Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 70. Sayı (Mayıs 2014)

30 Su ve Çevre Teknolojileri • Mayıs 2014 Yorum PROF. DR. AHMET SAMSUNLU İTÜ İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi (E) İmar ve İskan Eski Bakanı 1970 ve 1980 Arasında Çevre Konusundaki Gelişmeler A ntalya’da verilen Çevre Bilim ödülü nedeniyle yazmış oldu- ğum geçen ayki yazımda, Türkiye’de ilk çevre mühendisliği bölümlerinin 1970’li yıllardaki kuru- luşları hakkında sizlere bilgiler aktar- mıştım... 1968 yılında, Hannover Teknik Üniversitesi’nin Kentsel Alt Yapı ve Su Mühendisliği Enstitüsü’nde doktora çalışmamı tamamlayarak yurda dön- düğümde, ailemin hukuk tahsili yap- mış olan bir mensubu bana, “Oğlum, biz seni doğru dürüst bir inşaat mühendisliği tahsili yapmak üzere Almanya’ya göndermiştik. Sense bula bula bakteriler ve kirli suları buldun. Bu nasıl bir mühendisliktir? Bir türlü anlamadım” demişti. Gerçekten o yıl- larda ülkemizde çevre mühendisliği ve bununla ilgili çevre bilimlerinin ne olduğu ve önemi hakkında pek bir şey bilinmiyordu. Türkiye’nin gündemine çevre konusu ilk defa 1972 yılında, İsveç’te yapılan Stockholm Dünya Çevre Konferansı ile girdi. Bu konferansa 113 ülkenin temsilcisi katıldı. Zama- nın Başbakanı Süleyman Demirel’in başkanlığında bir heyet katıldı. Bu konferansın yapılmasına, Ameri- ka’daki MIT Üniversitesi profesör- lerinden Dr. Meadows’un Roma Kulübü adına yürüttüğü çalışmasının sonuçları yanında, dünyada giderek artan çevre sorunları sebep olmuştu. Dr. Meadows’un çalışması ile ilgili hususları ileride, başka bir yazımda ele alacağım. Konferans sonucunda 26 madde içeren Stockholm Deklarasyonu (Bil- dirgesi) yayınlandı. Bu deklarasyonda çevrenin, ekosistemlerin ve kaynak- ların korunması yanında, kaynakların kullanımının bütün insanlıkça pay- laşılması, kalkınmanın gerekleri ile çevrenin korunması ve iyileştirilmesi için planlama çalışmalarında hassa- siyet gösterilmesi üzerinde durul- muştu. Ayrıca çevrenin iyileştirilmesi ve korunması ile ilgili uluslararası konuların, işbirliği ruhu ile büyük küçük bütün ülkelerce eşit olarak ele alınması kararlaştırılmıştı. Bu kongreyi takiben, ülkemizde ilk defa İmar ve İskan Bakanlığı’na bağlı Çevre Koordinasyon Kurulu oluştu- rulmuştu. Bu noktada, o dönemde yalnız Sağlık Bakanlığı’nın, koruyucu hekimlik çalışmaları çerçevesinde içme suyu ve diğer kirli sulardan kaynaklanan hastalıklara mani olma ve kontrolü çalışmalarının belirli bir seviyede olduğunu belirtmek gerekir. Ayrıca İller Bankası da yerleşimlerin su ve kanalizasyon sorunlarını çöz- meye çalışıyordu. 1975’te lisans seviyesinde ilk çevre mühendisliği eğitimi başladığında Türkiye’nin üç büyük şehri de dahil olmak üzere tüm yerleşimlerin atıksu- ları deniz, göl ve nehirler gibi yüzeysel sulara hiçbir işlem görmeden akıtılı- yordu. Bu dönemde İzmir ve İzmit körfezlerinin, Haliç’in ve Sakarya Nehri’nin kirlenmesi, devamlı olarak ülke basınında yer alıyordu. İstanbul Teknik Üniversitesi Haliç’in sorunla- rını çözmek için 1975 yılından itibaren çalışmalarına hız vermişti. Gündem- deki önemli bir diğer konu Ankara’nın hava kirliliğiydi. Çevre mühendisliği eğitimini geliştirmek ve kalkınmış ülkelerdeki uygulamalar hakkında bilgi edinebil- mek için Stuttgart Üniversitesi ve Ege Üniversitesi arasında Dr. Müh. Oktay Tabasaran ve benim girişimimizle Türk-Alman Çevre Sempozyumları- nın ilki İzmir’de 1975 yılında yapıldı. Burada sunulan tebliğler bir kitap haline getirildi. Bu Sempozyum her iki yılda bir karşılıklı olarak İzmir ve Stuttgart’ta sürdürüldü. Ayrıca başla- tılan eğitimi geliştirebilmek için Full- bright programı desteğiyle Amerikalı

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=