Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 4. Sayı (Eylül-Ekim 2005)

na doğru TBMM'ne sevkeclilmiş, ancak son anda tasarı metnine yapılan ve tasarının ana gayesiyle uyumlu olmayan eklemeler sonucu ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle geri çekilerek akıbeti meçhul bir tasarı haline gelmiştir. Hidroelektrik alanında çalışan ciddi Yatırımcılar için şu anda en önemli husus ilk aşamada yatırım maliyetlerini düşürecek teşvik ve önlemlerdir. Bunlar ela orman mevzuatında yapılacak ve maliyet ve mülkiyet sorunlarını çözecek düzenlemeler ile serbest piyasa düzeninin doğru işlemesini sağlayacak önlemlerdir. Bu tür değişikliklerin yapılarak Yenilenebilir Enerji Kamınu'nun bir an once çıkarılması hidroelektrik yatırımların hızlanmasını sağlayacaktır. Ayrıca, avrupa ile bağlantının kapasite ve kalitesinin artırılması ve yeşil sertifika uygulamalarına başlanması ela önemlidir. Türkiye, hem halihazırda hem ele gelecekte üreteceği elektriğin önemli bir kısmını (2010'cla %25'i) hidroelektrik santrallarclan üretecektir. Avrupa Biri iği ülkeleri ile yeterli bağlantı sağlanabildiği taktirde, Türkiye'nin elektrik üretimindeki bu özelliği elektrik ihracatı için önemli bir avantaj haline gelmektedir. AB ülkeleri tarafından üretimi ve tüketimi teşvik edilen yeşil enerjinin önemli üreticilerinden biri olarak Türkiye bu fırsatları cleğerlenclirmeliclir. Avrupa Birliğinin enerji stratejileri, ileriki yıllarda oluşacak açıklar ile bunların nasıl karşılanacağı ve yeşil enerji teşviklerine ilişkin temel prensipler ise bu konuda yayınladıkları "Green Paper"cla çarpıcı biçimde yer almaktadır (bakınız http://europa.eu.int/ eu rlex/ en/ conı/ gpr/2000/ com2000 _0769en0 1.html). 2020 yılı için öngörülen toplam 800,000-900,000 MW kurulu gücün yaklaşık %22'sinin yeşil enerji kapsamında olması gerekmektedir ki, bu AB ülkelerinin bu zamana kadar ilave yaklaşık 300 Milyar kWh/yıl yeşil enerji üretmeleri, veya komşu ülkelerden satın almaları anlamına gelmektedir. Yeni yürürlüğe giren 2001/77 /EC sayılı yönetmelikte ise yaklaşık 200 milyar kWh/yıl ilave yeşil enerji üretiminin 2010 yılına kadar gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. AB Komisyonu bu hedefi yakalamak için 2010 yılına kadar yapılması gereken yatırım tutarını 165 milyar Euro olarak tahmin etmektedir. Türkiye'cle halen kullanılmayan 150 @§] SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERi • SAYI 4 Milyar kWh/yıl kapasite geliştirildiği takdirde üretilen elektriğin alıcısı -hem ele daha yüksek olan yeşil enerji fiyatlarıylahazır olacaktır; AB ülkeleri. Bu nedenle, yurt içinde özellikle yeşil enerjide arz fazlası hedeflenmeli ve politika olarak benimsenmelidir. Bu ela hidroelektrik dahil tüm yeşil enerji yatırımlarının aktif bir şekilde desteklenmesini gerektirir. Hidroelektrik santrallarcla üretilen elektriğin tek avantajı yeşil enerji olması değildir. Bundan daha önemlisi ve ekonomik olarak ela daha değerlisi, elektrik depolayarak puant saatlerdeki pik talebi karşılayabilme özelliğidir. Temel politika olarak ülkemizin mevcut ve yeni yapılacak depolamalı hidrolik santrallarının öncelikle puant yükleri karşılamak üzere kullanılmaları esas olmalı, AB ülkelerine puant saatlerde enerji satışı hedeflenmelidir. AB ülkelerinde puant enerji ihtiyacının tümünü karşılamaya yetecek kapasitede depolamalı hidrolik tesisler olmadığı için puant enerji fiyatları zaman zaman çok yükselmektedir. Fiyat mertebesi için fikir vermek üzere, Amsterclam Elektrik Borsasında (http:/ /www.apx.nl) kışın puant saatlerdeki elektriğin fiyatının sık sık 4560 cent/kWh seviyesine kadar çıktığı birçok gün okluğunu belirtmek isterim. Örneğin 17 Aralık 2001 günü saat 18'cle fiyat 100 Euro cent/kWh mertebesine ulaşmış, takibeclen birkaç gün aynı saat aralığında bu mertebede kalmıştır (bakınız http:/ /w,vw .apx.nl/marketresults/Historicalclata/historicaldata_clec0l. htm). Türkiye'nin şu anda Avrupa ile bir tek iletim hattı bağlantısı vardır, o ela Türkiye'nin elektrik ithali için kullandığı Bulgaristan bağlantısıdır. Bu bağlantı toplam 1,250 MW kapasiteli ve 400 kV gerilimli iki hatttan oluşmaktadır. Yunanistan ile ele 750 MW'lık bir bağlantı daha yapılması planlanmaktadır. Halihazırda kullanılan Bulgaristan hatlarının Avrupayla bağlantısında ela Yugoslavya geçişi nedeniyle bazı problemler vardır. Geçiş ülkelerinin uygulayacağı iletim ücretleri ele üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Bütün bunların hepsinden daha önemli ve çözümü zor olan sorun ise kendini ithalata alıştırmış Türkiye enerji sektörü'nün -başta bürokrasi olmak üzere- zihniyetini değiştirerek ihracata dönük faaliyetlere adapte edilmesidir. Türkiye elektrik ihracatından ciddi gelirler sağlayabilir. Sadece mevcut hatlar ve kapasite kullanılsa bile yılda 10-15 milyar kWh elektrik ihracı gerçekleştirebilir. Bu ela yıllık en az 500 milyon dolar ek gelir demektir. Türkiye enerji (elektrik) ihracatını, düşünmek, planlamak ve başarmak zorundadır. Bunun en kolay ve en doğru yolu ela ülkenin keneli yenilenebilir enerji kaynağı olan hidroelektrik potansiyelin tümünün bir an önce geliştirilmesidir. Avrupa'ya yeşil enerji ve özellikle puant saatlerde elektrik ihracatını sağlamak ve teşvik etmek amacıyla, Avrupa ile bağlantının kapasite ve kalitesi süratle artırılmalıdır. Bağlantının kalite ve kapasitesini artırmak ela tek başına yeterli değildir. Türkiye keneli şebekesinin işletme standardını AB düzeyine çıkarmak zorundadır. Mümkün olan en kısa sürede UCTE'ye (Union for the Coorclination of Transmission of Energy) üye olunmalıdır. Her ne kadar TEAŞ UCTE'ye üyelik müracaatını yapmış ise ele, elektrik şebekelerimiz bu üyeliğin gerektirdiği düzeyde değildir. Bu düzeye gelebilmek için TEAŞ'cla (İletim A.Ş.) bulunan veri tabanını geliştirmek, ilave kontrol ve ölçüm sistemi, haberleşme, bilgi işlem ve hesaplaşma otomasyonu işlerinin sistem tasarımı ve projelendirilmesi acilen yapılmalıdır. Bu iki husus İletim A.Ş.'nin en öncelikli ve önemli görevlerinden biri olarak belgelerde yer almalıdır. Milli şebekenin Avrupa şebekesine bağlanması ve entegrasyonu, ülkemizde enerji yatırımı yapılması için· en büyük teşvik ve garanti olacaktır. UCTE üyesi Türkiye'nin herhangi bir enerji yatırımcısı üreteceği elektriği AB ülkelerindeki dilediği kuruluşa serbestçe satabilecektir. Yatırımcının yapacağı bu gibi satış anlaşmaları uluslararası bankalar tarafından garanti olarak kabul edileceği için, Türkiye'de yapılacak enerji yatırımlarının (özellikle yeşil enerji yatırımları) finansman sorunu büyük ölçüde çözülecektir. Bu, Türkiye'de Enerji sektörüne yapılacak yatırımı ve yabancı sermaye akışını da hızlandıracaktır. Türkiye'cleki yeşil enerji yatırımlarına dış kaynak ve finansman temini için yapılması gereken ikinci husus BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ile ilgilidir. Türkiye gelişmiş ülkeler statüsünde sayıldığı için uzun süredir Çerçeve sözleşmesine imza koymuyor, durumunun özel ol-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=