Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 41. Sayı (Kasım-Aralık 2011)

4 Su ve Çevre Teknolojileri • Kasım - Aralık 2011 Perspektif Hiç düşündünüz mü? 30 yıl önce sizin bugünkü yaşınızda olan birinin ihtiyaç olarak gördüğü şeylerle sizin bugün ihtiyaç olarak gördüğünüz şey- ler arasında neler değiştirilmiş? Aslında evinizde işyerinizde sahip olduğunuz birçok şeyi neredeyse hiç kullanmadı- nız. Neden? Çünkü ihtiyaç duymadınız. Acaba paranızı israf etmiş olabilir misiniz? Evet. Unutmayın gerçekten ihtiyacınız olmayan ve kullanmadığınız veya kullan-at ürünler israf ve daha çok çevre kirliliği demektir. Çevre yeryüzünde binlerce yıl boyunca mükemmel bir denge oluşturmuştur. İkiyüz yıllık geçmişe dayanan sanayileşme ise bunca yıl oluşmamış bir kirlenmeyi sadece bir yüzyılda tek başına oluşturmayı başar- mıştır. Ortaya çıkışı ile birlikte yeraltı ve yerüstü kaynakları kirlenmeye başlamış, üretim katlanarak büyümüş, dengesiz bir büyüme ile atıkların başta sulara ve çevreye karışması hızlanmış, kontrol edilememiş, durdurulama- mış ve adım adım çevre felaketleri başlamıştır. Sanayi üretimi daha fazla kar elde etme esasına dayanmak- tadır. Bilim ve teknolojiyi sadece kendi kazancını arttırabilmek için kullanmakta, bilinçsiz tüketim-üretim anlayışı ile doğal kaynakları bitirmekte- dir. Çevre kirliliğini, kaynak tüketimini ve gereksiz enerjiyi azaltacak her eylem sonuçta yatırımcıların kazancını azaltacaktır. Bu nedenle çevreyi ve çevrecileri hiç sevmezler. Vahşi kapita- lizm çevrenin korunmasının önündeki en büyük engeldir. Savunucuları, bu şirketlerin pazarın taleplerini karşıladı- ğını belirterek yaptıklarına masumiyet kazandırmaya çalışmaktadırlar. Olayın iç yüzü farklıdır: Modern zamanın İsraf BERNA AKIN bernaakin@b2bmedya.com yatırımcıları, yeni girişimciler, yeni bir ürünü gerçek bir talebi karşılamak üzere üretmezler, bir ürünü piyasaya sürer ve arkasından bunu bir ihtiyaç haline getirirler. Buna tüketimi körük- lemek denir. Yangını körüklemekle eşdeğerdir. Kapitalistler çevre sorunlarını aşırı nüfus artışı ve buna karşılık yetersiz kaynaklara bağlarlar ancak mevcut bilimsel-teknolojik gelişmeler, yetersiz kaynakları bir sorun olmaktan çıkarmıştır. Bugün insanlığın üretim kapasitesi herkesi doyurmaya fazlasıyla yetecek seviyededir. Sorun kapita- lizmin bir israf ekonomisi olmasıdır. Yeni bilimsel-teknolojik olanaklardan insanlığın ve doğanın çıkarlarına uygun olanları diğerlerine oranla aynı hız ve ölçüde devreye sokmamakta ve bilerek geciktirmektedirler. Böylece üzerinde oturdukları doğal kaynakları sorumsuzca kullanarak kazançlarını devam ettirme niyetindedirler. Yenile- nebilir kaynakları kullanmak insanoğ- lunun yüzyıllar öncesinde keşfettiği bir yöntem olmasına rağmen nedense rüzgar ve güneşten faydalanmak bugün hala çok pahalıdır. Temelde fosil yakıtların kullanımıyla oluşan kar- bon emisyonuyla artan küresel ısınma ve iklim değişikliği, hava kirliliği, su kirliliği, ormanların yok edilmesi, türlerin yok olma tehlikesi, nükleer santraller ve nükleer silahlanma son yüzyılın insanlığa armağanlarıdır. Sanayicilerin konuşmalarında “sürekli büyüme” geçer. Sermaye çevresinde büyüme demek “ekonomik büyüme” demektir. Ekonomik bir büyümenin olabilmesi için kazancın artması gere- kir, kazancın artması için masrafların düşmesi ve bir şeylerin feda edil- mesi gerekir. O feda edilen şeylerin başında çevre gelmektedir. Çünkü böyle bir büyüme çok daha fazla petrol, hammadde kullanmayı, bunları yeryüzüne çıkarmayı, çevreye daha fazla beton ve asfalt dökmeyi, daha çok atık vermeyi, çevreyi koruyacak yatırımlardan, masraflardan kaçmayı gerektirir. Böylesi bir büyümenin çevreyi yok etmesi kaçınılmazdır. Her türlü büyüme, gelişme biçimi çevreye uygun olmak zorundadır. Çevre soru- nunu vahşi kapitalist anlayış çözmez, çözemez. Çünkü her şeyden önemli gördüğü kazancı düşer. Her defasında rekabet koşullarını bahane ederek çevre koruması için gerekli önlemleri alamayacaklarını öne sürerler. Günümüzde çevrenin kendini yenileyebilme, temizleyebilme özelliği tehlikeye girmiştir. Bazı kanaat önder- leri bugün çevre sorunlarının kontrol edilemeyecek tehlikeli boyutlara geldi- ğini ve çözüm üretemediklerini kabul etmeye başlamışlardır. Çevre ağaç dikilerek, çöp toplanarak çözülebile- cek bir sorun değil elbette. Çevre, öyle sıradan girişimlerle kurtarılamayacak ölçüde kirletilmiştir. Topyekün bir mücadele gerekmektedir. En başta aşı- rıya kaçmış bu tüketim çılgınlığına bir son verilmelidir. Bu sayede her türlü üretim sadece gerçek ihtiyaçların kar- şılanması için yapılacaktır. Siz daha faz- lasını istediğiniz sürece onlar çevreyi tüketmeye devam edecektir. Çevre konusunda köklü önlemler almak için bugün 500 milyar dolar civarında bir paraya ihtiyaç olduğu tahmin ediliyor. Bu paradan çok daha fazlasını kazanı- yorlar. Daha fazla kar etmek üzerinde kurulan bu sistem sizce çevre için bu parayı gözden çıkarır mı?

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=