na gelmektedir. Atık, yok edilmesi gereken bir madde değil geri kazanılması gereken kaynak olarak görülmektedir. Sürdürülebilir atık yönetiminin hedefi, kaynakların kullanımında döngüsel sürece geçerek nihai tüketim sonucunda oluşan atıkların faydalı amaçlar doğrultusunda tekrar kullanılmasıdır. Atık geri dönüşüm ve geri kazanımı ile sağlanacak atık azaltım oranı ne olursa olsun, kentsel katı atığın belli bir kısmı mutlaka atık depolama tesislerinde bertaraf edilmek zorundadır. Türkiye'de düzenli depolama tesislerinin planlama, tasarım ve işletmesi hakkındaki temel esaslar "Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği" ve "Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği" ile düzenlenmiştir. Düzenli depolama, her katı atık yönetim sisteminin ayrılmaz bir parçasıdır. Biyolojik arıtma ve yakma gibi dönüştürme prosesleri kendileri atık ürünler oluşturdukları için mutlaka belli miktarda atığın düzenli depolama tesisinde bertarafı gerekir. AB Düzenli Depolama Direktifi'nde, atık depolama alanlarına kabul edilecek biyolojik olarak parçalanabilir atıklar için, 1995 yılı biyolojik olarak parçalanabilir atıklar üretimini baz alan etkin bir azaltma uygulaması öngörülmektedir. Bu düzenlemelere göre, üye ülkeler düzenli depolama alanlarına kabul edilecek biyolojik olarak parçalanabilir atık miktarı 2020 yılına kadar 1995'cleki yıllık biyolojik olarak parçalanabilir atık üretiminin %35'ini aşmaması gerekmektedir. Böyle bir düzenlemenin doğal sonucu olarak, kentsel katı atıkların çok büyük oranda yakma ve kompost teknolojileriyle arıtılması yoluna gidilmektedir. Bakanlığımızca, AB Düzenli Depolama Direktifi'nin ulusal mevzuatımıza uyumlaştırılması çalışmaları kapsamında Düzenli Depolama Yönetmeliği hazırlanması çalışmaları yürütülmektedir. Bu düzenleme ile atıkların ön işleme tabi tutulduktan sonra depolama yöntemi ile nihai bertarafına izin verilecek ve bu şekilde depo tesislerinin daha uzun yıllar hizmet vermesi sağlanacaktır. Dünyadaki birçok ülkenin başlıca sorumı olan endüstriyel atıklar, Türkiye'nin ele en önemli çevre problemlerinden biridir. Özellikle Türkiye'nin batı ve güney bölgelerinde yoğunlaşmış olan sanayi faaliyetleri hızlı bir şekilde büyümekte, buna paralel olarak sanayi atıklarının, özellikle de tehlikeli atıkların bertarafından kaynaklanan problemler giderek artmaktadır. Ancak, atıkların bertaraf edilmesi ile ilgili bu güne kadar yaşanan temel problem, birçok tehlikeli atığın evsel atıklarla birlikte kontrolsüz ve yasal olmayan bir şekilde çöplüklere atılması veya alıcı ortama bırakılmasıdır. Türkiye'cle sadece bir adet tehlikeli atık düzenli depolama alanı ve atık yakma tesisi bulunmaktadır. Oluşan atık miktarı ile karşılaştırıldığında tek bir tesisin bu atıkları bertaraf etmek için kapasitesinin yetmeyeceği aşikardır. Ayrıca, bu dür atıkların Marmara Bölgesinde bulunan tek bertaraf tesisi olan İzaydaş'a diğer bölgelerden nakliyesi, maliyeti olumsuz etkilemekte, tesisin kapasite yetersizliği nedeniyle atık kabulü yapılamamakta ve atıklar illegal olarak çevreye atılmakta ya ela teknolojisi uygun olmayan tesislere verilmektedir. Bunun sonucu olarak da çevre ve insan sağlığında telafisi mümkün olmayan olumsuzluklar meydana gelmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki sanayi sektörü, 'sürdürülebilirlik' hedeflerini gerçekleştirmede önemli sorumluluklara sahiptir. Artık atık yönetimi, sanayi sektöründeki firmaların yönetim sistemlerine dahil etmek zorunda oldukları önemli bir faktör halini almıştır. Hammadcle, enerji ve su gibi doğal kaynakların kullanımı, üretim sürecinin çevresel maliyeti ele bu sorumluluğun diğer önemli bileşenlerini oluşturmaktadır. Türkiye'nin AB sürecinde atık yönetimine ilişkin AB standartlarına erişebilmesi için bölgesel endüstriyel atık bertaraf tesislerinin süratle hayata geçirilmesi ve yatırım yapılması gerekmekte olup, yatırımın gerçekleşebilmesi için mutlaka özel sektör katkısı gerekmektedir. Avrupa Birliğine adaylık sürecinde olan Ülkemizin müzakere sürecini biran önce tamamlayarak üye statüsünü kazanabilmesi için atıkların yakılması ve düzenli depolanması konularını ela içeren atık yönetimine ilişkin AB müktesebatının ulusal mevzuata yansıtılması gerekmektedir. Bu amaçla, tehlikeli atıkların yönetimine ilişkin AB standartları, 14.03.2005 tarih ve 25755 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği'ne yansıtılmıştır. Bölgesel boyutta tehlikeli atık yönetim planlarının oluşturulması yönünde ilk çalışma 2000 yılında Bakanlığımızca başlatılmıştır. 2001 yılında tamamlanan bu çalışma ile sanayinin yoğun olduğu Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgelerini kapsayan sanayi atıklarının yönetimine ilişkin mevcut atık üretimi ve bertaraf uygulamaları araştırılmış ve 2020 yılına kadar oluşacak sanayi ve özel atıkların güvenilir bir şekilde bertarafını sağlamak üzere gerekli tesisler ve hizmet alanları saptanmıştır. Gerek bu projede, gerekse de Avrupa Birliği Mali İşbirliği programları çerçevesinde yapılan projede, tehlikeli atıkların bertarafına yönelik; Marmara Bölgesi'nde, Ege Bölgesi'nde, Akdeniz Bölgesi'nde ve İç AnaSU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • SAYI 13 ~
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=