
GEA Westfalia Separator Satış Müdürü Burak Pabuççuoğlu; "Türkiye'de santrifüj separasyon teknolojisi satan, uygulayan en büyük firmayız"![]()
Türkiye'de kuruluşunun 10 yılını kutlayan Westfalia Separator'ün Satış Müdürü Burak Pabuççuoğlu ile konuşuyoruz. Bugün itibariyle uyguladıkları doğru stratejilerle Türkiye'de santrifüj separasyon teknolojisi satan, uygulayan en büyük firma olduğuklarını söyleyen Pabuççuoğlu; müşteri memnuniyetine dayanan bir sistemle çalıştıkları için hedeflerinin sadece makina satmak değil, prosesi iyi bir şekilde çalıştırarak, müşterinin de kar etmesini sağlamak olduğunu söylüyor. Dolayısıyla Türkiye'de bugüne kadar pazara sundukları hiçbir Westfalia makinasının başka bir firma tarafından yenilenmediğini, yani kendileri yenilemediği sürece başka bir makinayla değiştirilmediğini söyleyen Pabuççuoğlu, "Ama biz çok markayı yeniledik" diyor. SÇ: Westfalia Separator'ü tanıyabilir miyiz? Burak Pabuççuoğlu: Westfalia Separator, Almanya'da kurulu olan GEA Group AG'nin bir parçasıdır. GEA yaklaşık olarak 250 adet firması, 21 bin çalışanı, 60-70 ülkede organizasyonu ile daha çok endüstriyel teknolojilerde üretim yapan, makinalar üreten bir gruptur. Toplam cirosu yaklaşık olarak 5-5.5 milyar euro civarındadır. Westfalia Separator ise GEA bünyesinde, 120 yıllık bir firma ve santrifüj separasyon teknolojilerinde dünya lideridir. Westfalia Separator'ün sadece santrifüj separasyon kısmının dünyadaki cirosu ise yaklaşık olarak 650 milyon euro civarındadır. Santrifüj separasyon teknolojisi çok geniş bir konudur. Kullanılan makinaların yapısı çok büyük farklılıklar göstermemesine rağmen, uygulama alanları açısından 2200 farklı uygulama alanı vardır. Yani 2200 tane ayrı uygulamada kullanılabiliyor. Biz Türkiye'de bugün için 200-300 tane değişik uygulama ile çalışıyoruz. Bunlar gıda, enerji, çevre, denizcilik, kimya veya biyoteknoloji gibi ana endüstriyel alanlardır. Örneğin Türkiye'de tüketilen markalı sütlerin büyük kısmı, bitkisel yağların da yüzde 70'i bizim makinalarımızda işleniyor. Dolayısıyla makinalarımızın kullanım alanlarına baktığınızda çok geniş bir yelpaze söz konusudur. Bu arada 5 Ocak 2009 tarihi GEA Westfalia Seperator'ün Türkiye'deki 10. kuruluş yıl dönümüdür. Bunu da geçtiğimiz günlerde kutladık. SÇ: Westfalia Separator Türkiye tamamıyla yabancı sermayeli bir yatırım mı? Burak Pabuççuoğlu: Evet. Direkt olarak GEA Westfalia Separator'ün kendi sermayesi ve yatırımı. Bir ortaklık söz konusu değil. Türkiye'e 1999 yılında kurulduk ama kuruluşumuzdan önce de Westfalia, bazı distribütörlük anlaşmalarıyla pazarda yer almış. Bugün itibariyle Westfalia Separator, uyguladığı doğru stratejilerle Türkiye'de santrifüj separasyon teknolojisi satan, uygulayan en büyük firmadır. Ciro olarak, insan sayısı olarak, makina sayısı olarak en büyük firmayız. Bu bizim için çok önemli bir hedefti ve burada kalmak istiyoruz. Hatta bunu daha da ileriye taşımak istiyoruz. Üç yerde yerleşimimiz var. Birincisi İzmir Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulu olan genel merkezimiz. Bu merkezimizde SÇ: Türkiye?deki hedefleriniz nedir? Burak Pabuççuoğlu: Genel olarak Westfalia Separator'ün Türkiye'deki hedefi şu: Birincisi tabi ki büyümek. İkincisi, mümkün olduğunca Türkiye'de edindiğimiz bilgiyi başka ülkelere taşımak. Yani yakın çevre ülkelerine taşımak. Bu konuda da başarılı olduk. Şu anda yurtdışında da