Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 142. Sayı (Mayıs 2020)

50 Su ve Çevre Teknolojileri / Mayıs 2020 suvecevre.com yapabilen Elektroflokülasyon & Elektro- koagülasyon prosesinin daha ekonomik, daha optimal, çevresel etkileri minimize edilmiş hali ile ülkemizde kullanılma- sına öncülük etmemiz olmuştur. Pro- ses elektromanyetik alan kavramı ile çalışmakta olup suyun içindeki biyolojik, kimyasal, viral kirleticileri elektromanye- tik alanda, fiziko-kimyasal reaksiyonlar etkisi ile yüksek oranda zararsız hale getirerek bertaraf etmektedir. Önüne ve arkasına ardışık olarak konulacak farklı proseslerle de uyumlu çalışarak çıkışta istenilen su kalitesini sağlamaktadır. İçme suyu ve ortam dezenfeksiyonu yapan, hipokloröz de aynı proses ile üretilmektedir. Ülkemizde yerli üretim olan böyle bir teknoloji ile COVİD 19 dahil olmak üzere, e-koli vb sağlık riski taşıyan zararlıları da yok ederek suyu- muzu güvenli olarak arıtabilir ve kulla- nıma sunabiliriz. Doğada yalın olarak, kirlenmemiş olarak bulunan su, insanlar, endüstriyel faaliyetler, tarımsal faaliyetler ile kir- lenmektedir. Dünyamızda artan nüfus, kişi başına daha da artan su kullanımı nedeni ile daha fazla miktarda su kir- lenmekte, oluşan kirliliğin biosistem içerisinde temizlenebilmesi mümkün olamamaktadır. Nüfus ve ekonomik büyüme, tatlı su kaynakları üzerinde baskı oluşturmakta, talep arzdan daha fazla artmakta ve küresel atıksuyun yüzde sekseni hala boşa gitmektedir. Kirlenen denizlerin ise biosistem içe- risinde temizlenmesini beklemekteyiz. Ancak gelinen noktada görülmüştür ki dünyadaki suyun büyük oranını oluştu- ran denizlerde bile kirlenme geri dönü- lemez noktaya doğru ilerlemektedir. Günümüzde dünya nüfusunun yüzde 36'sı su kıt bölgelerde yaşamak- tadır. Gelecek tahminleri, 2050 yılına kadar küresel nüfusun yarısından fazla- sının su stresi riski altında olacağı tah- min edilmekte ve Türkiye de bu stresi altında yer alan ülkeler listesinde yer almaktadır. Dünya Bankası, atıksuların yeniden kullanılmasının, ülkelere su stresi tuza- ğından bir kaçış penceresi sunabilece- ğini söylemektedir. Kullanılmış su artık bir “atık” olarak değil, bir kaynak olarak görülmelidir. Bu döngüsel bir su eko- nomisinin özünü oluşturacaktır. Bunu atıkları minimize eden ve yenilikçi tek- nolojiler ile en iyi şekilde yararlanmayı sağlayan bir sistem olarak değerlendir- mek gerekir. Atıksu arıtımının iki önemli faydası ortaya çıkmaktadır. Birincisi çevresel ve sağlık yararları, ikincisi ise arıtılmış su ve ek ürünleri ile tarım ve farklı sektörlerde yeniden kullanım ile ekonomik değer yaratacak olmasıdır. Besin maddeleri ve biyogaz gibi yan ürünleri, örneğin tarım ve enerji üretimi için kullanılabilir. Daha da önemlisi, mevcut Covid-19 salgını da dahil olmak üzere bulaşıcı hastalık sal- gınları sırasında hastalığın önlenmesi ve insan sağlığının korunması için güvenli bir şekilde yönetilen su arıtımı, sanitas- yon ve hijyenik dezenfeksiyon ile önemli bir rol üstlenebilecek denilmektedir. Bu bağlamda atıksuyun, nüfusun su, enerji ve gıda taleplerini karşılamaya yardımcı olmak için su, enerji ve besin maddelerinin çıkarılabileceği değerli bir kaynak haline geldiği vurgulanmaktadır. Dünya Bankası, tatlı suyun yüzey veya yeraltı suyu kaynağından toplandığı, işlendiği, kullanıldığı, toplandığı ve son olarak bertaraf edildiği geleneksel doğrusal su kullanımı yaklaşımından bir paradigma değişikliği talep etmekte- dir. Dünya Bankası, böyle bir doğrusal modelin, su stresinin yaşandığı dünya- mızda artık sürdürülebilir olmadığını da belirtmektedir. Atıksu, tarım ve sanayi de dâhil olmak üzere farklı sektörlerden gelen talebi karşılamak üzere çeşitli nite- liklerde arıtılabilir. Bunun için gerekli olan teknolojiler dünyada ve ülkemizde bulunmaktadır. Burada amaç suyu hangi kullanım amacına uygun olarak arıtmamız gerektiğini öncelik olarak belirlememizdir. Atıksu arıtımı, su kıtlığı sorununa ve aynı zamanda su güvenliği sorununa bir çözümdür, su kaynaklarını başka kullanımlar veya koruma için ser- best bırakmaktadır. Su temini kaynaklarının çeşitlendiril- mesi, gelişmiş güvenlik ve esneklik için kritik öneme sahiptir ve su dengeleri tahmin edilirken atıksu ek bir kaynak olarak düşünülmelidir. Bu arada, atıksu arıtma yan ürünleri, tarım ve enerji üre- timi için değerli hale gelebilir ve atıksu arıtma tesislerini daha çevresel ve finan- sal olarak sürdürülebilir kılar. Atıksuyu değerli bir kaynak olarak arıtmak böy- lece bölgenin sanitasyon sektörünün yanı sıra başlıca ekonomik sektörlerine de katkıda bulunabilir (Dünya Bankası raporu). Amerikan Su İşleri Derneği (AWWA) suyun yeniden kullanımını “bir toplu- mun mevcut su kaynağını genişletmek için birden fazla kez su kullanılmasını içerir” diye tanımlamıştır. Arıtılarak yeniden kullanımın içilmesi uygun olmamakla birlikte, peyzaj alanları, golf alanları ve tarımsal alanların sulanması için güvenilir kaynak haline gelebileceği vurgulanmaktadır. AWWA atıksu diye bir şey olmadığını, sadece boşa har- canan su olduğunu vurgulamaktadır. Arıtılmış sularda toksik etkisi konsant- rasyona bağlı, sağlık riski bulunmayan kirlilik içinde, doğal akarsu veya yeraltı suyu ile harmanlama önerilmektedir (Örn: Bor, Tuzluluk konsantrasyonu). Ülkemizde geri kazanılmış atıksu- ların sulama suyu olarak kullanılması 20 Mart 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 27527 Sayılı Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği’nin EK 7 bölümünde “Arıtılmış Atıksuların Sulama Suyu Olarak Geri Kullanım Kri- terleri” başlığı altında düzenlenmiştir. Yönetmelikte; “Arıtılmış atıksuların sulamada kullanılması büyük bir potan- GÖRÜŞ

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=