
Ekolojik Ayak İzi Nedir?![]()
İnsanlar kaynak gerektiren ve atık meydana getiren servis ve ürünleri tükettikleri için her birimiz dünyada bir talep oluştururuz. Doğa bu talepleri, biyosferde yani gezegenin canlı bölümünde kendi kapasitesini yineleyebildiği sürece karşılar. Doğaya etkimizi ölçmenin bir çok yöntemi vardır. Bu yöntemlerden en çok kullanılanı, 1990’larda geliştirilen "ekolojik ayak izi" olarak adlandırılan ölçünün değerlendirilmesidir. Ekolojik ayak izi hesabı, insanların yaşam şeklinden dolayı gereksinim duyulan ekolojik kaynakların, biyosferin kaynak sağlama kapasitesini aşıp aşmadığını inceler. Bu hesaplar bireylerin, organizasyonların, resmi kurumların sürdürülebilirlik doğrultusunda hedef belirmelesine ve olayları takip etmesine yardımcı olur. Temelde ayak izi, insanların ekolojik taleplerini, var olan teknolojiyi kullanarak, yaşamın sürdürebilmesi için gerekli kaynağın üretimine ve yaşam faaliyetleri sonucu oluşan atıkların absorbe edilmesine imkan sağlayan biyolojik açıdan üretken kara ve deniz alanı cinsinden ölçer. Bu alana ’Küresel Akre’ (1 Akre= 0.404 dönüm) denir ve bu değer dünyanın ortalama biyolojik üretkenliğini yansıtması için ayarlanmıştır. Ayak İzi (talep) ve Biyo-kapasite (arz) arasında yapılan karşılaştırma biyolojik açıdan uygun olan toplam alanın ölçüsüdür. Küresel ölçekte, ortalama bir insanın ’Ayak İzi’ değeri 5.4 akredir. Fakat kişi başına düşen ’Ayak İzi’ değeri 4.4 akre ile sınırlıdır. Eğer dünyada varolan vahşi yaşam için ayrılmış alanlar da dikkate alınırsa, bu değer daha da düşecektir. Bu küresel "aşırılık", yani insanlığın Ayak İzi’nin dünyada var olan biyo-kapasiteyi aşması, 1980’lerin ortasında başlayıp, günümüze kadar artarak devam etmiştir. Her yıl doğanın yerine koyabileceğinden daha fazla kaynağı tüketerek, örneğin karbondioksit gibi atıkların biyosferde birikmesine izin vererek, aşırılık değeri % 23’e ulaşabilir. Eğer bu aşırılık devam ederse, ekosistem bir daha eski haline dönmeyecek şekilde bozulabilir. Şu anda Amerika Birleşik Devlet’lerinde kişi başına düşen ekolojik ayak izi değeri kişi başına düşen bölgesel biyo-kapasitenin iki katından fazladır. Son 40 yıl süresince artan enerji tüketimi ve buna bağlı olarak artan karbondioksit emisyonu yüzünden ekolojik ayak izi değeri artmaktadır. Ayrıca Amerika- da kişi başına düşen biyo-kapasite değeri de nüfus artışına bağlı olarak azalmaktadır. Şu anda ortalama bir Amerika vatandaşının tüketimini karşılamak için 24 ’Küresel Akre’ gereklidir ve eğer tüm dünyada insanlar bu seviyede tüketirse, 5 gezegenden daha fazlasına ihtiyacımız olacaktır. Bu hesaplar bireylerin, organizasyonların, resmi kurumların sürdürülebilirlik doğrultusunda hedef belirlemelerine ve olayları takip etmesine yardımcı olur. Ekolojik ayak izi ölçümü bir bireyden aileye, kurumlardan şehirlere, bölgelerden ülkelere ve hatta tüm insanlığa kadar çeşitli sınıflarda yapılabilir. Bu bilgi hükümetler, organizasyonlar ve şirketler tarafından iletişimden planlamaya, uygulamadan değerlendirmeye kadar yapılan çalışmaların sürdürülebilirliğinin ölçümü ve yönetimi için kullanılır. WWF Yaşayan Gezegen Raporu’na göre Avustralyalı: 7.7 gha (global avarage hectar) veya 19 akre İtalyan: 3.8 gha veya 9 akre Meksikalı: 2.5 gha veya 6 akre Hintli: 0.8 gha veya 2 akre Dünya ortalaması 2.2 gha veya 5.4 akre Oysa bugün için kişi başına düşen biyolojik üretim alanı ve deniz, bunun % 20’si kadar. Yani iki ayda 1 yıllık yaşam kaynağı tüketiliyor. 