Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 8. Sayı (Mayıs-Haziran 2006)

tık AB sizin üretim sürecinize de karışacak. Tüm sanayi makinelerinin üretim teknolojilerinin yeniden gözden geçirilmesi, bunların çevreye uyumlu hale getirilmesi, geri kazanıma teşvik edilmesi, enerjinin maksimum ölçüde tasarruf edilmesi, mevcut hammaclclelerin terk edilerek çevre dostu hammaclclelerin kullanılması, bir ülkenin sanayisinin toptan değişmesi demektir. Bu konuda AB'nin kendisi bile çok sıkıntı çekmiştir ki bizde ele benzer sıkıntılar yaşanacaktır. Dolayısıyla sanayicinin bu konuda hazırlıklı olması gerekiyor. Her sektör, kendi içinde AB'cle yürürlükte olan ve yakın gelecekte bizde ele yürülüğe girecek olan "Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrolü Yönetmeliği"ne uyarak kendisi için en uygun tekniği ki buna "BAT - Best Available Technique" eleniyor uygulaması gerekiyor. Türk sanayisi AB'ye girmek istiyor dolayısıyla onların zorluklarına ela katlanmaları gerekiyor. İşte bu noktada sempozyum, bu sürece hizmet etmeye çalışacak. Su ve Çevre Teknolojileri: Sempozyumda, "Organize Sanayi Bölgelerinde Atık Su Yönetimi ve Bir Örnek Uygulaması: Dilovası OSB" adlı sunumuzla yer alacaksınız. Sunumunuzun içeriği nedir? Doç. Dr. Erdem Görgün: Dilovası Organize Sanayi Bölgesi çok ön plana çıkan bir sanayi bölgesidir. Yoğun bir sanayileşmenin varolcluğu ovanın her iki yakasında 30 bin kişi yaşıyor. Peki, burada topyekun bir çözüm için ne yapmak gerekiyor? Öncelikle samimi olmak lazım, hakikaten bu soruna bir çözüm getirecek denetim mekanizması mutlaka olacak, devlet mutlaka sağlıklı bir denetim yapacak. Devlet, her yeri adil ve şeffaf bir şekilde denetlemeli. Sanayici ele "evet ben bu sorunla yaşamak istemiyorum, bu bana zarar veriyor, üstümdeki 'kanser sebebi' yaftasından kurtulmak istiyorum" ve "ne gerekiyorsa yapacağım" elemeli. Masanın bir yanında ela bu konudaki çevre teknolojileri sektörü oturmalı. "Bu sorunun çözümünde elimizden geleni yapacağız ve olabile- @fil SU VE ÇEVRE TEKNOLOJiLERİ • SAYI 8 cek en uygun çözümlerle elimizi taşın altına koyacağız" elemeli. Masanın bir kenarında da bilim insanları olmalı. Onlar ela yine en iyi ve en ucuz bir şekilde bu problemi nasıl çözebilirizin bilimsel verisini aktarmalı. Bu dörtlüyü bir şekilde samimi olarak bir araya getirebilirsek bunu çözmemek için bir neden yok. Herkes bir kar dürtüsüyle hareket ediyor ama diğer aktörler ele işin içinde olursa kar dürtüsü ön plana çıkmaz. Dilovası hava kirliliği ile ön plana çıkıyor ama atık su da önemli bir problem orada. 170 civarındaki sanayi firmasının bir çoğunun atık suyu var, çoğunun keneli arıtma tesisleri de var ama sıkıntılı işliyor. Aynca Dilovası (Dil Deresi) sadece oradaki organize sanayi bölgesiyle kirletilmiyor, yukarıdan yaklaşık 400.000 kişilik bir yerleşimin atık sulan ve Gebze Organize Sanayi Bölgesi ele geliyor. Başka organize sanayi bölgeleri ele var. Gerçekleştirdiğimiz proje, AB tarafından desteklendi. "AB Yüksek Maliyetli Çevre Yatırımlarının Planlanması" adındaki bu proje, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yürütüldü. Projenin endüstri ile ilgili kısmında ben ele görev aldım ve 18 milyar Avro'luk rakamı bu proje ortaya çıkardı. AB, keneli seviyelerine uygun örnek bir fizibilite projesi yapılsın ve bu proje endüstriyel kirliliği temsil etsin istedi ve Dilovası OSB Evsel ve Endüstriyel Atık Su Yönetimi projesi ortaya çıktı. Biz de sempozyumda bu projemizi tanıtacağız ve OSB'lerin çevre kirliliğine dair çalışmalara başlaması için bir kez daha çağrıda bulunacağız. Su ve Çevre Teknolojileri: Ülkemizde çevre konusunda gerçekleştiren etkinliklere bakıldığı zaman çevre konusunda Türkiye'nin bilinçlendiğini ve yabancı yatırımların bunda etkili olduğunu söyleyebilir miyiz? Doç. Dr. Erdem Görgün: Türkiye, çevre konusunda 20 sene öncesine nazaran çok farklı bir yerele. Bunda, AB sürecinin ve sivil toplum kuruluşlarının ela çok önemli bir rolü oldu. Onların katkısını mutlaka takdir etmek gerekir. Yine ele ülkemizde çevre konusundaki bilinçlenme çok yetersiz, olması gerekenin çok daha gerisinde. Tabii, çevre her zaman ekonomiyle rakip gibi görünüyor. Sürdürülebilir kalkınma kavramı tam olarak oturmadığı için her zaman "çevre yatırımı yaparsanız ekonomiyi zor durumda bırakırsınız" gibi bir argümanla karşımıza çıkan çeşitli gruplar oluyor. Buna benzer fikirlerle verilen mücadeleyle çevre konusunda bir bilinçlenme oldu. Son beş yıllık bir süreçte belediyelerde açılan ihalelere bakarsanız hepsi ya atık su arıtma tesisi yapmaya çalışıyor ya ela katı atık düzenli depolama alanı yapmaya çalışıyor. Ceza kanunu ela bu konuda yaptırımlarda bulunuyor. Bunlar ela çevre konusunda çok olumlu bir gelişmenin olduğunu gösteriyor. 18 milyar Avro, sanayicinin ve 50 milyar Avro ela belediyelerin yapacağı yatırımlara gidecek. Peki, bu parayı nereden bulacağız, diyelim ki bulduk nasıl harcayacağız? Böyle bir pazarın burada oluştuğunu duyan tüm yabancı şirketler akın akın Türkiye'ye koşuyorlar. Şu anda çevre konusunda kurulan şirketlere bakarsanız çoğunun yabancı şirket temsilcisi olduğunu göreceksiniz. Bu işi yaparken hem nitelikli iş gücünü hem ele teknoloji açısından keneli kapasitemizi geliştirmek zorundayız. Şayet, bunu yapamazsak bu para büyük oranda yurtdışına gidecektir. Bu parayı aşağıya çekmek için Türk mühendisleri ve yerli teknolojileri sonuna kadar kullanmanın yollarını zorlamak gerekiyor. Biz bunu yapamazsak bunu yabancılar yapar ve 70 milyarı alır gider biz ele çok daha ağır bir bedel ödemiş oluruz. Son olarak bu yakıcı soruna ilgi duyan tüm tarafları, 07-09 Haziran 2006 tarihlerinde İTÜ 10.Enclüstriyel Kirlenme Kontrolü Sempozyumuna davet ettiğimizi belirtmek isterim. Detaylı bilgi www.ekk2006.itu.eclu.tr adresinden temin edilebilir. ■

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=