Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 5. Sayı (Kasım-Aralık 2005)

katen ülkemiz zayıf. Sadece Akdeniz kıyıları ile ilgili izleme 1963'ten beri düzenli yapılıyor. Karacleniz'de hemen hemen yoktu. Yani bizim 6.300 kilometre kıyımız var. Fakat doğru dürüst izleme yapıp ela ortaya koyduğumuz clatamız yoktu. Bu Türkiye'ye uluslararası platformda ela çok kötü izlenim veriyordu. Son 2 senedir Karacleniz'cle 63 noktadan yılda 2 kez numune alacak şekilde izleme programı başlattık. Prensip olarak bütün kıyıların sürekli izlenmesini devam ettireceğiz. Hava kalitesi ile ilgili, şu an 31 ilimizde 1 ve 2. derecede hava kirliliği olan illerimizde otomatik, online İnternet üzerinden ele bilgileri sürekli yayınlanan istasyonlar hizmete gireli. Bunu 81'e tamamlayacağız. 40 ilimizde ihale yapıldı, ihale süreci devam ediyor. Tamamlandığı zaman 81 ilimizde ele vatandaş internette SO2 , toz keneli bölgesinde nedir onu görebilecek. Bilhassa katı atık ülkemize yakışmayan bir durumda. Denizlere, nehirlere, arazilere gelişigüzel atılıyor. Katı atık projelerine bakanlık finansman desteği veriyor. Önümüzdeki günlerde muhtemelen 24-25 Kasım'cla 200 belediyenin oluşturduğu 10 birliğin "Katı Atık Düzenli Depo" alanlarının temelini atacağız. Atık su arıtmaya ela destek veriyoruz. Ama, netice olarak bakanlığımızın pozisyomı burada koordinasyon yapan, düzenleme yapan bir bakanlık. Yatırımı yapacak olan mahalli idareler ve diğer kurumlar. Şimdi AB süreci dediğimiz zaman burada 4 tane önemli unsur var. Biri uyarlanmış müktesebat. Yatırımlar finansal olarak çok önemli. Yatırımlan yapacak olan bizim bakanlığımız değil. Diğer bakanlıklar, mahalli idareler ve özel sektör. Yatırımları yaptırmanın önemli enstrümanı terli değil. İyi hir organizasyon gerekiyor. Bakanlığımızı yeniden yapılandırıyoruz. Diğer ülkelerde olduğu gibi Çevre Ajansı'na benzer denetimden sorumlu bağımsız, bakanlık bünyesinde değil ama, bakanlığa bağlı kuruluş tarzında bir kuruluşun ela taslak kanununu hazırladık. Bu kuruluşla, uygulamaların ve yaptırımların realize edilmesi açısından bakanlığımız güçlenmiş olacak. Yüksek maliyetli çevresel yatırımların (Kamu sektörü 50 milyar Avro, özel sektör 18 milyar Avro olmak üzere toplam 68 milyar Avro.) planlaması iki yıl sürdü. Bunun takriben 30 milyar Avro'su 2014 yılına kadar, kalan kısmı 2024 yılına kadar dönemi kapsıyor. Yatırımların içinde en büyük pay içme suyu ve atık su gözüküyor. Bunun tamamı yeni yatırım değil. İçinde mevcut şebekelerin yenilenmesi ele var. Mevcut şebekelerimizde kaçak oranı %50 mertebesinde. Katı atıkların toplanması, depolanması ve AB mevzuatına uygun olarak bertaraf edilmesi için ayrılan pay 13 milyar Avro. 68 milyar Avro yatırım miktarı tabi büyük bir rakam. Ancak, bu yatırım miktarı GSMH'nın 0.007 sinin ayrılması ile karşılanabilir bir rakam. Yıllara göre GSMH'nın %5 büyüdüğü ele ön görülürse bu Türkiye'nin altından kalkamayacağı gibi bir rakam cleğilclir. Yatırımın büyük kısmı kamu bütçesinden harcanacak. AB' elen almayı öngördüğümüz hibe miktarı ise ortalama o/o 15 gibi. Burada bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Nüfusu 1 milyon ve üzerindeki kentlerimizde gelir gideri karşılamaktadır. Ancak 50 bin 100 bin nüfus1 u kentlerimizde ise gelir gideri karşılamamaktadır. Bu sorunun çözümü için yeni yapılanmalara gitmek durumundayız. Su idarelerini birleştirerek il düzeyinde iye var. u sayıda organizasyonla işi yürütmek mümkün değildir. Fransa'da su ve kamılizasyon işinin o/o 70'ini iki firma, İngiltere'de 10 kuruluş yapmaktadır. Dolayısı ile Türkiye'cle ele bu sayıyı azaltmalıyız. İl düzeyinde yaparsak 81 idare hatta illeri birleştirmek suretiyle daha az idareyle bu işi yapmak zorundayız. Geçiş sürelerine gelince. Hepsinde geçiş süresi olmamız gerekmiyor. 6-7 tanesinde geçiş süresi alabiliriz. 300 direktiften çoğunu ise tam üyelikten önce yapabiliriz. Bu yönele kurumlarla "entegre uyumlaştırma stratejisi" başlattık. Bu strateji çıktıktan sonra Türkiye durum belgesini, pozisyonunu AB'ye sunacak. Son olarak yatırımları kişi başına clüşünclüğümüzcle, diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda yatırımlar kişi başına 900 Avro olarak çıkıyor. Diğer ülkelerde de durum bu mertebede. Türkiye kriz öncesi 2001 yılında yaptığı gibi GSMH'nın 0.007 si gibi bir fedakarlığı yapacak olursa, önümüzdeki 20 yıllık süreçte; AB mevzuatını yansıtması, kapasiteyi geliştirmesi ve uygulamaya koyması yönünden finansal yönden sıkıntı gözükmüyor. Ancak, kurumsal olarak karmaşık yapımızı yeniden düzenlememiz gerekiyor. Konuşmamı burada noktalıyorum. Teşekkür ederim. Prof. Dr. Ahmet Samsunlu: Hasan Bey'e teşekkür ediyorum. Verdiği bilgileri kaydettik. Kendisinin de söylediği gibi uyumlaştırma kadar uygulama ela önemli. Ülkemizde uygulama yavaş gitmektedir. Onun için hızla yönetmeliklerin çıkması yetıniyor. Aynı zamanda uygulamaya konması ela gerekiyor. Ümit ecliyoruzki, yeterli kaynak verilerek uygulamadaki açık kapatılır. Ben sözü hemen Ganime Hanım'a bırakmak istiyorum. SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • SAY! 5 [m

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=