VALENTINA BELLESI - HUGH MILLER OECD Çevre MüdürlüÄŸü

Rekor kıran sıcaklıklar, kuraklıklar, orman yangınları ve dünya genelinde yıkıma neden olan sellerle geçen bir yazdan sonra, düÅŸük emisyonlu ve iklime dayanıklı bir geçiÅŸi desteklemek için finansmanı ve yatırımı hızla artırma ihtiyacı daha belirgin olamazdı. Küresel ısınmayı sanayi öncesi zamanların yaklaşık 1,5°C üzerinde sınırlamak, küresel sera gazı emisyonlarının (GHG) en geç 2025'ten önce zirveye ulaÅŸmasını gerektiriyor. DiÄŸer bir deyiÅŸle, tüm sektörlerdeki emisyon yörüngelerinin önümüzdeki üç yıl içinde kökten deÄŸiÅŸmesi gerekiyor. Bu, finansta radikal bir deÄŸiÅŸim anlamına geliyor. Küresel özel finansal varlıkların %40'ını temsil eden finans kuruluÅŸları, 2050 yılına kadar net sıfıra ulaÅŸmayı taahhüt etti. Ancak, finansal aktörlerin net sıfır taahhütleri ile portföylerinin emisyonları arasında önemli boÅŸluklar bulunmaktadır.

Çevresel, sosyal ve yönetiÅŸim (ESG) yatırımları son birkaç yılda hızla arttı. Ancak, veri tutarsızlıkları ve derecelendirme metodolojilerinin karşılaÅŸtırılabilirlik ve ÅŸeffaflık eksikliÄŸi dahil  olmak üzere ESG derecelendirmeleriyle ilgili zorluklar vardır. Bunlar piyasa bütünlüÄŸünü tehlikeye atabilir ve yeÅŸil badana risklerini artırabilir. Ayrıca, finans sektörünün iklim azaltma politikası hedefleriyle uyumunu deÄŸerlendirmeye yönelik metodolojilerin güvenilirliÄŸi ve kabul edilebilirliÄŸi, hâlâ temel varsayımların test edilmesine ve açıklanmasına tabidir. Yakında yapılacak bir OECD araÅŸtırması, finansın iklim tutarlılığını deÄŸerlendirmek için kullanılan metodolojiden bağımsız olarak, borsada iÅŸlem gören kurumsal sermayenin, Paris AnlaÅŸması'nın sıcaklık hedefi ile uyumsuz olma eÄŸiliminde olduÄŸunu gösteriyor.

Yazının devamı için tıklayın