Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 205. Sayı (Ağustos 2025)

22 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • 08 / 2025 SU DÜNYASI bir yaz günü, kule fanının tabiattan çektiği her metreküp hava ile soğutma suyuna yalnızca 0,1 gram/m³ katı madde girdiğinin kabulü ile, soğutma suyu içine her saat giren katı miktarı 2,7 kg/saat olur; bu da günde 64,8 kg katı madde, 30 günde 1944 kg katı madde demektir. Burada kabaca hesap ettiğimiz “ayda 1944 kg katı madde”nin yarısının kule dibine çöktüğünü var saysak bile, her ay soğutma sisteminde dolaşan 972 kg katı maddenin yazı başında okunan sorunları yaratacağını düşünebiliriz. Soğutma suyu sorunları konusunda yeterli tecrübesi olmayan yardımcı işletmeler ilgilileri, soğutma kulesinin yüksek kapasiteli fanları ile kule içine milyonlarca m³ ortam havasının taşıdığı toz / toprak, polen, yaprak gibi maddelerin girmesi ile soğutma suyunun ne kadar çok kirlendiğini düşünemiyor olabilir. Soğutma kulesine gelen tabii hava içindeki katıların miktarı konusunu vurgulamak için çok farklı bir konuyu yazımıza aktarmayı düşündük. “Antik Kent” adını verdiğimiz ve kazılar sonucu ortaya çıkan bir binayı örnek olarak inceleyelim: Birkaç yüzyıl önce bu kentleri kuran kişiler herhalde evleri, tapınakları yer altına yapmadılar. Ancak bu binalarda yaşayanlar bu bölgeyi tamamen terk ettikten sonra, rüzgarlar ile gelen katılar, birkaç yüz yıl içinde bu binaları tamamen örtmüş ve binalar dışarıdan görünmeyecek kadar, birkaç metre toprak altında kalmış. İşte, antik kentlerin toprak ile tamamen örtülmesini sağlayan, rüzgarlar ile gelen bu tabii malzemeler, soğutma kulesine girip soğutma suyunun çok miktarda katılar içermesini sağlar. SOĞUTMA SUYUNA IŞLETMEDEN KARIŞAN KATILAR Demir - Çelik tesisleri, PVC Profil fabrikası gibi bazı işletmelerde soğutma suyuna prosesten de katılar karışır. Tüm bu katıları içeren soğutma suyunun işletmeye verdiği zarara ek olarak “insan sağlığı”na da zararını hatırlatırız. Soğutma kulesi havuzu tabanında ve yatay soğutma suyu borularında kısmen hareketsiz kalan katıların içinde MİKROPLAR ürer, bu mikroplar BİYOFİLM (Ref. 1) adı verilen ve dezenfeksiyon kimyasalları ile giderilmeyen “mikrop kaleleri” oluşturur ve bunlar içinde üreme riski yüksek olan bakteriler soğutma kulesi civarındaki insanlarda “LEJYONER” hastalığı oluşturabilir. Bu ÇOK CİDDİ BİR DURUMDUR, bu sebeple bir çok ülkede ve ülkemizde bu hastalık ile ilgili yönetmelik vardır: ”LEJYONER HASTALIĞI KONTROL USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK” (Ref. 2). ÇÖZÜMLER NELER? Yukarıda sözünü ettiğimiz sorunları engellemek için ne gibi önlemler alınabilir? Hava Filtresi: Katılar içeren yüzbinlerle metreküp tabii ortam havasını soğutma kulesinde kullanmaya mecburuz. Bazı küçük kapasiteli soğutma kulelerinin çevresine hava filtreleri yerleştirerek ortam havasının filtrelenmesini deneyenler oluyor, ancak, bu hava filtreleri soğutma kulesi tasarımındaki hava hızını çok düşürdüğünden kulenin kapasitesini çok etkiliyor. Korozyona uğramış soğutma suyu borusu Rüzgarların getirdiği tabii katılar ile toprak altında kalmış antik kent

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=