anahtar teslimi hatlar kuruyoruz. Örneğin, Suriye, Azerbaycan gibi ülkelerde çalışmalarımız devam ediyor. Daha önce de Kazakistan'da işlerimiz vardı. Westfalia Separator Türkiye'de 32 kişi çalışıyor. Ama bu sayı gittikçe büyüyecek. Özellikle bu yıl, kriz ortamında olmamıza karşın büyüme hedefimiz var. Bu arada altını çizmek istediğimiz bir konu var; bizim sadece satış bölümümüz yok aynı zamanda satış sonrası hizmetler veren çok güçlü bir tamir bakım atölyemiz var. Şu ana kadar sattığımız tüm makinalara teknik servis desteği verebiliyoruz. Normalde diyebilirsiniz ki eğer Türkiye'ye makina getiriyorsanız bunun desteğini de vermeniz gerekir, teknik servis hizmetinizin olması lazım. Ama pazar öyle olmadığı gibi bu hizmeti bizden başka kimse hakkıyla vermiyor. Bu hizmeti verebilmek için uzmanlaşmış personle ve makinaya yatırım yapmak gerekiyor. Müşteri memnuniyetine dayanan bir sistemle çalıştığımız için bizim hedefimiz sadece makina satmak değil prosesi iyi bir şekilde çalıştırıp müşterinin kar etmesini de sağlamak. Bu yüzdende organizasyonumuz diğer firmalara göre daha geniş. Örneğin bizim firmamızda santrifüj separasyon teknik servis bölümünde çalışan 17 kişi var ve bu daha da artacak. İzmir merkezimizde bulunan ana bakım-onarım atölyemizden birçok ülkeye İran gibi bakım hizmetleri de sunuyoruz. Gerektiğinde kendi sattığımız makinaların tamamını yetkili olarak, sertifikalı kadromuzla tamir edebiliyoruz. Yani Westfalia'nın onayladığı, sertifikasyonunu verdiği, aynı zamanda TÜV tarafından kontrol edilen bir tamir bakım atölyemiz var. Bunun oluşumu da 2 sene sürdü. Hem makina hem de personel açısından uzun sürede bu noktaya geldik. Şu anda herhangi bir makinamızı alıp tamir edebiliyoruz. Yine aynı şeyi söylüyorum; kendine ait makinayı tamir edemeyen çok firma var. Çünkü ne atölye, ne organizasyon, ne o eğitimsel bilgi ne de o insan kaynağı var. Bizim makina satış, bakım onarım hizmetlerimiz yanında bir diğer önemli yönümüz de biz bir hattın tamamını anahtar teslimi kurabiliyoruz. Bu konuda da diğer firmalardan çok farklıyız. Kendimize ait otomasyon bölümümüz, kendimize ait proje bölümümüz var ve yazılım, otomasyon, proje takip işlerini yapabiliyoruz. Bu bölümlerimizle müşteriye daha iyi hizmet verebilmeyi hedefliyoruz. Öte yandan Türkiye'de ileriye dönük yatırım çalışmalarımız da olacak. SÇ: İç pazarda hedef alanlarınız var mı? Burak Pabuççuoğlu: Türkiye'de pek çok sektör son 10 yılda çok büyüdü. Biz de hemen hemen ana sektörlerin hepsinde çalışıyoruz. Bu açıdan bizim 4 ana bölümümüz var. Biri; mineral yağların işlenmesi, bu denizcilik ve enerji dediğimiz sektör. Daha çok petrol ve petrol ürünlerinin ayrıştırılması, temizlenmesi, saflaştırılması konusu. Diğer bir sektör ise gıda sektörü. Bu başlı başına büyük bir alandır ve bunun içine süt, meyve suyu, bitkisel yağlar gibi alt alanlar dahildir. Üçüncü bir bölümümüz; endüstriyel sektörlerdir. Dördüncü olarak da son 2-3 yıldır hızlı büyüyen çevre sektörü var. Son yıllarda Türkiye'deki çevre yatırımları hızla arttı, daha da devam ediyor. Dolayısıyla bizim için çevre sektörü de büyük bir alan haline geldi. SÇ: Çevre sektöründe ağırlıklı olarak atıksu tesislerine ürün veriyorsunuz değil mi? Burak Pabuççuoğlu: Atıksu tesislerinin daha önce önemsenmeyen fakat daha sonra gerçek anlamda farkına varılan bir bölümünde çalışıyoruz. O da çamurdur. Atıksu tesislerinin tek atığı olan