rafından kısa sürede birçok yönetmeliğin yayınlanması, uygulamada karışıklık ve aksaklıklara yol açıyor mu? Ö. Eylem Tuncaelli: Her gün bir çok yönetmelik çıkıyor. Yönetmeliklerin çıkması bizim için bir anlam ifade etmiyor. Çıkan yönetmeliklerin uygulanabilir olmasının bizim için bir önemi var. Harıl harıl yönetmelik çıkarınca haliyle oturup düzgün çalışmalar ela yapılamıyor ve gerçekten birçoğu Avrupa'clan herhangi bir ülkeden alınmış çeviri metinler. Bize uygun yönetmelikler değiller; bizim ülkemize uygulanabilirlikleri ele tartışılır ve herkesin kafası karışmış durumda. Çevre Mühendisleri Odası olarak çıkarılan yönetmeliklere, atılan adımlar olarak bakıyoruz. Bunların ilerisi ele olacak. Ama ilk şart çevre konusunda ulusal bir politikanızın olması gerekiyor. Önce bir politikanız olur ve siz alt başlıkları tanımlarsınız. Bizim ise ana başlığımız yok ve sürekli alt başlıklar çoğalıyor. Son dönemde Türkiye'cle katı atık üzerine yoğunlaşmalar var. Ancak diğer çevre sektörlerinde olduğu gibi katı atık sektöründe ele piyasa boşluğundan doğan "fırsat"ları kısa vadeli kara dönüştürme kaygısı dikkat çekiyor. Söz konusu girişim artışında böylesi bir etki olsa da geri kaG3J SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • SAYI 4 zanmayı, kaynakların doğru kullanılması adına bir adım olarak görüyoruz ve projeler uygulanabilir olduğu sürece hareketlenmeyi genel olarak olumlu değerlendiriyoruz. Sanayici kotaları yüksek buluyor, uygulamacıların kafası karışmış durumda, ama bu yönetmeliklerin hepsi önemli adımlar. Eksik var, ilk yapılması gereken şey eksik ama umarım onlar ela tamamlanır; keşke birilerinin zorlaması ya da AB böyle istedi diye yapmamış olsak. Su ve Çevre Teknolojileri: Kasım ayında 6. Çevre Mühendisliği Kongresi düzenliyorsunuz. Kongre hakkında neler söyleyebilirsiniz? Ö. Eylem Tuncaelli: 22 Mayıs 1992 günü Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) bünyesinde kurulan Çevre Mühendisleri Odası, toplumsal kalkınma hedeflerimizin ve doğal kaynaklarımızın, gelecek kuşakların yaşama haklarını ela gözetecek şekilde planlanmasını ve geliştirilmesini sağlamayı hedeflemektedir. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, iki yılda bir değişik illerde düzenlediği "Ulusal Çevre Mühendisliği Kongresi" aracılığıyla ilgili alanlarda üretilen bilimsel ve teknolojik değerlerin en geniş kesimlerce paylaşılmasını ve tartışılmasını amaçlamaktadır. Bu yıl 24-25-26 Kasım 2005 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenecek olan VI. Ulusal Çevre Mühendisliği Kongresi, "Ulusal Çevre Politikaları - Temiz Üretim" ana teması ile akademik çevreleri, yasa koyucu ve uygulayıcıları ile denetleyicileri, teknolojiyi üreten ve uygulayan kesimleri, ilgili sektörleri ve kamuoyunu bir kez daha buluşturmuş olacaktır. Türkiye'de son 10 yılda bile çevre politikalarının diğer politikalara olan önceliği ve onları kontrol eden faktör olduğu hala anlaşılamamaktadır. Kuruluş kararnamesinde en az 6-7 bakanlığın koordinatörü olarak düşünülen Çevre Bakanlığı, bu ülkenin en atıl ve gelişmeyi engelleyici kuruluşu olarak görülmüş ve nihayet 2003 yılında hantallığı ve kadro genişliği, yasa teklifi gerekçesi olarak gösterilmiştir. Eğitim politikaları, ekonomi politikaları, çevre politikaları vb. politikalar, belirtilen eylemleri ve bunların ilişkili olduğu tüm sistemleri doğrudan etkilerler. Bunlar bir ülke politikası olduğunda ülke çıkarları doğrultusunda yönlendirilmeleri doğaldır ve bu nedenle farklı politikalar ortaya çıkmaktadır. Örneğin "Sürdürülebilir Kalkınma", "Kirleten Öder", "Seyrelme Kirlenmeye Çözüm Değildir", "Beşikten Mezara Kontrol", "Kaynakların Korunması ve Geri Kazanılması", "Temiz Üretim" vb. politikalar tutmuş, yaşamış ve bazıları ise yok olmuştur. Ancak çevre söz konusu olduğunda ekosistemler (sibernetik sistem) akla gelmelidir ve ekosistemlerin sınırları ülke sınırları ile aynı değildir. Alıcı ortamların kirlilik özümseme kapasitelerinin aşılmaya başlanması, doğal ortamdaki dengelerin geri dönüşü zor/imkansız bir şekilde değişiyor olması, çevre kirliliği kaynaklı büyük ölçekli sağlık sorunlarının gündeme gelmesi ve doğal kaynakların hızla tüketilmesi vb. süreçlerin ülkemizde çevresel değerlere verilen önem ile konu üzerindeki toplumsal duyarlılığın artmasına yol açtığı biliniyor. Buna ek olarak, çevre konusunda imzacısı olduğumuz çeşitli uluslararası antlaşmalar çerçevesindeki sorumluluklarımızı yerine getirebilmek ele gittikçe önemi daha fazla hissedilen bir gündem. Bu iki ana eksenin yasal anlamda buluştuğu
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=