1 ton kağıt; 4.4 global akre EAİ 1 ton geri dönüşümlü kağıt 0.9 akre 1 ton alüminyumun geri kazanımı 9.1 akre EAİ kazanımı sağlıyor. Marin Şehri’nin Ekolojik Ayak İzi Ölçümü (Şubat 2006) Marin eşsiz doğal yapısı ve bu doğal yapının devamı için var olan halk desteği ile bilinen bir şehirdir. Marin Yeşil Alan Bölgesi’nin ilk çalışmalarından, şehrin "Şehirler İçin İklimi Koruma Kampanyası"na üyeliğine kadar geçen zaman içerisinde, Marin’in doğayı koruması, çevreye duyarlı planlama ve gelişme ile dolu tarihi, tüm sahil bölgesindeki eyaletler ve tüm ülke için bir model olarak sunulmuştur. Var olan bu geleneği devam ettirerek, Marin Şehirsel Planı’ndaki yeni güncelleştirme çalışmalarında temel prensip olarak sürdürülebilirlik kabul edilmiştir. Bu plan, temel olarak, şehirdeki sürekli gelişimin gerçekleşmesi için programlar önermekte ve başarılması gereken amaçları işaret etmektedir. İşaret edilen program ve amaçların başarılı olarak uygulanması şehrin çevreye olan zararını ne ölçüde azaltmaktadır? Bu soruyu cevaplamanın bir yolu ’ekolojik ayak izi’ (Ecological Footprint) denen ölçüyü kullanarak şehrin ekolojik kaynak ve servis tüketiminin değerlendirilmesi olabilir. 2001 yılında, ’ekolojik ayak izi’ ölçümünü yaptıran Marin Şehri, bu ölçümü yaptıran ilk yerel yönetimdir. Bu ölçümün sonucu 27 akre çıkmıştır. Bu değer Amerika değerinin üzerinde ve sanayileşmiş bir Avrupa devleti değerinin ise 2 katından daha fazladır. Fransa, Almanya ve İtalya gibi ülkeler, sahip oldukları yüksek yaşam standartlarına rağmen, nasıl doğaya daha az yük olarak ulaşmaktadırlar? Öncelikle bu ülkelerdeki insanlar, Amerika’da yaşayan insanlardan daha az tüketmektedirler. Örneğin, Fransa’da yaşayan bir insanın, telefon direğinden mobilyaya kadar ve hatta günlük gazete kağıdına kadar olan bütün ortalama yıllık orman alanı ihtiyacı 1.3 küresel akredir. Aynı tip ürünler için ise Amerika’da yaşayan bir insanın ortalama yıllık orman alanı ihtiyacı ise 3.2 küresel akredir. Bir insanın ekolojik ayak izi değeri, bireyin kişisel ihtiyaçları ve aktiviteleri ile belirlense de, bu ihtiyaç değeri büyük bir oranda bireyin yaşadığı şehrin tüketim karakterine de bağlıdır. Şehirlerin, eyaletlerin ve federal yönetimlerin sağladığı (eğitim, savunma, sağlık gibi) hizmetler, kaynakların kullanılmasını gerektirir ve bu hizmetler Marin Şehri’nde yaşayanların ekolojik ayak izi hesaplamalarına yansıtılmıştır. Bireylerin ekolojik ayak izi değeri belirlenirken, bölgedeki ulaşım fonlarının otoyol mu yoksa bisiklet yolu yapımına mı ayrıldığı gibi toplumsal etkisi olan kararlara bakılırken, aynı zamanda bireylerin yakıt tasarrufu sağlayan araçlar kullanıp kullanmadığı gibi kararlar da göz ardı edilemez. Marin Şehirsel Planı, tüm şehri etkileyen planları uygulayıp hem bireysel hem de kolektif ekolojik ayak izi tasarrufuna katkıda bulunarak, aynı anda küresel aşırılık değerinin azaltılıp daha zengin ve ekolojik olarak dengeli bir çevre için, alınması gereken önlemlere bir örnektir. 2000 yılında Marin kenti 2.6 milyon ton CO2’yi atmosfere bıraktı. Marin kenti toplam ekolojik ayak izi; 1.6 milyon global akre. Marin kentinin elektriğinin % 15’i yenilenebilir kaynaklardan, geri kalanı fosil yakıtlardan ve nükleer enerjiden karşılanıyor. 