Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 23. Sayı (Kasım-Aralık 2008)

Atıkların Kaynak Değeri - Parasal Boyut Sadece Türk Boğazlarından geçen tanker trafiğinden kaynaklanan petrol atığının yılda en az 3 milyon ton olduğu ve bu atığın esas itibarı ile tamamen geri kazanılabilir seyreltilmiş petrol ve petrol türevleri niteliği taşıdığı dikkate alındığında; (i) bu atıkların kolayca işlenip geri kazanılarak aynı evsafta ürün elde etmenin teknolojik olarak kolaylıkla mümkün olacağı ve (ii) bu şekilde geri kazanılmış ürünün kaynak (piyasa) değerinin yılda en az 1.0-1.5 milyar ABD Doları olarak hesap edilmesi gerektiği orta ya çıkmaktadır. Başka bir bakış açısı ile Türkiye henüz petrol ve petrol türevi atıkları konusunda ciddi "bir toplama/geri kazanma/ yeniden kullanma politikası" oluşturamadığı ve etkili bir uygulama planı başlatamadığı için yıllık 1,5 milyar ABD Doları değerinde bir potansiyel kaynağın büyük paydaşı olma imkanını kullanamamaktadır. Çevre Kirlenmesi Boyutu Ülkemiz gibi, henüz ciddi bir çevre korunması politikası olmayan yörelerde petrol tankerleri için şüphesiz en kolay ve ucuz yol, oluşan petrol atıklarını gözden uzak ve kontrolsüz bir bölgede denize boşaltmaktır. Bu durum maalesef Marmara Denizi ve Karadeniz için ele söz konusudur: Tanker trafiğinden kaynaklanan petrol atıklarının önemsenmeyecek bir bölümünün Marmara Denizine ve Karadeniz'e verildiği tahmin edilmektedir. Bu kontrolsüz uygulamanın deniz suyu kalitesi, deniz canlılarının yaşamı ve sahillerin kirlenmeden korunması için ne denli büyük bir sorun olduğu aşikardır. 40-50 bin ton petrol yükü olan bir tankerin herhangi bir kaza anında yaratabileceği tehlikenin farkında olanlar, petrol atıklarının boşaltılması ile denizlerimizin sürekli olarak maruz bırakıldıkları sorunun 1520 tanker kazasından daha ciddi bir çevre felaketi olduğunu kolayca değerlendirebileceklerdir. Bu çok önemli çevre sorununu ortadan kaldırmanın tek yolu etkili bir uygulama planı ile bu tür atıkların kontrol altına alınması ve bu plan çerçevesinde toplanarak geri kazanılmasıdır. Türkiye'nin Çevre Politikası - AB ile Uyum Dünyamızda son dönemlerde yaşanan önemli çevresel değişiklerle birlikte Avrupa Birliği'nin çevre sorunlarına bakış açısında benzer gelişmeler olmuştur. Bunların belki de en önemlisi "atık" kavramına getirilen değişikliktir. Daha önce sahibine ekonomik bir değer ifade etmediği için bertaraf edilmek istenen atık artık bir "kaynak" olarak mütalaa edilmekte ve geri kazanma yolları geliştirilerek tekrar kullanımı araştırılmaktadır. AB'nin çevre mevzuatı bu temel yaklaşımla, atıkların kaynak geliştirilmesi yaklaşımı ile değerlendirilmesi esasına dayandırılmıştır. Türkiye'de de özellikle AB mevzuatına uyum çalışmalarının bir sonucu olarak, çevre politikaları değiştirilmiş ve baştan tanımlanmıştır. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın belirlediği yeni çevre politikasının ana ilkesi 3R (Reduce, Reuse, Recycle) ile yani daha açık ifadesiyle; • atık üretme-az atık üret • tekrar kullan • geri kazan başlıkları ile tanımlanmıştır. Petrol ve petrol türevi atıkların geri kazanılması, Türkiye'nin AB mevzuatına uyum süreci içinde yeniden belirlediği çevre politikasının ana ilkesinin bir gereği olarak yürürlüğe sokulmalı ve desteklenmelidir. Avrupa Birliği Yaklaşımı AB ülkelerinde petrol ve petrol türevi atıkların geri kazanılması ve tekrar kullanımı uzun bir süreden beri uygulamaya konmuş her yönü ile önü açılmış bir yaklaşımdır. Bu amaçla, Marsilya, Hamburg, Rotterdam, Barselona v.b. limanlarda benzer geri kazanma tesisleri çalışmaktadır. Özellikle, Pire limanında çalışan büyük kapasiteli bir geri kazanma tesisinin varlığı ülkemiz için ciddi bir rekabet unsuru olarak mütalaa edilmelidir. Bu tesislerin her biri hem deniz kirliliğinin önlenmesi yönünden çok önemli bir görev ifa edelerken hem de, kaynak yaratarak istihdamı artıran, tamire gelen ya da her türlü ihtiyacı karşılanan gemiler dolayısıyla ciddi yan gelir sağlayan önemli bir sanayi kolu olarak çalışmaktadır. Benzer bir sistemin en azından Türk Boğazlarının kontrol edecek ölçekte kısa sürede oluşturulmasını beklemek gerekir. Yasal Yükümlükler Türkiye, Akdeniz ve Karadeniz'de seyir halindeki gemilerin petrol esaslı atıklarının (sintine, slaç ve slop gibi) deşarjı sonucu kirlenmesini önlemek amacıyla bu denizlere kıyısı olan ülkeler arasında yapılan MARPOL73/78 Anlaşması'nı 1983 yılında imzalamış; 1990 yılında da bu anlaşmayı TBMM'de görüşerek iç hukuk mevzuatı olarak kabul etmiştir. MARPOL Anlaşması'nı müteakiben yapılan düzenlemeler kapsamında 26 AraSU VE ÇEVRE TEKNOLOJiLERi • SAYI 23 8I]

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=