
Türkiye'de Karbon Kilitlenmesi Raporu Açıklandı![]()
İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü ve Kıdemli Uzmanı Ümit Åžahin, “Türkiye’de Karbon Kilitlenmesi: DüÅŸük Karbona GeçiÅŸte Almanya ve Polonya ile KarşılaÅŸtırmalı Bir Perspektif” raporunu kamuoyuyla paylaÅŸtı. Türkiye’nin, hızla derinleÅŸen karbon kilitlenmesinden kurtulmak için önemli fırsatlara sahip olduÄŸu belirtilen raporda, “Toplam enerji tüketiminde fosil yakıt bağımlılığı yüksek olsa da özellikle elektrik üretimi ve ulaşım alanında geliÅŸmekte olan bir ülke olmanın avantajlarını kullanabilir” denildi. Sabancı Üniversitesi bünyesinde faaliyetlerini sürdüren İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi alanındaki birikimi kuvvetlendiren çalışmalarına, “Karbon Kilitlenmesi” kavramıyla devam ediyor. Merkez’in İklim Çalışmaları Koordinatörü ve Kıdemli Uzmanı Ümit Åžahin, “Türkiye’de Karbon Kilitlenmesi: DüÅŸük Karbona GeçiÅŸte Almanya ve Polonya ile KarşılaÅŸtırmalı Bir Perspektif” baÅŸlıklı raporu, Karaköy’deki Minerva Han’da düzenlenen etkinlikte kamuoyuyla paylaÅŸtı. AraÅŸtırmada Türkiye, Almanya ve Polonya’nın enerji politikaları ve küresel geçiÅŸ yönelimi karşısındaki tutumları, karbon kilitlenmesi (carbon lock-in) kavramı üzerinden birbirleriyle karşılaÅŸtırılıyor. Bu karşılaÅŸtırma üzerinden, Türkiye’nin fosil yakıtlara dayalı bir ekonomiden ve enerji sisteminden düÅŸük karbona geçiÅŸi neden gerçekleÅŸtiremediÄŸi araÅŸtırılıyor.
Karbon kilitlenmesi Raporun tanıtımı için düzenlenen toplantıda konuÅŸan İPM İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Åžahin, “Büyük bir sanayi ülkesi olmasına raÄŸmen düÅŸük karbonlu enerji sistemine geçiÅŸin öncülerinden biri haline gelen Almanya’nın durumuyla, enerji sistemi büyük ölçüde kömüre bağımlı olan ve bu bağımlılığını kararlı biçimde sürdüren Polonya’nın durumu hem birbirleriyle hem de Türkiye’yle karşılaÅŸtırıldığında geçiÅŸ dinamiklerini anlamak için fikir veriyor. Bu üç ülke fosil yakıtlara bağımlı bir ekonomik sisteme sahip olan, bu bağımlılığı süren ya da azalmakta olan ülkelerdir” deÄŸerlendirmesini yaptı.
Türkiye düÅŸük karbon sistemine geçebilir “Karbon kilitlenmesinden nasıl kurtulabiliriz?” önerilerinin de paylaşıldığı rapor kapsamında, Ümit Åžahin’in Almanya, Türkiye ve Polonya karşılaÅŸtırmasında vurguladığı noktalar da ÅŸöyleydi:
Almanya, Polonya ve Türkiye’nin Enerji Politikaları • Almanya’nın dünya ekonomisindeki büyük payı, enerji sistemi ve sera gazı salımları ülkenin enerji dönüÅŸümünün (Energiewende) uluslararası iklim ve enerji politikaları açısından büyük önem taşımasına neden oluyor. Ayrıca, Almanya’nın enerji yapısında yaÅŸanan deÄŸiÅŸim düÅŸük karbonlu bir ekonomiye geçiÅŸ ve karbon kilitlenmesinden kaçışın uygulanabilir bir örneÄŸini oluÅŸturuyor. Öte yandan Almanya birçok zorlukla karşı karşıya. Kömürün elektrik üretimindeki payının yüksek olmaya devam etmesi ve ısınma ve ulaşım gibi diÄŸer alanlarda karşılaşılan zorluklar, Almanya’nın hedeflerini tutturmasını zorlaÅŸtırıyor. • Energiewende’nin temel amacı, Almanya’nın enerji politikalarını fosil yakıt ve nükleer temelli bir sistemden yenilenebilir enerji ve enerji verimliliÄŸine dayalı düÅŸük karbonlu bir sisteme doÄŸru dönüÅŸtürmektir. Energiewende dört temel üzerine oturmaktadır: 2022’ye kadar nükleer santralleri kapatmak, iklim deÄŸiÅŸliÄŸiyle mücadele etmek, enerji güvenliÄŸini artırmak ve rekabet ve büyümeyi hedefleyerek sanayi politikalarını iyileÅŸtirmek. • Polonya’nın enerji sistemi ve elektrik üretimi büyük ölçüde kömüre, özellikle de yerli kömüre bağımlı. Son on yıldaki yüzde 2,7’lik düÅŸüÅŸe raÄŸmen Avrupa BirliÄŸi’ndeki en büyük kömür (taÅŸ kömür ve linyit) üreticisi ve 2016 yılında 52,3 milyon ton kömür üretti. Avrupa’da