BIODESULF
HANASU
SAKA ARITIM

İzmir Su Raporu 2024 Yayımlandı: İzmir'in İçme Suyu Gerçeği, Kaynaklar Azalıyor, Tehlike Büyüyor

İzmir Su Raporu 2024 Yayımlandı: İzmir'in İçme Suyu Gerçeği, Kaynaklar Azalıyor, Tehlike Büyüyor

7 Mayıs 2025 | HABERLER
202. Sayı (Mayıs 2025)
1.160 kez okundu


TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından hazırlanan 2024 İzmir Su Raporu yayımlandı. Rapor İzmir’in su kaynaklarının mevcut durumunu ortaya koyarken kentsel ve endüstriyel atık su arıtımının iyi ve eksik kısımlarını da paylaşıyor. Özellikle körfezde yer aslan kirliliğe dikkat çeken raporda çözüm önerileri ve ivedilikle atılması gereken adımlar sıralanıyor.

İZMİR’İN İÇME SUYU GERÇEĞİ: KAYNAKLAR AZALIYOR, TEHLİKE BÜYÜYOR

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından hazırlanan 2024 İzmir Su Raporu'na göre, kentin su ihtiyacı giderek artarken, mevcut kaynakların hem miktarı hem de kalitesi ciddi tehdit altında. İzmir Büyükşehir Belediyesi verilerine göre, 2023 yılında kentin içme suyu ihtiyacının %61,22’si yeraltı sularından, %38,78’i ise yüzeysel sulardan karşılandı. Ancak raporda yeraltı su seviyelerinde dramatik bir düşüş olduğu ve bu durumun sürdürülebilir bir su yönetimini zora soktuğu ifade ediliyor. Özellikle Ödemiş ve Kemalpaşa bölgelerinde yeraltı suyu seviyelerinde 50 metreyi aşan düşüşler kaydedildi. Yeraltı sularına olan bağımlılığın artması, su kalitesinde de ciddi sorunlar yaratıyor. Kentteki arsenik oranı yüksek yeraltı suyu kaynakları için çeşitli arıtma tesisleri kurulmuş olsa da, arıtılmış suların kalite kontrolü sürekli takip gerektiriyor. 2023 yılı itibarıyla İzmir genelinde arsenik arıtma kapasiteli 6 büyük tesis bulunuyor ve bu tesisler yılda yaklaşık 139 milyon m³ su arıtarak şehre içme suyu sağlıyor.

Öte yandan yüzeysel su kaynaklarının durumu da kaygı verici. Tahtalı Barajı, Gördes Barajı ve Balçova Barajı gibi ana kaynaklar, mevsimsel kuraklık ve azalan yağışlar nedeniyle düşük doluluk oranlarıyla mücadele ediyor. İklim değişikliği nedeniyle uzun vadede yüzeysel kaynaklardan sağlanan su miktarının daha da azalabileceği öngörülüyor. İzmir’de ayrıca su iletim hatlarında kayıplar da büyük bir problem. 2023 yılı verilerine göre merkez ilçelerde su kayıp oranı %27,36 olarak tespit edilirken, çevre ilçelerde bu oran %40’ın üzerine çıkıyor. Bu durum, kıt olan su kaynaklarının önemli bir kısmının iletim sırasında kaybolmasına yol açıyor.
Su kalitesi açısından yapılan analizlerde ise, İzmir içme suyu genel olarak İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik standartlarına uygun bulunuyor. Ancak uzmanlar, mikroplastik kirliliği gibi yeni nesil tehditlerin su kaynaklarında izlenmesi gerektiğini ve mevcut mevzuatın bu yönde güncellenmesi gerektiğini vurguluyor. İzmir’in su güvenliğinin geleceği için önerilen önlemler arasında; su kayıp-kaçaklarının azaltılması, alternatif su kaynaklarının geliştirilmesi, yağmur suyu hasadı uygulamalarının artırılması ve su tasarrufu bilincinin yaygınlaştırılması yer alıyor. Kent için su krizini önlemek adına acil ve bütüncül bir su yönetimi politikasının hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

İZMİR’DE ATIK SU YÖNETİMİ: BAŞARILAR VAR, ANCAK RİSKLER DEVAM EDİYOR
İzmir, Türkiye’nin en büyük kentlerinden biri olarak atık su yönetiminde önemli adımlar atsa da, sorunların tamamen çözülemediği bir tabloyla karşı karşıya. 2024 İzmir Su Raporu'na göre, şehir genelinde atık su toplama ve arıtma oranı yüksek olsa da, özellikle arıtma kalitesi ve bazı sanayi bölgelerinde yetersizlikler dikkat çekiyor. İzmir'de 2024 yılı itibarıyla, İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) tarafından işletilen toplam 67 adet atık su arıtma tesisi bulunuyor. Bu tesislerin çoğunluğu kentsel atık suların yönetimi için kurulmuşken, endüstriyel bölgelerde de belli başlı arıtma tesisleri faaliyet gösteriyor.

