Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 180. Sayı (Temmuz 2023)
53 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • Temmuz / 2023 RAPOR solunamayacak bir havanın var olduğu göstermektedir. İstanbul Gürültü Kirliliği İstenmeyen, hoşa gitmeyen ses olarak tanımlanan gürültü kirliliği, Birleşmiş Milletler Çevre Progra- mı’nın hazırladığı 2022 raporuna göre Avrupa’da 22 milyon kişiyi etkilerken 6,5 milyon kişinin uyku sorunları yaşamasına neden olmaktadır. Avru- pa’da yılda 48 bin yeni iskemik kalp rahatsızlığına ve 12 bin erken ölüme neden olan gürültü kirliliği kontrol- süz şekilde büyüyen İstanbul’un da en önemli çevre kirliliklerinden biri ola- rak karşımıza çıkmaktadır. İstanbul’da gürültü ölçümleri verileri incelendi- ğinde nüfusunun önemli bir kısmının endüstri ve ulaşımdan kaynaklanan gürültü kirliliğinin baskısı altında yaşadığı anlaşılmaktadır. Özellikle son yıllarda artan inşaat çalışmalarından kaynaklanan gürültü kentin hemen her noktasında kendisini göstermektedir. Gürültü kirliliği, plansız kentleşmenin getirmiş olduğu sorunların en önemli sonuçlarından birisi olarak ortaya çık- maktadır. Başta İstanbul olmak üzere ülkenin büyük şehirleri kontrolsüz göç almış, bu durum plansız kentleş- meye yol açmıştır. Konutlarla eğlence mekanlarının, sanayi kuruluşlarının, atölyelerin iç içe olması, gürültüye has- sas alanların oluşturulmaması, çevre düzeni planlarında yapılan değişik- likler vb. nedenlerle gürültü kirliliği canlı yaşamını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. İstanbul gürültü haritaları incelendiğinde gürültü kirliliğinin en yoğun olduğu alanlar başta TEM ve E-5 karayolları ile havalimanları olarak görülse de plansız kentleşmenin neden olduğu inşaat faaliyetleri, apartmanla- rın giriş katlarında bulunan dükkan- ların eğlence mekanları olarak ruhsat- landırılması sonucu kentin pek çok noktası gürültü kirliliğine karşı önlem alınması gereken alanlar olarak karşı- mıza çıkmaktadır. Gürültü kirliliği ile mücadele çok boyutlu olmakla birlikte öncelikle, mevzuatın, gürül- tüye neden olan faaliyetlerin önünü açacak değil, gürültü kaynağında gerekli önlem- lerin alınmasını sağlayacak şekilde düzenlenmesidir. Bu konuda gerekli planlamalar halkın katılımı ile yapılmalı ve kentsel dönüşüm projele- rinde konut alanlarında faa- liyet göstermesine izin veri- lecek işyerleri belirlenirken gürültü kirliliği mutlaka göz önünde tutulmalıdır. İstanbul’da Mega Projelerin Çevre Etkisi Mega projelerin en fazla etki- sinde olan şehir İstanbul’dur. Sürekli yatırımlar ve yapılaşma ile büyüyen büyüdükçe göç alan bir şehir haline gelen İstanbul yaşam alanı ihtiyaçlarını karşılayamayacak hale gelmiştir. KÖİ projelerinin esası, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yer altı ve yerüstü kaynaklarının, madenlerin, akarsuların, göllerin, denizlerin, kıyıların, dağların ve benzeri kamusal mülkün özel sektöre kullandırılması esasına dayanmaktadır İstanbul’da 3.Kopru, Kuzey Marmara oto yolu,3.havalimanı gibi Kamu-özel iş birliği adı altında 31 adet Ekolojik yıkım projesinin bir kısmı tamamlandı bir kısmı ise yenileri ilave edilerek devam etmektedir. Kentin su havza- larında, ormanlarında denizlerinde Mega projelerin etkisi altında ekolojik tahribat meydana gelmiş, Bir kısmı geri dönüşü olmayan yıkıma uğramıştır. Kentin son yaşam alanlarının korun- ması için bu yıkım projelerinden vaz geçilmelidir. İstanbul Depreminde Alt Yapı Yönetimlerinin Planlanması Türkiye’nin 11 ilinde meydana gelen 13 milyondan fazla insanın hayatını etkileyen 6 Şubat 2023 tarihli 7,7 büyüklüğündeki Pazarcık ve 7,6 büyüklüğündeki Elbistan depremleri Alt yapı yönetiminin önemini ortaya çıkarmıştır Özellikle bilim ve teknik hiçe sayılarak oluşturulmuş kentler nedeniyle depremler afete dönüşmüş, binlerce insanın yaşamını yitirmesine, hayatta kalanların çok önemli bir kıs- mının ise farklı şehirlere göç etmesine neden olmuştur. Kentin yapı ve insan yoğunluğu ile birlikte düşünüldü- ğünde olası bir İstanbul depreminde afetin yaratacağı yıkımın çok daha büyük olacağı açıktır. Olası İstanbul depreminde yaklaşık 90 bin konutun yıkılacağı ve oluşacak atık miktarının 50 -100 milyon ton arasında olması beklenmektedir, bu atıkların bertarafı için ise 30-50 milyon m³ boyutunda depolama sahasına ihtiyaç duyulacak- tır İstanbul’da meydana gelecek olası bir depremin, en az can kaybı ile afete dönüşmeden yönetilmesi bilimsel tek- nik planlamalar ile mümkündür. Afet Yönetmeliklerinde belirtilenler ve dün- yadaki diğer ülke deneyimleri de dikkat alınarak kamu yönetimleri tarafından deprem planlaması yapılmalıdır. Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi meslek disiplini kapsamında, İstanbul depreminin yönetimi ile ilgili çalışma- larda kamu yönetimleri ve kent halkı- nın yanında yer alacaktır. n
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=