çıkarılan taÅŸ kömürünün yüzde 72’sini üreten Polonya, dünyada Avustralya’nın ardından, elektrik üretiminde en çok fosil yakıt kullanan ülkelerden biri. • Ayrıca Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) üye ülkeleri arasındaki sıralamada elektrik üretiminde en az yenilenebilir enerji kullanan 6’ncı ülke. Kömür, Polonya’da enerji üretiminin yüzde 79’unu ve toplam birincil enerji arzının yüzde 51’ini teÅŸkil ediyor. Polonya’da yenilenebilir enerji politikalarının geliÅŸiminin büyük oranda kısa dönemli AB politikaları ile sınırlı olduÄŸu görülüyor. Polonya’da enerji sektörünün fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye yönelik bir dönüÅŸüm geçirmesine dair, 2030 ve 2050’ye yönelik orta ve uzun vadeli planlar da dahil olmak üzere herhangi bir planı bulunmuyor. • Türkiye’nin enerji sistemi fosil yakıtlara, özellikle de doÄŸalgaz ve kömüre dayalı. Elektrik üretiminin yüzde 34’ü doÄŸal gazdan, yüzde 31’i kömürden, yüzde 24’ü hidrolik enerjiden, yüzde 6’sı rüzgârdan, yüzde 2’si jeotermal enerjiden ve yüzde 3’ü diÄŸer kaynaklardan elde ediliyor. Türkiye’nin resmi enerji stratejisinin temelini enerji kaynağı ithalatını azaltmak oluÅŸturuyor. Amaç, elektrik üretiminde kullanılan ithal doÄŸalgaz ve kömürü azaltmak, yerli kömürle birlikte baÅŸta su olmak üzere rüzgâr ve güneÅŸ gibi yenilenebilir kaynakların payını attırmak olarak açıklanıyor. • Öte yandan Türkiye’nin enerji üretiminde fosil yakıtların kullanımını azaltma gibi bir politikasının olmadığı, fosil yakıtlara verilen devlet desteÄŸinin artarak devam etmesinden anlaşılabilir. Son yıllarda kömürün elektrik üretimindeki payı önemli ölçüde artmış olmasına raÄŸmen yerli kaynak kullanımında önemli bir artış gözlenmiyor. Türkiye elektrik üretiminde yerli kömür kullanımını artırmayı hedeflerken, yeni yenilenebilir enerji tesislerini de artırmayı ve 2023’e kadar yenilenebilir kaynakların (hidro dahil) payını üçte birde tutmayı öngörüyor. Halen elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların payı yüzde 32 civarında olduÄŸu için yenilenebilir enerjide kapasite artışı hedeflenmekle birlikte yenilenebilir kaynakların üretimdeki payında artış öngörülmediÄŸi görülüyor. • Türkiye giderek daha fazla karbon kilitlenmesi içine giriyor. Polonya, öteden beri karbon kilitlenmesi içinde olan ve bu durumu derinleÅŸtiren bir ülke görünümü veriyor. Almanya ise karbon kilitlenmesinden çıkma yoluna girmiÅŸ, ancak son yıllarda bu süreç aksamış ve yavaÅŸlamış. Hatta bazı yorumcular Almanya’nın da tekrar kilitlenmeye doÄŸru gittiÄŸi görüÅŸünde. Yine de bu üç ülke arasında karbon kilitlenmesinden çıkma ÅŸansı en yüksek ülke Almanya olup, Polonya’nın oldukça dirençli olduÄŸu görülüyor. • Türkiye’nin ise iki ülkenin arasında bir konumda yer aldığı, kilitlenmeden çıkmak için oldukça fazla fırsata sahip olduÄŸu görülüyor. Buna raÄŸmen bu ÅŸansı kullanmak için yeterli çaba göstermediÄŸi, hatta tam tersine sorunu derinleÅŸtirme yönünde politikalar izlediÄŸi gözleniyor. Türkiye muhtemelen bu nedenle önümüzdeki yıllarda daha fazla karbon kilitlenmesi içine girecek. İlginizi çekebilir... İklim Kriziyle YüzleÅŸmek: İklim Eylemi için Bir Kaldıraç Olarak Suİklim etkilerinin geri döndürülemez hale gelebileceÄŸi kritik dönüm noktalarına hızla yaklaşıyoruz.... VEGA Türkiye, YaÄŸmur Suyu Depolama Sistemini Hayata GeçirdiSürdürülebilirlik odaklı bu sosyal sorumluluk projesi, çevreye duyarlı bir gelecek için adım atıyor. DoÄŸal kaynakları koruyan sistem, su israfının önl... Konteyner Tip Atık Su Geri Kazanım SistemleriBu proje, bir ilaç firmasının günlük 110m3 kapasiteli atık suyunun %90+ oranında geri kazanılması için kullanılan membran teknolojilerinin kullanı... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.