36 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • 07 / 2025 bir metropolde hâlâ ön arıtma uygulamalarının bu denli yaygın olması, atık yönetimi planlamasında güncellenmesi gereken bir yaklaşım eksikliği olarak değerlendirilmektedir. Modern kentlerde, özellikle deniz deşarjlarının yapıldığı bölgelerde, en azından biyolojik arıtma düzeyinde arıtma yapılması gerekirken, İstanbul’da ön arıtma oranının hâlâ %43’lar seviyesinde olması, Marmara Denizi'nin geleceği açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Çözüm olarak, mevcut ön arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma tesislerine dönüştürülmesi, organik yük, azot ve fosfor giderimlerinin sağlanması ve mümkün olduğunca atık su geri kazanım oranlarının artırılması önerilmektedir. Ayrıca deniz deşarjlarının etkilerinin izlenmesi ve riskli bölgelerde kullanımının kısıtlanması, Marmara Denizi’nin korunması ve sürdürülebilir çevre yönetimi açısından kritik bir zorunluluktur. Biyolojik arıtma tesisleri, atık suda bulunan organik kirleticileri mikroorganizmalar yardımıyla parçalayarak, çevreye bırakılmadan önce suyun kirlilik yükünü önemli ölçüde azaltmaktadır. İstanbul’da biyolojik arıtma tesislerinin yıllık toplam kapasitesi yaklaşık 236 milyon metreküp olup, bu tesisler şehrin özellikle iç kesimlerinde ve bazı çevre ilçelerinde faaliyet göstermektedir. ENDÜSTRIYEL ATIK SULAR İstanbul gibi sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerinin yoğunlaştığı büyükşehirlerde, evsel atık suların yanı sıra endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan atık sular da önemli çevresel etkiler yaratmaktadır. 2024 yılı itibarıyla İstanbul’un Avrupa Yakası’nda toplam 5.649 adet endüstriyel tesis ve Asya Yakası’nda toplam 2.699 adet endüstriyel tesis faaliyet göstermektedir. Bu tesislerden günlük Avrupa’da 41.685 m³ ve Asya’da 37.165 m³ endüstriyel nitelikli atık su kaynaklanmaktadır. Kaynaklanan bu atık suların önemli bir bölümü, üretim süreçleri sonrası uygun ön arıtma veya ileri arıtma yöntemleriyle arıtılarak kanalizasyon sistemine deşarj edilmektedir. Bu tesisler arasında çevresel açıdan daha yüksek risk taşıyan ve deşarj öncesi özel arıtım yapması gereken işletmeler de bulunmaktadır. Bu tür atık suların, öncelikle kaynağında uygun arıtma sistemleriyle arıtılması ve çevre mevzuatında belirlenen standartlara uygun hale getirilmesi zorunludur. Endüstriyel atık suların etkili şekilde yönetilebilmesi için tesislerin faaliyet alanlarına, atık su karakteristiklerine ve alıcı ortam koşullarına uygun proseslerin geliştirilmesi ve uygulanması büyük önem taşımaktadır. İstanbul genelinde belediye ve çevre yönetim birimleri tarafından düzenli denetimler yapılmakta, izin ve kontrol sistemleri ile atık su deşarjlarının çevreye zarar vermeyecek şekilde gerçekleşmesine çalışılmaktadır. Ayrıca, su geri kazanım uygulamaları ve atık su minimizasyonu gibi çevre dostu süreçlerin yaygınlaştırılması amacıyla çeşitli teşvik ve destek programları yürütülmektedir. Özellikle Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı ekosisteminin korunması açısından, sanayi kaynaklı atık suların kontrolü ve uygun arıtımının sağlanması önümüzdeki dönemde de öncelikli çevre yönetimi konuları arasında yer almaya devam edecektir. İstanbul’un coğrafi yapısı ve geniş yerleşim alanı nedeniyle, atık suların arıtma tesislerine taşınmasında terfi merkezleri hayati bir rol üstlenmektedir. Şehir genelinde yüzlerce atık su terfi merkezi bulunmaktadır. Bu merkezler, kanalizasyon şebekesinden gelen atık suyu cazibe ile iletilemeyen noktalardan toplayarak kolektör hatlarına ve arıtma tesislerine yönlendirmektedir. Ancak mevcut terfi merkezlerinin önemli bir kısmında kapasite yetersizlikleri, enerji tüketiminde verimsizlik ve yedekleme sistemlerinin eksikliği gibi sorunlar bulunmaktadır. Özellikle yoğun yağışlı dönemlerde yaşanan taşkınlar ve deşarj problemleri, bu merkezlerin modernizasyon ihtiyacını ortaya koymaktadır. Terfi merkezlerinde enerji verimliliği sağlayacak sistemlerin kurulması, otomasyon ve SCADA entegrasyonlarının yaygınlaştırılması ve kapasite artırımı yapılması, İstanbul’un atık su yönetiminde süreklilik ve çevresel güvenlik açısından büyük önem taşımaktadır. Sürdürülebilir su yönetimi anlayışı doğrultusunda, arıtılmış atık suların geri kazanımı ve yeniden kullanımı büyük önem taşımaktadır. İstanbul’da hâlihazırda günlük yaklaşık 86.000 m³ arıtılmış atık su, sulama, endüstriyel proses suyu ve peyzaj düzenlemelerinde kullanılmaktadır. Ancak bu miktar, arıtılan toplam atık su miktarına kıyasla oldukça düşük bir seviyede kalmaktadır. Bu nedenle özellikle ileri biyolojik arıtma tesislerinin geri kazanım kapasitesinin artırılması, mevcut tesislere Atık Su Geri Kazanım Üniteleri ilave edilmesi ve yeni mor hat şebeke sistemlerinin yaygınlaştırılması gerekmektedir. İstanbul’daki atık su arıtma tesislerinden yıllık yaklaşık 565 bin ton yaş çamur üretilmektedir. Bu çamurların büyük bir kısmı hâlen depolama veya yakma yöntemleriyle bertaraf edilmekte, bu da çevresel ve ekonomik açıdan sürdürülebilir olmayan bir tablo ortaya çıkarmaktadır. Atık su çamuru, içerdiği organik madde ve enerji potansiyeli ile yenilenebilir RAPOR
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=