Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 38. Sayı (Mayıs-Haziran 2011)
42 Su ve Çevre Teknolojileri • Mayıs - Haziran 2011 Röportaj teknoloji sınırlı. Bütün dünyadaki teknolojileri taramak, bunları takip etmek ve en uygun şartlarla burada uygulamak gerekiyor. Yerli katkıyı maksimize ederek, Türkiye’deki kat- ma değeri artırarak yaptığımız için çok heyecan duyduğumuz projele- rimiz var. Mesela geri kazanım tek- nolojiler, desanilasyon teknolojileri ve projeleri, deniz suyundan tatlı su üreten sistemler, atıktan enerji üre- ten sistemler vs. Geri kazanılabilen enerji konusu son zamanlarda bizim gerçekten çok severek uyguladığı- mız projelerin başında geliyor. Bu sistemleri Türk mühendisleri ve ekipmanlarıyla kurmak bizleri çok mutlu ediyor...” Bütçede ilk kısılan çevre yatırımları oluyor “Otuz yıllık bir firma olarak kriz- lere karşı ciddi tecrübeler edindik. 2001 krizi en kötüsüydü. Son krizi ise fazla yara almadan, zedelenme- den ve rahat bir şekilde geçirdik. Krizin başladığı dönemde çok yoğun proje taahhütlerimiz devam ediyordu. Yurtdışı kaynaklı oldu- ğundan Türkiye’de de bir durgun- luk başladı. Bu durgunluğu bizler de hissettik. Zaten böyle durumlarda ilk kısılan bütçeler genelde çevre yatırımları oluyor ve dolayısıyla ilk zarar gören firmalar da çevre firma- ları arasından çıkıyor. Fakat ARTAŞ olarak süren projelerimiz olduğun- dan çalışmalarımıza devam ettik, o dönemde sadece istihdam açısından bir katma değer yaratamadık. Yurt- dışı projelerimizde de bir azalma oldu. Buna rağmen krizden rahat çıktığımızı söyleyebilirim. Şu an için ise toparlanmış gibi gözüküyor...” Küçük firmaların şansı yok “Dünya büyük bir susuzluğa ve kuraklığa doğru gidiyor. Çevre kirli- liği her geçen gün artıyor. Dolayısıy- la çevre sektörüne çok iş düşüyor. Bu süreçte sektör büyüyecek. Ama küçük firmaların pek yaşam şansı kalmayacak. Dünya devi firmalar orta ve küçük ölçekli firmaları bünyelerine alma yarışındalar ve sektörü kontrol etmek istiyorlar. Bunun nedeni çevre sektörünün önümüzdeki yıllarda çok büyüyecek olması. Küçük ‘one man show’luk yapılanmaların, kurumsal kimliğini geliştirememiş, finansal kaynakları zayıf firmaların şansı kalmayacak. ARTAŞ olarak biz de kendimizi bu veriler ışığında değerlendiriyor, yapılandırıyoruz...” Yurtdışında en son fiyata bakılıyor “Biz zaten Türkiye içinde de ulus- lararası firmalarla rekabet ediyoruz. Yurtdışında da rekabet ediyoruz. Özellikle gelişmiş ülkelerde iş ya- parken, karşı taraf sizi çok yakından incelemek istiyor. Belgeler eksiksiz mi, önceden yapılan işlerin ayrıntı- ları neler gibi konuları çok araştırı- yorlar. Seçim yaparken çok bilinçli şekilde yaklaşıyorlar. En son da fiyata bakıyorlar. Ürünlerin kalite- sinden ve hizmetten emin olduktan sonra fiyata geçiyorlar. O aşamada da zaten Türk firmaları olarak reka- betçi olabiliyoruz. İmalat ve işçilik maliyetlerimiz Avrupa’da rekabet edebilir düzeyde. Biliyorsunuz Çinli- lerle rekabet etmek zor; fakat onlar da kaliteden kaybediyorlar. Lojistik- te de avantajlarımız var. Satış sonrası ekiplerimizin de çalışmaları dikkat çekici düzeyde. Problemlere hemen müdahale edebiliyoruz. Dolayısıyla yurtdışında, bir Avrupa veya Ameri- kan firmasından alınabilecek ürün aynı fiyata alınabiliyorsa, bu avantaj- lar da göz önünde bulunduruldu- ğunda özellikle bölgesel alımlarda tercih edildiğimizi söyleyebilirim...” Çevre politikalarında zaaflar var “Yurtdışına imalat yapan bütün sanayiciler uluslararası düzenleme- lere uymak zorundalar ve dolayısıyla uyuyorlar. Aksi takdirde ihracat yapamazlar. Türkiye’de bu anlamda düzgün sanayi sektörleri var. Sadece iç pazara yönelik olarak çalışıp kali- telerini artırmasalardı şansları pek olmazdı. Türkiye’nin çevre politika- larında ise zaaflar bulunuyor. Mesela Çevre ve Orman bakanlıklarının bir- leştirilmesi bazı olumsuzlukları da beraberinde getirdi. Ormanlık alan- ların korunmasıyla ilgili ciddi riskler yaratıldı. Ormanları koruyamıyoruz, kaybediyoruz. Bu alanlarla ilgili yeni planlar yapılırken çevre faktörü pek gözetilmiyor. Sağlıklı yaşam koşul- larının oluşmasında, tatlı su kaynak- larının korunmasında en büyük risk bu. Ülke genelinde ciddi bir altyapı sorunu var, bu altyapı sorunu çö- zülmeden çevresel kirliliği kontrol etmek mümkün değil. Bu da ancak iyi bir planlama ve organizasyonla halledilebilir. Çevre ve Orman Ba- kanlığı iyi niyetli olarak çalışmalar yapıyor; sürekli yeni yönetmelikler çıkıyor, var olanlar revize ediliyor. Sürekli bir bilgi bombardımanı altında kalan kurumlarda da kafa karışıklığı oluşuyor. Yerel yönetim- leri ve kurumları iyi bilgilendirmek de gerekiyor. Yeni çıkan yönetmelik ve yasaların uygulanmasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bakanlığın bu konuda üzerine çok iş düşüyor...” © SU VE ÇEVRETEKNOLOJİLERİ
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=