30 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • 11 / 2025 ÇEVRE diğer yandan uluslararası tedarik zincirlerinde sürdürülebilirlik kriterlerinin karşılanmasını kolaylaştırmaktadır. REGÜLASYON UYUMU VE ULUSAL MEVZUAT ÇERÇEVESI Sıfır deşarj uygulamalarının yaygınlaşması, hem Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı hem de Türkiye’nin çevre mevzuatında yapılan güncellemelerle doğrudan ilişkilidir. Avrupa Çevre Ajansı’nın 2030 su stratejisi kapsamında, sanayi tesislerinin su geri kazanım oranlarının artırılması ve deşarj limitlerinin kademeli olarak düşürülmesi hedeflenmektedir. Türkiye’de ise Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği (SKKY) ve Atık Su Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği, endüstriyel deşarjlara yönelik teknik sınır değerleri tanımlamaktadır. Son yıllarda özellikle organize sanayi bölgelerinde, “kapalı devre su yönetimi” veya “sıfır deşarj” prensipleri teşvik edilmektedir. Bazı sektörlerde, çevre izin belgesi alınabilmesi için ZLD benzeri yüksek verimli arıtma sistemlerinin uygulanması artık dolaylı bir gereklilik haline gelmiştir. Ayrıca, AB ile ticari ilişkisi bulunan firmalar, AB Su Çerçeve Direktifi, REACH ve Endüstriyel Emisyonlar Direktifi (IED) gibi regülasyonlara uyum sağlamak zorundadır. Bu süreçte, yalnızca teknik uygunluk değil, aynı zamanda belgelendirme, veri raporlama ve sürdürülebilirlik beyanı gibi konular da denetim kapsamına girmektedir. Bu durum, çevre yönetimini yalnızca operasyonel değil, aynı zamanda stratejik bir yönetim fonksiyonu haline getirmektedir. ENDÜSTRIYEL EKOSISTEMDE ZLD’NIN STRATEJIK KATKISI Sıfır deşarj sistemleri, işletmelerin yalnızca çevresel değil, finansal ve kurumsal performansına da doğrudan katkı sağlamaktadır. Uzun vadede su tüketim maliyetlerini düşürmekte, tedarik risklerini azaltmakta ve çevre cezaları gibi beklenmedik yüklerden korumaktadır. ZLD uygulamaları aynı zamanda kurumların çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) raporlamalarında önemli göstergelerden biri haline gelmektedir. Çünkü su yönetimi performansı, hem sürdürülebilirlik endekslerinde hem de yatırımcı kararlarında kritik bir belirleyicidir. Bu noktada, bazı firmalar sıfır deşarj sistemlerini yalnızca çevresel bir gereklilik değil, aynı zamanda marka değerini yükselten bir unsur olarak görmektedir. “Suyunu geri kazanan fabrika” imajı, artık rekabet avantajı yaratan bir kurumsal kimlik unsuruna dönüşmektedir. Giderek daha fazla sayıda sektör, tedarik zincirinden nihai ürüne kadar uzanan bu döngüde, çevresel yönetimin ölçülebilir, denetlenebilir ve belgelenebilir olmasının önemini fark etmektedir. ZLD sistemleri bu dönüşümün merkezinde konumlanmaktadır. n
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=