Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 4. Sayı (Eylül-Ekim 2005)

cluğunu iddia ederek gelişmiş ülkeler gibi emisyon yükümlülükleri altına girmek istemiyordu. Türkiye'nin tezi, uzun müzakereler sonucunda BM ve protokolun taraflarınca ela kabul edilerek (COP 7'de 26/CP.7 sayılı kararla), BM genel sekreterinin 28-12-2001 tarihinde yazdığı yazı ile teyit edilmiş, 28-06-2002'cle ele yürürlüğe girmiştir. Bunun üzerine, konu TBMM gündemine getirilerek, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine katılmamızın uygun bulunduğuna dair 4990 sayılı kamın çıkarılırnş, ve 21/10/2003 tarih ve 25266 nolu Resmi Gazete'cle yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Böylece bu komıclaki çalışmaların önü açılmış oldu. Türkiye protokolu imzaladığı anda Kyoto Protokolu'nun ela tarafı haline gelecek ve gelişmiş ülkeler listesinde "ekonomisi geçiş sürecinde" ülkeler arasında sayılacaktır. Türkiye taraf haline geldiği anda protokolun "emisyon ticareti", "temiz geliştirme" ve "müşterek uygulama" gibi mekanizmalarından yararlanır hale gelecek, ve bu yolla yeşil enerji yatırımlarına dış kaynak ve finansman temini daha kolay hale gelecektir. Bilindiği üzere Kyoto Protokolu Rusya'nın ela katılması ile 16 Şubat 2005 itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Türkiye ele AB'ye aday ülke olarak çok kısa sürede Kyoto Protokolüne taraf olmak ve diğer Avrupa Birliği Ülkeleri gibi bu protokol hükümlerine uymak clurumunclaclır. S- SONUÇ ve ÖNERİLER Somıç olarak Enerji piyasasının liberalleşmesi ve rekabetin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için, hem yeni çıkarılacak mevzuatta ve hem ele 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa göre hazırlanacak yönetmeliklerde, diğer yeşil enerji kaynakları yanında, Türkiye'nin en önemli enerji kaynağı olan hidroelektrik tesislere yatırımı teşvik edici ve özendirici hükümler yer almalıdır. Yapılması gerekenler aşağıda bir kere daha özetlenmektedir; • Türkiye'cle hiçbir teşvik olmadan ela gerçekleştirilebilecek ekonomik verimlilikte birçok hiclrolelektrik tesis vardır. Özel sektörün enerji tesislerine yatırım yapmasını teşvik için bu engelleri kaldırarak veya hiç değilse azaltarak güven ortamı yaratılmalıdır. • Enerji piyasalarına hakim konumdaki [g] SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • SAYI 4 kamu kurumlarının arasındaki çok başlılık, çekişme ve koordinasyonsuzluk giderilmelidir. • Yenilenebilir Enerji Kamım,, ülke gerçekleri gözönüne alınarak ve kamu maliyesine ek yükler getirmek yerine yatırımcının maliyetini azaltıcı hükümler içerecek şekilde değiştirilerek bir an önce çıkarılmalıdır. • Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun daha sağlıklı çalışabilmesi için, kurulda özel sektör temsilcilerinin ele yer alması sağlanmalıdır. • Lisans süreleri en az 49 yıl olmalıdır. Hidrolik santralların elektro-mekanik bölümlerinin ekonomik ömrü 75 yıl, yatırımın büyük bir kısmını oluşturan diğer bölümlerinin ömürleri ise yüzlerce yıldır. Bu sebepten gelişmiş ülkelerde hidrolik tesislerin lisans süreleri çok uzundur (ABD'cleki uygulama için bakınız http://www.ferc.gov/hyclro/docs/ waterpwr.htm ). Ülkemizde ise büyük bir yanlış yapılarak, Yap-İşlet-Devret modelli hidrolik santrallarda süre 15-20 yıl ile sınırlandırılmıştı. Bu hatalı karar hidrolik enerji yatırımlarının önünü kesmiştir. Aynı hata bir daha tekrarlanmamalıdır. • Kredi ödemelerinin yoğun olduğu ilk 8-10 yıl boyunca hidroelektrik tesislerinin ürettiği beher kW/h enerji için yeşil enerji teşviği uygulanmalıdır. Daha sonraki dönemler için böyle bir teşviğe gerek yoktur. Bunu karşılamak için ise termik santrallann ürettiği beher kWh için 1.5-2 cent (sebep oldukları dışsal maliyetler karşılığında) sürşarj uygulanabilir. • Özellikle küçük ve mini hidrolektrik santrallara yapılacak yatırımların hızlandırılması ve teşviği amacıyla fiyat/tarife garantisi getirilmelidir (Avrupa Birliği yukarda bahsedilen 2001/77 /EC sayılı yönetmeliği ile hidroelektrik santrallann tümünün yenilenebilir enerji kapsamı içinde teşvik edilmesini öngörmektedir ve Türkiye'nin de bu yönetmelik hükümlerine uygun tedbirleri alması hem gerekli hem ele Türkiye için daha yararlıdır). Yalnızca santral yatırımlarının değil, bu santrallarda kullanılacak elektro-mekanik aksam ile kontrol sistemlerinin de yurt içinde üretiminin teşvik edilmesi gerekir. • Hidroelektrik tesislere kamu yatırımlarının da sürmesini temin için, DSİ veya TETTAŞ'a ait 8-10 yıl süreden daha fazla işletı11ede olan hidroelektrik santralların ürettiği elektriğe 1.5-2 cent/kWh sürşarj uygulanarak yıllık ortalama 700 milyon dolar ek kaynak yaratılabilir. • Türkiye'nin elektrik üretim stratejilerinde birinci öncelik hidroelektrik potansiyelin geliştirilmesi olmalı, özellikle yeşil enerjide arz fazlası ve elektrik ihracatı hedeflenmelidir. Arz fazlası daha fazla rekabet, daha ucuz fiyat ve elektrik ihracatı demektir. • Yeşil enerjinin iyi fiyatlarla AB ülkelerine ihracatı için Türkiye kendi iletim ve dağıtım şebekesini Avrupa standartlarına getirmeli, UCTE üyeliği acilen gerçekleştirilmelidir. Avrupa bağlantılarının kapasite ve kalitesini artırmalıdır. Bu bağlantıların kapasite tahsisinde önceli!, yeşil enerjiye verilmeli, iletim, dağıtım ve bağlantı ücretleri yeşil enerji için daha düşük tutulmalıdır. • Kyoto Protokolüne taraf olunduğunda Türkiye'nin genelde yenilenebilir enerji kaynaklarına, özellikle de hidroelektrik santra.Hara yapacağı yatırımlara daha çok yurtclışı kaynak ve finansman bulunması kolaylaşacaktır. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine katılmamızın uygun bulunduğuna dair 4990 sayılı kanun 21/10/2003 tar.ih ve 25266 nolu Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Türkiye'nin emisyon ticareti ve temiz geliştirme ve müşterek uygulama gibi Kyoto Protokolü mekanizmalarından yararlanabilmesi için gerekli yönetmelik ve yol haritası hazırlanacaktır. Bu yönetmelik ve yol haritası hazırlıklarında Türkiye'nin büyük küçük demeden tüm hidroelektrik potansiyelinin geliştirilmesi en önemli hedeflerden biri olmalıdır. ■

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=