SERTAÇ AYTAÇ
sertacaytac@b2bmedya.com

Geçtiğimiz aylarda sessiz sedasız iki önemli yönetmelik daha devreye girdi... Bunlardan ilki, İçme Suyu Elde Edilen veya Elde Edilmesi Planlanan Yüzeysel Suların Kalitesine Dair Yönetmeliğin revizyonuyla yayınlanan düzenlemeydi. Yönetmelik kapsamında içme suyu kaynaklarında izlenmesi gereken parametre sayısı 41’den 99’a çıkarıldı. Ayrıca daha önce sadece su kaynağı kalitesinin tespiti için izleme yapılırken, artık hem arıtma tesisi girişinde hem de arıtma tesisi çıkışında belli aralıklarla kalite ölçümü yapılarak, su kalitesinin takibi şart koşuldu. Ardından da, İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımlandı. Mevcut Yönetmelikte yapılan değişiklikle büyükşehir ve il belediyeleri su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla yüzde 30, 2028 yılına kadar ise en fazla yüzde 25 düzeyine; diğer belediyeler su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla yüzde 35 düzeyine indirmekle yükümlü hale geldiler. Bu iki önemli çalışmanın sektör ve tüketici için olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyoruz...

Bu sayımızın Portre&Röportaj sayfalarının konuğu, sektörün çok yakından tanıdığı ve geçtiğimiz sene Çevre ve Şehircilik Bakanlığındaki Müsteşarlık görevinden emekli olan Prof. Dr. Mustafa Öztürk... Mustafa Hoca, okula yürüyerek gitmek zorunda kaldığı İstanbul’daki ilk günlerinden akademisyenlik yaptığı yıllara, İBB Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı sürecinde Haliç ve İstanbul’un hava kirliliği ile mücadele ettiği 90’lardan TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığı yaptığı günlere kadar özel hayatındaki ve çevre sektöründeki tarihi ve güncel gelişmeleri Su&Çevre dergisi okurlarıyla paylaştı...

Ahmet Hocamız (Prof. Dr. Ahmet Samsunlu) ise yazın bu sıcak günlerinde de yazılarına ara vermeden devam etti ve “Arıtma Tesislerinde İşletme Problemleri” başlıklı makaleyi kaleme aldı. Hocamız söz konusu çalışmada, arıtma tesislerinde karşılaşılan işletme problemlerinden ilk akla gelenleri özetliyor.

Yayıncılık açısından çok çok zor geçen bir yayın döneminin ardından yeni bir yayın dönemine daha giriyoruz. Tahmin edeceğiniz üzere ekonomik sıkıntılar birçok sektör gibi yayıncılık sektörünü de derinden etkiliyor.

Tek işi yayıncılık olan bizler de yeni yayın döneminde çağın-dönemin gerekliliklerini yerine getirip daha mobil ve daha esnek bir şirket olmayı, dijital teknoloji ve fırsatları müşterilerimiz, sektör ve kendimiz için daha yoğun kullanmayı planlıyoruz. Umarız 2019-2020 yayın döneminde bizim olduğu kadar tüm sektör ve ülke için de her şey yolunda seyreder.

Ekimde buluşmak ümidiyle...