çamurun susuzlaştırılması konusunda çalışıyoruz. Bugüne kadar Türkiye'de biraz geç kalarak da olsa çamur susuzlaştırma yöntemleri denenmiş; çamur kurutma yatakları, belt presler kullanılmış ama çamur çok da önemsenmemiş. Bir arıtma tesisisin çamur susuzlaştırma sistemi, eğer düzgün yapılmamışsa işletme maliyeti en yüksek olan kısmı olacaktır. Yani, tesisin tüm işletme maliyetleri içinde maliyeti en yüksek kısımlardan birisi olacaktır. Dolayısıyla düzgün bir çamur susuzlaştırma yapmazsanız, sistemi doğru kurmazsanız, uygun makinalar kullanmazsanız, ilk yatırım maliyeti açısından fark etmediğiniz ama sonradan yüksek işletme maliyetleriyle karşılaşacağınız bir tesisiniz olacak demektir. Bu konu çok önemlidir. Westfalia Separator olarak çamur susuzlaştırma sistemlerini satıyor, anahtar teslimi tesisler kuruyoruz. Çamur susuzlaştırmada santrifüj dekantör dediğimiz yatay santrifüjler kullanılıyor ve biz de bu alanda öncüyüz. Bu makinaları Türkiye'ye ilk getiren Westfalia değil ama ilk ciddi anlamda santrifüj separatorün bir arıtma tesisinde uygulamasını yapan Westfalia'dır. Bu da uzun bir zaman aldı. Çünkü insanları ikna etmek, izah etmek açısından zorluklar oldu. İnsanları ikna etmeyi ancak 2004 yılında başardık. 2004 ile 2008 yılları arasında da tesislere 120 tane çamur yoğunlaştırma ve susuzlaştırma dekantörü verdik. SÇ: Ürünlerinizi kullanan tesislere örnekler verebilir misiniz? Burak Pabuççuoğlu: Tabi ki. Örneğin İzmir İZSU Çiğli Kentsel Atıksu Arıtma Tesisi Çamur Yoğunlaştırma ve Susuzlaştırma Tesisi. Bu tesis Avrupa'daki en büyük çamur susuzlaştırma tesisidir. Tek bir bina içinde 14 bin m3/gün kapasite ile çamur işleyen başka bir tesis yok. Ayrıca şu anda Ataköy'de ISKI tarafından kurulmakta olan Türkiye nin en büyük atık su arıtma tesisinde, yoğunlaştırma ve susuzlaştırma işlemleri için bizim dekantörlerimiz kullanılmaktadır. Bizim yine çok başarılı çalışmalar yaptığımız bir tesis de ISKI Tuzla arıtma tesisidir. Biliyorsunuz Tuzla İstanbul'un en büyük biyolojik arıtma tesislerinden biridir. Burada anahtar teslimi hatlar kurduk. Yoğunlaştırma ve susuzlaştırma yapıyoruz. ISKI Tuzla Biyolojik arıtma tesisinde11 adet dekantörümüz çalışmaktadır. Diğer birkaç örnek de şöyle söyleyebilirim. Konya ana merkez, Antalya Lara, İzmit'te iki yerde, Sivas, Siirt, Kütahya gibi pek çok belediye arıtma tesislerinde makinalarımız çalışıyor. Yine İSKİ'nin birçok arıtma tesisinde de çalışıyorlar. İSKİ'nin büyük biyolojik arıtma tesislerinden Paşaköy'de, şimdi inşa halinde olan Ataköy'de kullanılıyorlar. Zaten İstanbul'da iki tane büyük biyolojik arıtma tesisi var. Birisi Tuzla, diğeri de Paşaköy'dür. En son olarak da Ataköy yapılıyor. Öte yandan İstanbul'da içme suyu arıtma tesislerinde anahtar teslimi kurduğumuz susuzlaştırma tesisleri de var, Kağıthane, İkitelli, Büyükçekmece, Taşoluk gibi. Bizim şu anda işlediğiz çamur kapasitesine göre en yakın rakibimiz bizim kapasitemizin 10'da birinden daha az kapasitede çalışıyor. Ayrıca birçok organize sanayi bölgesi arıtma tesislerinde ve fabrikaların arıtma tesislerinde çamur susuzlaştırma sistemlerimiz çalışmaktadır. SÇ: Türkiye'de atıksu projelerinin arttığı ancak çamur konusunda henüz fazla iş yapılmadığı söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Burak Pabuççuoğlu: Ben de bu görüşe katılıyorum. Çünkü Türkiye'de atıksu arıtma tesislerinin atığının bertaraf maliyetini, geçmişte