Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 148. Sayı (Kasım 2020)

tesis yeni gelişmiş olan bir bölgede yer alıyordu, elde edilen arıtılmış su, yeni kurulan sitelere, hükümet binalarına gri su (sifon suyu) olarak veriliyordu. Tesisatta çift hat bulunuyordu, normal suyun metreküpü bir Yen, gri suyun metreküpü ise 0.25 Yen’di. Tesiste çalı- şan 64 kişi vardı ve 54 kişisi mühendisti. Bunların bizzat işçi gibi çalıştıklarını gör- düm. Biz de arıtma tesislerinde mühen- disler pek fazla yer almıyor. Arıtma tesislerinde mühendislerin çalışması sağlanmalı ve mühendisler ile diğer çalışanlar hizmet içi kurslarla eğitilmeli. Bazı belediyelerde ve işletmelerde ne yazık ki arıtma tesisleri sürgün yeri ola- rak algılanıyor...” Arıtma tesisleri kaynak olarak görülüyor “AB üyelik sürecinde 35 fasıl bulu- nuyor. Açılan 12 fasıldan birinin çevre ile alakalı olmasından dolayı yasal düzen- lemelerimiz hemen hemen AB ile aynı seviyede. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu konuda büyük gayret gösteriyor. Uygulama alanında da aynı seviyeye gelmeliyiz ve çevre koruma yapılarının ülkemizde planlanmasını ve yapılmasını sağlamalıyız. Bu nedenle genç akade- misyenlere, kendilerini mesleki anlamda çok iyi geliştirmelerini tavsiye ediyorum. Bunun dışında mutlaka çok iyi derecede İngilizce biliyor olmaları gerekiyor. Bilgi görgülerini de artırmak için yurtdışına çıkmaları şart. Yurtdışı bağlantılarını sağlanmalı ve yurtdışı işbirliğine açık olunmalı. Bildiğimiz mekanik arıtma, biyolojik arıtma ve ileri arıtma dediği- miz uygulama teknolojileri, yavaş yavaş değişiyor. Giderek arıtma tesislerinde enerji üretimi ve malzeme üretimi öne çıkıyor. Dünyada fosfor kaynaklarının tükeniyor olması ve arıtma tesislerin- deki çamurun içerisinde fosfor bulun- ması nedeniyle tesisler artık bir fosfor kaynağı olarak görülüyor. Aynı durum katı atık için de geçerli, Türkiye’de sıfır atık ifadesi sıkça söylenmeye başladı. AB’de çok uzun yıllardır uygulanıyor...” İki çocuğum da Boğaziçi mezunu “1979 yılında kızım İzmir Amerikan Kız Koleji’ni, oğlum ise İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ni kazandı. Ardından oğlum İzmir Fen Lisesine geçiş yaptı. Eğitimlerinin bazı bölümlerini yurtdı- şında yaptılar. İki çocuğum da Boğaziçi Üniversitesi mezunu. Oğlum şu an 3. Havaalanı’nda CEO olarak görev alıyor, kızım da Doğuş ve Beykent üniversi- telerinde çalıştıktan sonra bugünlerde emekliliğin keyfini sürüyor...” Eşimle her yıl seyahate çıkarız “İkinci eşimle 1987 yılında tanıştık; 1989 yılında da evlendik. Eşim Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. İstanbul Sanayi Odası’nda çalışmış, ardından İngiltere’de bulunmuş. 2007 yılına kadar yönetici olarak iş hayatın- daydı, fakat artık profesyonel iş hayatını geride bıraktı, resimle ilgileniyor. Tab- loları evimizin duvarlarını süslüyor. Her yıl bir seyahate çıkarız... ABD, Arjantin, Brezilya, Japonya, Avrupa ve Akdeniz ülkeleri gibi birçok ülkeye seyahat ettik. Gideceğimiz ülke hakkında detaylı bir araştırma yaparak karar veriyoruz ve planlıyoruz. Bu gezilerimizi bir gruba dahil olmadan mütevazı bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Yazlarımızın çoğunu Antalya ve Bodrum’daki yazlıklarımızda geçiriyoruz...” Dönüm noktaları... “Hayatımda birçok dönüm noktası olduğunu söyleyebilirim. Bunlardan biri yüksek tahsil yapmaya inanmış olmam ve Almanya’ya tahsile gitmem olmuştu. Evliklerim için de, önemli dönüm nok- taları olduklarını söyleyebilirim. Baba- mın ölümü de benim için bir hayatımın önemli anlarından biriydi. Babamın arzu ettiğinin tersine başka bir istika- mete yönelmem gerektiğini düşün- mem, hayatımın önemli kararlarından biri olmuştu. Almanya dönüşü ailemize ait olan tarihi hamamın ağabeyime devretmiştik. Bu nedenle Ankara’daki ve sonrasındaki hayatımda çok rahat ekonomik şartlar altında yaşamadım. Ailemden kalan mülkler, şahsi hissemi almış olmama rağmen, ailede yaşanan ekonomik olumsuzluklar nedeniyle satılmak zorunda kalmıştı. Allah’a şükür bugüne kadar devletimin bana verdik- leri ile yetindim. Bunların dışında kanun- suz ve nizamsız hiçbir kuruş almadım. Kurucu Meclis’e girmem, bakanlığı kabulüm hep büyük kararlardır. İTÜ’ye gelmem ve ikici evliliğim de hayatımın önemli kararlarındandır...” Sosyal hayat, hobiler ve ödüller... “Sosyal hayatımı hep meslek haya- tıma öncelik vererek yaşadım. Lise yıl- larımda futbol oynardım. Arkadaşlar arasında yaptığımız karşılaşmalarda hakemlik yapardım. Lise dönemimde İstanbul’da yayınlanan ve ismini şu anda hatırlayamadığım bir gazetenin Çorum muhabirliğini yaptım. Bisiklete binmeyi severdim, lisedeyken kayak yaptım, izcilik kolu mensubu oldum. Tiyatro kolunda yer aldım. Büyük bir sanat eğilimim yok, fakat Çorum’da sahneye koyduğumuz, ‘Akıl Taciri’ isimli oyunu bir sinemada oynamıştık ve ben de rol almıştım. Lise yıllarımda babama bir fotoğraf makinesi alması için ısrar etmiştim. Kore’den gelen askerlerden bir makine almıştık, bu sayede fotoğ- raf çekmeyi öğrenmiştim. Çorum’da bir fotoğrafçının yardımlarıyla lisede küçük bir fotoğraf laboratuvarı kurmuştuk. Bu sayede filmleri banyo yaptırmayı öğren- miştik.” “Almanya’da ise ilk yıllarda eği- timime ağırlık verdiğimden çok fazla sosyal aktivite içerisinde yer almamış- tım. Alman arkadaşlarımla bisiklete biner, kayak yapar, yürürdük. Yüzmeyi Almanya’da Galatasaray mezunu Türk PORTRE & RÖPORTAJ 50 Su ve Çevre Teknolojileri / Kasım 2020 suvecevre.com

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=