Kentsel Atık Su Yönetiminde Genel Başarı

Kent merkezinde ve büyük ilçelerde evsel atık suların büyük bir kısmı arıtılıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Körfez’e yönelik atık su yönetimi projeleri sayesinde, doğrudan deşarjlar büyük oranda engellense de, özellikle küçük yerleşim birimlerinde kaçak deşarjlar ve eski altyapı sistemlerinden kaynaklı kirlilikler zaman zaman ciddi risk oluşturuyor.

Endüstriyel Atık Sularda Ciddi Açıklar

İzmir’de bulunan organize sanayi bölgeleri (OSB), serbest bölgeler ve sanayi sitelerinin atık su yönetimi konusunda ise tablo daha endişe verici. 2023 yılı verilerine göre İzmir’deki OSB'lerin %42’sinde atık su arıtma tesislerinin yetersiz olduğu veya hiç bulunmadığı belirlendi . Bu durum, endüstriyel kaynaklı kimyasal kirlilik riskini artırıyor. Özellikle Gediz Havzası çevresindeki sanayi kuruluşlarından kaynaklı kirlilik, hem yerüstü su kaynaklarını hem de yeraltı sularını tehdit ediyor. Endüstriyel deşarjların tam arıtılmadan doğaya bırakılması, İzmir Körfezi ve çevresindeki su ekosisteminde ciddi hasarlara yol açıyor.

İzmir Körfezi Kirliliği ile Bağlantı

İzmir Körfezi'nde su kalitesinin düşük çıkmasının en önemli nedenlerinden biri de arıtılmadan bırakılan atık sular. Körfezde yapılan analizlerde, bakteriyolojik parametrelerin bazı bölgelerde sınır değerlerin üzerinde olduğu tespit edildi. Bu durum, deniz ekosisteminin zarar görmesine, balık ölümlerine ve halk sağlığı risklerinin artmasına neden oluyor. Özellikle yaz aylarında Körfez’de koku problemleri ve deniz suyunda bulanıklık gibi şikayetler de artıyor.

Çözüm Önerileri

Raporda, atık su yönetiminde yaşanan aksaklıkların giderilmesi için şu öneriler sıralandı : Tüm OSB'lerde tam kapasiteli endüstriyel atık su arıtma tesislerinin kurulması. Mevcut kentsel atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma teknolojileriyle modernize edilmesi. Yağmur suyu ve kanalizasyon hatlarının ayrıştırılması, taşkın ve kaçak deşarjların önlenmesi. Kaçak deşarjların tespiti için izleme sistemlerinin kurulması ve cezai yaptırımların artırılması. Arıtılan suyun geri kazanımı için projeler geliştirilmesi ve sanayi/tarım alanlarında kullanılması.