kimse dikkatli incelemedi. Türkiye bu konuda biraz geç kalmış durumda. Çamurun ne şekilde bertaraf edileceği azaltılacağı bizim için çok önemli bir konu. Çünkü çamurun bertarafı aslında önemli bir maliyettir. Örneğin, İZSU Çiğli tesisi şu anda 24 saat tam kapasite 14 bin m3/gün'le çalışıyor. Yeni kurduğumuz sistem sayesinde belediyenin sadece polimer ve nakliyeden elde ettiği kar, yıllık olarak 1 milyon euro civarındadır. Yine su tüketimi tamamen ortadan kalktı. Yani bunları düşündüğünüzde bizim hesabımıza göre tesis kısa zamanda kendi yatırımını geri ödeyecek. Çamurunuzu susuzlaştırmak zorundasınız. Elbette farklı yöntemlerle yapabilirsiniz. Ancak santrifüj separasyon yöntemiyle yaptığınızda maliyetleriniz çok daha az olacaktır. Kapalı bir sistem olduğu için çalışan sağlığı açısından büyük bir fayda sağlamaktadır. Bir de gerçekten Türkiye'de artık İnsanlar teknolojiyi kabul etmiş durumdalar, ona inanıyorlar. Daha öncesinde atıksu arıtma tesisleri bir külfet olarak görülüyordu. Şu anda durum tamamı ile farklı. Buraya en ucuz hangi yatırımı yapabiliriz ya da durumu nasıl kurtarabiliriz şeklinde bakılıyordu. Şu anda durum değişti, belediyelerimiz, fabrikalarımız, organize sanayilerimiz işletme maliyeti ve kolaylığını da göz önünde bulundurmaktadırlar. SÇ: Daha çok kamuda mı yoksa özel sektörde mi iş yapıyorsunuz? Burak Pabuççuoğlu: Geçen iki yılda kamuda daha çok iş yaptık. Ama bu sadece arıtmayla ilgili. Bizim Türkiye'deki işimizin 4'de biri arıtma sektöründedir. Arıtmaya baktığınızda, son iki yıldır kamu ağırlıklı gelişiyor. Üç dört şekilde tesislere ekipman satışımız oluyor. Bunlardan biri ihale ile satın alma yapmak zorunda olan belediyeler. Burada belediyeler arıtma tesisi ihalesine çıkıyorlar ve biz ihaleye katılan arıtma tesisi yapan özel firmalara teklif veriyoruz. İhaleye katılan firma kazandığı zaman inşaata başlıyor susuzlaştırmayla ilgili ekipmanlar gündeme geldiğinde bizimle ya da ilgili diğer firmalarla konuşuyorlar. Ondan sonra da satın almalar gerçekleşiyor. Burada sadece ekipman satışımız söz konusu. Bu konuda çalışan bir çok taahhüt firması ile iyi bir şekilde çalışıyoruz. İkinci bir satış şeklimiz de endüstrilere direkt olarak yaptığımız satışlar. Onlara da makina ya da komple hat olarak satışlar yapıyoruz. Özel sektör olduğu için direkt olarak alabiliyorlar. Bunun için tabi ki teklifler alıyor, kimin teknolojisi uygunsa, daha iyi şartlar sunuyorsa ona göre satın alıyor. Bir de Organize Sanayi Bölgeleri var. Onlar da yarı özeller ve bu işleri yönetim kurulları vasıtasıyla yapıyorlar. Onlarda ihale yapıyorlar ama KİK'e bağlı değil. Orada da yapılan çalışmalar hemen hemen aynı. Onlar da işletme maliyetleri, yatırım maliyetleri gibi benzer konuları dikkate alarak değerlendiriyorlar. SÇ: Hangi çamura hangi makinayı vereceğinizi nasıl belirliyorsunuz? Burak Pabuççuoğlu: Biz her şeyi Türkiye'ye uygun yapıyoruz. İlk işe başlarken genelde Avrupa'daki standart çamur değerleri ile başlanır, makinalar ona göre düşünülmüştür. Ancak Avrupa'daki çamur ile Türkiye'deki çamur arasında hiçbir alaka yoktur. Tek tip üretim diye bir şey de söz konusu değil. Şöyle söyleyeyim; 7 farklı ana dekantör serisi içinde toplam 100 değişik versiyon yaratabiliyorsunuz. Bunlar; açılar, birtakım çaplar, yapısal değişiklikler ve benzeri şekillerde olabiliyor. SÇ: Sistemi kurduktan sonra başta olmayan atıklar tesise geldi, o zaman