
İklim Değişikliğine Karşı Sulak Alanlar Korunmalı![]()
Her yıl 2 Şubat tarihi, sulak alanların önemi hakkında küresel farkındalık yaratmak için Dünya Sulak Alanlar Günü olarak kutlanıyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), bu yıl
Ancak sulak alanlar, özellikle de kıyı sulak alanları iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ekosistemlerin başında geliyor. Ülkemizin de bulunduğu Akdeniz kuşağında iklim değişikliği ile sıcaklıklar arttıkça yağışlar azalıyor, sulak alanlar kuruyor, milyonlarca insan susuz kalma riski yaşıyor ve doğal hayat fakirleşiyor. Büyük Menderes Deltası, Yumurtalık Lagünü, Göksu Deltası gibi biyolojik çeşitlilik bakımından zengin sulak alanlarımız kıyı sulak alanı olmaları nedeniyle hassas konumda. Bu nedenle, sulak alanların iyi yönetilmesi büyük önem taşıyor.
Sıcaklıkların 1 °C daha artması, buğday üretiminin %17 azalması, deniz seviyelerinin 50 cm yükselmesi, özellikle küçük adalarda yaşayan 30-80 milyon insanın sel baskınlarından zarar görmesi ve Akdeniz’de kuraklıkla birlikte tatlı su kaynaklarının %17 azalması ve daha fazla sulak alan ile sucul biyoçeşitliliğin yok olması anlamına gelecek. WWF’in Yaşayan Gezegen Raporu’na göre, 1970-2012 yılları arasında omurgalı canlı popülasyonlarında yaşanan en büyük azalma %81 ile sulak alan ekosistemlerinde meydana geldi. Türkiye’de son 50 yıl içinde, 3 Akdeniz Havzası’nda küresel iklim değişikliğinin etkileri en fazla kuraklık ve buna bağlı olarak susuzluk, tarımsal üretimde verim kaybı, tarımda ve turizmde gelir kaybı, yangınlarda artış, biyolojik çeşitlilik kaybı şeklinde yaşanacak. Yağışlardaki azalmaya paralel olarak ciddi bir su sıkıntısı yaşanmaya başlayacak. Yeraltı suları, sulak alanlar ve su depolama alanları yeterince beslenemeyecek. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan WWF Türkiye Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem şunları söylüyor, “2050 yılına kadar Akdeniz Havzası’ndaki deniz seviyesinin 9.8 cm ila 25.6 cm yükselmesi bekleniyor. Deniz seviyeleri yükseldiğinde tuzlu suyun, kıyı sulak alanlarına karışarak bu alanların, özellikle de küçük sulak alanların ekolojik karakterini değiştirme riski var. Kuraklık, aşırı su kullanımı, alan kullanım değişiklikleri, kirlilik gibi etkenlerle birlikte sulak alanların yok olması yalnız biyoçeşitlilik kaybına yol açmayacak, tarım, balıkçılık gibi sosyo-ekonomik faaliyetler de olumsuz etkilenecek.” İlginizi çekebilir... Avrupa'nın Çevre Durumu iyi DeğilSera gazı emisyonlarının ve hava kirliliğinin azaltılmasında önemli ilerlemeler kaydedildi ancak Avrupa'nın genel çevre durumu, özellikle de bozul... Aqua Proses'ten Yerli ve Milli Üretim Gücü "Vefa Pozitif Deplasmanlı Blower"Su ve atık su arıtma sektörüne geçtiğimiz yıl hızlı bir giriş yapan Aqua Proses, ekibinin sektörde uzun yıllara dayanan tecrübesi ve bilgisi ile yalnı... Kuraklıkla Mücadelede HES'lerin Rolü ve Gücü Masaya YatırılacakHidroelektrik Santralleri Sanayi İş İnsanları Derneği (HESİAD), geçtiğimiz yıl da ilk kez 'Türkiye Barajları ve Hidroelektrik Santralleri Zirvesi&... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.