doğu sahillerinde atık su deşarjı kesilmiş durumda. Batı yakası ihale ve inşaat aşamasında. Kanallarda kazı yapmadan mikrotünel teknolojisi kullanıyoruz. Planlanan çevre yatırımlarımızdan Ataköy biyolojik arıtma tesisi ihale aşamasında. Ambarlı biyolojik arıtma tesisimiz ihale aşamasında. Paşabahçe'de ön arıtma tesisi planlıyoruz. Haliç çevre koruma projesinden kısaca söz etmek istiyorum. On yıl önce Haliç çok kötü clurumclayclı. İSKİ ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir çalışma yaptı. Öncelikle kuzey ve güneyden atık suİarın Haliç'e girmesi engellendi. Bunlar Yenikapı ve Baltalimanı arıtma tesislerine alındı. Kollektörler vasıtasıyla. Zaman içinde Haliç'in tabanında birikmiş 4 metrelik çamur kazınarak dışarıya alındı. Haliç için belediyemiz 173 milyon dolar, İSKİ 480 milyon dolarlık yatırım yapmıştır. Toplam 653 milyon dolar. Şu anda Haliç'deki oksijen miktarı doyma noktasındadır. Dere ıslah çalışmalarımız devam etmekte. 68 adet dere bulunmakta, uzunlukları yaklaşık 600 kilometre. Büyükşehir Belecliyesi'nin İSKİ'yi görevlendirmesi ile dereler ıslah edilmekte. Kollektörler döşenmektedir. Kanalların ve kollektörlerin temizliğini yapıyoruz. Tünellerde temizlik için akıllı robot kullanıyoruz. Kanallardaki tıkanmayı kameralı robot ile tespit edip içeriye basınçlı su veriyor, deşarjı topluyor, süzülen suyu tekrar basınçla içeriye veriyor, kalan katı atığı ise toplama merkezine yönlendiriyoruz. Son olarak havzaları koruma görevimizden bahsedeyim. Üç ayda bir uydudan görüntüler alıyoruz ve üç ay öncekilerle çakıştırıyoruz. Farklılık gördüğümüzde yeni yapıları yerinde tespit ediyoruz. Dolayısı ile bundan sonra kimsenin kaçak yapı şansı yok. Tespit ettiğimizi derhal yıkıyoruz. Son olarak su ve atık su kriterlerinde AB'nin üzerinde olduğumuzu söyleyebilirim. Sadece çamur için bir-birbuçuk yıla ihtiyacımız var. Bu konuda da çalışmalamnız sürüyor. Teşekkür ederim. Prof. Dr. Ahmet Samsunlu: Raif Bey'e verdiği kapsamlı bilgiler için teşekkür ediyoruz. Bu ana kadar kamu yetkililerini dinledik. Şimdi bir ele işin uygulamacı yönüne bakalım. Almanya'cla bugün bir ~ SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • SAYI 5 milyonun üzerinde insan çevre ile ilgili yatırımlarda çalışıyor. Çevre sektörü ciddi bir iş alanı ve istihdam alanı. Şimdi sözü Uğur Dinçer'e veriyorum. Sayın Uğur Dinçer Sistem Yapı Yönetim Kurulu Başkanı. Uğur Dinçer: Önce çevre sorununu çok kısa tanımladıktan sonra, çevre sektörünü tarif etmemiz gerekiyor. Yoksa sadece atık yönetimi yapan bir sektör olarak görürsek çevre sektörünü bu dar bir görüş olur. Biliyorsunuz dünya elenen bir kürede, fanusta yaşıyoruz. Bu fanusu kaplayan ela atmosfer. İçine kapalı bir sistem. Bu kapalı ortam içinde muhteşem bir denge var. Doğal denge. Doğal dengeyi ne kadar bozarsak, o kadar hayatımızın sonunu getiriyoruz. Çevre sektörü işte doğal dengenin korunmasını ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasını sağlayacak konudur. Bunu yapacak sektöre de çevre sektörü eliyoruz. Dolayısı ile çok geniş bir sektör. Bu dengeyi siz yüzde bir, yüzde bir bozuyorum elerseniz, % 15'lere çıktığın ela bitiyor zaten. Tamamen% 100 yok etmenize gerek yok. Onun için ciddi bir tehlike söz konusu. Kendimizi yok ediyoruz elediğimiz zaman bunu anlamamız lazım. AB çevreye yaklaşırken bu kapsamda yaklaşıyor. Dolayısı ile biz ele sayın Sarıkaya'nın söylediği gibi, mevzuat tartışması, içerik tartışması yapamıyoruz. AB ne söylüyorsa onu kabul edeceğiz. Bir süre içinde kabul edeceğiz. AB 6. Çevre Eylem Planı var. 2000'cle başladı, 2010'da bitecek. 4 ana başlıktan oluşuyor. 1. madde iklim değişikliği, 2. madde doğal ve vahşi hayatı koruma, ki çok önemli maddelerden biridir. 3. madde çevresel etkilerin insan sağlığı üzerindeki sonuçları. 4. madde ise doğal kaynakların korunması ve atık yönetimi. Çevre sektörü bu 4 maddeden oluşan, dünyada en çok gelişmekte olan sektörlerden biridir. Bunun içinde mikrobiyoloji var, yenilenebilir enerjinin kullanımı var. Dolayısıyla bilişim sektöründen sonra veya eşdeğer en önemli sektör. Dolayısıyla ne kadarı Türkiye'de var onu da anlamamız lazım. Şimdi birincisi, hayati bir kornı; sera etkisi. İklim biliyorsunuz göz ardı edilecek bir konu cleğıl. Yani sera etkisini mutlaka durdurmamız gerekiyor. Kyoto Protokolü bunu dünyada sağlayacak bir sözleşme. Karbonclioksiti ne ile azaltacaksınız? Yenilenebilir enerji, yani güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ya ela bio enerji. Tarımsal olarak ürettiğinizi yakıt olarak kullanıyorsunuz. Buradan ürettiğiniz karbondioksit bitkiler tarafından absorbe ediliyor. Yani biz bu karbondioksit ile atmosferde sera etkisi yaratmıyoruz. Dünyada dev gibi gelişen bu sektörde Türkiye maalesef uygulamada bile, olanları takip etmekte bile son derece geri. Bunun farkına varalan. Doğal ve vahşi hayatı korunması konusuna girmeyeceğim. Hayvan koruma dernekleri gibi sivil toplum örgütleri düzeyinde bir çalışmamız var. Bu ela ciddi bir sektördür. Çevresel değişimlerin insan sağlığına etkileri. Çeşitli kimyasalların, tarımda kullandığımız her türlü kimyasalların insan sağlığına etkileri başlı başına bir olay. Türkiye'de sıfır düzeyinde. Sonuncu madde doğal kaynakların yok edilmeyecek şekilde kullanılması ve atık yönetimi. Biz önce bu konularda bir miktar uğraşabiliyoruz. Dünyadaki kaynakların bir kısmı keneli kendisini yenileyen kaynaklardır. Mesela orman şu anda yakıt olarak kullanıyoruz. Kesip yeniden ekiyoruz. Bir plan içerisinde olması kaydı ile kendisini yenileyebiliyor. Ama bir ele fosil enerji var. Fosil enerjiyi yenileyemiyorsunuz. Bu doğal kaynağın telafi edilemeyen kullanımları var. Bir ele telafi edilebilen kullanımlar var. Şimdi biz telafi edilebilen kullanımları arttırarak, sürdürülebilir kalkınmayı başarabiliriz. Ayrıca, değer-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=