Dergimizin sorularını yanıtlayan Arbiogaz Genel Müdür Yardımcısı Hasan Köseleci, son yıllarda artan su tüketimi ve yaÅŸanan kuraklığına dikkat çekerek, atıksuların temiz suyun hammaddesi olarak görülmesinin önemini vurguladı.

Öncelikle çevre konusunda sunmuÅŸ olduÄŸunuz hizmetler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Arbiogaz 1985 yılından beri evsel ve endüstriyel atıksu arıtıma tesisleri, içme suyu arıtma tesisleri, endüstrilere proses suyu hazırlanması, arıtma çamurları ve organik atıklardan biyogaz eldesi, koku ve baca gazı arıtımı, arıtma çamurlarının kurutulması ve arıtma tesisi iÅŸletmeciliÄŸi konularında hizmet vermektedir. Kadrosunda yetmiÅŸten fazla mühendis yer almaktadır. Bu geniÅŸ kadro sayesinde tüm disiplinlerdeki dizayn ve mühendislik iÅŸlerini kendi kadrosundaki personeli ile yapmaktadır. Böylelikle sürdürülebilir kurum kültürünü ve 35 yılın tecrübesini tüm projelere yansıtabilmektedir. Bu özelliÄŸi ile sektördeki yerli ve yabancı firmaların arasında güçlü pozisyonunu yıllardır korumaktadır.

Arıtılmış suların yeniden kullanılmasının faydalarından bahsedebilir misiniz? Bu konuyla ilgili Türkiye’deki mevcut durum hakkında bilgi verebilir misiniz?

Son yıllarda artan su tüketimi ve yaÅŸadığımız kuraklık su kaynaklarımızı daha akılcı kullanma gerekliliÄŸini zaruri hale getirdi. Su kullanımında geçmiÅŸ alışkanlıklarımızın devam etmesi durumunda yaÅŸanacak su sıkıntısı gün gibi aÅŸikar. Gelecekte de içecek su bulabilmek için bugün biz mühendislerin önerdiÄŸi akılcı çözümlerin inisiyatif sahibi kamu yöneticileri tarafından dikkate alınmaları kaçınılmaz. Atıksuları temiz suyun ham maddesi olarak görmeyi becerebilirsek kritik bir eÅŸiÄŸi aÅŸmış oluyoruz.

Makinelerde çabuk yıpranan ve deÄŸiÅŸmesi gereken parçaların ömrünü uzatmak için bir dolu çalışma yapılıyor. Aynı hassasiyeti suyun kullanım ömrünü uzatmak için de göstersek geri kazanım konusu döngüdeki yerini rahatça bulacak. Mühendislik açısından geri kazanım teknikleri nasıl yapılması gerektiÄŸini iyi bildiÄŸimiz uygulamalar. Sadece ülke politikası olarak benimsenip aksiyon almamız gerekiyor. Kırsalda tarımsal sulamada, metropollerde peyzaj, temizlik vs gibi hijyenin kritik olmadığı iÅŸlerde, organize sanayi bölgeleri ve fabrikalarda 2. kalite proses suyu olarak arıtılmış suları kullanmak, ciddi miktarda temiz su kaynağından tasarruf etmemiz anlamına gelecektir. Yeraltından çekilen su bedava olmaya devam ederken bunu uygulamak zor tabii ki. Temiz suyun birim fiyatının yüksek olduÄŸu yerlerde geri kazanım uygulamaları kolaylıkla yer buluyor hem de kendiliÄŸinden. Öte yanda, bazı yerel yönetimlerin baÅŸarıyla uyguladıkları kirlilik ödeme payları uygulamaları yüksek kalitede arıtma yapmayı teÅŸvik edici seviyede olabiliyor.

Az kirli suya az döküm ücreti ödemek finansal olarak cazip olabiliyor. Denetimlerde geçer not almayı süreklilik haline getiren iÅŸletmelere verilen enerji katkı payları, ceza yerine ödülün daha çok iÅŸe yaradığının göstergesi. Bahsedilen akılcı uygulamaların takibi için devletimiz yeterli imkanlara sahip. Bunun “sıfır atık” gibi devlet politikası haline gelmesi için atılması gereken adımlar kamu yöneticilerine düÅŸmektedir. Sadece karar almak ve bu kararın arkasında duracak iradeyi göstermek gerekir. Çok da zor olmasa gerek.

Yazının devamı için tıklayın