Teknokent bünyesinde yürütüyoruz. Teknokentler, Teknoloji Gelişme Bölgeleri Kanunu'na göre kurulmuş organizasyonlardır. Burada özel firmalar faaliyetgösteriyor ve söz konusu kanun kapsamında öğretim üyelerine elefaaliyet hakkı tanınıyor. Özellikle endüstrilerin ve belediyelerin çevre konularındaki sorunlarını çözmeye odaklanıyoruz. Bunu yaparken, akademik altyapımızın olmasından ötürü Ar-Ge'ye ve butik işlere çok yöneliyoruz. Kamu ve endüstri sektörüne yüzün üzerinde proje hazırladık. Esasolarak odaklandığımız alanlar su ve atıksu projeleri. Bunun yanında katı atık ve çevresel değerlendirme ele ana başlıklarımız diyebilirim. Firmalara ve belediyelere, ihtiyaç duydukları alanlarda projeler hazırlayarak destek veriyoruz ve fizibilite raporları hazırlıyoruz. Zaman zaman uygulama projeleri ele yaptığımız oluyor. Ama daha çok sorun çözme ve endüstrilerin zorlandığı alanlardaki sorunların çözümüne odaklanmış durumdayız. Yarı zamanlı ve tam zamanlı olmak üzere toplam 18 çalışanımız var. Projelerin yoğunluğuna göre bazı dönemlerde bu sayı 30'a kadar çıkabiliyor. Su&Çevre: Projelerinizden bahseder misiniz? Dr. Ercan Çitil: Çevre ve Orman Bakanlığı için Ergene Havzası Endüstriyel Atıksu Yönetimi Ana Plan Çalışması'nı hazırladık. Bu projenin amacı, havzada yer alan endüstrilerden kaynaklanan atıksular için yönetim sistemi geliştirerek, havzanın mevcut su kalitesini iyileştirmekti. Orman ve Su İşleri Bakanlığı için yaptığımız Tehlikeli Maddelerin Kontrolü Projesi ise havzalarla ve bunun sonucunda da tehlikeli maddelerin su ortamında olması gereken standartlarının belirlenmesiyle ilgili ve Türkiye'cle bir ilk olmasından dolayı çok önemli. Bunun yanı sıra Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nııı danışmanlığını yapıyoruz. Bu projede de 18 termik, 27 hidroelektrik santralin özelleştirilme sürecindeki danışmanlıklarını sürdürüyoruz. Nahçivan'cla ise 7 farklı şehre altyapı oluşturuyoruz. Proje altyapı tesislerinin su alma yapıları, içme suyu depoları, isale hatları, içme suyu arıtma tesisleri, içme suyu şebeke boruları, kanalizasyon hatları ve atıksu arıtma tesislerinin en uygun tasarımlarını ve detay projelerini üstlendik. Bunun yanında örneğin Robert Lisesi'ne yaptığımız gibi, atıksuyun arıtılıp geri kazanılarak sulama amaçlı kullanılması benzeri özel projeler de üretiyoruz. Ayrıca endüstride kullanılan suların minimize edilmesi vb. projelerimiz de bulunuyor. Özellikle Ergene Havzası gibi suyun çok önemli olduğu havzalarda temiz üretim ve su minimizasyonu konularında danışmanlıklarda bulunuyoruz. Ergene Havzası'nın endüstriyel atıksu master planını yaptık ve proje oldukça ilerlemiş bir aşamada. Su&Çevre: Türkiye'de bir ilk olan Tehlikeli Maddelerin Kontrolü projesini biraz daha açabilir misiniz? Prof. Dr. Erdem Görgün: Bugüne kadar yaptığımız en önemli projelerden biri olduğunu söyleyebilirim. Bu proje aslında ülkemizi ve bütün sektörleri çok ilgilendiriyor. AB uyum süreci içerisinde, endüstrilerin su ortamlarına yaptıkları atıksu deşarjlarıncla bugüne kadar hep konvansiyonel parametreleri izliyorduk. Bundan sonra çok spesifik parametreleri ele izleyeceğiz. Ülkemize uygun olan parametrelerin tespit edilmesi için Orman ve Su İşleri Bakanlığı bir ihale açtı. İhaleyi biz kazandık. Projede 8 ayı aşmış durumdayız. Çok yoğun bir çalışına temposu geçirdik. Konya Kapalı Havzası, Susurluk ve Ergenehavzalarında endüstrileri tespit ediyoruz. Tespitimizde bölgedeki endüstriler, firmaların üretim prosesleri, üretim proseslerinde kullanılan kimyasallar, kimyasalmaddelerin deşarjından sonra alıcı ortamda bulunan spesifik maddeler ve risk düzeylerini kontrol ediyoruz. Çok ciddi ve zor bir iş. Bunları tespit edebilirsek, o derelerde alıcı ortam standardı veyaçevreselkalite standardı dediğimiz yeni standartlar çıkacak ve proje sonuçları kanun haline gelecek. Yani biz, bir mevzuatın altyapısını oluşturuyoruz. Genellikle çevrekonusunda ve başka konularda da hep "mevzuat çıkıyor, altyapısı yok, uygulanamıyor" şeklinde bazı şikayetler vardır. Bu mevzuatın da böyle olmaması için Bakanlık ciddi bir altyapı hazırlığı yaptı. Çok da yerinde bir karardı. 2013 yılının Aralık ayında raporlarımızı teslim etmiş olacağız. Konya Kapalı Havzası, Susurluk Havzası ve Ergene Havzası'ncla yaptığımız tespitlerden "Tehlikeli Madde Veri Tabanı" isimli endüstriyel bir veritabanı oluşturarak Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmiş olacağız. Böylece alıcı ortam standartlarını belirleyeceğiz. Buna dönük olarak da endüstriyel deşarj standartları tespit edilecek. Bu proje bittiğinde çok kısa bir süre içinde çevre mevzuatında önemli bir değişiklik olacak. Endüstriler bu tehlikeli maddeleri de kontrol etmek zorunda kalacak. Bizim amacımız endüstrilerin önünü açmak. Bir ülkenin endüstri üretimi güçlüyse o ülke de güçlüdür. Ne biz, ne kamu kuruluşları endüstrilere karşıyız. Endüstrisi güçlü olmayan ülkelerin durumlarını etrafımızdaki komşularımızdan görüyoruz. Dolayısıyla endüstrimiz mutlaka güçlü olmalı. Hem endüstri güçlü olmalı, hem de sağlıklı bir ortamda yaşamalıyız. Kanser vakaları bu kadar çok artmamalı. Halk gıda ürünlerinden bu kadar çok korkmamalı. Dolayısıyla endüstrilerimizin, tarımsal sulama olarak kullandığımız nehirlerimize yaptıkları deşarjları da kontrol etmek zorundayız. Kurumsal endüstriler buna karşı değiller; bu da sevindirici. Biz inanıyoruz ki ülke geliştikçe endüstri bilinci de artacak, endüstri bilinci arttıkça toplum bilinci de yükselecek.Bizim en önemli ihracat müşterimiz; AB ve AB de bunu istiyor. Dolayısıyla çok iyi bir projeye imza attığımızı düşünüyoruz. Su&Çevre: Proje şu an ne durumda? Prof. Dr. Erdem Görgün: Proje pilot bölge seçilen i.iç havzada son hızıyla devam ediyor. Eğer o kirletici parametreyi gideremiyorsak, ki bazıları arıtılarak giderilemiyor, bu durumda üretim prosesine bakacağız. Su ve ÇevreTeknolojileri• Eylül2012 37 I
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=