Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 115. Sayı (Şubat 2018)

Su ve Çevre Teknolojileri / Şubat 2018 21 suvecevre.com ve korumacılığın doğru bir cevap olma- dığını düşünüyoruz. Ve biz işlerin adil yapılmadığı ve mekanizmaların karşılıklı olmadığı görüşünü paylaşıyorsak, çok taraflı çözüm aramalıyız. Nihai olarak yalnızca tecrit ve korumacılığı geliştiren tek taraflı çözümlerden uzak durmalı- yız” diye konuşmuştur. Angela Merkel’in görüşlerine Emmanuel Macron da katıl- mış ve konuşmasında, “Bazıları daha iddialı olmak için, bu küresel çevrede bir güç olarak egemen olanların entegras- yon ve hırslarını aşarak daha ileri gitmek için hazırlarsa, bu küresel çevrede bir güç olarak değer ve çıkarlarını savunmaya hazırlarsa, hadi birlikte hareket edelim” demiştir (2). ABD Başkanı Donald Trump ise konuşmasına, “Dünya ile daha iyi bir işbirliği için buradayım. ABD çıkarları, Amerikalı çocukların şiddet görme- mesi, yoksul olmaması için buradayım. Geçtiğimiz yıl her Amerikalının daha iyi bir ev, çocukları için daha iyi bir eğitim hayallerini ileriye götürdükleri bir yıl oldu. ABD ekonomide büyüyor, borsa rekor kırıyor. Tüketici güveni çok iyi. İkti- dara geldiğimden beri 2.4 milyon yeni iş yaratıldı. Afrikalı Amerikalı işsizliği azaldı” şeklinde başladığı sözlerine daha sonra “Amerika’ya inanıyorum. Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanı olarak önceliğim her zaman Amerika olacak. Diğer tüm ülkelerin yöneticileri de ülkelerini aynı şekilde savunmalıdır. Ama ‘Önce Ame- rika’, ‘Yalnızca Amerika’ anlamına gel- mez. Amerika Birleşik Devletleri büyü- dükçe dünya da büyür” diyerek devam etmiştir (3), (4). Trump’ın konuşmasına hiçbir Avrupalı lider katılmamıştır. Bu liderlerin Donald Trump’ın “Korumacılık” ve “Serbest Ticaret” karşıtı görüşlerine karşı olduğu dikkati çekmiştir. Avrupalı liderlerin hepsi korumacılık riski konusunda uyarılarda bulunurken, Trump’ın korumacılığa önem verdiği bariz bir şekilde görülmüştür. Başkan Donald Trump’ın “Önce Amerika” gündemi Çin, AB ve diğer büyük ticaret ortaklarına karşı tavrını sertleştireceği yorumlarına yol açmıştır (4). Davos’tan sonra İngiliz ITV kanalına verdiği röportajda Trump, bilim dünyası- nın büyük bir kısmınca kabul edilmiş iklim değişikliğinin gerçek olmadığını savun- muştur. ABD’nin Trump döneminde imzasını çektiği Paris İklim Anlaşması’na geri dönebileceğini ifade ederek, bunun için anlaşmanın şartlarının değişmesi gerektiğini söylemiştir (5). 11 Ocak 2018 tarihinde ABD’yi ziya- ret eden Norveç Başbakanı Era Solberg ile Beyaz Saray’da ortak bir basın top- lantısı düzenleyen Donald Trump, Paris Anlaşması’nın, ABD adına kötü bir anlaşma olduğunu savunmuş ve bu kaygılarının giderilmesi durumunda ABD’nin anlaşmaya geri dönebileceğini, kendisinin de çevreci bir kişi olduğunu söylemiştir. Ayrıca Paris Anlaşması’nın, ABD’ye çok büyük cezalar öngören madde- ler içerdiğini, ticari kurumları çok zor duruma soktuğunu ve varlıklarının değerini düşürdüğünü savunan Trump, “Anlaşma ABD’ye karşı adil olmayan maddeler içeriyor. Bizim gaz, kömür ve petrol kaynakları zengin olan bir ülke- miz var. Anlaşmada bunları kullanmaya yönelik ağır cezalar öngörülüyor. Ticaret ve üretimi engellemeye yönelik kurallar içeriyor, ki bunları 2025’e kadar anlaş- maya uydurmazsak da kapatılmaları söz konusu. Benim bu tür bir anlaşmayla sorunum yok, ama imzalanmış anlaşma ile ilgili sorunum var” demiştir. Bu iki açıklama, iklim konusunda yürü- tülecek çalışmaların en önemli dayanağı olan Paris Anlaşması’nın geleceği hak- kında insanları şüpheye düşürmektedir. Ülkemizi ise bu toplantıda Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek temsil etti ve kendisine Ekonomi Bakanı Nihat Zey- bekçi ve Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya eşlik etti. Temsilcilerimiz, ülke- mizin büyüme potansiyelini, mali disip- lin ve ekonomi politikalarını açıkladıkları toplantılara katıldılar ve Türkiye’ye yatı- rım çekmeye çalıştılar. *** İçeride devlet adamlarının fikirlerini ortaya koyduğu bu toplantı esnasında geçmişte dışarıda küreselleşmeye ve toplantıya karşı olanların aşırı gösterileri yapılıyordu. Bu sene bu tip gösteriler, Davos yetkilileri, zirve süresince yapı- lacak protesto gösterilerini yasakladı- ğından, gerçekleşmedi. 70’li yıllarda başlayan bu foruma ilk defa Başbakan Turgut Özal’ın 1988 yılında katılması ülke- mizde insanların dikkatlerini çekmişti. Bu toplantıda Turgut Özal, çeşitli sorunlar yaşadığımız ve halen yaşamaya devam ettiğimiz Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu ile mühendis ve işadamı Şarık Tara’nın gayretleriyle biraraya gelmişti. Buradan görüldüğü gibi toplantıya katılanlar arasında mühendisler de bulunmaktadır. Ve onlardan birisinin gay- retiyle, aralarında büyük gerilim bulunan ve yıllardan beri devlet adamları biraraya gelmeyen iki ülkenin yakınlaşması sağla- nabilmiştir. Mühendislik tahsili sırasında “Eko- nomi” konusuna pek fazla ağırlık verilmi- yor. Örneğin, öğretim üyesi olduğum İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nde yalnız bir sömestre zorunlu Çevre Ekonomisi dersi, haftada 2 saat olarak ve seçmeli Ekonomi dersi haftada 3 saat olarak oku- tulmaktadır. Halbuki hayata atıldığından bir müddet sonra mühendislerin önemli bir kısmının firmalarda idareci olarak üst düzeylere yükseldiği bilinmektedir. Bil- hassa bu eksikliği hisseden genç mühen- disler kendi dallarında yüksek lisans yap- mak yerine ekonomi ve işletme dalında MBA (Master of Business Administra- tion-İşletme Yüksek Lisansı) yapmak- tadırlar. Ben de Almanya’daki tahsilim esnasında bu konunun önemini hissetti- ğim için mühendislik eğitimimin bitimin- den sonra dört sömestre Ekonomi oku- muştum. Bu nedenle mühendislik tahsil edenlerin lisans seviyesinden başlayarak ekonomi konularına özel bir ilgi göster- melerinin gerekli ve faydalı olduğunu düşünüyorum. Öğrencilerin eğitimleri esnasında ekonomik konularla ilgili diğer bölümlerde verilen dersleri takip etme- lerinin, kendilerinin gelecekleri açısında çok faydalı olacağına inanıyorum. Bu toplantıları tertipleyen Dünya Eko- nomik Forumu’nun Yapay Zeka, Block-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=