hale geldiğ için, çöplerde cam ambalaj atığının toplanması iyice azaldı. Diğer bazı atık ambalaj malzemeleri cama göre çok daha değerli olduğu için, o malzemeler toplanmaya başlandı, bunun üzerine cam ambalaj miktarı giderek azaldı. 1995 yılına gelindiğinde bu oran 1195 yılında çöplüklerden toplanan miktar 991’deki rakamın neredeyse yarısına düştü. Bunun üzerine bu işin geliştirilmesi yönünde çaba sarf edilmesi gerektiğinden hareket ile Şişecam tarafından alınan bir kararla 1996 yılından itibaren hızla yeni kumbara yerleştirilmesine başlandı. 1998 yılına gelindiğinde ise 40 bin ton civarında olan cam geri dönüşüm düzeyi 70 bin tonlara ulaştı. O tarihte başlayan ve 2000’lerin başında dek süren bu hamle ile dört bin adet kumbara 176 belediyeye yerleştirilmiş oldu. Ve bu çabalar toplam geri dönüştürülmüş miktar içindeki kumbara camı payının yüzde onluk bir düzeye erişmesine neden oldu. Sonuç olarak diyebiliriz ki, cam ambalaj geri dönüşüm sistemi 2004 yılı itibari ile toplam 80 bin ton toplama yapılmasına rağmen, bu miktar piyasaya sürülen ambalaj sadece 1/3’ü kadardır. Bugün için, Büyükşehir Belediyeleri ve Belediye Birlikler ile yapılmış İşbirliği Protokolleri çerçevesinde yürütülmekte olan sistemlerdeki kumbara sayısı başta İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, Antalya, Kocaeli, Eskişehir ve Konya olmak üzere yurt çapındaki 10 büyükşehir, 10 il, 106 ilçe ve 50 beldeyi kapsayan toplam176 belediyenin cadde ve sokaklarına yerleştirilmiş olarak 4.000’i bulmaktadır. Kumbaraların yerleştirilmesi, boşaltılması, yerlerinin değiştirilmesi, bakım ve onarımı AC adına sözleşmeli tedarikçiler tarafından yapılmaktadır. Şu anda ikinci bir hamlenin eşiğindeyiz, bu ikinci hamleyle de bu rakamın her yıl yüzde yirmi oranında artırılması öngörülmüştür. Burada hedef kitle, kentlinin kendisidir. Kumbara ile sağlanan geri dönüşümde, Avrupa’nın çok altında bir orana sahip olmamızın başlıca nedeni Ülkemize oranla bir Avrupa ülkesinde kumbaralara yedi kat daha fazla cam atılıyor olmasıdır. Çöp alanlarından kazanılan geri dönüşüm yüzde doksanlar seviyesinde... Dört bin adet kumbaranın 1900 adeti İstanbul’dadır. Ancak şimdilik sadece kumbaralara bel bağlayarak cam ambalaj geri dönüşüm konusunu çözemeyiz. Su ve Çevre Teknolojileri: Geri dönüşüm faaliyetleri 1970’lerde başladı dediniz. AB sürecinin geri dönüşüm faaliyetlerimize etkileri ve katkıları neler olacak? Mustafa Özcan: AB’nin karakterine bakarsak, bir ülkeler konfederasyonu olduğunu söyleyebiliriz. Bugün birlik gündeminin en önemli maddelerinden biri çevre sorunlarıdır. Bu sorunların nasıl aşılacağıyla ilgili sürekli yeni yasalar çıkartıp, yaptırımlar uygulamaktadırlar. Avrupa dünyada çevreyi temsil eden bir konfederasyondur. O nedenle adylar için kırka yakın müzakere konusu vardır; bunlardan en yaman geçeni her zaman çevredir. AB, çevre konusunda Türkiye’yi bazı yönleriyle baskı altına alacağını şimdiden söyleyebiliriz. Avrupa’daki bazı ülkelerin temel tercihlerinibn gbelkide en önemlisi sınırlarından dışarıya üretim sırasında çevreye zarar veren yani ağır çevre yüküne sahip ürünler çıkması yönündedir. Onlar bu ürünleri diğer ülkelerde üretip, oralardan satın alalım diyor. Bu ne demektir? Onlar dışarıya bilgi satıp onun yerine de dışarıdan malzeme alacağız diyorlar. Böylece kendi ülkelerinin temiz kalmasını hedefliyorlar. Onun için bütün malzeme yoğun teknolojileri üçüncü dünya ülkelerine iteliyorlar. Böylece çevre problemlerini onlara satmış oluyorlar. Su ve Çevre Teknolojileri: Derneğinizin yakın ve uzun vadeli hedeflerini öğrenebilir miyiz? Mustafa Özcan: CAMSİAD’ın ana hedefi, cam ambalaj geri dönüşüm faaliyetini yönetmelik kapsamındaki geri kazanım hedefleri doğrultusunda her yıl artan oranlarda kaynağından ayrı toplanmasındaki artış ile büyütmek, yönlendirmek, koordine etmektir. Bu hedefimiz, Anadolu Cam Sanayii’nin bu alanda Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği öncesinde yapmakta olduğu faaliyetleri 2005 yılı başından itibaren devrettiği yetki ve sorumluluk ile hak ve yükümlülükler kapsamında da en iyi şekilde koordine ederek yerine getirmemizi gerektirmektedir. Bunun dışında faaliyetlerimiz sadece koyacağımız yeni kumbaralarla sınırlı olmayacaktır. Belediyelerle birlikte kumbaraların kentli tarafından yeterli, gerekli ve doğru bir şekilde kullanılmasını sağlayıcı bir tanıtım, eğitim ve tutundurma programı uygulayacağız. Bu konuda merkezi hükümetin yerel temsilcilerinin ve diğer sivil toplum örgütlerinin programa gönüllü destekleyici olarak katılmalarının gerekli olduğuna inanıyorum. İlginizi çekebilir... Yeni Delhi Okhla Atık Su Arıtma TesisiDünya nüfusu artmaya devam etmekte ve tahminlere göre 2030 yılına kadar 8,5 milyara ulaÅŸması beklenmektedir. Bu nedenle modern tarımın karşı karşıya o... Modern Atık Su Havalandırma Teknolojileri: Aerostrip® Åžerit Difüzörler ve Neurosâ„¢ Hava Yataklı Turbo Blower Sistemlerinin Entegre KullanımıAtık su arıtma tesislerinde havalandırma, biyolojik arıtım süreçlerinin verimli iÅŸleyebilmesi açısından en kritik aÅŸamalardan biridir. Oksijenin mikro... BUDYKO Yöntemi ile Havza Su Dengesi: Milas ÖrneÄŸiArtık yaÅŸamakta olduÄŸumuz iklim krizinin, Akdeniz havzasında, diÄŸer bölgelere nazaran daha etkin olacağı bilinen bir gerçektir.... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.