Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 99. Sayı (Ekim 2016)
www.suvecevre.com 26 Su ve Çevre Teknolojileri / Ekim 2016 YORUM Antalya ve Çevre PROF. DR. AHMET SAMSUNLU İTÜ İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi 44. Hükümet İmar ve İskân Bakanı B u ve bundan sonraki yorum yazımda, şimdiye kadar olduğu gibi teorik konular üzerine değil, 15 günlük tatilimi geçirdiğim Antal- ya’daki çevre ile ilgili gözlemlerimi ve dünyanın farklı ülkelerinde 4 yılda bir gerçekleştirilen “Gelecek Nesiller için Yeşil bir Dünya-Geleceği Yeşertmek” sloganını esas alan EXPO 2016 ile ilgili izlenimlerimi sizlerle paylaşacağım. Bodrum’dan, havaların ve deniz suyunun soğuması nedeniyle uzun yaz tatilimi bitirerek İstanbul’a döndüm. Yazmakta olduğum kitabımın mizanpaj düzenlemeleri için on gün İstanbul’da kaldıktan sonra, halen yaz mevsimi- nin devam ettiği Antalya’ya geldim. Antalya’da hava sıcaklığı bugünlerde 28 derecenin üzerinde ve deniz suyu sıcaklığı ise 25 derece civarında. Doğa- nın sağladığı bu imkândan faydalanarak hemen her gün oldukça kalabalık olan evimize yürüme mesafesindeki Konya- altı plajında deniz ve güneşten istifade ediyorum. Antalya, kent sakinlerinin kolaylıkla denize ulaşabildikleri dün- yadaki çok az şehirden birisidir. Denizin ne kadar temiz ve berrak olduğunu görünce Antalya’nın geçmiş- teki kanalizasyon durumunu hatırladım. Bir zamanlar Antalya nüfusunun az olduğu dönemde, Antalya’da kanalizas- yon şebekesi bulunmuyordu. O dönem- lerde Antalya’nın kendine özgü zemin yapısı (zerzemin), atıksuların zemine sızdırılmasına imkân veriyordu. Zer- zeminin bulunduğu yerleşim birimle- rinde atıksular doğal şekilde süzülerek yeraltına gidiyordu. Özellikle Antalya ve çevresinde eskiden kanalizasyonun olmadığı devirlerde, tuvaletlerin ve atıksuların gider olarak bağlandığı ucu bucağı görünmeyen karstik yapıdaki yer altı boşluklarından ve fay kırıkla- rından faydalanılmıştı. Bu sızan sular zemin özellikleri nedeniyle süzülerek temiz olarak kısmen denize ulaşıyordu. Nüfusun artması ve Antalya’nın dünyanın en önde gelen turistik bel- delerinden biri olması nedeniyle kana- lizasyon şebekesinin inşa edilmesi kaçınılmaz oldu. 1993 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ve bu Bele- diyeye bağlı Antalya Su ve Atıksu Genel Müdürlüğü’nün (ASAT) kurulmasından sonra Antalya’da ayrık sistem kanali- zasyon şebekesinin pis su borularının inşaatının tamamlanmasına ağırlık verildi. Bugüne kadar 1250 km pis su borusu ve 140 km yağmur suyu şebe- kesi inşa edildi. Bu sistemle toplanan suların arıtılarak bertarafı için iki arıtma tesisi öngörüldü. Üzerinde daha detaylı bir şekilde durmak istediğim Hurma Atıksu Arıtma ve Deniz Deşarjı tesisi 1999 yılında ilk defa işletmeye açılmıştır. Ön arıtma sisteminde organik madde arıtımı yapılmadığı için denize verilen çıkış suyunun kirlilik yaratma tehlikesine karşın biyolojik atıksu arıtma ünitesi yapılması kararlaştırılmıştır. Hurma, ilk kademesi 250.000 kişiye hizmet ede- cek kapasitede planlanmış, temeli 17 Nisan 2001 tarihinde atılmıştır ve inşaatı tamamlandıktan sonra 29 Aralık 2001 tarihinde hizmete açılmıştır. Tesisin II. kademesinin 12.07.2004 tarihinde temeli atılmış kapasite artırımı tamam- landıktan sonra 2005 yılı Ocak ayında işletmeye alınmıştır. II. kademe inşaatı sonunda tesis 500.000 nüfusa hizmet edecek kapasiteye ulaşmıştır. Antalya kenti batı bölgesinin kana- lizasyon sisteminden gelen atıksu- ların arıtıldığı Hurma Atıksu Arıtma Tesisi’nde III. kademe inşaatı 2009 yılında başlamış ve 2011 yılı Nisan ayında işletmeye alınmıştır. III. kademe inşaat kapsamında kapasite artırımı ve rehabilitasyon çalışmaları yapılmış olup tesis, mevcut 210.000 m 3 /gün kapa- siteye sahip ve 1.400.000 Eşdeğer Nüfusa ileri arıtma tesisi olarak hizmet vermektedir. Yerleşim planı aşağıda görülen Hurma Atıksu Arıtma Tesisi’nde atık- sudan Karbon (C), Azot (N), Fosfor (P) giderimi uzun havalandırmalı aktif çamur sistemine (Bardenpho Prosesi) göre yapılmaktadır. Yüzde 98 verimle arıtılmış su, 2472 metresi karada, 2600
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=