Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 64. Sayı (Kasım 2013)

44 Su ve Çevre Teknolojileri • Kasım 2013 Röportaj çalışıyoruz. Belçika yüzölçümüne yakın olan Türkiye’nin Trakya böl- gesinde yeni 12 adet atıksu arıtma tesisi inşa ediyoruz. Ergene’yi en kısa sürede temiz su kaynağı haline getir- meyi hedefliyoruz. Bütün bu çalışma- ların etkin bir şekilde yürütülebilmesi ve başarıya ulaşması için kurumlar arası koordinasyon önem arz ediyor. Su&Çevre: Su ve çevre sektörlerinde ne gibi sorunlar gözünüze çarpıyor? Çözüm için neler önerebilirsiniz? Prof. Dr. Lütfi Akça: Çevre sektörü- nün önemli bileşenleri su, atık, hava, gürültü, kimyasallar, hassas alan ve sulak alanlardır. Çevre sektöründe de diğer sektörlerde olduğu gibi en önemli konu, yönetimin doğru bir şekilde etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilebilmesidir. Çevre Yöne- timi döngüsünün basamakları kısaca çevresel bakış açısı, strateji geliştirme, planlama, iletişim, uygulama, rapor- lama ve değerlendirmedir. Çevre Yönetimi gerçekleştirilirken, yönetim döngüsünün temel unsurları arasın- daki ilişkinin korunması, politikalar ile uygulamaların birbirleriyle uyumlu olması, iç denetim mekanizması yoluyla uyumsuzlukların zamanında giderilmesi ve farklı çevre başlıkları arasındaki iletişimin ve dengenin korunması önem arz ediyor. Bilindiği üzere dünyadaki 1,400 milyon km 3 suyun ancak yüzde 1’i kullanılabilir durumda. Dünyanın bazı bölgelerinde belirli dönemlerde “su sıkıntısı-su kısıtı” yaşanıyor. Son zamanlarda kendini hissettirmeye başlayan iklim değişikliği baskısı ve havzalardaki yağış ve dolayısıyla su rejiminin değişmesi sebebiyle ülke- mizde de bazı bölgelerde su sıkıntısı yaşanabiliyor. Örneğin, tarım sektö- ründeki sulama yöntemleri oldukça fazla su tüketimine sebep oluyor. Suyun doğru bir şekilde yönetilme- siyle, bu kayıpların azaltılması saye- sinde 4-5 kat daha fazla alanın sulan- ması ve tarımsal ürün veriminin artışı sağlanarak aynı zamanda önemli bir kaynak olan suyun miktarının korun- ması sağlanabiliyor. Ülkemizde nüfusun çoğalması, tarımsal ve endüstriyel faaliyetlerin gelişmesi, yaşam standardının yüksel- mesinden kaynaklanan su kullanımına olan talebin artışı, talep artışının yanı sıra kirlilik neticesinde su kalitesin- deki bozulmalar ve miktarda bekle- nenin dışında dönemsel azalmalar, su kısıtının en önemli sebepleridir. Su kısıtının etkisini azaltmanın yolları arasında başta kullanılabilir su potan- siyelinin kirlilik önleme, teknolojik ve tasarruf yöntemleriyle artırılması; talebi düşürücü politikalara ağırlık verilmesi ve makro ölçekli çözüm olan nüfus ve göç kontrolü gelmek- tedir. Ülkemizde su kaynaklarının “su kalitesi”nin çevre kirliliği sebebiyle bozulması, kullanılabilir su potansi- yelini olumsuz yönde etkiliyor. Kirle- tici kaynakların kontrolü ve arıtılması sayesinde su kullanımının sürdürüle- bilir hale getirilmesi mümkün olabil- mektedir. Evsel ve endüstriyel atıksu- ların arıtılması için teşkil edilen atıksu arıtma tesislerinin yapımı Türkiye’de son yıllarda ivme kazandı ve atıksu arıtma tesislerinin iyi işletilememesi ve bu konuda eğitilmiş personel sayı- sının azlığı ve atıksu arıtma tesisleri- nin işletme maliyetlerinin fazla oluşu, atıksu sektörünün temel problemleri- dir. Atıksu arıtma tesislerinin, işletme maliyetlerinin karşılanması yönünde desteklenmesi, bu konuda eğitimli insan sayısının artırılması, atıksu arıtma tesislerinde projelendirme aşa- masından başlanarak inşa ve işletme aşamalarında konu ile ilgili tecrübe sahibi kişilere görev verilmesi ve bu kişilerin dönem dönem mesleki eği- timlerle bilgilerinin zenginleştirilmesi gerekli görülmektedir. Bilindiği üzere, çevrenin bir başka önemli konusu olan atık konusunda da atığın kaynağında azaltılması, özel- liğine göre ayrılması, toplanması, geçici depolanması, ara depolanması, geri kazanılması, taşınması, bertarafı ve bertaraf işlemleri sonrası kontrolü ve benzeri işlemlerin gerçekleştiril- mesi esnasında yaşanan aksaklıklar sebebiyle çevre problemleri oluşa- biliyor. Ülkemizde atık yönetiminin bir sistematik içerisinde gerçekleştiril- mesi sayesinde, depolama alanlarının kapladığı alanların küçülmesi netice- sinde alan kazanılması, kaynağında ayrılabilen ve geri dönüşümü sağla- nan ürünlerin ekonomik getirisinin milli ekonomiye kazandırılması, atık miktarının azalması neticesinde atıkla- rın depolanmasından etkilenen alan- lar ve bu alanlara bağlı ekosistemler üzerindeki baskının azaltılması, depo- lama alanlarının düzenli bir şekilde yönetimi neticesinde insan ve çevre sağlığının korunması, problemlerin çözümüne yönelik tedbirler olarak görülmektedir. Doğal olaylar, sosyal ve ekonomik etkinlikler sonucu oluşan is, duman, toz, gaz, buhar ve aeresol biçimindeki kirleticilerin havanın doğal bileşimi ve yapısını olumsuz yönde etkileye- rek insan sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik dengeye zarar verecek miktar, yoğunluk ve sürede atmos- ferde bulunması hava kirliliğine sebep oluyor. Hava kalitesinin korunması ve yönetiminin yeterince sağlana- maması neticesinde, insan sağlığı ile ilgili sorunlar yaşanabiliyor; eko- nomik yönden kayıplar oluşuyor ve çevre sağlığını tehdit eden unsurlar ortaya çıkabiliyor. Bu konuda alınacak önlemler sayesinde insan sağlığında iyileşmeler meydana gelmekte, yakıt tasarrufu yoluyla ekonomik kazanç elde edilmekte, çevre sağlığının iyi- leştirilmesi sağlanmakta ve sağlık problemlerine ilişkin harcamalar azalmaktadır. Benzer şekilde, gürültü “Ülkemizde su kaynaklarının su kalitesinin çevre kirliliği sebebiyle bozulması, kullanılabilir su potansiyelini olumsuz yönde etkiliyor”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=