2002’de Marin, 410.000 ton atık üretti. Bu, California’nın en yüksek oranı (% 71). İnsanlığın ekolojik ayak izi geçen 40 yılda % 700 büyüdü. Marin kenti konutlarının CO2 emisyon salınımı, ekolojik ayak izinin % 62’sini oluşturuyor. Binaların enerji tüketiminin sera gazları içindeki sorumluluğu % 44, taşımacılığın ise % 53. Marin kenti’nin ekolojik ayak izini küçültebilmesi için uzmanların önerileri üç ana başlıkta toplanıyor; Enerji tasarrufu, yenilenebilir enerjilerin kullanımının artırılması, taşımacılığın çevresel etkilerinin azaltılması. Londra’nın Ekolojik Ayak İzi 2000 yılında 7.4 milyon nüfusu bulunan Londra’nın o tarihte enerji tüketimi, 154.400 giga watt saat (GWh)’tir (veya 13.276.000 TEP-Petrol eşdeğeri ton). Bu, 41 milyon ton CO2 üretimi demektir. Londralılar yılda 49 milyon ton materyal tüketir. Bu kişi başına 6.7 ton demektir. 27.8 milyon ton materyal, yapı sektöründe kullanılır. 26 milyon ton atık üretilir. Bunun 15 milyon tonu yapı ve yıkımlardandır. 7.9 milyon tonu ticari ve endüstriyel alan, 3.4 milyon tonu evseldir. 6.9 milyon ton yiyecek tüketilir. Bunun % 81’i İngiltere dışından ithal edilir. Londralılar 64 milyar yolcu/km yol kateder. Bunun % 69’u otomobil iledir. Su tüketimi 876.000.000.000 litreye ulaşmıştır. Bunun % 28’ini kaçaklar oluşturur. Londralıların ekolojik ayak izi 49 milyon global hektardır (gha). Bu biyo kapasitenin 42 katına, coğrafik alanların 293 katına karşılık gelir. Bu miktar, İngiltere’nin tamamının iki katı, yaklaşık bir İspanya kadardır. Londra’da bir hanenin ekolojik ayak izi 6.63 gha’dır. İngiltere geneli için hane başı ekolojik ayak izi 6.3 gha’dır. Bu küresel payı 2.18 gha aşmaktadır. Londra’da turist olarak bulunanların ekolojik ayak izi yaklaşık 2.4 milyon gha’dır. Adam başı 0.32 gha ile Londralıya eşit sayılır. 2050’de küresel payın ortalama 1.44 (kişi başı) gha olması bekleniyor. Londralılar ekolojik sürdürülebilirlik ile 2020’de % 35, 2050’de % 80 azaltım öngörüyor. Bunun için teknoloji ve davranışsal devrim gerekiyor. 2005 Yılı Ekolojik Ayak İzi Hesabı Kayıtları 2005 yılı ulusal ekolojik ayak izi ve biyo-kapasite kayıtlarının geliştirilmesi, Avrupa Çevre Ajansı sponsorluğunda yapılmıştır. 2002 yılından beri var olan bu kayıtlar, çok daha doğru sonuçlar içermektedir. Bir önceki basım detaylı ticaret istatistiklerinin eklenmiş hali olduğundan bu baskıdaki en büyük gelişme, ulusal seviyede ekolojik ayak izi ve biyo-kapasite ithalat ve ihracatında meydana gelen değişimleri daha hızlı takip edebilmemize olanak sağlamasıdır. Yeni güncelleştirilmiş hesaplar, Avrupa Çevre Ajansı’nın 2005 tarihli yayınında (Avrupalılar 2.1 Avrupa Kullanıyor- Dünya ve Dünyanın En Büyük Ekonomisinin Etkileşimi) daha ayrıntılı açıklanmıştır. Bu rapor Avrupa ve dünyadaki ekosistem arasındaki ilişkiyi açıklamakta ve sosyal, ekonomik ve politik güçlerin bu ilişkiyi nasıl şekillendirdiğini incelemektedir. Rapor, Avrupa’nın bütün biyosfere etkisini ve dış etkenlerin Avrupa’nın ekosistemine olan etkisini incelemektedir. Bu rapor aynı zamanda çevre anlamında gelecekte verilecek kararları ve bu kararların Avrupa’nın ekolojik kaynak arz ve talep dengesine vereceği etkileri inceleyip, Avrupa vatandaşlarının daha iyi yarınları için bugünden yapılması gerekenler hakkında önerilerde bulunmaktadır. Bulgular Dünyadaki toplam biyolojik üretim alanı yaklaşık olarak 11.2 milyar hektardır veya başka bir deyişle 2002 yılı kayıtlarına göre kişi başına dünyada 1.8 ’küresel hektar’ üretim alanı düşmektedir (Vahşi yaşam için özel bir alan ayrılmadığı varsayılmıştır). Bu tanımdaki ’küresel hektar’ terimi, dünyadaki ortalama (kişi başına) biyolojik üretim alanının ölçüsü anlamındadır. Standartlaşmış ölçü birimleri veya ’ekolojik birimler’ dünyadaki arz ve talebin karşılaştırılmasına olanak vermektedir. 