İZMİR KÖRFEZİ’NDE KİRLİLİK ALARMI: DENİZ YAŞAMI VE HALK SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDA

İzmir Körfezi, kentin simgelerinden biri olmasına rağmen giderek artan kirlilik tehdidi altında. 2024 İzmir Su Raporu’na göre, Körfez’in su kalitesi birçok bölgede insan sağlığını ve deniz ekosistemini tehdit eder boyutlara ulaştı.Özellikle kentsel atık su deşarjları, sanayi faaliyetleri, tarımsal kirlilik ve yüzey akışları Körfezde kirlilik yükünü artırıyor. Yapılan ölçümlerde, Escherichia coli (E.coli) ve Intestinal Enterekok gibi bakteri düzeylerinin özellikle yağışlı dönemlerde sınır değerleri aştığı kaydedildi. Bu durum, yüzme alanlarında halk sağlığı risklerinin yükselmesine ve deniz ekosisteminde ciddi bozulmalara yol açıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yürüttüğü deniz temizliği ve atık su arıtma çalışmaları belirli bölgelerde etkili olurken, Körfez genelinde kirlilik yükünün halen yüksek olması, altyapı yatırımlarının ve denetimlerin yetersizliğini gösteriyor. Raporda, Körfez’e deşarj edilen arıtılmış atık suların kalitesinin iyileştirilmesi gerektiği vurgulanıyor.Öte yandan, iklim değişikliğine bağlı olarak artan sıcaklıklar ve azalan su sirkülasyonu, kirlilik etkilerini daha da ağırlaştırıyor. Bu süreç, özellikle oksijen seviyelerinin düşmesiyle balık ölümlerine ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden oluyor. Uzmanlar, Körfez’in kurtarılması için bütüncül bir yaklaşım gerektiğini belirtiyor. Acil çözüm önerileri arasında ileri biyolojik arıtma sistemlerinin yaygınlaştırılması, kıyı alanlarında kaçak deşarjların engellenmesi, yağmur suyu drenaj sistemlerinin iyileştirilmesi ve düzenli su kalitesi izleme programlarının artırılması bulunuyor. Ege’nin incisi İzmir’in kalbi sayılan Körfez, sürdürülebilir yönetim politikaları ve etkili denetim mekanizmalarıyla eski sağlıklı günlerine kavuşabilir. Ancak bunun için vakit kaybetmeden, kapsamlı ve kararlı adımlar atılması gerekiyor.

SONUÇ VE ÖNERİLER

İzmir’in su kaynakları, hem nicelik hem de nitelik açısından ciddi tehdit altında. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından hazırlanan raporun sonuç bölümünde, kentte su yönetiminin geleceği için kritik uyarılar yapıldı. Raporda, su kaynaklarının korunması, temiz suya erişimin sağlanması, kullanılmış suların arıtılması ve geri kazanılması gibi adımların artık yaşamsal bir zorunluluk haline geldiği vurgulandı. Artan nüfusla birlikte içme ve kullanma suyu ihtiyacının büyüdüğüne dikkat çekilen raporda, mevcut kaynakların verimli kullanılması gerektiği gibi, yeni su kaynaklarının da devreye alınmasının şart olduğu belirtildi. Bu kapsamda, yerel ve uluslararası hedefler hatırlatıldı. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nden özellikle Hedef 6 (Temiz Su ve Sanitasyon) ile birlikte sağlıklı bireyler (Hedef 3), dirençli şehirler (Hedef 11), iklim değişikliği ile mücadele (Hedef 13) ve sudaki yaşamın korunması (Hedef 14) gibi başlıkların suyun kalitesi ve sürdürülebilir kullanımına doğrudan bağlı olduğu vurgulandı.

Kuraklık Tehdidi Kapıda

İklim değişikliğiyle birlikte ülkemizde kuraklık riskinin giderek arttığına işaret eden raporda, mevcut su kaynaklarının korunmasının her zamankinden daha büyük bir önem taşıdığı belirtildi. Kente yeni su kaynaklarının kazandırılması, derin su kuyularına yönelik araştırmaların hızla tamamlanması ve uygun alanlarda yeni sondajların yapılması önerildi. Ayrıca DSİ ve İZSU’nun yeraltı su kuyularını daha etkin denetlemesi, ruhsatsız veya ruhsata aykırı kuyuların derhal kapatılması gerektiği ifade edildi.

Tahtalı Barajı Stratejik Önemde

İzmir’in su temininde en kritik kaynak olarak gösterilen Tahtalı Barajı ve çevresindeki Tahtalı-Çamlı Havzaları ile Yarımada bölgesinin korunmasına özel önem verilmesi gerektiği kaydedildi. Raporda, bu alanların temiz su havzaları olarak değerlendirilmesi, yapılaşma, sanayi ve madencilik faaliyetlerine kesinlikle kapatılması gerektiği vurgulandı. Özellikle Efemçukuru bölgesindeki altın madenciliği ruhsatlarının iptal edilmesi ve Çamlı Barajı'nın yapımı önündeki engellerin kaldırılması çağrısı yapıldı.

