Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 38. Sayı (Mayıs-Haziran 2011)
38 Su ve Çevre Teknolojileri • Mayıs - Haziran 2011 Sızıntı Suyu Arıtımında AB Standartlarının Gerisindeyiz!.. Ömer AKAT / AKAT Çevre Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı AKAT Çevre Teknolojileri, önceki adıyla ROCHEM Kimyevi Maddeler, Türkiye’de yaklaşık otuz yıldır kimya ve enerji sektöründe hizmet veren ve son dört yıldır ise iştigal alanlarına katı atık sızıntı suyu arıtımını ekleye- rek, alanında en yetkin, donanımlı ve lider firma haline gelmiştir. İş ortağımız Wehrle firmasının dünya çapındaki tecrübeleri ile beraber daha güçlü adımlarla ilerliyoruz. Türkiye’deki katı atık sızıntı suyu arıtımı konusundaki çalışmalarımız, şimdiki Çevre Yönetimi Genel Mü- dürü Prof. Dr. Cumali Kınacı’nın teşvikleriyle başlamıştı. Kendisiyle yaptığımız görüşmeler sonucu çalış- malara başladık ve Çevre Bakanlığı Müsteşarı Lütfi Akça’nın talebi üzeri- ne kendilerine Gebze Yüksek Tekno- loji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Keskinler ve Doç. Dr. Ahmet Karagündüz’ün hazırladığı “Sızıntı Sularının Arıtımı, Türkiye ve Avrupa Yasal Mevzuat ve Uygulamaları” baş- lıklı bilimsel bir çalışma sunduk. Bilindiği üzere ülkemizde katı atık düzenli depolama sahaları son yıllar- da artsa da, vahşi depolama yapan belediyelerimizin sayısı oldukça faz- ladır. Vahşi depolama alanları insan ve çevre sağlığını tehdit etmesinin yanı sıra, oluşan metan gazı kontrol altına alınmadığından patlama, yan- gın gibi tehlikelere de mahal veriyor. Yasal mevzuat doğrultusunda, bu depolama alanlarının iyileştirilmesi bir an önce gerçekleştirilmeli ve dü- zenli depolama alanlarının kurulumu hızlandırılmalıdır. Düzenli depolama alanlarının kurulması, katı atıkların çevreye olan olumsuz etkilerinin önlenmesinde tek başına yeterli ola- bilecek bir çözüm değildir. Düzenli depolama sahalarının amacı, atıkların düzenli bir şekilde bertarafının yanı sıra, atıkların oluşturdukları olumsuz etkilerin (koku, hijyen vs.) asgariye indirilmesidir. Katı atık alanlarında oluşan birinci derecede tehlikeli atık sınıfına giren sızıntı sularının toplana- rak, yerinde arıtılması birinci öncelik olmalıdır. Sızıntı sularının kirlilik yükünün ve toksisitesinin oldukça yüksek oluşu, ağır metaller, endokrin bozucu kimyasallar, uçucu organik bileşikler, tuz, magnezyum ve askıda katı maddeler içermesinden dolayı biyolojik arıtma ve evsel atıksu arıtma tesislerinde arıtılması bilimsel olarak mümkün değildir ve ileri arıtma tek- nolojileri uygulanması şarttır. Sızıntı suyunun arıtımında Memb- ran Biyoreaktör, Ters Osmoz, Granül Aktif Karbon ve bunların kombinas- yonları, kirlilik yüküne bağlı olarak kullanılan en etkin teknolojilerdir. Bu teknolojiler arasında ilk yatırım ve uzun dönem işletme maliyetleri he- saplanarak en ideal arıtma teknolojisi seçilmelidir. Ülkemizde yapılan en büyük yanlışlardan birisi de genellik- le arıtma verimi ve uzun dönem mali- yetler göz önünde bulundurulmadan sadece ilk yatırım maliyetinin kriter alınarak seçim yapılmasıdır. AB çevre uyum faslı süreci para- lelinde her geçen gün yeni bir çevre yatırımı yapılmakta ve ilgili mevzuat ve yönetmeliklerimizde düzenleme- ler olmaktadır. Sızıntı suyu arıtımı için yapılacak olan tesis seçimlerinde AB standartları şimdiden sağlanmalı ki, önümüzdeki dönemde olacak yönetmelik değişiklikleri ek yatırım- lara sebebiyet verilmesin. Birçok Avrupa ülkesinde kullanılan sızıntı suyu arıtma tesisi deşarj standartları ile çevreye verilen zararın en aza in- dirilmesi kapsamında KOI (Kimyasal Oksijen İhtiyacı) deşarj sınır değeri alıcı ortam için ortalama 200 mg/l, kanalizasyona deşarj için ortalama 700 mg/l max. 1500 mg/l olduğu ve katı atık tesislerinden çıkan suyun merkezi arıtma sistemlerine gönde- rilmeden yerinde arıtıldığı görülmek- tedir. KOI standartlarının yanı sıra birçok ülkede sızıntı suyunda mevcut mikrokirleticiler için sınır değerlerle ve toksisite testleri ile arıtılmış sızıntı sularının çevreye minimum zarar verecek şekilde arıtılması sağlanmak- tadır. Ülkemiz ise sızıntı suyu arıtımında AB ve dünya standartlarının oldukça gerisindedir. Çıkış suyu KOİ sınır değerleri alıcı ortam için 600 mg/l, kanalizasyona deşarj ise 4000 mg/l olarak 2004 yılı Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Tablo 25 ve Tablo 20- 6’da verilmiş, bu değerler ile AB üye ülkeleri sınır değerlerinin oldukça üzerinde kalınmıştır (bkz. EK 1). Hâlbuki 1988 yılında uygulanmakta olan SKKY’de bu değerler Avrupa ülkelerinden bile daha düşüktü. Bu konudaki rahatsızlık tarafımızca Çevre ve Orman Bakanlığına iletilmiş ve gerekli incelemelerin yapılacağı tarafımıza bildirilmiştir. Çevre ve insan sağlığı açısından katı atık sızıntı suyu arıtma tesisleri- nin bir an önce faaliyete geçirilmesi hayati bir önem arz etmektedir. Mevzuatımızdaki sınır değerlerin ileriki yıllarda değişmesi gerektiği göz önünde bulundurularak, tesis seçim ve planlama aşamalarında Avrupa Birliği deşarj standartlarının dikkate alınması gerekmektedir. Bu gereklilik daha sonra doğacak yatırım maliyetlerinin boşa gitmemesi açısın- dan oldukça önemlidir. Bu konunun takipçisi olmak ise sosyal hak ve sorumluluk çerçevesinde biz vatan- daşlara düşmektedir. Görüş
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=