Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 59. Sayı (Haziran 2013)

42 Su ve Çevre Teknolojileri • Haziran 2013 bunun çok daha uzun olabileceğini düşünüyorum. Çevre konusunda Türkiye için ümit- siz olmamamız lazım. Çünkü 1980’li yıllarda Türkiye’de çevre kavramı bile pek bilinmiyordu. 80’den sonra anayasamıza çevreyle ilgili madde girdi, kanun çıkarıldı. 1991’de Çevre Bakanlığı ve İSKİ kuruldu. Bugün kırk üniversitede çevre bölümü var. Çevreyle ilgili yönetmelik ve kanun- larımız neredeyse Avrupa’dakilerin aynısı. Halkımızda ve belediyelerde de bu bilinç oluşuyor. Artık insanlar çöplerini ayırıyorlar. Çocuklarımız çevre bilinciyle yetişiyor. Esas çevre bilincine sahip olmayanlar yaşı daha ileri olanlar... Su&Çevre: İstanbul için yorumla- rınız nelerdir? Prof. Dr. Ahmet Samsunlu: İstanbul’da, taşıma kapasitesinin çok üzerinde bir nüfus var. Yaşam kalitesi de düşüyor. Öncelikle göç durdu- rulmalı. Bununla birlikte şehrin bazı sorunları da çözülmedi değil. Mesela İstanbul’un artık bir içme suyu prob- lemi kalmadı. Bu çok önemli. Belediye de İSKİ de elinden geleni yapmaya çalışıyor. Bir ara ağırlık suya verildi ve çözüldü. Atıksu ve katı atık problem- leri de çözüldü sayılır. Çözülmeyen sorun çamur ve tehlikeli atık sorunu- dur. Ayrıca en büyük sorun trafiktir. Trafiğin de çözümü, metro ve toplu taşımanın cazip hale getirilmesi ve özel araç kullanımının teşvik edilme- mesinden geçiyor. Su&Çevre: Hocam sekiz sene önce yaptığımız röportajda, “Arıtma tesisleri çöpe dönüyor” yorumu yap- mıştınız... Geçen süreçte neler oldu, neler yaşandı? Prof. Dr. Ahmet Samsunlu: Tabii bu yorumu şimdi de yapabili- rim. Sekiz sene önce, bu arıtma tesis- lerini kontrol edecek hiçbir kurum yoktu. Belediyeler de tesis kurulumu için Hazine’den destek alıyorlardı. Çevre Bakanlığı’nın da tasdikine bağlı değildi. İyi veya kötü, daha çok yurt- dışından ne önerilmişse onu kuru- yorlardı. Bunun sonucunda Hazine aşırı şekilde yurtdışına borçlandı ve kurulan arıtma tesislerinin birçoğu, ister yurtdışındaki firmaların kurduğu olsun, ister yerli firmaların kurduğu olsun, çalışmamaya başlamıştı. Bu yorumu onun için yapmıştım. Şimdi bunun farkına varıldı. Bakanlık, Avrupa’dan destek alan bu projeleri kontrol ediyor. Bunların tekniğin gerektirdiği şekilde olup olmadığı hakkında hala büyük tartışmalar var. Bazı tesisler çalıştırılamıyor. Onun için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı biraraya gelerek, bu arıtma tesislerinin kuru- luşunda bir kontrol mekanizması kurmalılar. Ayrıca bunları çalıştıran insanların eğitimine ağırlık verilme- lidir. Bu eğitimi de vermede İSKİ gibi büyük kuruluşlar, üniversitelerle bir- likte etkin rol almalıdır. Almanya’da meslek lisesini bitiren bir kişi üç yıllık bir çıraklık eğitimi gördükten sonra atıksu arıtma tesisi için çalışma kal- falığı alıyor. Türkiye’de ise arıtma tesisleri sürgün yeri olarak görülüyor. Sür- gün olan bir insan, konuyu bilmeyen bir insan bu tesisi nasıl çalıştırır? Bu konuda Türkiye’de yapılması gereken çok büyük işler var. Su&Çevre: Hocam bir de Türkiye’de arıtma tesislerinde yap- işlet sisteminin pek de yaygın olma- dığını görüyoruz... Prof. Dr. Ahmet Samsunlu: Doğ- rudur... Gezdiğim tesislerde işletme olayının iyi olmadığını görüyorum. Fakat yavaş yavaş yurtdışından da bazı firmalar Türkiye’ye gelip arıtma tesisi işletme işini üstleniyorlar. Tesislerin işletilmesinde sorun olduğu doğru, bu eksikliği gidermek için uzman ele- man yetiştirilmesi konusunda da ciddi çalışmalar yapılmalı. Eskiden atıksu arıtma tesisi kuran firmalar, genelde altı ay, maksimum bir yıl sonra tesisi bırakıp gidiyorlardı. Şimdi belediyeler bilinçlendi ve bu süreyi üç yıla çıkaranlar oldu. Bunun herhangi bir şekilde düzene konul- ması lazım ve Türkiye’de atıksu arıtma tesisi çalıştıran firmaların sayısının art- ması gerekiyor. Tesis işletmenin de bir kontrolünün olması şart. Almanya’da Su Polisi, arıtma tesisi çıkışından belir- siz zamanlarda numune alıyor. İster- lerse arıtma tesisine de girebiliyorlar. Yani işletenin de kontrol edilmesi gerekiyor. Yani Alman Su Polisi’nin görevi Türkiye’de nasıl yapılıyor, bu da çok önemli... Su&Çevre: Yeterli teknolojiye sahip miyiz? Prof. Dr. Ahmet Samsunlu: Türkiye’de teknoloji gelişiyor. Yerli üreticilerimiz de iyi ve teknolojik şeyler üretiyorlar. Arıtma tesislerinin teknolojik olarak önemli bir kısmını yapıyoruz. Ama yapamadığımız bazı hassas aletleri de yurtdışından ithal ediyoruz. Yavaş yavaş o firmalar da Türkiye’ye gelmeye başladılar. O firmalar gelip ürünlerini burada yap- maya başlıyorlar. Çünkü Türkiye çok büyük bir pazar ve çevre sektöründe daha milyarlarca dolarlık yatırım yapılması gerekiyor. Bu teknolojiler bilinmeyen teknolojiler değil. Bun- ların ülkemizde yapılmaması için de hiçbir sebep yok. Röportaj Çevre konusunda Türkiye için ümitsiz olmamamız lazım. 1980’li yıllarda Türkiye’de çevre kavramı bile pek bilinmiyordu. 80’den sonra anayasamıza çevreyle ilgili madde girdi, kanun çıkarıldı. 1991’de Çevre Bakanlığı ve İSKİ kuruldu. Bugün kırk üniversitede çevre bölümü var...

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=