Denetimler Artırılmalı, Kirlilik Önlenmeli

Havza koruma alanlarında doğrudan veya yetersiz arıtılmış atık su deşarjlarının ciddi kirlilik yarattığı ifade edilirken, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü ile belediyelerin bu konuda daha etkin denetim yapması gerektiği belirtildi. Raporda ayrıca, mikroplastik (MP) kirliliğinin de içme suyu güvenliği açısından yeni bir tehdit olduğu vurgulandı. İçme suyunda mikroplastik giderimine yönelik etkili arıtma teknolojilerinin geliştirilmesi gerektiği, yüzey ve yeraltı sularında MP izleme çalışmalarının periyodik olarak yapılmasının şart olduğu bildirildi. Tahtalı Havzası'nda ekolojik tarımın desteklenmesi, doğayı tahrip edecek sanayi ve madencilik faaliyetlerinin kesin şekilde önlenmesi gerektiği kaydedildi. Rapora göre, havzada mevcut sanayi faaliyetleri planlı bir şekilde bölgeden çıkarılmalı ve bu bölge bütünüyle bir içme ve kullanma suyu havzası olarak korunmalıdır.

Ormanların Rolü Vurgulandı

Su kalitesinin korunmasında orman ekosistemlerinin önemine dikkat çekilen raporda, yalnızca odun üretimi odaklı orman yönetimi yerine, su ve toprak koruma hedeflerinin önceliklendirileceği yeni bir orman planlama yaklaşımının benimsenmesi gerektiği belirtildi. İzmir'in hayati öneme sahip su kaynaklarının korunması için Orman Genel Müdürlüğü başta olmak üzere ilgili tüm kuruluşların yönetim stratejilerinde bu konuya öncelik vermesi gerektiği vurgulandı. Anayasanın güvence altına aldığı sağlıklı yaşam hakkı temelinde, insani yaşam koşullarının iyileştirilmesi, hijyenin sağlanması, güvenilir içme ve kullanma suyu temini ile halk sağlığının korunması için somut adımlar atılmasının zaruri olduğu belirtildi. Bu adımların başında ise yeterli kapasitede altyapı sistemlerinin kurulması ve mevcut altyapının güçlendirilmesi geldiği ifade edildi.
İzmir'deki içme suyu şebekesindeki kabul edilemez seviyedeki su kayıp ve kaçaklarına dikkat çekilerek, bu sorunun çözümü için ivedilikle iyileştirme projelerinin hayata geçirilmesi gerektiği dile getirildi. İZSU'nun 2023 yılı faaliyet raporuna atıfta bulunularak, 11 merkez ilçedeki şebeke su kaybı oranının %27,36 olduğu ve bu durumun doğal kaynaklar ile ekonomik açıdan büyük bir kayıp yarattığına işaret edildi. Kayıpların uluslararası standartlara çekilmesi için mevcut şebeke ve işletme koşullarında öncelikli iyileştirmeler yapılması, ömrünü tamamlamış ve sıkça arızalanan bölgelerin tespit edilerek yenilenmesi gerektiği belirtildi.

Kesintisiz Su İçin Alternatifler Değerlendirilmeli

Geçmişte ana isale hatlarındaki arızalar nedeniyle yaşanan su kesintileri hatırlatılarak, kentin su ihtiyacının sürekli karşılanabilmesi için alternatif su iletim hatları ve ara depolama çözümlerinin değerlendirilmesinin önem taşıdığı vurgulandı. Konutlarda su tasarrufunu teşvik etmek amacıyla fotoselli musluklar, musluk başlıklarına takılan tasarruf aparatları ve tasarruflu duş başlıkları gibi yöntemlerin yaygınlaştırılması gerektiği ifade edildi. Ayrıca, deniz suyunun alternatif bir kaynak olarak kullanılmasına yönelik çalışmaların geliştirilmesi ve ihtiyaç halinde bu potansiyelin değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Ancak, deniz suyu arıtma süreçlerinin verimliliği ve ortaya çıkacak tuzlu atık suyun çevresel etkilerinin titizlikle planlanması gerektiği uyarısı yapıldı.

Sanayide Su Verimliliği Devrimi Şart

Sanayi sektöründeki su tüketiminin azaltılması için üretim süreçlerinde kuru proseslere geçilmesi, su tasarruflu teknolojilerin kullanılması ve suyun geri dönüştürülerek yeniden kullanılması prensibinin benimsenmesi gerektiği vurgulandı. Kullanılmış suların geri kazanımına yönelik projelerin teşvik edilmesi gerektiği de ifade edildi.