neler oluyor? Burak Pabuççuoğlu: O konuda da teknolojik olarak avantajlarımız var. Westfalia Separator, araştırma geliştirmeye çok büyük yatırım yapan bir firma olduğu için makinalarında, değişken çamura göre kendini adapte eden sistemler var. SÇ: Bu sadece sizin makinalarınıza özgü bir durum mudur? Burak Pabuççuoğlu: Hayır aşağı yukarı farklı markalarda da bu özellikler var ama bizim kadar iyi yapabileni yok. Bu yeterli midir değildir. Tesisi de ona göre kurmanız gerekir. Dediğiniz gibi çamurda çok büyük bir değişim olursa ki oluyor, tesise de modifikasyon gerekebilir. Ekipman eklemek, ekipman değiştirmek veya başka bir proses yaratmak gerekebilir. Direkt susuzlaştırma yapıyoruz. Direkt susuzlaştırma nasıl yapılır pek kimse bilmiyordu, "Direkt Susuzlaştırma" terimini de Türkiye'ye biz getirdik. Direkt susuzlaştırma ile diğer susuzlaştırma arasındaki fark belirtmek lazım. Normal susuzlaştırma, belirli bir yoğunluğu oluşmuş (yaklaşık olarak % 3-4) çamurun, yapılan işlemlerle yoğunluğunun % 23- 25'lere kadar yükseltmesidir. Bizim yaptığımız direkt çamur susuzlaştırmada ise % 0,85 yoğunluğa sahip çamurun bu yoğunluğunu, yaklaşık % 25'lere kadar çıkartabiliyorsunuz. Böylece, ara kademeyi atladığımız için öncelikle yatırım ve işletme maliyetlerini düşürüyoruz, esneklik sağlıyoruz. Dediğim gibi bizim makinalarımızda, değişen çamur konfigürasyonuna göre belirli bir seviyeye kadar kendini adapte etme özelliği var. SÇ: Piyasadaki diğer ürünlerle farklarınız nedir? Burak Pabuççuoğlu: Kendi ürünlerimizle yarattığımız farklar var ama başta Türkiye'deki yapılanmamızı söylemem gerekir. Yapısal yatırımlarımız, Know-how, bilgi birikimi, bakım onarım atölyemizle satış sonrası hizmetlerimiz, bizim temel farklarımızı oluşturuyor. Özellikle bakım onarım hizmetlerimizle önemli bir fark yarattığımızı tekrar belirtmek istiyorum. Örneğin, santrifüj dekantörler hareketli mekanizmalardır ve 3500 ila 7000 d/d arası gibi yüksek devirlerle dönerler. Bu makinaların ilerde bakımlarının yapılması, teknik desteğinin verilmesi çok önemlidir. Biz hala bu desteği hakkıyla veren tek firma olduğumuzu iddia ediyoruz. İkinci önemli bir nokta da proses optimizasyonu için bilgi birikiminin gerekliliğidir. Bunun için de gerekli olan yetişmiş insan kaynağına sahibiz. Yine sadece makina satmıyoruz, anahtar teslimi tesisler de kuruyoruz. Bizim övündüğümüz bir nokta da şudur; bugüne kadar Türkiye'de hiçbir Westfalia makinası bizim dışımızda başka bir firma tarafından yenilenmedi. Yani biz yenilemediğiz sürece başka bir makinayla değiştirilmedi. Ama biz çok markayı yeniledik. Bu önemli bir referanstır. Yani makinalarımız çalışıyor, hem makinamızın özelliğinden dolayı çalışıyor, hem de biz destek verdiğimiz için çalışıyor. Zaten bizim başarmak istediğimiz noktalardan biri de budur. SÇ: Değiştirdiğiniz dekantörlerinizi ne yapıyorsunuz? Burak Pabuççuoğlu: Revize edip tekrar satıyoruz. Durumuna göre, yaşına göre % 40 ila % 60 arasında yenileme yapıyoruz. Eğer yenileme işlemi yenisinden pahalıya geliyorsa o zaman da hurdaya gönderiyoruz. Ama şu anda Türkiye de 35 yaşında olup çalışan dekantörlerimiz var. SÇ: Piyasada yapılan satışlar ve satış sonrası hizmetleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Burak Pabuççuoğlu: Yatırımcıların-satın almacıların biraz daha işletme maliyetleri odaklı davranması lazım. Türkiye'de eskiden endüstriyel makina satışlarındaki