yeniden düzenlenecek bu fonda toplanacak yıllık 250 milyon Euro'nun yeşil enerji üreticilerinin subvansiyonuncla kullanılacağı belirtilmekte ve hangi tür yeşil enerjinin ne kadar subvansiyon alacağına 2003 yılı başında karar verileceği belirtilmektedir. İsveç'te rüzgar ve küçük hidroelektrik santrallarcla üretilen elektriğe (arz tarafında) verilen subvansiyon 1.54 cent/kWsaat'tir. İsveç'te buna ilave olarak, rüzgar eneıiisi ve küçük hidroelektrik (<1.5 MW) yatırımlarına o/o 15 "yatırım hibesi" (investment grant) ile rüzgar enerjisi kullanıcılarına kWsaat başına 2.77 cent "çevre iskontosu" (environmental cliscount) uygulanmaktadır. (bakınız http://www.sweclenvironnıent. environ.se/no0004/0004.html ) Danimarka, İsveç ve diğer bazı ülkelerde yakın gelecekte elektrik dağıtımı yapan kuruluşların "yeşil enerji kotası" uygulamaları, yani sattıkları elektriğin belli bir kısmını yeşil enerji kaynaklarından temin etmeleri yükümlülüğü getirilecektir. Bu diğer ülkelerden elektrik ithal edecek tüketicilerin ele uymak zorunda kalacakları bir kota uygulaması olacaktır. Bütün bu bilgilerden ortaya çıkan gerçek şudur; AB'cle yeşil enerji için büyük bir hareket, gayret ve teşvik görülmektedir. Aşağıdaki tablodan ela görülebileceği gibi, tüm AB ülkeleri elektrik üretimi içindeki yeşil enerjinin payını artırmayı taahhüt ederken, Türkiye yeşil enerji olan hidroelektriğin payını giderek düşürmektedir ve hidroelektrik yakın tarihimizdeki hükümetler tarafından üvey evlat muamelesi görmüştür. Halbuki, Türkiye'nin en önemli yerli enerji kaynağı olan hidroelektrik kapasitenin tümünün en erken şekilde devreye alınabilmesi için her türlü teşvik ve desteğe ihtiyaç vardır. Avrupa'cla üye ülkelerin iç mevzuatlarında büyük HES'lerin teşvik dışında bırakılması normaldir, çünkü hidroelektrik kapasitenin tamamına yakını zaten geliştirilmiştir. Buna rağmen, 27 Ekim 2001 tarihli AB bülteninde yayınlanarak kesinleşen "Dahili Elektrik Pazarındaki Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Üretilen Elektriğin Teşvik Edilmesi" yönetmeliğinde daha önceki taslaklarında 10 MW ve altındaki tesisler için kullanılan "küçük hiclro" tanımı kaldırılarak "hidroelektrik santrallann tümü"nün yenilenebilir enerji kaynağı sayılması ve teşvik edilmeleri öngörülmüştür. (bakınız http://europa.eu.int/eurle x / p ri/en/ o j/ela t/2 OO1/128 3/ l 28320011027en00330040. pdf). Türkiye'cle ise hesaplanan kapasitenin büyük bir kısmı zaten atıl clurumclaclır ve hala geliştirilmeyi beklemekte, sularımız boşa akıp gitmektedir. Kaldı ki; yazarın yaptığı bir TABLO 3: Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Üretilen Elektriğin Bürüt Tüketim İçindeki Payına İlişkin Üye Ülkelerin 201 O Yılı Milli Hedefleri 1997'de 1997'de 2010'da Üye Ülke Yeşil Elk.TWh Yeşil Elk. % Yeşil Elk. % Avusturya 39.05 70.0 % 78.1 % lsveç 72.03 9.1 % 60.0 % Portekiz 14.30 38.5 % 39.0 % Finlandiya 19.03 24.7 % 31.5 % ispanya 37. 15 19.9 % 29.4 % Danimarka 3.21 8.7 % 29.0 % ltalya 46.46 16.0 % 25.0 % Fransa 66.00 ıs.o% 21.0 % Yunanistan 3.94 8.6 % 20.1 % lrianda 0.84 3.6 % 13.2 % Almanya 24.91 4.5 % 12.5 % Birleşik Krallık 7.04 1.7 % 10.0 % Hollanda 3.45 3.5 % 9.0 % Belçika 0.86 1.1 % 6.0 % Lüksemburg 0.14 2.1 % 5.7 % Avrupa Birliği 338.41 13.9 % 22.0 % çalışmaya göre Türkiye'nin ekonomik olarak geliştirilebilir hidroelektrik kapasitesi bugün kapasite olarak bilinen değerin en az %50 daha fazlası olup, yaklaşık 190 Milyar kWh/yıl civarındadır. Bu kapasitenin halen kullanılmakta olan kısmı sadece 40 Milyar kWh/yıl'clır. Halen kullanılmayan 150 Milyar kWh/yıl kapasitenin geliştirilmesi için şu ana kadar ne EPDK ve ne ele ETKB tarafından ortaya konmuş bir gayret ve çalışma yoktur. Kullanılmayan bu kapasitenin parasal değeri yıllık en az 7.5 milyar dolardır ve bu kapasite geliştirilmediği sürece Türk ekonomisi her yıl bu kadar kaynaktan mahrum kalacaktır. Üstelik 7.5 milyar dolar değerindeki bu yeşil elektriğin tamamı AB ülkelerine ihraç edilebilir. EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) tarafından Resmi Gazetede 4 Ağustos 2002 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren yeni "Lisans Yönetmeliği" bütün nehir santralları ile 20 MW ve altında kurulu gücü olan barajlı hidroelektrik santrallan yenilenebilir (yeşil) enerji kaynağı olarak tanımlamaktadır (bu tanım daha sonra 28 Şubat 2003'te Resmi Gazetede yayınlanan değişiklikle, 50 MW ve altındaki nehir santralları ile rezervuar hacmi yüz milyon metreküpün veya rezervuar alanı onbeş kilometrekarenin altında olan hidroelektrik tesisler olarak değiştirilmiştir). Bu yeni "Lisans Yönetmeliği"ne göre; yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapan yatırımcılar hem lisans alma ücretinin yüzde birini ödeyecek, hem ele, tesisin EPDK'na verilen programa uygun şekilde işletmeye alınması koşuluyla, işletmenin ilk sekiz yılında yıllık lisans ücreti öclemeyeceklerclir. Ayrıca, yenilenebilir enerji kaynaklarının iletim ve dağıtım sistemine bağlantıda öncelik sahibi olacağı belirtilmektedir. Yeni "Lisans Yönetmeliği" lisans süresinin 49 yıla kadar uzatılmasına imkan sağlamaktadır. Bunların yenilenebilir enerji kaynaklarına daha çok yatırımı özendirmekten uzak oldukları açıktır. EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) mın Eylül 2002'cle yayınladığı "Elkitabı"ncla yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriğin teşviği için alınacak diğer tedbirlerin ancak ayrı bir kanunla düzenlenebileceği ifade edilmektedir. Yenilenebilir Enerji Kanunu Tasarısı 2004 yılı içerisinde hazırlanarak hükümet tarafından yasama yılının sonuSU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • SAYI 4 @]
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=