Yeşil Alan Sulamasında Akılcı Yöntemler Uygulanmalı

Kamusal ve özel alanlardaki yeşil alanların sulanmasının yaz aylarında su tüketimini önemli ölçüde artırdığına dikkat çekilerek, bu alanlarda su tasarrufu için az su ihtiyacı olan bitki türlerinin tercih edilmesi, sulamanın gece yapılması ve damlama sulama gibi modern yöntemlerin kullanılması gerektiği belirtildi. Bu tür uygulamaların sürdürülebilir kentsel su yönetimine önemli katkılar sağlayacağı ifade edildi. Su yönetiminde karar vericiler (bakanlıklar, yerel yönetimler), uygulayıcılar (DSİ, belediyeler, sulama birlikleri) ve tüketiciler (çiftçiler, sanayi kuruluşları, haneler) olmak üzere üç temel paydaşın bilinçli, sorumlu ve iş birliği içinde hareket etmesinin etkin ve sürdürülebilir bir su yönetimi için hayati olduğu vurgulandı. Suyun verimli kullanımı konusunda farklı tüketici gruplarına yönelik eğitim çalışmalarının yapılması ve kamu spotları aracılığıyla bilinçlendirme faaliyetlerinin artırılması gerektiği belirtildi.

Tarımda Su Kayıplarına Son Verilmeli

FAO ve Tarım ve Orman Bakanlığı raporlarına göre, hem dünya genelinde hem de Türkiye'de suyun büyük bir bölümünün tarımsal sulamada kullanıldığına dikkat çekilerek, sulama sistemlerinin modernizasyonu, bitki ihtiyaçlarına uygun sulama programlarının uygulanması, iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması ve su verimliliğini artırıcı yöntemlerin hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığı ifade edildi. Üreticilerin bilinçlendirilmesi ve su tasarrufu sağlayan yöntemlerin benimsenmesi için teşvik mekanizmalarının oluşturulması gerektiği de vurgulandı. İzmir Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Şubesi, kentteki su yönetimi sorunlarına dikkat çekerek acil ve kapsamlı önlemler alınması gerektiğini vurguladı. Oda, yaptığı açıklamada tarımsal üretimden kentsel planlamaya kadar birçok alanda su kaynaklarının korunması ve verimli kullanılması için bir dizi öneri sıraladı. Üniversitelerin ve enstitülerin tarım araştırmalarının dikkate alınması gerektiğini belirten ÇMO, su ihtiyacına göre ürün deseninde değişikliğe gidilerek daha az su tüketen ürünlerin tercih edilmesinin önemini vurguladı.
Kentin altyapı yetersizlikleri ve plansız kentleşmenin yağışlarda sel felaketlerine yol açtığına dikkat çeken Oda, kent planlamasında bütüncül bir yaklaşımla altyapı, yeşil alanlar ve yağış sularının kontrollü yönetiminin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Mevcut altyapının güçlendirilmesi, özellikle taşkın bölgelerinde yağmur suyu ve atık su şebekelerinin ayrılması ve düzenli bakımın yapılması gerektiği ifade edildi.

Yağmur Suyu Geri Kazanım Projeleri Hayata Geçirilmeli

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği'nde yer alan yağmur sularının ayrı toplanarak geri kazanımına yönelik çalışmaların yaygınlaştırılması ve uygulanabilir projelerin hayata geçirilmesi çağrısında bulunuldu. Yağmur suyu hasadı ve depolama/arıtma sistemlerine ilişkin projelerin geliştirilmesi gerektiği de vurgulandı. Sel ve heyelan riski taşıyan bölgelerde yapılaşmaya izin verilmemesi ve mevcut riskli yapıların kaldırılması gerektiği belirtilen açıklamada, taşkın riskine göre yapı seviyelerinin belirlenmesi ve risk altındaki yapılar için özel önlemler alınması istendi. Yeni yapılacak binaların ve kentsel dönüşüm projelerindeki yapıların depremin yanı sıra sel ve taşkın riskini de göz önünde bulundurarak inşa edilmesi gerektiği ifade edildi. Dere yataklarında su akışının engellenmemesi için düzenli bakım yapılması ve taşkın suyunu engelleyecek yapı ve birikimlerin ortadan kaldırılması gerektiği belirtildi. Kaldırım ve yollarda yağmur suyu akışını sağlayacak geçirgen malzemelerin kullanılması ve kentsel planlamada yeşil alan miktarının artırılması gerektiği de vurgulandı. 2024 yazında yaşanan balık ölümleriyle İzmir Körfezi'nin kritik bir durumda olduğu hatırlatılarak, körfezin iyileştirilmesi için ilgili kurumların şeffaflık ve işbirliği içinde çalışması gerektiği ifade edildi.