satış tipi şöyleydi. Birisi size gelip makinayı anlatır, bir proforma fatura verir, siz de yurtdışına bir ödeme yaparsınız, makina gelir, ondan sonra yurtdışından birileri gelir hasbel kader devreye alır, çalıştırırsınız, bu kadar. Bunun servisi desteği, prosesi, optimizasyonu filan düşünülmezdi. Türkiye'de geçmişte hep böyle oldu. Öncelikle fiyatlara bakılıyor ve nasıl olsa aynı işi yapıyor şunu alalım deniyor. Daha sonra yeterince destek verilmediği için verimli çalışamayan makinalar sorunlar yaratmaya başlıyor. Açıkçası bizim Westfalia Separator olarak santrifüj dekantör piyasasına 2004 gibi geç bir tarihte girebilmemizin en büyük nedeni de daha önce satılmış bu makinalara, teknik destek verilmemesi dolayısıyla oluşan haklı intiba ve aşırı reaksiyondur. Sektörde 10-15 yıl önce satılmış makinalar vardı ve maalesef onlara yeterince servis verilemediği, bakımları yapılamadığı için hayal kırıklığı yaratmış ve insanlar bundan kaçmaya başlamışlardı. Biz bunu aşmak için çok uğraştık ve şu anda böyle bir sorun yok. Biz bu desteği, servisi çok iyi bir şekilde verebiliyoruz. SÇ: Satın almalarda ne tür hatalar yapılıyor? Burak Pabuççuoğlu: Satın almalar konusunda tabi ki çok dikkatli davranılmalı. Dikkat etmeleri gereken en önemli husus şu; gerçekten ne aldıklarını, neyle karşılaşacaklarını iyi anlamaları ve ilgili referanslarını çok iyi kontrol etmeleri lazım. Hatta Türkiye'deki referanslarını gidip yerinde incelemeleri lazım. Piyasada satış sırasında birçok vaatler veriliyor ancak bunların birçoğu yerine getirilmiyor. Örneğin, X markasının ekipmanı dışarıdan 3 ay servis mühendisi bekleyebiliyor. Y markasının servis mühendisi çok kısa sürede ekipmana müdahele edebiliyor. Biz de kısa sürede müdahele eden firmalardan bir tanesiyiz. Böylelikle müşterinin de üretimi durmuyor. Tabi bunlar bir yatırım meselesidir. Ama artık insanların talepkar olması da gerekiyor. Satın alınacak makinalarda tamir ve bakım desteği olanaklarına dikkat edilmelidir. Çünkü her halükarda bu makinalar aşınacaklar ve bakım-onarım gerektirecekler. Hangimiz şu anda servisi olmayan bir araba alırız. Ben size x marka bir araba getirsem ama Türkiye'de hiç servisi olmasa, alır mısınız? İşte biz bunu söylemeye çalışıyoruz. SÇ: Şu an Türkiye'ye yeni getirdiğiniz bir ürün var mı? Burak Pabuççuoğlu: Son olarak, yeni bir seri olan UCF 466 dekantörümüzü Türkiye'ye getirdik. UCF 466 yüksek verimli bir dekantör ve bu ürünü 2008 yılının son aylarında sattık da. Yakında çalışmaya başlayacaklar. Son yıllarda getirdiğimiz ve uyguladığımız bir ürün ise çürütücü öncesi kullanılan yoğunlaştırma dekantörleridir. İlginizi çekebilir... Tuzla Deride Anaerobik Çamur Reaktörünün Çökme NedenleriTuzla deri anaerobik reaktörü ile ilgili videolar incelendiği zaman olayın gaz patlaması olmadığı görülüyor. Gaz basıncından kaynaklı üstünde gaz balo... Yeni Delhi Okhla Atık Su Arıtma TesisiDünya nüfusu artmaya devam etmekte ve tahminlere göre 2030 yılına kadar 8,5 milyara ulaşması beklenmektedir. Bu nedenle modern tarımın karşı karşıya o... Modern Atık Su Havalandırma Teknolojileri: Aerostrip® Şerit Difüzörler ve Neuros™ Hava Yataklı Turbo Blower Sistemlerinin Entegre KullanımıAtık su arıtma tesislerinde havalandırma, biyolojik arıtım süreçlerinin verimli işleyebilmesi açısından en kritik aşamalardan biridir. Oksijenin mikro... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.