Kayıp ve Hasar Fonu’nun kurulması, birçokları için BirleÅŸmiÅŸ Milletler Ä°klim Konferansı’nın ( COP 27 ) en önemli noktası ve iklim açısından savunmasız geliÅŸmekte olan ülkelerden gelen onlarca yıllık baskının doruk noktasıydı. Fon, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin etkilerinden en savunmasız ve en çok etkilenen ülkelere mali yardım saÄŸlamayı amaçlıyor. Tarihi karar memnuniyetle karşılansa da, bu sadece ilk adım ve baÅŸarı, bu fonun ne kadar çabuk hayata geçtiÄŸine baÄŸlı olacak. 24 ülkeden temsilciler, önümüzdeki yıl boyunca fonun ne ÅŸekilde olacağına, hangi ülkelerin katkıda bulunacağına ve paranın nereye ve nasıl dağıtılacağına karar vermek için birlikte çalışacak. Ä°ÅŸte kayıp ve hasar ve bunun iklim kriziyle mücadele için ne anlama geldiÄŸi hakkında bilmeniz gereken altı ÅŸey:

“Kayıp ve hasar” terimi COP27’ye hakim oldu. Bu tam olarak ne anlama geliyor?

Kayıp ve hasar, yükselen deniz seviyeleri, uzun süreli sıcak hava dalgaları, çölleÅŸme, denizin asitlenmesi ve orman yangınları, türlerin yok olması ve ürün kıtlığı gibi aşırı olaylar gibi iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin kaçınılmaz risklerinden kaynaklanan olumsuz sonuçları ifade eder. Ä°klim krizi ortaya çıktıkça, bu olaylar giderek daha sık gerçekleÅŸecek ve sonuçları daha ÅŸiddetli hale gelecektir.

Tarihsel olarak, G20 ülkeleri iklim krizine neden olan sera gazlarının çoÄŸunu salmıştır. Bu geliÅŸmekte olan ülkeleri nasıl etkiliyor?

ÖrneÄŸin Afrika kıtası, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸine en az katkıda bulunan; ancak etkilerine karşı en savunmasız olan kıtadır. Çok az katkıda bulunan Afrika ülkeleri, iklim krizine uyum saÄŸlamak için saÄŸlık hizmetlerinden beÅŸ kat daha fazla harcamak zorunda kalacak. Bu arada G20 ülkeleri, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 75’ini temsil ediyor. Bu arada, Pakistan ÅŸiddetli sel nedeniyle 30 milyar ABD doları zarar gördü, ancak küresel emisyonların yüzde 1’inden daha azını salıyor.

Yazının devamı için tıklayın