Nüfus Artışı Altyapı Üzerinde Baskı Oluşturuyor

Nüfus artışının kentin çevresel altyapı tesislerinin verimli çalışmasını olumsuz etkilediği belirtilerek, imar planlarının altyapı kapasitesi ve gelecekteki ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak yapılması gerektiği vurgulandı. Mevcut kanalizasyon ve atık su arıtma tesislerinin iyileştirilmesi, kapasitelerinin artırılması ve yeni tesislere yönelik ihtiyaçların doğru belirlenerek yatırımların zamanında yapılması gerektiği ifade edildi. Körfezi kirleten tüm kaynakların etkin bir şekilde denetlenmesi, körfez ve bağlantılı su kaynaklarının düzenli olarak izlenmesi ve olası kaçak deşarjların önlenmesi gerektiği belirtildi. İzleme verilerinin kamuoyu ile paylaşılması da istendi. Artan su ihtiyacını karşılamak için atık suların arıtılarak yeniden kullanılmasının önemine dikkat çekilen açıklamada, bu teknolojilerin maliyetleri, çevre ve halk sağlığı üzerindeki riskler dikkate alınarak doğru planlama yapılması gerektiği belirtildi.

"Dirençli Kentler" Anlayışı Benimsenmeli

Küresel iklim değişikliğinin etkileri göz önünde bulundurularak su kaynaklarının korunması ve verimli kullanılması gerektiği vurgulandı. Kent yönetiminde iklim değişikliğinin etkilerini de değerlendiren "Dirençli Kentler" anlayışının benimsenmesinin önemine dikkat çekildi. Bölgenin gelecekteki su ihtiyacının karşılanması, vatandaşların sağlıklı yaşamı için temiz ve yeterli suya erişimi, sulak alanların korunması ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için su kaynaklarının ticari bir meta olarak görülmemesi ve kamu yararına, bilimsel ilkelere uygun bir şekilde yönetilmesi gerektiği vurgulandı. Su kaynaklarının korunmasının yasal güvence altına alınması gerektiği de ifade edildi. ÇMO İzmir Şubesi, suyun tüm canlılar için vazgeçilmez bir hak olduğunu hatırlatarak, suyun ekonomik kullanımı ve kaynakların korunmasıyla ilgili kararlarda yerel, bölgesel ve ulusal çıkarların gözetilmesi gerektiğini belirtti. Suyun "doğal hak" olmaktan çıkarılıp "ticari bir mal" haline getirilmesine karşı çıkılarak, doğal kaynakların kamu mülkiyeti temelinde örgütlenmiş, ulusal planlama çerçevesinde yerel kalkınmayı hedefleyen, her bireyin suya erişimini sağlayan ulusal su politikalarının hayata geçirilmesi çağrısında bulunuldu. Vatandaşların refahını ve doğal varlıkların korunmasını esas alan yönetim ve çevre politikalarının hayata geçirilmesi konusundaki kararlılık kamuoyu ile paylaşıldı.


 

İlginizi çekebilir...

Yeşilyaka Koru Projesi, Wilo'nun Akıllı ve Verimli Çözümlerini Tercih Etti

150 yılı aşkın global tecrübesiyle, su teknolojilerinde yeniliğin öncüsü Wilo, Yeşilyaka Koru Projesi'nin tercihi oldu....
17 Haziran 2025

Wilo, Gaziantep'te Endüstri Sektör Profesyonelleriyle Su Teknolojilerinin Geleceğini Paylaştı

Wilo'nun sürdürülebilirlik ve verimlilik odağındaki inovatif yaklaşımıyla şekillenen etkinlikte; mühendislik, gıda, tekstil, kimya ve inşaat gibi ...
11 Haziran 2025

Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi'nin 4. Fazı Açıldı

İzmir Büyükşehir Belediyesi şehrin en önemli çevre yatırımlarından birini tamamlayarak hizmete açtı. Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi'ni...
30 Mayıs 2025

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Enerji & Doğalgaz Dergisi
  • Enerji ve Çevre Dünyası
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeşilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü Kataloğu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü Kataloğu
  • Yalıtım Sektörü Kataloğu
  • Su ve Çevre Sektörü Kataloğu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.