Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 99. Sayı (Ekim 2016)

38 Su ve Çevre Teknolojileri / Ekim 2016 www.suvecevre.com RÖPORTAJ Su Forumu’na aktarmayı amaçlıyor ve 5. Dünya Su Forumu’ndan beri düzen- lenen Dünya Su Forumu etkinliklerine katılarak Forum’un tematik, siyasi ve bölgesel süreçlerinde Türkiye’yi temsil ediyoruz. İİT Sudan Sorumlu Bakanlar Konferansı’nın Türkiye ulusal temas noktasıyız. İİT işbirliğinde Mayıs 2016’da İstanbul’da organize ettiğimiz İslam İşbirliği Teşkilatı Üçüncü Sudan Sorumlu Bakanlar Konferansı’nda Türkiye’nin 2022 yılına kadar İİT Su Konseyi üyesi olmasına karar verildi. Eylül 2013’ten beri OECD Su Yöneti- şimi Girişimi’nin ortağı olarak Havza Yönetişimi Çalışma Grubu altında faa- liyetlerine katkıda bulunuyoruz. D-8 Su İşbirliği Girişimi’nin koordinasyon mercii olarak üye devletler arasında koordinasyon sağlıyoruz. SUEN Baş- kanı olarak 2015 yılında üyesi seçildi- ğim UNESCO-IHE Su Eğitimi Enstitüsü Yönetim Kurulu toplantılarına iştirak ediyoruz. Türkiye’nin su üzerine Ar-Ge sektöründeki araştırma kapasitesini güçlendirmek amacıyla Avrupa ve ötesinde sürdürülebilir su sistemlerine ulaşmayı hedefleyen Su Ortak Prog- ramlama İnisiyatifi (Water JPI)’nde ülkemizi TÜBİTAK ile işbirliğinde temsil ediyoruz. SU&ÇEVRE: Yürüttüğünüz proje ve araştırmalardan bahseder misiniz? PROF. DR. AHMET METE SAATÇİ: 2014 yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sınıraşan bir akifer sistemi olan Ceylanpınar Bölgesi Yeraltı Suyu- nun Modellenmesi ve Yönetim Planı- nın Hazırlanması projesini başlattık. Bu projeyle Ceylanpınar akifer sisteminin tanımlanarak, ülkemiz yararına verimli ve etkin olarak kullanılmasını amaçlıyo- ruz. 2016 yılı sonunda tamamlanacak bu projenin sonuçları sınıraşan Cey- lanpınar yeraltı suyu akifer sisteminin ülkemizin sınıraşan su politikaları yakla- şımı doğrultusunda yönetimine altyapı oluşturacak. Bu yıl başlattığımız diğer bir pro- jemiz, Su ve Kanalizasyon İdareleri Arasında Mukayeseli Değerlendirme (Benchmarking) Çalışması. Bu pro- jeyle su ve kanalizasyon idarelerimizin mukayeseli analizlerini gerçekleştire- cek ve kurumların iyileştirmeye açık alanlarını tespit edeceğiz. Uluslararası ölçekte Kore Cumhuriyeti ve Dünya Su Konseyi’nin 2010 yılında başlattığı Su ve Yeşil Büyüme (Water and Green Growth) projesine “İstanbul’daki Haliç Vaka Çalışması” için yerel danışman olarak katkıda bulunduk. Avrupa’daki Ar-Ge çalışmalarının yapılandırılması, koordinasyonu ve genel veriminin artı- rılmasına katkıda bulunan ve Avrupa Komisyonu’nun 7. Çerçeve Programı kapsamında desteklediği “WatEUr- Avrupa Su Sorunlarına Çözüm Arayışı” projesinde Türkiye’yi temsil ediyoruz. SU&ÇEVRE: Eğitim faaliyetleriniz hak- kında bilgi verir misiniz? PROF. DR. AHMET METE SAATÇİ: Kentsel su yönetimi için master plan- lama, kırsal atıksu yönetimi, nehir hav- zası planlama, su ve atıksu arıtımı, su ve kanalizasyon şebekesi yönetimi, yeraltı suyu yönetimi konularında eği- tim programları düzenliyoruz. Eğitim programlarımızı her grubun ihtiyacına özel olarak tasarlıyoruz. Eğitimleri- miz su ve atıksu arıtımı konusunda uzman profesörler tarafından veriliyor. Programlarımızı başarıyla tamamla- yan öğrencilere sertifikalar veriyoruz. Bugüne kadar aralarında Azerbaycan, Bangladeş, Gambiya, Çad, Cibuti, Filis- tin, Gana, Güney Sudan, Irak, Malavi, Pakistan, Somali ve Uganda olmak üzere 3 farklı kıtadan, yirmi beşi aşkın ülkeden gelen beş yüzden fazla su ve atıksu uzmanına yönelik muhtelif konu- larda eğitim programları düzenledik. SU&ÇEVRE: Türkiye’nin sınıraşan sular politikasını kısaca özetler misiniz? PROF. DR. AHMET METE SAATÇİ : Tür- kiye olarak sanılanın aksine su zengini bir ülke değiliz. Ekonomik kalkınma, nüfus artışı ve artan yaşam standartla- rının bir sonucu olarak tarım ve enerji için su ihtiyacımızın her geçen gün artmasına karşılık kullanılabilir su kay- naklarımız sınırlı. Bu nedenle kısıtlı su kaynaklarımızı verimli kullanmamız ve bütüncül biçimde yönetmemiz gereki- yor. Türkiye’nin su potansiyelinin üçte birini oluşturan Fırat ve Dicle nehir- lerinden faydalanmamız son derece önemli. Türkiye olarak Fırat ve Dicle Havzası’nda mansap ülkelere karşı sorumluluklarımızın farkındayız. Suyu kıyıdaş ülkeler arasında anlaşmazlık- tan ziyade bir işbirliği unsuru olarak görüyoruz. Tatlı su kaynaklarının böl- gemiz için olan kritik öneminin bilin- cinde hareket ediyor ve aynı hassasiyeti diğer kıyıdaş ülkelerden de bekliyoruz. Sınıraşan suların hakça, akılcı ve opti- mum bir şekilde kullanılmasını, kıyıdaş ülkeler arasında eşit miktarda paylaşım yerine suyun faydalarının paylaşılmasını ve sulardan en fazla yarar sağlanacak şekilde istifade edilmesini savunuyoruz. Fırat ve Dicle nehirlerinin tek bir havza oluşturduğunu savunuyor ve Fırat- Dicle Havzası’nın bütüncül bir yakla- şımla ele alınması gerektiğini değer- lendiriyoruz. Bu doğrultuda geliştirilen Üç Aşamalı Plan ilk aşamada Fırat-Dicle Havzası’nın toplam su potansiyelinin belirlenmesini; ikinci aşamada Türkiye, Suriye ve Irak’ın toplam sulama ihtiyacı- nın belirlenmesini; üçüncü aşamada da bulunan su potansiyelinin tespit edilen ihtiyaca uygun olarak tahsis edilmesini içeriyor. Bunun yanı sıra Türkiye olarak “Türkiye olarak sanılanın aksine su zengini bir ülke değiliz. Bu nedenle kısıtlı su kaynaklarımızı verimli kullanmamız ve bütüncül biçimde yönetmemiz gerekiyor.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=