Dilek Aşan

Taksim Danışmanlık Hizmetleri Kurucu Genel Müdürü Global Raporlama Uzmanı

Su, insan yaşamının, ekosistemlerin ve ekonomik faaliyetlerin sürdürülmesinde en temel rolü oynayan ve bu yönüyle gezegenimizin can damarı olan bir maddedir. Fakat ne yazık ki özellikle son yıllarda, nüfus artışı, şehirleşme, iklim değişikliği ve sürdürülemez su yönetimi uygulamaları gibi faktörlerden ötürü, yakın gelecekte potansiyel su krizlerine ilişkin endişeler artırmış durumdadır. Bu krizler, farklı sosyal ve ekonomik sonucu tetikleme potansiyeline sahip olup dünya çapında şirketler ve ülkeler için, eğer gerekli önlemler alınmazsa, önemli zorlukları da beraberinde getirebilecektir. Önümüzdeki yıllarda yaşanması muhtemel su krizlerinin getireceği sosyal ve ekonomik problemleri şöyle sıralayabilirizi:

Su kıtlığı ve toplumlar üzerindeki etkileri

Su kıtlığının toplumlar üzerinde doğrudan ve dolaylı etkileri vardır. İleri düzeyde su kıtlığıyla karşı karşıya olan bölgelerde, güvenli içme suyuna erişim günlük bir mücadele haline gelebilir ve bu da hijyenden taviz verilmesine, sağlık risklerinin ve su kaynaklı hastalıkların görülme sıklığının artmasına neden olabilir. Yetersiz su arzı, sanitasyon tesislerini de etkileyerek sağlık sorunlarını daha da kötüleştirebilir. Bunun yanı sıra, su kıtlığı, sınırlı su kaynakları için rekabet eden farklı toplumlar veya ülkeler arasında çatışmaları ve gerilimleri tetikleyerek toplumsal huzursuzluğa ve geniş nüfus hareketlerine yol açabilir.

Tarım ve gıda güvenliği 

Tarımsal süreçler büyük ölçüde suya bağımlıdır ve bu da onu su kıtlığına karşı oldukça savunmasız hale getirir. Azalan su kaynakları mahsul üretimini engelleyerek daha düşük verime, tarımsal üretkenliğin azalmasına ve potansiyel gıda kıtlığına neden olabilir. Bu da gıda fiyatlarını yükselterek gıda güvensizliğini şiddetlendirebilir ve özellikle geri kalmış toplumları ve savunmasız nüfusları derinden etkileyebilir. Genellikle sulama sistemlerine erişimi olmayan ve büyük ölçüde yağmur suyuna bağımlı olan küçük ölçekli çiftçiler, geçim kaynaklarını tehlikeye atan ve kırsal yoksulluğu sürdüren su kıtlığına karşı daha hassaslardır ve olasu su krizleri faaliyetlerinin durmasına neden olabilir.

Yazının devamı için tıklayın