Dergimizin sorularını yanıtlayan Meta Mühendislik Genel Müdür Yardımcısı Taylan Berke Yıldız, ülkemizdeki tesislerde kullanılacak ekipmanların seçiminde kaliteden çok fiyat odaklı tercihler yapıldığını belirterek son kullanıcı firmaların marka seçim sürecine daha fazla dahil olması gerektiğini söyledi.

Atık su arıtımı konusundaki ürün ve hizmetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Meta mühendislik olarak evsel ve endüstriyel atık suların arıtılması ve geri kazanılması konusunda uzmanlaşmış bir firmayız. Atık su arıtma tesislerinin tasarımından ekipman tedarikine, elektromekanik montajından otomasyon işlerine, devreye alma ve satış sonrası hizmetlerine kadar tüm aşamalarında yer alıyoruz. Evsel ve endüstriyel atık su için sunduğumuz ürün ve hizmetleri ayrı sınıflandırarak anlatmak daha açıklayıcı olacaktır. Evsel, yani insani tüketimden kaynaklı atık suların ortalama kalitesi belli olduğu için standartlaştırılmış ürünlerimiz mevcut. Aynı zamanda müşterilerimizin talep ve ihtiyaçlarına göre özel tasarım çözümler de sunuyoruz. Endüstriyel atık su tarafında ise tamamen sektör ve atık suyun kalitesine göre terzi usulü anahtar teslim çözümler sunuyoruz. Müşterilerimizin talep ve ihtiyaçları doğrultusunda en uygun sistemi tasarlıyor, üretiyor ve teslim ediyoruz.

Su kaynaklarının giderek azalma sorununa yağmur suyu hasadı çözüm olabilir mi? Bu alanda daha etkili olabilmek adına neler yapılabilir? 

Öncelikle mühendislikte en önemli strateji, sorunu çözmeden önce sorunun oluşmasını önlemek olmalı. Yağmur suyu hasadı da su kaynaklarının azalması ve kirlenmesi sorunlarını önlemek konusunda çok etkili bir yöntem. İşin en başına dönmek gerekirse, dünyada bir su döngüsü var. Modern insan yeryüzündeki faaliyetleri sebebiyle bu döngüyü bozuyor. Örneğin yağmur yağdığı zaman toprakla buluşup, yer altı suları beslemesi gereken yağmur suları beton alanlara, asfalta, otoparklara düşüp oradan da denizlere karışarak tuzlu su haline geliyor. Diğer yandan göl, nehir ve benzeri tatlı su kütlelerine ulaşan yağmur suları, yollardan taşıdıkları mikroplastikler, ağır metaller, azot ve fosfor benzeri kirleticilerle zaten az olan tatlı su kaynaklarımızı kirletiyor.

Bu sebeple yağmur suyunu mümkün olduğunca toplayıp yeniden kullanmaya uygun hale getiren veya doğaya güvenli bir şekilde ulaşmasını sağlayan sistemler kurmamız gerekli. Özellikle endüstriyel tesislerde çatılardan toplanan sular yeniden kullanılmalı. Örneğin bir fabrika personellerinin rezervuar ihtiyacını yağmur suyundan elde edebilir. Otopark, yol ve benzeri alanlara düşen sular ise su kaynaklarımızı korumak adına arıtıldıktan sonra deşarj edilmeli. Yağmur suyu hasadını yaygınlaştırmak adına bence en önemli adım devlet ve yerel yönetimlerin daha sıkı yönetmelikler ve standartlar yayınlamasıdır. Yönetmelikler uzman ekiplerce oluşturulduktan sonra düzenli denetim yapılması gerekir.

Aynı zamanda endüstriyel kullanım için mevcut su birim fiyatının da artması gerektiğini düşünüyorum. Suyu çok ucuza temin eden işletmeler su geri kazanımına yatırım yapmayı mantıklı görmüyor. Ancak suyun yatırım hesabı olmamalı çünkü susuz hayat mümkün değil. Türkiye’nin günü kurtarmakla meşgul insanların ülkesi olduğunu düşünürsek hem standartların getirilmesi hem uygulanması hem de ekonomik teşvik konusunda devletin işin içinde olması gerekli.

Yazının devamı için tıklayın