Altın gibi kalbiniz olsun ama siyanürsüz olsun...
Özellikle altın cevherinin elde edilmesinde kullanılan siyanürün çevreye verdiği zararlar konusunda daha hangi farklı kanıtlara ihtiyacımız olabilir ki!... Pek çok değerli hocamız yaptıkları açıklamalarda siyanürün çevreye verdiği zararı hergün anlatırken; fotoğraflar, protestolar, şikayetler gazetelere, televizyonlara bu kadar yansırken, daha hangi ikna edici sözlerin söylenmesi gerekiyor? İşte bir örnek, Cumhuriyet Gazetesi’nden sayın Hikmet Çetinkaya da, 2 Kasım 2007 tarihli yazısında şöyle diyor; "Uşak Kışladağı'nda ’Altın Avcıları’ yılda 2 bin ton siyanür kullandıklarını söyleyip, övünüyorlar... Bir tonda 350 gram siyanür kullanıyorlarmış... Hesap yapalım şimdi... Bir ton suda 350 gram siyanür kullanıyorlarsa yılda 5.7 milyon ton su harcıyorlar... Su miktarı bir milyon nüfuslu bir kentin bir yılda tükettiği suya eşittir... İda Dağları’nda, Madra Dağları’nda kışın 1 milyon, yaz aylarında 4 milyon insan yaşar... ’Bin Pınarlı İda’nın suları ’Altın Avcıları’na mı gidecek?" Bir diğer merak ettiğim konu da şu; bu ’Altın Avcıları’, altın aramak için başvurduklarında; geçmiş tecrübelerine, nerelerde hangi işleri, nasıl başarıyla yaptıklarına bakılmıyor mu? Sanırım bakılmıyor!... Yeşil cenneti Kaz Dağları'nda 11 şirket 37 ayrı noktada siyanürle yıllarca altın arayacak ancak herşey mükemmel çalışacak. Örneğin hiç kaza olmayacak. Romanya’da olmadığı gibi. Endonezya’da, Peru’da olmadığı gibi. Çünkü her şey baştan öğle düşünülüp, öğle planlanmış olacak ki, siyanür asla havaya, toprağa, suya hiç ama hiç karışmayacak... Olması imkansız ama, böyle olduğunu varsaysak bile, kazı alanlarında ortaya çıkan ağaç katliamları, değerli toprakların yol edilmesi, tatlı suların çekilmesi, hava kalitesinin düşmesi, tarihi dokuların bozulması yani bütünüyle bir doğal yapının kaybolup gitmesi, bunlar ne olacak? İzmir Efem Çukuru’nda altın madeni için verilen izinlerin derhal geri alınması gerektiğini söyleyen Peyzaj Mimarları Odası’ndan Prof. Dr. Tanay Birişçi Yıldırım; ''İzmir’in içme suyu havzası içinde yer alan maden, yörenin yeraltı ve yerüstü sularını ciddi şekilde kirletecek. Doğal denge de tamamıyla bozulacak'' diyor. Yıldırım, "Son değişikliklerle çevre yasası, pek çok konuda devre dışı bırakılmış, işlevsiz hale getirilmiştir" de diyor!... Sonuçta pek çok Avrupa ülkesinde yasaklanan, Avrupa Birliği’nin de yasaklanmasını şiddetle tavsiye ettiği siyanür konusunda, başta sorduğumuz soruya dönersek; evet, yanıtlar aradık ancak bulamadık... Siyanürü haklı çıkaramadık... Atalarımızın da dediği gibi altın gibi kalbiniz olsun ama siyanürsüz olsun. Altın kalplilerin artması dileğiyle... Serpil Yavuz serpilyavuz@dogayayin.com İlginizi çekebilir... Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılına Girerken...Cumhuriyetimizin yüzüncü yaşını kutladığımız, ikinci yüzyılına girmenin coÅŸkusunu yaÅŸadığımız günlerde, B2B Medya yayın ekibimizle, her yıl olduÄŸu gib... Atık Su Arıtma Tesislerinde Tehlikeli Gazlar ve İş GüvenliÄŸiÜsküdar Üniversitesi, SaÄŸlık Bilimleri Fakültesi, İş SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi Bölümü Öğretim üyeleri Yakup Karagöz, Tuğçe Oral, Rüştü Uçan ve Müge Ensari ... Su Ayak İzi...Çevre köşemizin yazarı Taksim Danışmanlık Hizmetleri Kurucu Genel Müdürü Global Raporlama Uzmanı Dilek AÅŸan, Su Ayak İzini Nasıl Azaltırız? baÅŸlıklı y... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Åž. | Sektörel Yayıncılar DerneÄŸi üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.