2002 yılı ölçümlerine göre, insanlığın biyosfere olan toplam talebi veya başka bir deyişle toplam ’ekolojik ayak izi’ değeri 13.7 milyar ’global hektardır’ ve bu da kişi başına 2.2 ’global hektara’ denk gelmektedir. Bu sonuçlar, 2002 yılında kişi başına ’ekolojik ayak izi’ değerinin toplam biyo-kapasite değerini 0.4 ’global hektar’ veya % 23 aştığını göstermektedir. Bu sonuçlar ekonominin ’ekolojik aşırılık’ bölgesinde olduğunu göstermektedir. Gezegenin ekolojik kaynaklarının tüketilme hızı, kendini yenileme hızından daha yüksektir. Bu bizim gelecekte kullanılması gereken ekolojik kaynakları şimdiden tüketmeye başladığımızın göstergesidir ve hiçbir önlem alınmazsa bu trend ileride ekolojik dengenin çöküşüne kadar varabilir. Metodun Gelişimi ’Ekolojik ayak izi’ metodu 90’ların başında William E. Rees ve Mathis Wackernagel tarafından bulunmuştur ve son yıllarda kavram çok daha olgunlaşmıştır. Bu hesaplama yönteminin hesaplanması ve standartlaşması ’Küresel Ayak İzi Ağı’ denen 2003 yılında kurulan ve 50 üye organizasyondan oluşan bir kuruluş tarafından koordine edilmektedir. ’Ekolojik ayak izi’ kayıtlarının hesaplanış şekli ve arkasında teorik bilgi ile bu bilginin gelişmiş sürdürülebilirlik alanında kullanılışıyla ilgili örnekler ’Küresel Ayak İzi Ağı’ web sitesinde bulunabilir www.footprintnetwork.com Ekolojik Ayak İzi Standartları 2006 Ayak İzi Forumu (İtalya-Siena) Ğ 2006’ da Yayınlanmıştır. Neden Ayak İzi Standartlarına İhtiyaç Vardır? Artan sayıdaki devlet kurumları ve organizasyonlar, sürdürülebilir kaynak kullanımının temel göstergesi olarak ’ekolojik ayak izini’ kullanmaktadırlar. Dünyada ’ekolojik ayak izi’ hesaplamasıyla ilgilenen insan sayısı artıkça, hesaplama ve yorumlama tekniğinde farklılaşmalar ve bölünmeler yaşanmaktadır. Bu farklılaşmalar ’ekolojik ayak izi’ bilgisinin tutarlı ve karşılaştırılabilir sonuçlar üretmesini engellemekte ve karışıklığa neden olmaktadır. ’ekolojik ayak izi’ yöntemi sürdürülebilirlik açısından güvenilir bir ölçü sistemi olması için, sadece bilimsel anlamda değil aynı zamanda uygulama ve yorumlama anlamında da birlik olunması gerekmektedir. Bunun için, aynı zamanda bilgilerin ve sonuçların hiç bir manipülasyona uğramadan iletilmesi de gerekmektedir. Bu amaçlara ulaşmak için Global Footprint Network (GFN), ekolojik ayak izi’nin uygulamalarının standartlaşmasını ve ardından teorik bilginin gözden geçirilmesi ile ilgilenen bir komisyon kurmuştur. Böylece, ekolojik ayak izi kayıtlarının güvenilir ve tutarlı olduğu anlaşılacak ve yöntem çok daha sık kullanılmaya başlanılacaktır. Bu da daha sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmamızı hızlandıracaktır. ’Ekolojik ayak izi’ hakkındaki soru ve önerilerinizi standards@footprintnetwork.org adresine bildirebilirsiniz. İlginizi çekebilir... İklim Kriziyle YüzleÅŸmek: İklim Eylemi için Bir Kaldıraç Olarak Suİklim etkilerinin geri döndürülemez hale gelebileceÄŸi kritik dönüm noktalarına hızla yaklaşıyoruz.... VEGA Türkiye, YaÄŸmur Suyu Depolama Sistemini Hayata GeçirdiSürdürülebilirlik odaklı bu sosyal sorumluluk projesi, çevreye duyarlı bir gelecek için adım atıyor. DoÄŸal kaynakları koruyan sistem, su israfının önl... Konteyner Tip Atık Su Geri Kazanım SistemleriBu proje, bir ilaç firmasının günlük 110m3 kapasiteli atık suyunun %90+ oranında geri kazanılması için kullanılan membran teknolojilerinin kullanı... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.