_söyleŞ,İ geliştirme ve teknik analiz programı olup, programının tek amacı AB vatandaşlarının temiz hava solumasını sağlamaktu·. Su ve Çevre Teknolojileri: Türkiye'deki durum nedir? Prof. Dr. Selahattin İncecik: Ülkemizde çeşitli bölgelerde hala bu alanda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Şehirlerde ve endüstri bölgelerinde doğalgaz kullanımı yaygınlaşırken SO2 seviyeleri düşmektedir. Ancak bazı bölgelerde enerji santrallerinin yarattığı kirlenme olaylan henüz çözülmemiştir. Örneğin Yatağan'cla termik santralin yol açtığı hava kirliliği bir türlü önlenememektedir. Bu santralin komınm ela bu dramatik etkiyi artırmaktadır. Bunun yanı sıra şehirlerde kirlenme olayları, artan araç sayısına bağlı olarak klasik türden modern türe geçmektedir. Örneğin partiküller ve fotokimyasal kirlilik giderek artmaktadır. Özellikle aerosoller ve yüzey ozon halk sağlığı bakımından fevkalade önemlidir. Aerosoller, yani bu ince toz parçacıklar insan sağlığı bakımından son derece zararlı etkilerde bulunmaktadır. Zira bu çok küçük parçacıklar akciğerlere erişerek ciddi solunum rahatsızlıklarına yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra iklim değişimi, partikül kirliliğinin genel sonuçlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu kirleticilerin yoğun bir ağ içerisinde ölçülmesine ihtiyaç vardır. Ancak aerosol ölçüm ve fotokimyasal kirlilik ölçümleri konusunda sorunlar bulunmaktadır. PMl0 yanı sıra, PM2.5 ve hatta PMl.0 ölçümü ile yüzey ozonun şehir ve kırsal bölgelerde monitoring anlamında ölçümleri yapılmalıdır. Ozon (Yüzey) ise kısaca insan sağlığını ve ekosistemi tehdit etmektedir. Ozon, günümüzde ortaya çıkan etkileri bakımından sağlık ve bölgesel iklim için önemli bir kirletici olarak kabul edilmektedir. Ozon, akciğerleri tahrip edebilen, bitki büyümesini önleyen, ürün azalmasına yol açan ve kısaca bitkiler, ormanlar ve yapılar üzerinde olumsuz etkileri bulunan bir kirleticidir. Ancak yüzey ozon ülkemizde henüz yaygın bir şekilde ölçülmemektedir. 5700 kilometrekarelik bir alanda bukınan İstanbul'da sadece iki noktada ozon ölçümü yapılmaktadır. Bu ölçümlerin de büyük eksiklikleri bulunmaktadır. Su ve Çevre Teknolojileri:: Neler yapılması gerekiyor? Prof. Dr. Selahattin İncecik: CAFE programına yönelik AB müktesebatına paralel olarak strateji belirlenmeli ve hedefler konulmalıdır. AB Direktifleri Avrupa Hava Kalitesi Politikası doğrultusunda çalışmalar yapılmalı ve bunlar yaşama geçirilmelidir. Bunun yanı sıra model çalışmaları ela yaşama geçirilmelidir. Gerek PM ve gerekse ozon seviyelerinin belirlenmesi ve bu konuda senaryo çalışmalarının yapılmasında çeşitli bölgesel modeller kullanılabilmektedir. Bu tür modeller hidrostatik ya da hidrostatik olmayan dinamik-kimyasal modellerdir. Emisyon kontrol senaryolarının yapılabildiği bu modellerde emisyon kontrolünün birim maliyeti, marjinal maliyeti ve maliyet eğrileri çıkarılabilmektedir. Bu suretle herhangi bir ülke ya da şehir için emisyon kontrolünün maliyeti çıkarılabilir. Örneğin CAFE için uygulanabilecek modellerden biri de RAINS modelidir. RAINS Avrupa modeli ile ülke ölçeğinde partikül madde ve ozon için senaıyo analizleri yapılabilmekte, kontrol stratejileri gerçekleştirilebilmekte, ozon risk bölgelerini belirlemek üzere oluşturulan AOT40 ve AOT60 indeks haritaları çıkarılabilmektedir. Sonuç olarak şu söylenebilir; ülkemizde CAFE Programı öncesinde çevre hava kalitesi alanında son derece temel eksiklikler bulunmaktadır. Şehirlerimizin hava kalitesi geleneksel kirlilik bakımından henüz WHO limitlerinin altında bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra enerji-endüstri merkezleri ile birlikte kurulan şehir ortamları hava kalitesi bakımından çok ciddi sorunlar taşımaktadır. Hava kalitesi çalışmalarına temel olacak emisyon envanterlerinin hazırlanması, ülke çapında ölçme ağının AB normlarına ve bilimsel ölçütlere dayalı olarak yeniden tesisi ve model çalışmalarının başlatılması gerekmektedir. AB'ye geçiş sürecinde bulunan ülkemiz için CAFE Programı içerisinde gerekli atılımların yapılması ile çevre alanındaki uyum çalışmaları ela hızlanacaktır. CAFE Programı ile sağlanacak çerçeve kriterler sayesinde yeni hava kalitesi standartları ve emisyon tavanları da belirlenmiş olacaktır. Bu program sonucunda oluşacak tematik strateji senaryo analizlerine ve hava kalitesi politikaları hakkında entegre değerlendirmelere bağlı olacaktır. Sonuç olarak CAFE Programı AB uyum süreci içinde bulunan ülkemizde sürdürülebilir şehirler yaratmak bakımından bir şans olabilecektir. ■ SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • SAYI 5 @rJ
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=